BİR HİKAYE
Bir arkadaşım vardı, küçük bir evleri var, kayınvalidesiyle karşılıklı müstakil dairede oturuyorlardı. Doğal gazlı daire istiyorum dedi. Bir zaman sonra ailenin tek oğlu olunca, kayınpederide yardım etti, taksitli lüks semtten daire alındı.
İçine taşındı taşınmasına, bu defada burası çok lüks, seviyeme göre arkadaş bulamıyorum yalnızım, mutsuzum dedi. Şükür yok, eksik aranıyor.
İki kızı vardı, Allah (c.c) 12 yıl aradan sonra birde erkek evlat verdi, bir ara ona sevindi, mutluyum dedi. Çocuk iki yaşadı, zahmeti biraz azalınca, yalnızım mutsuzum, sevgim yok gibi yakınmalara başladı. Geçmişte bana şu yapıldı, bu yapıldı diye ağlamaya başladı.
Sıkıntısı kalmamış, rahatlamış, istedikleri verilmiş, ama yinede mutsuz.
Neden diye düşünüyorum. Demek ki insan mükemmel yaşantıya, rahata kavuştukça kendine hep sıkıntı bulurmuş.
Hocamız Said Nursi," sıkıntılar, hastalıklar, belalar bir kamçı; Allah'ı (c.c) unutmama ve rahata çıkınca mutlu olma yollarıdır" diyor. Nede doğru söylemiş.
Bu olaydan anladım ki; insanın sıkıntısı yoksa, yani kafasını sürekli meşgul edecek bir uğraşı yoksa, mutluluğun ne demek olduğunu bilmez, hep mutsuzum sanır.
BİZİM HEP BÜYÜK SIKINTIMIZ VARDIR. MUTLU NASIL OLUNUR BİLMİYORUZ. OYSA İÇİNDE BULUNDUĞUMUZ DURUMLARIN ARTISINI DÜŞÜNSEK VE BİZDEN AŞAĞIYA BAKABİLSEK MUTLULUĞUN NE DEMEK OLDUĞUNU ÖĞRENİRİZ.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder