AİLE MUTLULUĞUNDA Kİ SIR
AHİRET İNANCIDIR - - BİRİNCİ
NOKTA
Ahiret inancı insan hayatının, mutlu
yaşamanın sırları, büyük kuralları, olduğuna yüzlerce delil
vardır. Dört örnekle anlatalım.
BİRİNCİSİ DELİL: İnsanları
yarısı olan çocuklar, yalnızca Cennet fikriyle, çok acı veren
ölümlere karşı dayanabilirler. Çok zayıf ve nazik vücutlarında,
iman kuvveti bulabilirler. Çok çabuk ağlayan dirençsiz
ruhlarında, Cennet ile ümitlenip, mutlu yaşayabilirler.
Mesela cenneti düşünerek der ki; “
Benim küçük kardeşim veya arkadaşım öldü, cennet kuşu oldu,
Cennette gezer, bizden daha iyi yaşar.” Yoksa her zaman
etrafında ölen çocuk veya büyüklerin acısına, endişeli
bakışlarıyla manevi ruhları, dirençleri karmakarışık olur.
Gözleriyle beraber ruh, kalp, akıl gibi bütün duygularını
kaybedip, ağlayarak mahvolur, deli divane olur, mutsuz ve karamsar
bir şekilde haytını sürdürür, toparlanamaz, faydalı değil
zararlı insan olur.
İKİNCİ DELİL: İnsanın yarısı
olan ihtiyarlar, yalnız ahiret hayatı ile yaklaşmış olan kabre
dayanabilirler. Çok sevdikleri hayatlarının, dünyanın bitmesine
karşı teselli bulabilirler. Çocuk gibi çabuk etkilenen ruhlarında
ve mizaçlarında, ölüm ve yok olmaktan çıkan üzüntü, dehşet
ve ümitsizliğe karşı ancak ebedi hayat ümidiyle karşı
koyarlar.
Yoksa şefkate layık yaşlılar,
istirahate muhtaç kalbiyle, endişeli babalar, analar olurlar.
Ruhlarından gelen çığlık, kalbten gelen üzüntü olacak ki; bu
dünya zindan ve hayatları sıkıntılı ve zehir olurdu.
ÜÇÜNCÜ DELİL: İnsan hayatının
dayanak noktası olan gençler, delikanlılar aşırı hislerinin,
duygularının olduğu zamandadırlar. Kendilerini, haddini aşan
zulümlerden, etraflarına zarar vermelerden, durduracak olan
yalnızca Cehennem inancıdır.
Cehennem korkusu olmasa, “Güçlü
olan yener” düşüncesi hakim olan şarhoşlar, uyuştrucu
tuzağında olanlar, zevkleri için zayıfları ezer ve hayatlarını
cehennem eder. İnsanlığını öldürüp zararlı hayvan olurlardı.
DÖRDÜNCÜ DELİL: İnsanın dünya
hayatındaki en önemli şey aile hayatıdır. Dünyada mutlu yaşamak
için aile hayatı, kişinin sığınağı ve küçük dünyasıdır.
Aile hayatında ki saadet ise; samimi ve ciddi, vefalı olup
iyilikleri görme, hürmetli ve sevgi dolu, fedakar merhamet ile
olabilir.
Bu hakiki hürmet ve samimi merhamet
ise, ebedi bir arkadaşlık ve beraberliği devam ettirmek, babalık
ve evlada yakışır kardeşlik ve arkadaşlık yapabilecek fikir ve
inançla olabilir.
Mesela, der; “Dünyamda ve ebedi
alemde sürekli eşimdir. Şimdilik ihtiyar veya çirkin olabilir,
zararı yok. Allah için, ahiretteki ebedi güzelliği için, daimi
arkadaşlığın hatırı için, fedakarlık ve merhamet ederim.”
diyerek karısına güzel bir huri gibi muhabbet, şefkatle davranır.
Yoksa kısacık veya bir, iki saat
sürüp ayrılan arkadaşlık, elbette yüzeysel ve geçici, devam
etmeyen, hayvan gibi kendi cinsine acıma hissi şeklinde, yapmacık
sahte bir sevgi olur. Hayvandaki gibi sadece cinsi münasebet veya
başka menfeatler, hürmet ve sevgiyi yener, dünya Cennetini yıkıp,
Cehenneme çevirir.
İşte Haşre imanın yüzlercesinden
biridir. İnsanın hayatını ilgilendirir. Bu dört delil düşünülse,
diğerleriyle kıyas edilse, anlaşılırki; haşrin gerçekleşmesi,
insanın için yüksek adalet ve bütün ihtiyaçları için
gereklidir. İnsanın midesindeki yemeğin vücuduna gerek olduğunu
herkesin bildiği gibi, haşrin olmasıda gerçektir.
Haşre inanmasa insanlıktan çıkar,
mikrop yuvası leş olur. Toplum ahlakıyla ilgilenen sosyologlar,
idareci siyasetçiler, ahlak bilimciler önleyemez, kulakları
çınlasın. Düşünsünler ahiret boşluğunu ne ile
doldurabilirler? Toplumsal yaraları nasıl tedavi edebilirler?
SAİD NURSİ – ASAYI MUSA - -
Dokuzuncu Hucceti İmaniye'nin - Mukaddimesi'nden alıntıdır.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder