ALLAH VAR DİYEN KAİNATTAKİ ÖLÇÜ
VE DENGEDİR
Hicr Suresi 21. Ayet: Hiçbir şey
yoktur ki, hazineleri bizim yanımızda olmasın. Ve biz onu belirli
bir miktar ile indiririz.”
bu ayetin sırlarından, İsmi Azamın
altı nurundan biri olan Adl isminin parıltısı Eskişehir
hapishanesinde uzaktan göründü. Onu yakınlaştırmak için örnek
yoluyla anlatalım.
Şu kainat öyle bir saray ki; sarayda
daima tahrip ve tamir içinde çalkalanan bir şehir var. o şehirde
her zaman harp ve hicret içinde kaynayan bir memleket var. o
memlekette hayat ve ölüm arası yuvarlanıp gidenler var.
Halbuki, o sarayda, o şehirde, o
memlekette hayret verici bir denge, öçülü bir yaşam var. Açıkca
ispat eder ki, bu hadsiz varlıklardaki değişimler, gelirler,
masraflar ve giderler, bütün kainatı görür, kontrol ve
denetiminden geçirir, bir tek olan Allah'ın ayarıyla ölçülür
ve tartılır.
Yoksa balıklardan bir balık yüzbin
yumurta ile ve bitkilerden haşhaş gibi bir çiçek, yirmi bin tohum
ile sel gibi akan unsurların, değişimlerin hücumuyla, şiddetli
dengeyi bozmaya çalışan, istila etmek isteyen sebepler( rüzgar,
yağmur, sel, fırtına, deprem vs) başı boş olsalardı, veya
maksadsız, serseri tesadüf, ölçüsüz kör kuvvet, şuursuz ve
zulümlü tabiata bırakılsalardı, o kainat ve içindekiler öyle
bozulacaktı ki, bir senede belki bir günde darma dağınık olurdu.
Deniz karmakarışık şeylerle dolar ve kokardı, zararlı gazlar
ile zehirlenirdi. Yeryüzü ise bir bataklığa dönüşür ve dünya
boğulurdu.
İşte hayvan vücudundaki hücreler,
kan içindeki al ve ak yuvarlar, canlının değişiminden, bedenin
organlarının uyumundan tut, denizlerin gelirleri ve canlılara
misafirliği, torağın altındaki çeşmelerin gelir ve
kullanılmalarına, hayvanlar ve bitkilerin çoğalmalarına ve
ölümlerine, ilkbahar ve sonbaharda bitkilerin yeşillenip,
üremeleri sonra kurumaları, elementlerin ve yıldızların
hizmetleri ve hareketlerine, ölüm ve hayatın, ışık ve
karanlığın, sıcaklık ve soğukluğun değişmelerine,
kavgalarına ve çarpışmalarına kadar, o derece hassas bir ölçü
ile düzenlenir ve tartılır ki, insan aklı hiç bir yerde
çirkinlik ve israf görmediği gibi insanın yaratılışıda
mükemmel ve ölçülüdür. İnsan kainattaki düzenin ölçüsü ve
ortaya çıkması ve tercümanıdır.
İşte gel, güneş ile on gezegenin
dengesine bak. Acaba bu denge güneş kadar Adl ve Kadir olan
Allah'ı göstermiyor mu? Bilhassa on gezegenden olan gemimiz,yani
dünyamız senede yirmi dört bin senelik yolu aynı rotasında
gezer, dolaşır. Çok hızlı süratiyle beraber, yeryüzünde
dizilmiş eşyaları dağıtmıyor, sarsmıyor, uzaya fırlatmıyor.
Eğer sürati biraz azalsa veya artsa
yeryüzündeki her şey uzaya fırlar, dağılırdı. Bir dakika
belki bir saniye dengesi bozulsa, dünya başka gezegene çarpar,
kıyamet kopardı. Dengede dönmesi ve yeryüzündeki bütün
canlıların, hayvan, bitki ve insanın, yiyeceklerinin, doğum ve
ölümlerinin, yaşantılarında bütün ihtiyaçlarının
ayarlanması, ışığın güneşin varlığını gösterdiği gibi,
bunlar da birtek Zatı Adl ve Rahim olan Allah'ı göstermiyor mu?
Dünyada ki bütün milletlerin, her
birinin azaları, organları, cihazları, duyguları hassas bir
ölçüyle birbirine uygunluğu görünür derecede bir Sani Adlu
Hakim olan Allah'ı gösteriyor. Bütün hayvanların vücudlarındaki
hücrelerinin, kan faaliyetlerinin, ak ve al yuvarlardaki zerrelerin
o derece hassas, ölçülü ve harika dengeleri var.
İspat ederki; her şeyin idaresini
yapan, her şeyin anahtarı yanında ve bir şeye mani olmuyor. Bütün
kainatı ve eşyaları bir tek şey gibi kolay idare eden, bir tek
Halıkul Adl u Hakim olan Allah'ın ölçüsü ve kanunuyla,
düzeniyle terbiye ve idare ediliyor.
SAİD NURSİ - ASAYI MUSA - DÖRDÜNCÜ
HUCCETİ İMANİYEDEN ALINTIDIR
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder