Şimdi internetteki yazılara bakarken içim kararıyor. Olumsuzluk, sitemler, yas tutmalar, hiç iç açıcı şeyler yok.
Razı olma unutulmuş, en mükemmel istenmeye başlamış, çocuklar sokağa terk edilmiş, eşler birbirinden memnun değil, mutluluk aramaya çıkılmış. Görevler yerine getirilmeden mutluluk bulunur mu?
Allah yolundan başka yerde mutlu olunmaz, kendine düşeni Allah ( c.c ) rızası için yapmak zor mu? Karşılık beklendiği yerde mutsuzluk başlar. Çünkü insanları hiç mutlu edemezsiniz. Allah için yap ki, Allah’ta seni sevdirsin.
MERYEM SURESİ 96. AYET
“ İman edip Salih amel işleyenler için Rahman, ( yer ve gökler nezdinde, gönüllerde ) bir sevgi yaratacaktır.”
PEYGMBERİMİZ ( SAV ) şöyle buyurmuştur: ALLAH ( C.C ):
“Ben filanı seviyorum, onu sen de sev!” diye emreder. Cebrail onu sever ve sonra gök halkına:
“Allah filanı seviyor, onu siz de seviniz” diye seslenir. Gök halkı da o kimseyi sever, sonra yeryüzündekilerin kalbinde o kimseye karşı bir sevgi uyanır Allah Teâlâ bir kula buğz ettiği zaman, Cebrail’e: “Ben, filanı sevmiyorum, onu sen de sevme!” diye emreder. Cebrail de onu sevmez. Sonra Cebrail gök halkına:
Allah filan kişiyi sevmiyor, onu siz de sevmeyin, der. Göktekiler de o kimseyi sevmezler Sonra da yeryüzündekilerde o kimseye karşı bir kin ve nefret uyanır. (Müslim, Birr 157)
Allah’ın bir kimseyi sevmesi, onun söz, fiil ve davranışlarından memnun ve razı olması, ona nimet vermesi, demektir.
Gök halkı veya semâ ehli, meleklerdir. Başta Cebrail aleyhisselâm olmak üzere meleklerin bir kulu sevmesi, o kul için dua ve istiğfarda bulunmaları anlamına gelir.
Allah Teâlâ bir kulu sevdiği zaman onu meleklere ve insanlara da sevdirir. Allah Teâlâ bir kulu sevdikten sonra onu Cebrail ve insanların sevip sevmemesi aslında hiç önemli değildir. Ancak Allah Teâlâ sevdiği kuluna daha ziyade ikram ve iltifat etmek için onu meleklere ve sâlih insanlara da sevdirmektedir.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder