Osmanlı ordusu sefere giderken düşman topraklarında ki bağ ve bahçelerinden geçiyorlardı. Bahçelerin sahipleri korkularından dağlara kaçmış, dizlerini döverek manzarayı seyrediyorlardı. Ordu ayrılınca bahçelerine döndükleri zaman hayretten dona kalmışlardı.
Çünkü Osmanlı askerleri yedikleri meyvelerin parasını dallara asmış öyle gitmişlerdi. Dünyaya kafa tutan bu insanların içlerinde Allah korkusu, emanet duygusu olmasaydı onlara kim mani olabilirdi?
Osmanlı toplumunda büyük camilerin müştemilatında zekât taşları bulunurdu. Zengin gece kimsenin görmediği bir vakitte gelir, taşın kapağını açar ve bir miktar para bırakırdı. Fakir de gece karanlığında gelir, ihtiyacı kadar para alır, gerini bırakırdı.
Böylece zenginle ihtiyaç sahibi birbirini tanımaz ve fakir minnet altında kalmazdı. İşte İslam’ı gönüllere hâkim kılan bu ruhtu.
Ne zaman İslamiyet zayıfladı, koca çınar devrildi. Hiç nasihat aldık mı? Hayır, daha da bozulduk. Dükkânlar soyuluyor, zekât verenler azaldı, harama dikkat kalktı, kredi kartlarıyla faiz herkesin evine girdi.
Muhteşem atalarımızın torunlarıyız, ne değişti de bu kadar bozulduk. Örnek aldığımız Avrupa topluluğu dağılmak üzere olduğunu hepimiz görüyoruz, İslamiyetin zayıfladığı yerlerde de karışıklıklar var.
Görüldüğü gibi mükemmel bir toplum olabilmek için dinimizi çok iyi bilip uygulamak gerekiyor. Uygulama olmadan bilmek de yeterli olmuyor.
Allah Teâlâ (c.c.), küfrün ve kötülüğün müminlerin kalplerinde sevimsiz karşılandığını da beyan buyurur: "Ama Allah size imanı sevdirdi ve onu kalplerinizde güzelleştirdi; inkârdan, fâsıklıktan ve isyandan ise sizi iğrendirdi." (Hucurât Sûresi, 48/8) Din, toplumda görülen ahlâksızlık ve suçu denetleyip engelleyecek en önemli faktörler arasında başta gelir. Suçun, sadece suç değil, ayrıca günah olarak telkin edilmesi, onun işlenmesi karşısında en azından iki kat bir caydırıcı sebep olacaktır.
Evrenin düzeni adalet ile kurulmuştur. Bu nedenle insanlar da bireysel ve toplumsal ilişkilerinde adaleti esas almalıdırlar. Adalet kainata hâkim olduğu gibi insan toplumuna da adalet hâkim olmalıdır. Örnek toplumu inşa bağlamında Kur'an, "Allah adaleti emreder" (Nahl, 16/90) ilkesini hayatın temeline yerleştirir.
“ Allah mümin erkeklere ve mümin kadınlara, altlarından ırmaklar akan cennetler vaad buyurdu. Orada ebedi kalacaklardır. Hem de Adn cennetlerinde hoş meskenler vaad etmiştir. Allah'ın rızası ise hepsinden büyüktür. İşte asıl büyük kurtuluş da budur.” ( Tevbe 72 )
“ İman edip de hicret edip, mallarıyla, canlarıyla Allah yolunda cihad edenler, Allah katında en büyük dereceye sahiptirler. İşte bunlar murada ermiş olan mutlu kullardır.” ( Tevbe 20 )
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder