Sayfalar

9 Nisan 2019 Salı

ALLAH'A MÜNACAT, BÜYÜKLÜĞÜNÜ ÖVME

ALLAH'A MÜNACAT, BÜYÜKLÜĞÜNÜ ÖVME
Bakara Suresi 64. Ayet: “Şüphesiz, göklerin ve yerin yaratılışında, gece ile gündüzün birbiri ardınca gelişinde, insanlara yarar sağlayacak şeylerle denizde seyreden gemilerde, Allah’ın gökyüzünden indirip kendisiyle ölmüş toprağı dirilttiği yağmurda, yeryüzünde her çeşit canlıyı yaymasında, rüzgârları ve gökle yer arasındaki emre amade bulutları evirip çevirmesinde elbette düşünen bir topluluk için deliller vardır.”
Ya İlahi, Ya Rabbi! Ben imanın gözüyle ve Kur'anın ışığıyla, Resulü Ekrem aleyhisselatü vesselamın dersiyle ve Hakim isminin gösterdiği ile görüyorum ki; semavatta dönen her şey, düzeniyle Allah var diyor. Ve gezegenler, sakin ve gürültüsüz vazifeleriyle, direksiz durmalarıyla, ölçülü yaratılışlarıyla, vazifeleriyle, ışıklı gülümsemeleriyle, on iki gezegenin uydularıyla dönmeleri, Allah var ve kainat, Allah'ın emrinde der, Senin Rububiyetine ve bir olduğuna şahidlik ederler.
Ey zemin ve gökleri yaratan Allah! Zerreleri idare eden, emrini dinleten Allah! Uzaydaki ordu gibi gezegenler, Senin Rububiyetinin büyüklüğüne ve gücüne ve semavatı idare eden hakimiyetine, bütün canlıları kapsayan ilmine, Rahmetine kuvvetli işaret ederler. Allah var diyen ışıklardır.
Güneşin yeryüzündeki görevleri, delil ve ihtarı, güneşin arkadaşları olan yıldızların bazıları, ahiret alemine bakar, vazifesiz değiller, belki baki olan alemin güneşidirler.
Ey Vacibul Vücud!,Ey Vahidi Ehad olan Allah! Göktekiler, hakimiyetini kabul eder, lisanlarıyla Allahu Ekber, Subhanallah derler, bende onların tesbihi kadar Allahu ekber, Subhanallah derim.
Ey isimleri her şeyde görünen! Ey büyüklüğü gizlenmiş olan Kadiri Zülcelal! Ey mutlak var olan Allah! Kur'an ve Peygamberimin (sav) dersiyle anladım ki; atmosferdeki bulutlar, şimşekler, rüzgarlar, yağmurlar da, Allah var ve birdir diyorlar.
Şöyle ki; Cansız, aklı olmayan bulut, hayat suyu olan yağmuru, muhtaç olanlara getirmesi, ancak Senin gücün ve Rahmetinle olabilir, tesadüf olamaz. Yağmuru müjdeleyen, elektrik gibi aydınlatan şimşek Lisanı ile konuşarak “Subhanallah, Allah kusursuzdur ve çok güçlüdür, beni yarattı,” der.
Rüzgar ise, hava ve rızk taşır, serinletir. Görevi çok olup, büyük fırtınalarla Senin gücüne şahedet eder, Senin merhametinle bulutları götürür ve suyunu boşaltır. Yağmur damlaları, Senin Rahmetine ve sevgine şahitlik ederler.
Ey her şeyde daimi tasarruf eden! Varlıkları sonsuz bereket ve cömertliği ile güzelleştiren Allah! Emrinle bulut, şimşek, rüzgar, yağmur bir araya geliyor, birbirlerine yardım ediyor. Bazan koca dünyayı mahşer yerine çeviriyor, toprakta suyu çekerek, büyük gücüne işaret ederler. İlmin ile her şeyi kuşattığına, görevlerini yaptırdığına şahidlik ederler.
Ey her şeyi istediği şekilde yaratan Allah! Her zaman haşir ve kıyameti göstermek için, bir saatte yazı kış, kışı yaza döndüren, gücünü gösteren, dünyayı ahirete çevirecek işaretleri gösterensin.
Baharda, sonabaharda yeryüzüne elbise giydiren, ağaç ve hayvanların yaşadığı yere göre ihtiyaç ve rızkının verilmesi, bitki ve hayvanların sanatlı ve ince yaratılışlarıyla, düzenli ve ölçülü olmaları, hayvan yumurtalarının ve çekirdeklerin karışmadan, fabrikadan çıkmış gibi kendi türlerini vermeleri, Allah'ın varlığına ve birliğine, büyük gücüne güneşten daha parlak şahitlik ederler.
Hem hava, su, ışık, ateş, toprak görevlerini iyi yapıyorlar. Bütün dağlardaki basit türlü türlü meyveleri, Allah'ın görünmeyen hazinesinden getirmesi, birliğine işaret eder.
Ey Kudreti ve ilmiyle herşeye en güzel suret veren ve yenileyen Allah! Ey bir ve sonsuz olan! Varlıklara bol lütuf ve ihsan eden! Bende Senin var ve bir olduğuna kainatın içindekiler, görevleri ve tesbihleri kadar şahitlik ederim.
Yeryüzündeki bitki ve hayvanların, emirlerine tam itaat etmeleri, yüz bin çeşitlerinin eksiksiz olması, yardımlaşmaları, parçalanmamaları, merhametinle kuru topraktan rızıkların verilmesi, doğum ve ölüm ile değişmeleri, sevkleri ve idareleri, Seni tesbihle övmeleri, Senin Rububiyetinin mükemmel ve her tarafı kapsayan bir hakimiyetin ve ilmin olduğunu gösterir.
Ey görünmesi gizlenmiş, kusursuz olan Allah! Yeryüzünün bütün takdis ve tesbihleriyle, hamdler ve senalarıyla Sana Hamd ve şükrederim. Seni kusurdan, aczden, şirkten takdis eder, kusursuz ve tek olduğunu söylerim.
Ey karaların ve denizlerin Rabbi olan Allah! Kur'an ve Peygamberimiz Resulü Ekrem aleyhisselatü vesselamın dersiyle anladım ki; gökler gibi denizler, nehirler, çeşmeler, ırmaklar, içindeki canlılar, basit kumdan rızıklarının verilmesi, milyonlarca yumurta vermeleri, bütün balık ve canlıların vazifeleri, müceherlerin bütün güzellikleriyle beraber yaşamaları, Allah'ın varlığına ve birliğine işaret eder.
Dünyanın dönmesiyle karaları istila etmeyen denizler, içindeki ölenleri yiyen, denize temizlikçi balık yaratan, insanları gemilerle seyahat ettiren, balıklarla rızıklandıran, yıldızlardan denizin dibindeki küçücük canlılara kadar yetişen Allah'ın, büyük gücüne işaret ve şahitlik eder, lisanlarıyla Allah'ı anar, kusursuz olduğunu ispat ederler.
Ey dağları yeryüzüne direk yapan Kadiri Zülcelal Allah! Anladım ki; nasıl denizler ve canlıları Seni tanıyor ve tanıtıyorlar. Dağlar da dünya dönerken zeminin sallanmaması, fırtınalardan, denizlerin istilasından, havanın zehirli gazlarından korumasına, suyun birikmesine, canlılara lazım olan madenlerin hazinesi olmasına, ettiği hizmetleriyle Allah'ı tanıyan ve tanıtanlardır.
Dağlardaki bitkilerin ilaç olması, çiçeklerle süslenmiş, hayvanlara yiyecek olması, tesadüfle olması imkansız olan, tuz, limon tuzu, sulfato denen kinin sıtma hapı, şap gibi görünüşleri aynı tatları farklı olan ve basit topraktan çıkan çeşitleri, mucize yartılışlarıyla, toprağın içinde karanlık ve karışık oldukları halde şaşırmadan türlerini verirler. Ayrı ayrı vitaminleri temin edilmiş, dağların içi ve dışı ihtiyaçlara göre doldurulmuş, bunca güzellikleri yapan ve kapsayan Allah'ın, Rahim ve Kerim olduğuna, merhametli ve cömert olduğuna işaret ve şahitlik ederler. Tespih eder, överler.
Allah; misafir sever Hakim, şefkatli Kadir, Rububiyeti bol olan Sani, elbette çok sevdiği dünya misafirlerine, ahirette bol bol hazineler hazırlamıştır. Dağlara bedel ahirette de yıldızlar vazife görür.
Ey Halıki Rahim! Ey Rabbi Rahim! Kur'an ve Resulün (sav) dersiyle anladım ki; diğerlerinin tanıdığı ve tanıttırdığı gibi, yeryüzüdeki bütün ağaç ve bitkiler; yaprakları, kendinden geçmiş gibi sallanarak, Allah'a tespih ve zikir ediyorlar. Sani olan Allah, dünyada uyumlu ve bol rızıklı, emrini dinleten Rabbani İsimleriyle yüzbin çeşiti hiç şaşırmadan icad eden, tohumlarla devamını veren, idare eden Allah, vardır ve bir tanedir diyerek şahitlik ederler.
Allah'ım!, vahdaniyetin ve Rububiyetinle, yeryüzünde baharı bir çiçek gibi kolayca yapan, büyük gücün vardır. Sayısız insan ve hayvanları, bitkileri, Rahman isminle rızıklandıran, hadsiz nimetine bütün parmaklarıyla işaret eder, nimetine şükreder, Sana sena eder ve överler.
Hem kısa misafirhanede bir çok ikram ve masraf eden, misafirlerine dünyada merhamet eden, Zatı Rahim olan Allah bunca ikramı, Kendini sevdirmek ve tanıttırıp emirlerini yaptırmak için veriyor. İnsanların “Bize tattırdı, yedirmeden idam etti” dememesi için, dostlarını düşman etmemek için veriyor.
Güzel lezzetli meyve ve sebzeleri ağaç tablalarının eline ve bitkilerin başlarına koyup misafirlerine gönderiyor. Cennetin örnekleri olan bitkiler ve ağaçlar lisanı hallariyle Senin mülkünde, Senin kudretinle, Senin Rahmet ve Hikmetine boyun eğmiş, emrine itaat ederler.
Ey büyüklük ve gücünü gizleyen Allah! Sani Hakim ve Halıki Rahim olan Allah! Bütün ağaç ve bitkilerin yaprakları, çiçekleri ve meyvelerinin dilleri ve sayıları kadar, Seni kusurdan, acizlikten, ortaktan takdis eder, Hamdü Sena ederim.
Ey kudreti her şeye yeten Allah! Ey tedbirli ve idareli olan Allah! Ey Rahim olan Allah! Kur'an ve Peygamberimin dersiyle anladım ve iman ettim ki; bütün hayvan ve insan, kusursuz yaratılişları ve duygularıyla, Senin varlığın ve sıfatlarını gösteriyorlar. Bu ince yaratılış, aklı olmayan tabiatın işi olamaz, tasadüf ve kendi kendine olması ise yüz derece daha imkansızdır. Ancak İlah olan neye ihtiyacı olduğunu bilir. Yüzdeki güzellik ve her şeyin insanın emrine verilmesi Allah'ı işaret eder.
Doğudan batıya, mikroptan gergedana, en küçük sinekten büyük kuşa kadar, Rahmeti ile rızıklarını vermiş, görevlerini yaptırıyor. Rabbaniyenin Kemali Hüsnü ile yavrulara en lezzetli sütü vermesi, büyüttürmesi, Allah'ın şefkatini ve yardımını gösterir. Güzel Cemaline şahitlik ederler.
Ey Rahmanürrahim! Ey sözünde duran Allah! Ey hesap gününün sahibi Allah! Senin Resulü Ekrem aleyhisselatü vesselamın dersiyle, Kur'anın doğru yolu göstermesiyle anladım ki; madem kainatta en önemli şey hayattır ve ruhtur. Akıllı olan insandır. Bütün kainat insan için çalışıyor. İnsan yaratılışında Allah'ı çok sever, Allah'da onları sever, kendini vesile ile tanıttırır. İnsanın kabiliyeti ve manevi ruhu baki aleme bakar. Kalbi ve aklı ölümsüzlük ister. Dualarıyla Allah'a yalvarır, baki alem ister.
Elbette insanları Yaratan Allah, onları ölümle yok etmez, muhabbet için yaratılan insanı düşman eylemez. Başka alemde mutlu yaşaması için çalışıp baki alemi kazanmasını ister. İnsanlara örnek olan yol gösterenleri dinlemesini ister. Evet ebedi Allah'ın sadık dostu da ebedi olacak, insanın akıllılarına ölümsüz olmak yakışır.
Hayvanlarında baki kalacağı, Süleyman as hüdhüd kuşu ve karınca, Salih'in as devesi, Ashabı kehfin köpeği gibi hem ruhu hem bedeniyle baki aleme gideceği, her türden ara sıra kullanmak için, bir tek cesedi bulunacağı, sahih hadislerden anlaşılmaktadır. Allah'ın rahmeti bunu gerektirir.
Ey varlıkları ayakta tutan, her şeye gücü yeten Allah! Bütün canlılar ve akıl sahibi olanlar, Rahmetinle emirlerini dinlemişler, fıtrı vazifelerle görevlendirilmişler. Bir kısmı zaaflarına yenilmiş, rahmetinle Sana yönelmişlerdir. Lisanlarıyla emirlerini yapıp, Seni yükseltmiş ve hakimiyetini kabul edip ibadetlerini yapmışlardır. Nimetlerine hamd ve şükür etmişlerdir.
Ey büyüklüğü gizlenmiş Allah! Ey kusursuz olan Allah! Bütün canlıların tesbihiyle, Senin kusursuz olduğunu söyleyip, diyorum ki; “Ey her şeyi sudan yaratıp hayat veren Allah'ım, Sen her türlü noksan sıfatlardan uzaksın.”
Ya Rabbel Alemin! Ey öncekilerin ve sonrakilerin Rabbi! Semavatın sahibi Allah! İnsanların yüksek mertebede olan Enbiya, Evliya, Asfiyanın kableri ve akılları manevi alemi görmüş, keşifler ve ilhamlarla anlamış, hepsi birden Senin var olduğuna ve her şeyde görünen birliğine, şahitlik edip, haber veriyorlar. Mucize ve kerametleriyle haberlerini ispat ediyorlar. Bunların imamı olan Resulün, Hz Muhammed'in (sav) haberini tasdik eden Kur'ani Kerim, Senin varliğina, birliğine, sıfat ve güzel isimlerine, imanın güzelliğine ayetleriyle şahitlik eder.
Kalbin en gizlisini bilen, hafıza veren, isteklerini işiten, yeryüzünün elbisenini kolayca değiştiren, küçücük sineği yapan Kudretini, büyüklüğünü hepsi doğru haberlerle ispat eder.
Kainatı büyük kitap ve insana saray yapan, cenneti cin ve insana hazır yapan, zerreden göklere kadar her şeyi itaat ettiren, levhi mahfuzda kayıt yapan, canlıları DNAsı ile proğramlayan, saadeti isteyen insana ebedi saadet sözü veren, arkadaşlarıyla beraber olacaklarına, işaret ederler.
Kötülere cehennem olduğunu, Allah'ın Kur'andaki tekrar eden tehditlerini anlatırlar. Haşri inkar eden, insanlara zulüm eden, Allah'ın büyüklüğüne ve Rab'lığına dokunan küfürleri, Nurlu insanların anlattıklarını red edenlere Adaletini göstermen, büyüklüğünün işaretidir.
İsra Suresi 43. Ayet: “Allah, zalimlerin söyledikleri şeyden beridir. O, çok Yücedir ve Uludur.” ayetini vücudumun zerreleri kadar söylemek istiyorum. Senin sadık elçilerin, baki alemdeki hazinelerine, güzel isimlerine, bütün hakikatlerin koruyucusu olan Hak isminin adaleti olan büyük haşr olduğuna iman ederek kullarına ders veriyorlar.
Ey Enbiya ve Sıddıklsrın Rbbi! Onlar Senin emrinde vazifeli kullarındır. Büyük kainatı Allahu Ekber, Lailahe İllallah, Hamdolsun, Subhanallah diyerek, zikir evine dönüştürdüler. Allah'ım bütün kainattakiler, onların ihtiyaçlarını vermen hürmetine, Kudretin, İraden, Hikmetin, Hakimiyetin hürmetine, nefsimi bana itaatkar eyle. Kur'ana ve imana hizmet için, insanların kalblerine Risalei Nuru sevdir. Bana ve arkadaşlarıma, kamil iman ve hüsbnü hatime, güzel sonuç ver.
Hz Musa (as)a denizi, hz ibrahim (as)a ateşi, Hz Davut (as)a dağı ve demiri, Hz Süleyman (as)a cinni ve insanları, Hazreti Muhammed (sav)e güneş ve ayı emrine verdiğin gibi, Risalei Nur'a kalblere ve akıllara sevdir. Beni ve Risale i Nur talebelerini, nefis ve şeytanın şerrinden koru. Cennetül Firdevsle müjdele. Amin. Amin. Amin
Kur'andan, Peygamberimizin münacatından ve Cevşenül Kebir'den aldığım dersi, tefekkür ibadeti, Rabbi Rahimin dergahına arz ederken kusur etmişsem, Kur'an, Peygamberim ve Cevşen'in şefaatleri hürmetine, Rahim olan Allah'tan affımı istiyorum. Bakara Suresi 32. Ayet okunur.
Yunus Suresi 10.Ayet: onların dualarının sonu şudur. Hamd Alemlerin Rabbi Allah'a mahsustur.
Said Nursi – Asayı Musa - - Sekizinci Hucceti İmaniye'den özet alıntıdır.










Hiç yorum yok:

Yorum Gönder