ALLAH'A MÜNACAT,
BÜYÜKLÜĞÜNÜ ÖVME
Bakara
Suresi 64. Ayet: “Şüphesiz, göklerin ve yerin yaratılışında,
gece ile gündüzün birbiri ardınca gelişinde, insanlara yarar
sağlayacak şeylerle denizde seyreden gemilerde, Allah’ın
gökyüzünden indirip kendisiyle ölmüş toprağı dirilttiği
yağmurda, yeryüzünde her çeşit canlıyı yaymasında, rüzgârları
ve gökle yer arasındaki emre amade bulutları evirip çevirmesinde
elbette düşünen bir topluluk için deliller vardır.”
Ya
İlahi, Ya Rabbi! Ben imanın gözüyle ve Kur'anın ışığıyla,
Resulü Ekrem aleyhisselatü vesselamın dersiyle ve Hakim isminin
gösterdiği ile görüyorum ki; semavatta dönen her şey, düzeniyle
Allah var diyor. Ve gezegenler, sakin ve gürültüsüz
vazifeleriyle, direksiz durmalarıyla, ölçülü yaratılışlarıyla,
vazifeleriyle, ışıklı gülümsemeleriyle, on iki gezegenin
uydularıyla dönmeleri, Allah var ve kainat, Allah'ın emrinde der,
Senin Rububiyetine ve bir olduğuna şahidlik ederler.
Ey
zemin ve gökleri yaratan Allah! Zerreleri idare eden, emrini
dinleten Allah! Uzaydaki ordu gibi gezegenler, Senin Rububiyetinin
büyüklüğüne ve gücüne ve semavatı idare eden hakimiyetine,
bütün canlıları kapsayan ilmine, Rahmetine kuvvetli işaret
ederler. Allah var diyen ışıklardır.
Güneşin
yeryüzündeki görevleri, delil ve ihtarı, güneşin arkadaşları
olan yıldızların bazıları, ahiret alemine bakar, vazifesiz
değiller, belki baki olan alemin güneşidirler.
Ey
Vacibul Vücud!,Ey Vahidi Ehad olan Allah! Göktekiler, hakimiyetini
kabul eder, lisanlarıyla Allahu Ekber, Subhanallah derler, bende
onların tesbihi kadar Allahu ekber, Subhanallah derim.
Ey
isimleri her şeyde görünen! Ey büyüklüğü gizlenmiş olan
Kadiri Zülcelal! Ey mutlak var olan Allah! Kur'an ve Peygamberimin
(sav) dersiyle anladım ki; atmosferdeki bulutlar, şimşekler,
rüzgarlar, yağmurlar da, Allah var ve birdir diyorlar.
Şöyle
ki; Cansız, aklı olmayan bulut, hayat suyu olan yağmuru, muhtaç
olanlara getirmesi, ancak Senin gücün ve Rahmetinle olabilir,
tesadüf olamaz. Yağmuru müjdeleyen, elektrik gibi aydınlatan
şimşek Lisanı ile konuşarak “Subhanallah, Allah kusursuzdur ve
çok güçlüdür, beni yarattı,” der.
Rüzgar
ise, hava ve rızk taşır, serinletir. Görevi çok olup, büyük
fırtınalarla Senin gücüne şahedet eder, Senin merhametinle
bulutları götürür ve suyunu boşaltır. Yağmur damlaları, Senin
Rahmetine ve sevgine şahitlik ederler.
Ey
her şeyde daimi tasarruf eden! Varlıkları sonsuz bereket ve
cömertliği ile güzelleştiren Allah! Emrinle bulut, şimşek,
rüzgar, yağmur bir araya geliyor, birbirlerine yardım ediyor.
Bazan koca dünyayı mahşer yerine çeviriyor, toprakta suyu
çekerek, büyük gücüne işaret ederler. İlmin ile her şeyi
kuşattığına, görevlerini yaptırdığına şahidlik ederler.
Ey
her şeyi istediği şekilde yaratan Allah! Her zaman haşir ve
kıyameti göstermek için, bir saatte yazı kış, kışı yaza
döndüren, gücünü gösteren, dünyayı ahirete çevirecek
işaretleri gösterensin.
Baharda,
sonabaharda yeryüzüne elbise giydiren, ağaç ve hayvanların
yaşadığı yere göre ihtiyaç ve rızkının verilmesi, bitki ve
hayvanların sanatlı ve ince yaratılışlarıyla, düzenli ve
ölçülü olmaları, hayvan yumurtalarının ve çekirdeklerin
karışmadan, fabrikadan çıkmış gibi kendi türlerini vermeleri,
Allah'ın varlığına ve birliğine, büyük gücüne güneşten
daha parlak şahitlik ederler.
Hem
hava, su, ışık, ateş, toprak görevlerini iyi yapıyorlar. Bütün
dağlardaki basit türlü türlü meyveleri, Allah'ın görünmeyen
hazinesinden getirmesi, birliğine işaret eder.
Ey
Kudreti ve ilmiyle herşeye en güzel suret veren ve yenileyen Allah!
Ey bir ve sonsuz olan! Varlıklara bol lütuf ve ihsan eden! Bende
Senin var ve bir olduğuna kainatın içindekiler, görevleri ve
tesbihleri kadar şahitlik ederim.
Yeryüzündeki
bitki ve hayvanların, emirlerine tam itaat etmeleri, yüz bin
çeşitlerinin eksiksiz olması, yardımlaşmaları,
parçalanmamaları, merhametinle kuru topraktan rızıkların
verilmesi, doğum ve ölüm ile değişmeleri, sevkleri ve idareleri,
Seni tesbihle övmeleri, Senin Rububiyetinin mükemmel ve her tarafı
kapsayan bir hakimiyetin ve ilmin olduğunu gösterir.
Ey
görünmesi gizlenmiş, kusursuz olan Allah! Yeryüzünün bütün
takdis ve tesbihleriyle, hamdler ve senalarıyla Sana Hamd ve
şükrederim. Seni kusurdan, aczden, şirkten takdis eder, kusursuz
ve tek olduğunu söylerim.
Ey
karaların ve denizlerin Rabbi olan Allah! Kur'an ve Peygamberimiz
Resulü Ekrem aleyhisselatü vesselamın dersiyle anladım ki; gökler
gibi denizler, nehirler, çeşmeler, ırmaklar, içindeki canlılar,
basit kumdan rızıklarının verilmesi, milyonlarca yumurta
vermeleri, bütün balık ve canlıların vazifeleri, müceherlerin
bütün güzellikleriyle beraber yaşamaları, Allah'ın varlığına
ve birliğine işaret eder.
Dünyanın
dönmesiyle karaları istila etmeyen denizler, içindeki ölenleri
yiyen, denize temizlikçi balık yaratan, insanları gemilerle
seyahat ettiren, balıklarla rızıklandıran, yıldızlardan denizin
dibindeki küçücük canlılara kadar yetişen Allah'ın, büyük
gücüne işaret ve şahitlik eder, lisanlarıyla Allah'ı anar,
kusursuz olduğunu ispat ederler.
Ey
dağları yeryüzüne direk yapan Kadiri Zülcelal Allah! Anladım
ki; nasıl denizler ve canlıları Seni tanıyor ve tanıtıyorlar.
Dağlar da dünya dönerken zeminin sallanmaması, fırtınalardan,
denizlerin istilasından, havanın zehirli gazlarından korumasına,
suyun birikmesine, canlılara lazım olan madenlerin hazinesi
olmasına, ettiği hizmetleriyle Allah'ı tanıyan ve tanıtanlardır.
Dağlardaki
bitkilerin ilaç olması, çiçeklerle süslenmiş, hayvanlara
yiyecek olması, tesadüfle olması imkansız olan, tuz, limon tuzu,
sulfato denen kinin sıtma hapı, şap gibi görünüşleri aynı
tatları farklı olan ve basit topraktan çıkan çeşitleri, mucize
yartılışlarıyla, toprağın içinde karanlık ve karışık
oldukları halde şaşırmadan türlerini verirler. Ayrı ayrı
vitaminleri temin edilmiş, dağların içi ve dışı ihtiyaçlara
göre doldurulmuş, bunca güzellikleri yapan ve kapsayan Allah'ın,
Rahim ve Kerim olduğuna, merhametli ve cömert olduğuna işaret ve
şahitlik ederler. Tespih eder, överler.
Allah;
misafir sever Hakim, şefkatli Kadir, Rububiyeti bol olan Sani,
elbette çok sevdiği dünya misafirlerine, ahirette bol bol
hazineler hazırlamıştır. Dağlara bedel ahirette de yıldızlar
vazife görür.
Ey
Halıki Rahim! Ey Rabbi Rahim! Kur'an ve Resulün (sav) dersiyle
anladım ki; diğerlerinin tanıdığı ve tanıttırdığı gibi,
yeryüzüdeki bütün ağaç ve bitkiler; yaprakları, kendinden
geçmiş gibi sallanarak, Allah'a tespih ve zikir ediyorlar. Sani
olan Allah, dünyada uyumlu ve bol rızıklı, emrini dinleten
Rabbani İsimleriyle yüzbin çeşiti hiç şaşırmadan icad eden,
tohumlarla devamını veren, idare eden Allah, vardır ve bir tanedir
diyerek şahitlik ederler.
Allah'ım!,
vahdaniyetin ve Rububiyetinle, yeryüzünde baharı bir çiçek gibi
kolayca yapan, büyük gücün vardır. Sayısız insan ve
hayvanları, bitkileri, Rahman isminle rızıklandıran, hadsiz
nimetine bütün parmaklarıyla işaret eder, nimetine şükreder,
Sana sena eder ve överler.
Hem
kısa misafirhanede bir çok ikram ve masraf eden, misafirlerine
dünyada merhamet eden, Zatı Rahim olan Allah bunca ikramı, Kendini
sevdirmek ve tanıttırıp emirlerini yaptırmak için veriyor.
İnsanların “Bize tattırdı, yedirmeden idam etti” dememesi
için, dostlarını düşman etmemek için veriyor.
Güzel
lezzetli meyve ve sebzeleri ağaç tablalarının eline ve bitkilerin
başlarına koyup misafirlerine gönderiyor. Cennetin örnekleri olan
bitkiler ve ağaçlar lisanı hallariyle Senin mülkünde, Senin
kudretinle, Senin Rahmet ve Hikmetine boyun eğmiş, emrine itaat
ederler.
Ey
büyüklük ve gücünü gizleyen Allah! Sani Hakim ve Halıki Rahim
olan Allah! Bütün ağaç ve bitkilerin yaprakları, çiçekleri ve
meyvelerinin dilleri ve sayıları kadar, Seni kusurdan, acizlikten,
ortaktan takdis eder, Hamdü Sena ederim.
Ey
kudreti her şeye yeten Allah! Ey tedbirli ve idareli olan Allah! Ey
Rahim olan Allah! Kur'an ve Peygamberimin dersiyle anladım ve iman
ettim ki; bütün hayvan ve insan, kusursuz yaratılişları ve
duygularıyla, Senin varlığın ve sıfatlarını gösteriyorlar. Bu
ince yaratılış, aklı olmayan tabiatın işi olamaz, tasadüf ve
kendi kendine olması ise yüz derece daha imkansızdır. Ancak İlah
olan neye ihtiyacı olduğunu bilir. Yüzdeki güzellik ve her şeyin
insanın emrine verilmesi Allah'ı işaret eder.
Doğudan
batıya, mikroptan gergedana, en küçük sinekten büyük kuşa
kadar, Rahmeti ile rızıklarını vermiş, görevlerini yaptırıyor.
Rabbaniyenin Kemali Hüsnü ile yavrulara en lezzetli sütü vermesi,
büyüttürmesi, Allah'ın şefkatini ve yardımını gösterir.
Güzel Cemaline şahitlik ederler.
Ey
Rahmanürrahim! Ey sözünde duran Allah! Ey hesap gününün sahibi
Allah! Senin Resulü Ekrem aleyhisselatü vesselamın dersiyle,
Kur'anın doğru yolu göstermesiyle anladım ki; madem kainatta en
önemli şey hayattır ve ruhtur. Akıllı olan insandır. Bütün
kainat insan için çalışıyor. İnsan yaratılışında Allah'ı
çok sever, Allah'da onları sever, kendini vesile ile tanıttırır.
İnsanın kabiliyeti ve manevi ruhu baki aleme bakar. Kalbi ve aklı
ölümsüzlük ister. Dualarıyla Allah'a yalvarır, baki alem ister.
Elbette
insanları Yaratan Allah, onları ölümle yok etmez, muhabbet için
yaratılan insanı düşman eylemez. Başka alemde mutlu yaşaması
için çalışıp baki alemi kazanmasını ister. İnsanlara örnek
olan yol gösterenleri dinlemesini ister. Evet ebedi Allah'ın sadık
dostu da ebedi olacak, insanın akıllılarına ölümsüz olmak
yakışır.
Hayvanlarında
baki kalacağı, Süleyman as hüdhüd kuşu ve karınca, Salih'in as
devesi, Ashabı kehfin köpeği gibi hem ruhu hem bedeniyle baki
aleme gideceği, her türden ara sıra kullanmak için, bir tek
cesedi bulunacağı, sahih hadislerden anlaşılmaktadır. Allah'ın
rahmeti bunu gerektirir.
Ey
varlıkları ayakta tutan, her şeye gücü yeten Allah! Bütün
canlılar ve akıl sahibi olanlar, Rahmetinle emirlerini dinlemişler,
fıtrı vazifelerle görevlendirilmişler. Bir kısmı zaaflarına
yenilmiş, rahmetinle Sana yönelmişlerdir. Lisanlarıyla emirlerini
yapıp, Seni yükseltmiş ve hakimiyetini kabul edip ibadetlerini
yapmışlardır. Nimetlerine hamd ve şükür etmişlerdir.
Ey
büyüklüğü gizlenmiş Allah! Ey kusursuz olan Allah! Bütün
canlıların tesbihiyle, Senin kusursuz olduğunu söyleyip, diyorum
ki; “Ey her şeyi sudan yaratıp hayat veren Allah'ım, Sen her
türlü noksan sıfatlardan uzaksın.”
Ya
Rabbel Alemin! Ey öncekilerin ve sonrakilerin Rabbi! Semavatın
sahibi Allah! İnsanların yüksek mertebede olan Enbiya, Evliya,
Asfiyanın kableri ve akılları manevi alemi görmüş, keşifler ve
ilhamlarla anlamış, hepsi birden Senin var olduğuna ve her şeyde
görünen birliğine, şahitlik edip, haber veriyorlar. Mucize ve
kerametleriyle haberlerini ispat ediyorlar. Bunların imamı olan
Resulün, Hz Muhammed'in (sav) haberini tasdik eden Kur'ani Kerim,
Senin varliğina, birliğine, sıfat ve güzel isimlerine, imanın
güzelliğine ayetleriyle şahitlik eder.
Kalbin
en gizlisini bilen, hafıza veren, isteklerini işiten, yeryüzünün
elbisenini kolayca değiştiren, küçücük sineği yapan Kudretini,
büyüklüğünü hepsi doğru haberlerle ispat eder.
Kainatı
büyük kitap ve insana saray yapan, cenneti cin ve insana hazır
yapan, zerreden göklere kadar her şeyi itaat ettiren, levhi
mahfuzda kayıt yapan, canlıları DNAsı ile proğramlayan, saadeti
isteyen insana ebedi saadet sözü veren, arkadaşlarıyla beraber
olacaklarına, işaret ederler.
Kötülere
cehennem olduğunu, Allah'ın Kur'andaki tekrar eden tehditlerini
anlatırlar. Haşri inkar eden, insanlara zulüm eden, Allah'ın
büyüklüğüne ve Rab'lığına dokunan küfürleri, Nurlu
insanların anlattıklarını red edenlere Adaletini göstermen,
büyüklüğünün işaretidir.
İsra
Suresi 43. Ayet: “Allah, zalimlerin söyledikleri şeyden beridir.
O, çok Yücedir ve Uludur.” ayetini vücudumun zerreleri kadar
söylemek istiyorum. Senin sadık elçilerin, baki alemdeki
hazinelerine, güzel isimlerine, bütün hakikatlerin koruyucusu olan
Hak isminin adaleti olan büyük haşr olduğuna iman ederek
kullarına ders veriyorlar.
Ey
Enbiya ve Sıddıklsrın Rbbi! Onlar Senin emrinde vazifeli
kullarındır. Büyük kainatı Allahu Ekber, Lailahe İllallah,
Hamdolsun, Subhanallah diyerek, zikir evine dönüştürdüler.
Allah'ım bütün kainattakiler, onların ihtiyaçlarını vermen
hürmetine, Kudretin, İraden, Hikmetin, Hakimiyetin hürmetine,
nefsimi bana itaatkar eyle. Kur'ana ve imana hizmet için,
insanların kalblerine Risalei Nuru sevdir. Bana ve arkadaşlarıma,
kamil iman ve hüsbnü hatime, güzel sonuç ver.
Hz
Musa (as)a denizi, hz ibrahim (as)a ateşi, Hz Davut (as)a dağı ve
demiri, Hz Süleyman (as)a cinni ve insanları, Hazreti Muhammed
(sav)e güneş ve ayı emrine verdiğin gibi, Risalei Nur'a kalblere
ve akıllara sevdir. Beni ve Risale i Nur talebelerini, nefis ve
şeytanın şerrinden koru. Cennetül Firdevsle müjdele. Amin. Amin.
Amin
Kur'andan,
Peygamberimizin münacatından ve Cevşenül Kebir'den aldığım
dersi, tefekkür ibadeti, Rabbi Rahimin dergahına arz ederken kusur
etmişsem, Kur'an, Peygamberim ve Cevşen'in şefaatleri hürmetine,
Rahim olan Allah'tan affımı istiyorum. Bakara Suresi 32. Ayet
okunur.
Yunus
Suresi 10.Ayet: onların dualarının sonu şudur. Hamd Alemlerin
Rabbi Allah'a mahsustur.
Said
Nursi – Asayı Musa - - Sekizinci Hucceti İmaniye'den özet
alıntıdır.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder