RAB'LIK DAVASIYLA KANDIRMAYA ÇALIŞAN ADAM
2- KANDAKİ HÜCRELERİ KANDIRMAYA
ÇALIŞAN ADAM
Rab' lık taslayan adam, Zerreden
ümidini kesinci kandaki hücrelere baktı, belki onlar inanır dedi.
Kanın içine bakarken alyuvarlara
rastladı. Tabiat ve felsefe diliyle “ ben senin rabbinim, seni ben
yaptım” deyince Alyuvar şöyle bir baktı. Hakikat ve hikmeti
İlahi diliyle der, “ben yalnız değilim, kanın içinde düzenli
çalışan orduyuz, hepimize sahip olabilir misin, kanın içinde
bütün bedende gezer, görevimizi yaparız, bu ince ilim ve güç
sende varsa göster. Gösterebilirsen belki düşünürüm.
Halbuki senin gibi sersem, elindeki kör
ve sağır tabiat ve kör kuvvetle, değil sahip olmak, bir zerremize
bile karışamazsın. Çünkü bizdeki intizan öyle mükemmel ki,
ancak her şeyi gören, bilen, işiten, yapan Allah bize hükmeder,
sahiptir. Öyle ise sus! Vazifem çok, senin saçma sözlerini
dinleyecek zamanım yok, der ve onu kovar.
Onu kandıramayınca biraz gider,
bedendeki hücrelere rastlar. Felsefe ve tabiat lisanıyla der, “
zerreye ve alyuvarlara söz anlatamadım, belki sen sözümü
anlarsın. Çünkü çok küçük bir şeyden yapılmışsın. Onun
için ben seni yapabilirim, sen benim yaratığım ol, sana sahip
olayım,” der.
O hücre kızarak bakar ve hikmet ve
hakikat diliyle der ki;” ben her ne kadar küçük isem, görevim
çok büyüktür. Bedenin her tarafıyla bütün hücre topluluğuyla
ilgileniriz. Atardamarlar ve toplardamarlar, hissedici ve hareket
ettiren sinirler, çekme ve itme gücü, düşünceyi geliştiren
ilham gücü ve hayal gücü gibi kuvvetlere karşı derin ve
mükemmel vazifelerim var. eğer bütün bedeni, damar ve sinir
kuvvetlerini çalıştıracak güc ve bilgi sende varsa, benim gibi
hücreler ve kardeşlerimiz olan bütün bedendeki hücrelere göster.
Sonra ben seni yapabilirim diye dava et.
Yoksa haydi git! Alyuvarlar bana erzak
getiriyor, akyuvarlarda bana hücüm eden hastalıklara karşılık
veriyorlar. İşim var , beni meşgul etme.
Hem senin gibi, aciz, ruhsuz,
gerçeklere sağır ve kör olan bize bir şey yapamaz, karışamaz.
Çünkü biz o derece nazik ve mükemmel ve düzenli yaratılmışız.
Eğer bize hümeden büyük güç sahibi Allah olmasa düzenimiz
bozulur, görevimizi yapamaz oluruz.
Ümidini kesen adam insan bedenine rast
gelir.
DÜŞÜNELİM
İnsan bedeni muntazam işleyen bir
şehir gibidir. Bütün damarlar telgraf ve telefon gibiler.
Bazıları da çeşmenin boruları gibi, hayat kaynağı kanı
dolaşım yaparlar. Kan ise, içindeki al yuvarlarla hücrelere erzak
yetiştirir ve daha az olan ak yuvarlarla hücreleri tamir eder.
Hastalık gibi düşmanlara asker gibi karşılık verirek süratle
bedeni müdafa ederler.
Kanın iki görevei vardır. Biri
hücrelerin tamiratını yapar, öbürü ise hücrelerin enkazlarını
toplayıp vücüdu temizlemektir. Atar ve toplar iki damarın biri
temiz kanı getirip dağıtır, öbürü kirlenen kanı toplar
akciğerlere getirir.
Allah havada iki unsur yaratmış, azot
ve oksijen gibi, kana temas edince temizler, karbondioksiti kendine
çeken mıknatıs gibi, ikisi birleşir. Karbondioksiti alarak
vücüdu rahatlatır, ateşini alır.
Çünkü Allah oksijen ile
karbondioksiti yaklaşınca birleşecek özellik vermiştir, fen
deneylerinde sabittir. Birleşme bir tür yanmadır.
Yanmanın hikmeti; her ikisininde ayrı
ayrı hareketleri var. birleşme zamanı ikisi bir olur, hareket
eder. Hareket edilince tekrar kirlenir. Bu sabit bir kanundur.
Bu sırdan vucut ısısı kimyasal
bileşim ile olur. Kandaki karbondioksit alınınca kan temiz olur.
İşte nefes alma, hem kanı temizliyor, hem yaşamamızı sağlıyor.
Karbondioksitin ağızdan çıkması, Allah'ın canlılara verdiği
mucizedir.
Fesubhane men tehayyera fi sunihilugul:
yaptığı sanatında hayrete düşüren Allah, kusursuzdur.
SAİD NURSİ - BEDİÜZZAMAN - ESERLERİNDEN - ASAYI MUSADAN ALINTIDIR
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder