ÜZÜNTÜ MANTIKLI DÜŞÜNMEYİ YOK EDER, HAYAT BİRDEN ZEHİRLEŞİR
İKİNCİ NOT: KAVAKLARIN GÖREVLERİ:
Denizli hapishanesinden çıktıktan sonra, şehir otelinin yüksek
katında oturuyordum. Karşımdaki bahçelerde güzel kavak ağaçları,
halka olmuş zikir çeker gibi, güzel ve tatlı bir şekilde hem
kendiler, hem yaprakları, havanın dokunmasıyla kendinden geçmiş
gibi, dans ediyorlardı.
Kardeşlerimden ayrılmış olmam,
yalnızlıkla kalbime üzüntü çöktü. Birden sonbahar ve kış
mevsimi aklıma geldi, hüzünlendim. Ben büyük neşe ile
cilvelenen o kavaklara ve canlılara o kadar acıdım ki, gözlerim
yaş ile doldu. Kainatın süslü perdesi altındaki yoklukları,
ayrılıkları hatırlatıp ve hissettirmesiyle, kainat dolusu yok
olma ve ayrılıkların hüzünleri başıma toplandı.
Birden Hakikati Muhammediyenin (sav)in
getirdiği nur imdadıma yetişti. O hadsiz hüzünleri gamları
sevince çevirdi. Herkesin sıkıntılı anında yetişen bereket ve
bolluğu ve imdadıma yetişmesi ve tesellisi için, Hz. Muhammed
(sav)me karşı ebediyyen minnettar oldum.
Şöyle ki; üzülerek bakmam, o
mübarek kavakları vazifesiz, sonuçsuz görüp, hareketleri neşeden
değil, belki, yokluk ve ayrılıklardan titreyerek hiçliğe
düştüklerini göstermekle, herkes gibi bende ki yaşama ve
güzellikleri sevme, kendi türünden olanlara acıma, yaşamaya
sebep olan damarlarıma, o derece dokundu ki, dünyayı manevi
cehenneme, aklı azap aletine çevirdiği sırada, Muhammed
aleyhisselatü vesselamın insanlara hediye getirdiği nur olan
Kur'ani Kerim perdeyi kaldırdı.
Kavakların yaprakları sayısınca
vazifeleri olduğunu, Risalei Nurda ispat edildiği gibi, üç kısma
ayrılan neticeleri ve vazifeleri var diye gösterdi.
BİRİNCİ KISIM: Sani Zülcelal olan
Allah'ın isimlerine bakar. Mesela, nasıl bir usta, harika bir
makine yapsa, herkes onu, Maşaallah, Berakallah diyerek alkışlar.
O makinada verimli çalışmasıyla, hal diliyle ustasını teprik
eder, alkışlar. Her canlıda bir makinedir, Ustasını tesbihlerle
alkışlar.
İKİNCİ KISIM HİKMETLERİ İSE:
Bütün yaratılmış varlıkların ve canlılara bakar. Onlara şirin
bir düşünme ve tefekkür yeri, birer bilgi ve irfan kitabı olur.
Manalarını canlıların zihinlerinde, şekillerini kuvvetli
hafızalarında, amellerinin kaydedildiği amel defterlerini varlık
dairesine bırakır, sonra yaşadığı dünyayı terk eder,
görünmeyen Ahiret alemine gider.
Demekki görünüşteki vücudunu
bırakır, manevi ve gaybi, ilmi çok vücutları kazanır.
EVET MADEM ALLAH VAR: İlmide
kuşatacaktır. Yokluk, idam, hiçlik, fani olma, imanlıların
dünyasında yoktur. Kafirlerin dünyasında vardır. İşte hatırıma
gelen bu örnekler ders verip, der ki; kimin için Allah var ona
herşey var. kimin için Allah yoksa ona herşey yoktur, hiçtir.
Sonuç olarak; nasıl ki; ölüm vakti
gelince insanı, herkesin hususi dünyasını, ebedi idamdan ve
karanlıktan kurtarıyor. Allah'ı kabul etmeyip inkar eden
insanların, hususi dünyasını ölümle idam edip Cehenneme atar.
Hayatın lezzetlerini acı zehirlere çevirir. Dünya hayatını
ahirete tercih edenlerin kulakları çınlasın. Gelsinler buna ya
bir çare bulsunlar, yada Allah'ı kabul edip, imana girsinler. Bu
dehşetli zararlardan kurtulsunlar.
BAKARA SURESİ 32. AYET: Subhaneke la
ilmelena ille ma allemtena inneke entel alimül hakim.
Seni her türlü noksan sıfatlardan
tenzih ederiz. Senin bize öğrettiğinden başka bizim hiçbir
ilmimiz yoktur. Şüphesiz Sen her şeyi hakkıyla bilen ve her şeyi
hikmetle yapansın.
ASA'YI MUSA - ONUNCU MESELEYE HATİME
Duanıza çok muhtaç ve
sizi çok seven kardeşiniz
SAİD NURSİ
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder