Sayfalar

31 Aralık 2017 Pazar

TAKVALI OLMAK

Takvanın önemi

Takvâ, haramlardan başka şüphelileri dahi terk ederek tamamen Rabb'inin ibadetiyle meşgul olmaktır. Takvâ sâhibi, (kısa zamanda) ayrılacağını bildiği için dünyaya iltifât etmez. Allâhü Teâlâ'nın rızâsı olmayan şeye vakit ayırmaz. Böylece nihâyet sıddîklardan olur.

İmâm Gazâlî (rah.) der ki:

Ey oğul, sana Allâhü Teâlâ'nın peygamberlerine ve evliyasına, sâlihlere ve bütün kullarına tavsiye ettiği şeyi tavsiye ediyorum:

Allâhü Teâlâ -meâlen- “Ey Müslümanlar, Celâlim hakkı için, sizden evvel kitap verilenlere ve hem size, Allah(ın azâbından) korkun diye tavsiye ettik” (Nisâ sûresi, âyet 131) buyurmuştur.

Allâhü Teâlâ katında takvâdan daha aziz, daha kıymetli şey yoktur. Sen de takvânın hakikatine ermek için bütün gayretinle çalışmalısın.

Resûl-i Ekrem (sallallâhü aleyhi ve sellem) Efendimiz Muâz bin Cebel'e (r.a.) buyurdu ki:

“Size şunları tavsiye ediyorum:

Takvâ sâhibi olun.

Doğru sözlü, ahde (verdiğiniz söze) vefâlı olun, emânetlere riâyet edin.

İnsanlara zulmetmeyin.

Komşu hakkına riâyet edin.

Yetime merhamet edin.

Sözünüz yumuşak olsun.

Selâmı yayın.

Ameliniz güzel, dünya emelleriniz kısa olsun.

Îmânınızı koruyun ve Kur'ân-ı Kerîm'i okuyup onunla amel edin.”

Hazret-i Ebûbekr-i Sıddîk'ın: “Muhakkak ben bir harama düşerim korkusuyla elbette helâlden yetmiş kapıyı terk ederim” sözü takvânın en güzelini bildirmektedir.

Resûl-i Ekrem (sallallâhü aleyhi ve sellem) buyurdu: “Ya Ali, kim helâlinden yerse dîninde ihlaslı olur, kalbi incelir, Allah korkusundan gözlerinden yaşlar akar. Duâsı(nın önünde) perde olmaz; yani duâsı kabul olunur.

Kim şüpheli şeyleri yerse dininde şüpheye, düşer, kalbi katılaşır, imanı zayıflar, duâsı kabul olunmaz. İbâdeti az olur."
(Hâdimî, Eyyühe’l-Veled Şerhi)

30 Aralık 2017 Cumartesi

MEZARLIKTA KURAN OKUMAK

► Kabristanda Kur’an-ı Kerîm Okunur mu?

➤ Ahmed bin Hânbel Hazretleri, “Kabristana Girince, Fâtiha, Kul-euzüler ve İhlâs Sûrelerini Okuyun! Sevâbını Ölülere Gönderin! Sevâbı Hepsine Vâsıl Olur!” Buyurdu. Hadîs-i Şerifte de, “Bir Kimse, Kabristandan Geçerken, 11 Kere İhlâs Sûresi Okuyup Sevâbını Ölülere Hediye Ederse, Kendisine Ölüler Adedince Sevâp Verilir!” Buyruldu.

[Etfal-ül Müslimin – Îmâm-ı Birgivî]

➤ Kabristanda Kur’an-ı Kerîm Okumak Sünnettir.

[Seyyid Ahmed Tahtâvî]

➤ Kabristanda Oturup Kur’an-ı Kerîm Okumak Câizdir.

[Hâlebi-yi Kebir – S. 496]

➤ Mezarlıkta Kur’an-ı Kerîm Okuyup, Sevâbını Ölülere Hediye Etmeli.

[Fetavâ-yı Hindiye – C.5, S.350]

Hâsıl-ı Kelâm Evet, Kabristanda Kur’an-ı Kerîm Okunur; Câizdir, Sünnettir ve İyidir. Bunun Aksini İddia Edenler Câhildirler veyâ Ehl-i Sünnet İtikadına Sahip Değildirler.

Sevâd-ı A'zam

16 Aralık 2017 Cumartesi

İMAM AZAM EBU HANİFE VE BABASI

BİR ELMA ISIRDI DİYE
Bir elma ve imam-ı a’zamın babası
Şemseddin-i Sivasi'nin; Menakıh-i İmam-ı a’zam isimli eserinde şöyle yazılıdır:

İmam-ı a’zamın babası, Sabit (rahmetullahi aleyh) küçük yaştan beri ahlakı temiz, takva ve vera sahibi idi. Yüzü gayet nurlu olup zühdü, salahı ve ilmi pek çok idi.

Bir gün bir dere kenarında abdest alıyordu. Suda bir elma gördü. Abdestten sonra suda çürüyüp gidecek olan bu elmayı alıp yedi. Fakat tükrüğünde kan gördü. Şimdiye kadar böyle bir hâl görmediği için tükrükteki kanın bu elmadan ileri geldiğini tahmin etti. Yediğine pişman oldu. Elmanın sahibini bulup helalleşmek için dere boyunca gitti. Nihayet yediği elmaya benzeyen bir meyve bahçesi gördü. Sahibini sordu. Bu zatın gayet cömert ve ihsan sahibi olduğunu, hatta ağaçta bulunan bütün elmaları toplayıp götürülse yine bir şey demeyeceğini, bir elmanın ne ehemmiyeti olacağını söylediler. Buna rağmen elmanın sahibini buldu, meseleyi anlattı, ya parasını almasını veya helal etmesini istedi.

Bahçe sahibi gencin bu halini görünce takva ve verasının doğru olup olmadığını öğrenmek için şöyle dedi:
- Yediğin elmam için ne vereceksin?
- Altın gümüş neyim olsa veririm.
- Ben altın gümüş istemem ama, eğer kıyamette senden davacı olmamı istemezsen bir teklifim var, onu kabul etmen gerekir.
- Teklifin nedir?
- Yapacaksan söyliyeyim...
- İslamiyete uygunsa yapabilirim.
- Kör, sağır, dilsiz ve kötürüm bir kızım var, bununla evlenmeye razı olursan o zaman elmayı sana helal edebilirim.

Sabit hazretleri ahirete kul hakkıyla gitmemek için bu teklifi kabul etti. Düğün hazırlığı yapıldı. Sabit hazretlerinin ilk gece odaya girmesiyle çıkması bir oldu. Hemen kayınpederine koşup, (Efendim, bir yanlışlık var galiba, içeride sizin bahsettiğiniz vasıflarda bir kız yok, tam tersi!) Kayınpederi tebessüm ederek, (Evladım o benim kızımdır, senin de helalindir. Ben sana kör dediysem, o hiç haram görmemiştir. Sağır dediysem, o hiç haram duymamıştır. Dilsiz dediysem, o hiç haram konuşmamıştır. Kötürüm dediysem, o hiç harama gitmemiştir. Var git helalinin yanına, Allahü teâlâ mübarek ve mesut etsin.)

İşte bu evlilikten, yani böyle ana babadan imam-ı a’zam Ebu Hanife hazretleri dünyaya geldi.

12 Aralık 2017 Salı

SADAKANIN PARASIZ YAPILANLARI

SADAKANIN PARASIZ YAPILANLARI
Biz sadaka deyince hep para ile yapılanını biliyoruz. Daha büyük sevaplar getirecek sadakalar:
1- Tebessüm: bir tebessüm, hatırını sorma, sohbet etmek
2- Sıkıntıda olanı teselli etmek, parası var teselliye ihtiyacı olanlar daha çok
3- Evine aldığın erzak, en büyük sadaka sevabı yazılıyor.
4- Çocuklarının veya ana babasının rızkını temin için, kimseye muhtaç olmamak için çalışmak cihat sevabı getiriyor.
5- Evlenmek isteyene yardım, para ile veya aracı olma, büyüklerle arayı yapmak vs.
6- Mescidi temizlemek, Peygamberimiz sav mescidini temizleyen bir hanım vefat ettiğini duyduğunda tekrar mezarına gidiyor, ona cenaze namazı kılıyor. Bizi de Kevser'de bekler İNŞAALLAH.
7- Dargın olanları barıştırmak, cami yaptırmak gibidir.
8- Bunları yapamıyorsan kimseye zarar verme, bu da bir sadakadır.
9- Yanlış yaptıysan, hemen sadaka olacak bir iş yap, bir hasta ziyaret et, tebessüm et.
10- Peygamberimiz (sav) " istiyorsan ver" diyor. ( Müslim ) İşin mi bozuk
ödeme yapamıyor musun, engeller mi var sadaka ver, yada sadaka olacak bir iş yap.
11- Ahirete göçenlerin sevabına sadaka olacak şeyler yap, bir ekmek al, anamın, babamın hayrına de ver, Kesin gider diyor Peygamberimiz (sav)
12- Sanat öğret, eleman yetiştir, insanların yararına işler yap
13- İlmihal al, Kur'an al mescitlere koy, evlenene hediye, çocuklara hediye et, reklam etmeden, altına ismini yazmadan, ismini melekler yazsın
14- Bir sünneti ihya et. Mesela bir misafirliğe gittiğinde eve sağ ayağınla gir, sana bakan çocuklara sağ ile girilir sol ile çıkılır de, o çocuklar unutmaz.
15- Hocaya yol arkadaşı ol, onun sevabından sana da verilir.
16- Hiç birini yapamıyorum diyorsan Peygamberimiz (sav)" iyiliğe vesile olan yapmış gibidir" diyor. Filan yerde hasta var de, fakir var de birilerinin yardımına vesile ol
17- UNUTMA ŞEYTAN YAPTIĞIN İYİLİKLERİ YAZAR, 30 YIL BİLE OLSA UYGUN ORTAM OLUNCA SANA HATIRLATIR. "SANA ŞU İYİLİĞİ YAPMIŞTIM" DEYİP ONUN BAŞINA KALKMAN İÇİN YARDIM EDER, SEVAPLARINI SİLDİRİR, SENDEN İNTİKAMINI ALIR.

10 Aralık 2017 Pazar

MÜSLÜMANLAR NEDEN DAĞILIYOR

Beyhaki´nin Sevbân´dan rivayet ettiği hadis-i şerif de şöyledir:

"İleride öyle durumlar olacaktır ki, diğer ümmetler sizlerin üzeri ne, aç kalmış insanların ortaya konulan yiyeceğe üşüştükleri gibi üşüşeceklerdir."

Peygamberimizin böyle buyurması üzerine, ashabdan biri: "O gün bizler sayı bakımından çok az olacağız da ondan mı?" diye sordu.

Efendimiz de: "Hayır, o gün sizler sayı bakımından çok olacaksınız. Fakat iyice güçten düşüp, selin vadiye getirdiği çör-çöp gibi değersiz olacaksınız. Çünkü Allah, düşmanlarınızın sizler hakkında duydukları korkuyu, onların kalblerinden gidermiş, sizlerin kalblerini de vehen ile doldurmuş bulunacaktır.."

Denildi ki: "Ey Allah´ın Resulü, vehn nedir?"

Resülüllah da buna şu karşılığı verdi: "Vehn, dünya sevgisi ve ölümü göze alamamaktır. (Bu yüzden kalblere musallat olan mânevi bir zaaf ve hastalıktır.)"

Hadis Ebu Davudun Süneninde yer alır. (Melahim -5) hadisi olarak geçer.
Melahim: Büyük meydan muharebesi demektir.

8 Aralık 2017 Cuma

ACELECİ OLDUK DA NE OLDU

ACELECİ OLDUK DA NE OLDU
Yataktan kalkarken Allah (c.c) anarak, Besmele çekerek kalkmak günümüzün düzenli geçmesi demektir.

Mükemmel yaşama duygusu hayatımızı zehir ediyor. Müslümanın cenneti dünya değil, kafirin cenneti dünyadır. MÜSLÜMANIN SEVMEDİĞİ, NEFRET ETTİĞİ SÜREKLİ YANINDA OLUR.

Ailemde ölüm ve ağır hastalık geçiren kardeşlerim olmuştu. Tabi olarak üzüntüden hastalandım sürekli başım dönüyor, dengemi sağlayamıyordum.

Nöroloji önerdiler. Doktora girince ''şikayetimi söyledim, sıkıntımız dan sonra böyle oldu'' dedim.

Bana bir şey söyledi orada iyileştim '' Siz Müslümanız diyorsunuz, sıkıntı istemiyorsunuz, Müslüman üç gün ağlar, bir gün güler. Dünyaya böyle baksanız hiç hasta olmazsınız.'' dedi.

Koening depresyon testlerinde; ''Allah iyisini bilir, bunda da var bir hikmeti, sıkıntılarla bana ders veriyor'' diyenlerin çok uzun yaşadığını, HASTALIKLARIN ÇOĞUNLUĞUNUN DEPRESYONLA GELDİĞİNİ GÖZLEMLEMİŞTİR. İslamiyetten başka yerde mutluluk yoktur demiştir.

ACELE İŞE ŞEYTAN KARIŞIR, İMTİHAN DA ACELE EDİLİNCE YARISI YANLIŞ OLUR.

28 Kasım 2017 Salı

HAYAT ARKADAŞLIĞI

HAYAT ARKADAŞLIĞI
Hayat arkadaşlığını basite almayalım, insanın dünyada ki tek yoldaşıdır. Evlatlarımız ne kadar çok olsa da hepsi yuvasını, işini bulup gitmekteler. Baş başa kalan eşler de mutluluk olursa, yaşlılıkta da, gençlikte de günlerimiz güzel olur, sıkıntılar birlikte aşılır.

Allah( c.c ) şöyle buyuruyor: RUM SURESİ 21. AYET
"Ve O'nun âyetlerinden olarak sizin için nefislerinizden zevceler yaratmıştır ki, onunla sukûn bulasınız. Ve sizin aranızda sevgi ve rahmet (merhamet) kıldı (oluşturdu). Muhakkak ki bunda, tefekkür eden (düşünen) bir kavim için mutlaka âyetler (deliller) vardır."

Rabbimizin verdiği sevgi ve muhabbeti kazanabilmek için mücadele etmeli, eşler ters yöne çekerse huzur olmaz. Hatasız kul olmaz, hatalar affedilirse huzur olur. Sevgi, merhamet, saygı şartı var. Bunları yapabilene ne mutlu.

Allah (c.c) yardımcımız olsun. Amin

26 Kasım 2017 Pazar

ÖLENE DUA EDENLER ÖVÜLÜYOR

ÖLENE DUA EDENLER ÖVÜLÜYOR
59/HAŞR-10: Onlardan sonra gelenler ise şöyle derler: “Ey Rabbimiz! Bizi ve bizden önce iman etmiş olan kardeşlerimizi bağışla. Kalplerimizde, iman edenlere karşı hiçbir kin tutturma! Ey Rabbimiz! Şüphesiz sen çok esirgeyicisin, çok merhametlisin.

Peygamberimiz ( sav ) de üç şeyde ölenin ameli devam eder, sadaka i cariye, faydalanılan ilim  (kitap, talebe Okutan , dua eden hayırlı evlat ( Müslim)

Annesinin hac adağı olan kızına, sen yapabilirsin, demiştir. (Buhari )

En güzel dua ayetlerle yapılan dır. Kuran'da dua ayetlerinin olması bize yol göstermek için dir.

Millet okuması zoruna gidince, ölüye birşey gitmez diyerek, karıştırıyorlar.

Peygamberimiz ( sav ) kıyamete yakın bazı âlimim diyenler sadece dini karıştırmaya çalışacaktır. buyurmuştur.

22 Kasım 2017 Çarşamba

İYİ MÜSLÜMAN NASIL OLMALI

İyi bir mü’min olma kriterleri! Evet, müminlerin Kur’an da geçen 50 özelliği:

1. Allah’ın adı anıldığında kalpleri ürperirler. / Enfal-2

2. Allah’a asla şirk koşmazlar. / Furkan-68

3. Namuslarını (ırzlarını) korurlar. / Furkan-68

4. (Hiçbir türlü) zinaya asla yaklaşmazlar.  / Mü’minun -5

5. Namazlarını huşu içinde ve doğru olarak kılarlar.  / Mü’minun 2,9

6. Anne ve babalarına “öf” bile demezler.  / İsra-23

7. Boş şeylerden tümüyle yüz çevirirler. / Mü’minun -3

8. Mallarıyla ve canlarıyla cihad ederler. / Tevbe-5

9. Asla zanda bulunmazlar. / Casiye -24

10. Cahillerle asla tartışmazlar. / Furkan-63

11. Kınayıcının kınamasından korkmazlar. / Maide-54

12. Asla yalan söylemezler. / Mü’minun-8

13. Emanetlerine ihanet etmezler. / Bakara-177

14. Söz verdiklerinde sözünde dururlar. / Bakara-177

15. Zekâtlarını hakkıyla verirler. / Bakara-177

16. Yetimin hakkını asla yemezler. / Nisa-2

17. Yolda kalmışlara yardım ederler. Bakara-177

18. Kafirlere karşı sert, birbirlerine karşı merhametlidir. / Fetih-29

19. İnsanların kusurlarını affederler. / Al-i İmran-135

20. Yalnızca Allah’a dayanıp güvenirler. / Tevbe-20

21. Kâfirler ile Allah yolunda savaşırlar. A.imran-28

22. Darlıkta da bollukta da infak ederler. A.İmran-133

23. Kızdıkları zaman öfkelerini yenerler. A.İmran-133

24. Başkalarının ilahlarına sövmezler. En’am-108

25. Haksız yere bir cana kıymazlar. / En’am-151

26. Allah’ın ayetlerini az bir pahaya satmazlar. / Al-i İmran-199

27. Hakkı bile bile gizlemezler. / Bakara-44

28. İnananlara ‘sen mü’min değilsin’ demezler. / Nisa-94

29. Rasullerden hiçbirini birinden ayırt etmezler. / Bakara-136

30. Yeryüzünde alçak gönüllü olarak yürürler. / Furkan-63

31. Ölçüyü ve tartıyı doğru olarak yaparlar. / En’am-52

32. Helal ve temiz olan şeylerden yerler. / Bakara-168

33. Asla yalan şahitlik yapmazlar. / Furkan-72

34. Dillerini eğip bükerek (geveliyerek) konuşmazlar. / Nisa-135

35. İnsanlar arasında adaletle hükmederler. / En’am-151

36. Yoksulluk yüzünden evlatlarını öldürmezler. / En’am-151

37. Yeminlerini hiçbir zaman bozmazlar. / Nahl-91

38. Adaklarını yerine getirirler. / İnsan-7

39. Allah’ın ahdini yerine getirirler, anlaşmayı bozmazlar. / Ra’d-20

40. Yakınlarına (akrabalarına) yardım ederler.  / Bakara-177

41. Yolda kalmışlara ve hastalara yardım ederler. / Bakara-177

42. Yoksullara ve esir düşenlere yardım ederler. / Bakara-177

43. Zorda, darda ve savaş anlarında sabrederler. / Bakara-177

44. Verilen rızıktan yerli yerince harcarlar. / Enfal-3

45. Geceleri az uyurlar. / Zariyat-17

46. O gün yüzlerindeki secde izi ile tanınırlar. / Fetih-29

47. İnsanlara iyiyi emreder, kötülükten de alıkorlar. / Enfal-71

48. Açıklanınca hoşlarına gitmeyecek şeyleri sormazlar. / Maide-101

49. Yapacakları işlerde kendi aralarında danışırlar. / Şûra-38

50. Gerçekten felaha kavuşanlardır. / Mü’minun-1

Rabbim bizleri bu özellikler ile mücehhez kılsın. Ahirette felaha erenlerden eylesin... Âmin...

21 Kasım 2017 Salı

RUHLAR AĞLIYOR

RUHLAR AĞLIYOR
Dünyanın haline ruhlar ağlıyor; ibadetsiz ruhlar çırpınıyor, vücudumuzda  hapisler, göz penceresinden dünyaya bakıyorlar.

Rabbini kabul etmiş, Müslümanım diyen ruhlar ağlıyor, ibadetsiz vücudumuzla onları, Rabbinden ayırıyor, Rabbinin Cemalini seyredeceği yerde cehenneme gönderiyoruz. Bu ruh bizi sever mi? bizimle nasıl mutlu olur.

İçim içime sığmıyor, bunalıyorum, her yer üstüme geliyor diyenler, ruhunuzun tedavisi, ilacı olan ibadetleri verin ki, rahatlasın, kabına sığsın, siz de mutlu olun. Başka çare yok

Bazıları günah içinde mutlu diyorsunuz değil mi? Onların ruhunun Rabbini görme gibi kaygısı yok, o cehenneme razı olmuş.

Siz özelsiniz, doğru yola çıkın ki rahat yaşayasınız. Yanlışın neresinden dönerseniz kar dır. Tövbe etmenizi bekleyen, Rabbiniz ve Peygamberiniz var, güzel ruhunuz var.

Haydi Peygamberimiz Muhammed ( sav ) bize kucağını açmış bekliyor;




Allah' emanet olun

19 Kasım 2017 Pazar

DEDİKODUYSA GÜNAHIM KADAR YANAR ÇIKARIM DİYENLER

HALİMİZE DİYECEK YOK
MÜSLÜMANIZ ELHAMDÜLİLLLAH
Müslümanlığımızı elimizde tutmanın şartlarını hepimiz biliyoruz. Uygulamaya gelince şeytan ve nefsimizle birlik oluyoruz. “Herkes yapıyor, günahım kadar yanar çıkarım” sözü çok meşhur oldu.

Niye elimize bir ateş değse doktora koşuyoruz, neden dayanamıyoruz, yanmak lafta kolay ama uygulamada hiç öyle olmuyor.

Sanki Ahiret âlemi yok gibi davranıyoruz. Çoğumuzun ailesinden övüneceği hocası vardır. Nasihatini dinlemeye değil, övünmemiz için yaratılmışlar gibi davranıyoruz.

Gıybet günah, dedikodu günah diyoruz, birisi laf getirince öyle inanıyoruz ki; gerçek mi yalan mı diye araştırmıyoruz. Hemen inanıyor, en samimi arkadaşımız bile olsa yerden yere vuruyoruz. Dünyadaki huzurumuzu bozduğu gibi günahını ne yapacağız.

Hâlbuki dedikoduyu getirene günahını hatırlatsak, huy edinmediyse oda doğru yolu bulur. Basit dediğimiz günahlar birikiyor koca dağ oluyor. Hesap vereceğimiz günü ALLAH (C.C) unutturmasın.

BAKARA SURESİ 80- 82. AYETLERDE ALLAH ( c.c)
Dediler ki: "Sayılı günlerin dışında, ateş asla bize değmeyecektir." De ki: "Allah katından bir ahid mi aldınız? —ki Allah asla ahdinden dönmez- Yoksa Allah'a karşı bilmediğiniz bir şeyi mi söylüyorsunuz?" Hayır; kim bir kötülük işler de günahı kendisini kuşatırsa, (artık) onlar, ateşin halkıdırlar, orada süresiz kalacaklardır. İman edip Salih amellerde bulunanlar ise cennet halkıdırlar, orada süresiz kalacaklardır. (Bakara Suresi, 80-82)

18 Kasım 2017 Cumartesi

İÇKİ NEDEN YASAK

İÇKİ NEDEN YASAK
Ortaokul çağına kadar inmiş, gençler arkadaş toplantılarında özenti ile alkol alıyorlar. Ailede de dini eğitim almayan çocuk, normal görüyor, herkes içiyor diyor. Alışkanlık yaptığı için tesirinden kurtulamıyor, alkolik insan olup, tahsil hayatları da bitiyor. Kısaca hayatları mahvoluyor. Çocuklarımıza alkolün zararları ve günahı anlatılmazsa, ellerimizle yavrularımızı uçuruma atarız.

Maide Suresi 91. Ayette ALLAH (c.c) “Şeytan, içki ve kumarla, ancak aranıza düşmanlık ve kin sokmak; sizi Allah’ı anmaktan ve namazdan alıkoymak ister. Artık vazgeçiyor musunuz? ( Maide 91)

İçkinin insanlar arasında kin ve düşmanlığı yeşerttiğine, etrafta duyulan ve görülen olaylardan şahit olmak mümkündür. Pek çok aile yuvası içkiliyken yaşanan şiddet, kötü söz ve davranışlar dolayısıyla yıkılmış, trafik kazalarının bir kısmı,

İçkiliyken araba kullanılmaktan dolayı gerçekleşmiştir. Bazen arkadaşlar arasında yapılan tatlı sohbetler, alkol alımı dolayısıyla kavga ve şiddetle neticelenmiştir.

Bunların yanında içkinin insana yaptığı en büyük kötülükler arasında, kulu, Allah’ı anmaktan ve namazdan alıkoyması yer almaktadır. Oysa

“Kalpler ancak ALLAH’I anmakla huzur bulur” (Rad 28)

AYRICA PARAMIZIN HARAMA HARCANMASINDAN DOLAYI RIZK EKSİKLİĞİ VE AĞIR HESABI VAR. ALLAH (C.C) YARDIMCIMIZ OLSUN

17 Kasım 2017 Cuma

İLİM MECLİSİNDE BULUNMAK

SOHBET MECLİSLERİNDE BULUNMAK
SOHBET: İnsanın derece bakımından kendinin üstünde veya altında yahut akranı ile bir araya gelip, Allah'ü Teâlânın ve Peygamber efendimizin beğendiği, hoşnut olduğu şeyleri konuşması demektir.

PEYGAMBERİMİZ (SAV)
(Fıkıh sohbetinde bulunmak, bir senelik ibadetten üstündür.)[Deylemi]

(Alimlerin sohbetine katılın, onlara yakın oturun! Çünkü Allahü Teâlâ, yağmurla ölü toprağı dirilttiği gibi, ölü kalpleri de, hikmet nuru ile diriltir.) [Taberani]

(Alimlere hürmet eden, bana hürmet etmiş olur. Onları ziyaret eden beni ziyaret etmiş olur. Alim meclisinde bulunan, benim meclisimde bulunmuş olur.) [İ.Rafii]

(Alimin sohbetinde bulunmak, bin rekat nafile namazdan üstündür.) [İ.Gazali]

İmam-ı Rabbani hazretleri buyuruyor ki:
Sohbetin fazileti, bütün faziletlerin üstündedir. Büyüklerin sohbetini ganimet bilmelidir.

Günah lekeleri ile kalbi paslanan kimse, Salihlerin sohbetinde bulunursa, kalbinin pası silinir, günah işlemesi zorlaşır, iyilik etme isteği artar. Hadis-i şeriflerde buyruldu ki:
(Kırk gün içinde bir ilim sohbetinde bulunmayan kimsenin kalbi kararır. Büyük günah işlemeye başlar; çünkü ilim kalbe hayat verir. İlimsiz ibadet olmaz.) [Mektubat-ı Rabbani]

Behaeddin Buhari hazretleri, (Bizim yolumuzun temeli sohbettir) buyurdu.

Evliyanın sohbetinin bir saati, kırk günlük mücahedelerden daha üstündür.

Sohbet meclislerinde ki sıkıntılara katlanmak ve küsüp gitmemek için sabretmek, bu sevaplar için değer. Allah (c.c) ilim sohbetlerinden ayırmasın. Amin.

16 Kasım 2017 Perşembe



NİÇİN BAŞÖRTÜSÜ ÖRTÜYORUZ?

   Başörtüsü Allah’ın emridir. Allah’ın herhangi bir emri, O’nun rızasına uygun ve sadece O’nun için yapılmalıdır. 
   Bizim için en güzel örnek olan Rasulullah (s.a.v), bir mümine hanımın tesettürünün nasıl olması gerektiğini hadislerinde belirtmiş, sahabe hanımları da (Allah onlardan razı olsun) bu emri en güzel şekilde yaşamışlardır.            

Ayetler ve hadislerden anlaşılan genel şartlar şunlardır:

1. Dışarıda giyilecek giysi bol olmalı, içini göstermemeli, dikkat çekecek renkler olmamalı ve ayak bileklerine kadar uzun olmalıdır.
“Ey Peygamber, eşlerine, kızlarına ve mü'minlerin kadınlarına dış elbiselerinden (cilbablarından) üstlerine giymelerini söyle; onların (özgür ve iffetli) tanınması ve eziyet görmemeleri için en uygun olan budur. Allah çok bağışlayandır, çok esirgeyendir.” (Ahzab Suresi 59. Ayet)
                                                                                              
2. Başörtüsü omuzların üzerinden göğüsleri kapatacak şekilde salınmalıdır.
“Mü'min kadınlara söyle: 'Gözlerini (harama çevirmekten) kaçındırsınlar ve ırzlarını korusunlar; süslerini açığa vurmasınlar, ancak kendiliğinden görüneni hariç. Baş örtülerini, yakalarının üstünü (kapatacak şekilde) koysunlar…
…Gizledikleri süsleri bilinsin diye ayaklarını yere vurmasınlar. Hep birlikte Allah'a tevbe edin ey mü'minler, umulur ki felah bulursunuz.”(Nur Suresi 31. ayet)

3. Başörtüsü ince ve renkli olmamalı, dikkat çekmemeli ve koyu renkler tercih edilmelidir. Peygamberimiz (s.a.v)’ın hanımı Hz. Aişe (r.a), sarı renk başörtüsü örtünen bir kadına, Nur suresine iman edip etmediğini sormuştur.

4. Topuz yapılmamalıdır. Peygamberimiz (s.a.v) şöyle buyuruyor;
“Cehennemliklerden, dünyada henüz görmediğim iki grup vardır: Biri, sığır kuyrukları gibi cop ve kırbaçlarla insanları döven zalim bir topluluk; diğeri de giyinik oldukları halde, (gerek tavır ve davranışlarıyla, gerek dar ve şeffaf giysileriyle) çıplak sayılan, hem kendileri günaha yönelen, hem de başkalarını isyankârlığa özendiren ve (yukarı doğru topladıkları saçları yüzünden) başları deve hörgücüne benzeyen kadınlardır. İşte bu kadınlar cennete giremedikleri gibi, çok uzak mesafeden hissedilen kokusunu bile duyamayacaklardır.” (Muslim, Cennet 52, 53, h.no: 2857)

5. Yabancı erkeklerin dikkatini çekecek makyaj, takı, koku ve topuklu ayakkabıdan sakınılmalıdır. Ebu Musa el-Eş’ari radıyallahu anh’ın rivayet ettiğine göre Peygamberimiz (s.a.v) şöyle buyurmuştur:    “Her göz yabancı bir kadına bakarak göz zinası işlemiştir. Bir kadın da güzel kokular sürünerek erkeklerin yanından geçerse o da aynen bakan erkekler gibi zina etmiş gibidir.” (Tirmizî, Edeb, 35; Ebû Davud)
-Erkeklerin dikkatini çekecek şekilde yürünmemelidir.
Nur Suresi 31. Ayet: Gizlemekte oldukları ziynetleri anlaşılsın diye, ayaklarını yere vurmasınlar(dikkatleri üzerlerine çekecek şekilde yürümesinler).

6. Yabancı erkeklerle mecburi durum dışında keyfi konuşulmamalıdır. Bu durumlarda ise ciddi ve vakarlı bir şekilde konuşulmalıdır.
“...Eğer(Allah’tan) korkuyorsanız,(yabancı erkeklere karşı) çekici bir edâ ile konuşmayın; sonra kalbinde hastalık bulunan kimse ümide kapılır..”(Ahzâb Suresi, 32)

Yaptığımız amellerin sevabını alabilmek için, Allah için ve O’nun istediği şekilde giyinilmelidir.
Alıntıdır.

14 Kasım 2017 Salı

ÖLÜM NEDİR İMAM GAZALİ HAZRETLERİ ANLATIYOR

ÖLÜM NEDİR HOCAM?⁉

Bir gün öğrencileri İmam’ı Gazâli Hazretlerine:
📌- “Hocam! Ölüm nedir? Bize özel olarak anlatır mısın?” demişler.
Velâyet nûru ile ölümünün çok yakın olduğunu anlayan İmam’ı Gazâli Hazretleri “Men lem yezuk, lem ya’rif” yani:
📌- “Tatmayan bilmez ki! Önce kendim tadayım, sonra size anlatırım” demiş.
Öğrencileri:
📌- “Aman hocam! Öldükten sonra sizinle nasıl bağlantı kurarız” dediklerinde gülümseyerek, yalnızca “İnşâAllah” diye cevap vermiş.
📌Gerçekten aradan çok geçmeden İmam’ı Gazâli Hazretleri ölümü tatmış ve öldüğü gece öğrencilerinin rüyâlarına gelerek:
📌- “Allah dostları sözünü tutar. İşte, bugün ölümü tattım ve sözümü tutmak için rüyânıza geldim” demiş. “Abdestimi tazeleyip, sabah namazını kıldıktan sonra, yalnızca odama çekildim ve ölüm meleğini beklemeğe başladım.
Lâilahe illallah diye zikir ederken, bir anda odamı nur kapladı ve bütün hücrelerim nur oldu. Başımı kaldırıp yukarı baktım. O nur’un etkisi ile evimin tavanı cam gibi şeffaf olmuştu.
Yattığım yerden yedi kat gökleri, melekleri, Cennet’i gördüm ve Cennet’teki bir melek bana, ya imam! İşte köşklerin, işte makamın diye Cennet’teki yerimi gösterdi. Cennet’e bakarken, sevgili Rabbim’in İrci’ıy ilâ Rabbik (Rabbine dön) hitabını duydum. O anda ruhum Allah aşkı ile cezbeye gelip, beden kafesinden fırladı ve ben kendimi başka âlemlerde buldum.
Tekrar dünyaya döndüğümde, evimin çevresinde aşırı bir kalabalık gördüm. Onlara, ne var? Ne oldu? Niçin toplandınız? diye ısrarla sorduğum halde hiçbiri ne yüzüme baktı ne de bana bir cevap verdi. İçeri girdim, hanımım ağlıyordu. Ona da aynı şeyleri sordum ama o da cevap vermeyince, az önce yatmakta olduğum odama girdim ve yerde yatan bedenimi görünce, hem öldüğümü, hem de insanların niçin benimle konuşmadığını anladım”.
Bazı öğrencileri:
📌- “Hocam, yerde yatan bedenimi görünce öldüğümü anladım diyorsun. Peki sen başka, bedenin başka bir şey mi?”
İmam-ı Gazâli Hazretleri gülümseyerek:
📌- “İnsanın aslı, özü, gerçek ve kalıcı kişiliği Ruh’tur. Ruhsuz beden, kesilen kol, bacak gibi cansız bilinçsiz et, kemik yığınıdır”.
Yine bazı öğrencileri:
📌- “Hocam, o daracık, karanlık kabirde Kıyâmete kadar nasıl yatacaksın?”
📌- “Ah yavrum!” demiş. “Eğer kabirler dışarıdan göründüğü gibi dar, karanlık ve sıkıcı olsaydı, Allah dostları birer zindan mahkûmu gibi oraya atılır mıydı? Ana karnına göre dünya ne kadar geniş, güzel ve aydınlık ise, dünyaya göre kabirlerimiz de çok daha geniş, güzel ve aydınlık” demiş ve sonra:
📌- “Yakınlarım beni kabrimde bekliyor” diye ayrılıp gitmiş.
Allahü teâlâ rahmet eylesin, bizleri de şefaatine nail eylesin...

Okuyup ibret alanlar olur

13 Kasım 2017 Pazartesi

NAMAZ KILANLAR VE KILMAYANLAR HAKKINDA

BAKARA SURESİ 277. AYET : "  -İman edip iyi işler yapan, namazı dosdoğru kılıp zekatı verenlerin Rabbleri katında elbette mükafatları vardır. Onlara hiçbir korku olmadığı gibi, onlar mahzun da olmazlar."


NİSA SURESİ 103. AYET : "Namazı kıldınız mı, gerek ayakta, gerek otururken ve gerek yan yatarak hep Allah’ı anın. Güvene kavuştunuz mu namazı tam olarak kılın. Çünkü namaz, mü’minlere belirli vakitlere bağlı olarak farz kılınmıştır.

"Hadis-i şeriflerde buyuruldu ki:
(Kasten [mazeretsiz] namaz kılmayanın diğer amellerini Allahü teâlâ kabul etmez. Tevbe edinceye kadar da Allah’ın himayesinden uzak olur.) [İsfehani]
(Beş vakit namazı terk eden, Allahü teâlânın hıfz ve emanından mahrum olur.) [İbni Mace]
(Namaz kılmayanın Müslümanlığı, abdest almayanın namazı yoktur.) [Bezzar]
(İman ile küfür arasındaki fark, namazı kılıp kılmamaktır.) [Tirmizi]
(Namaz kılmayanın dini yoktur.) [İbni Nasr]
(Bizimle kâfirlik arasındaki fark namazdır. Namazı terk eden kâfir olur.) [Nesai]
(Namaz, imanın başı ve Cehennemden kurtarıcıdır.) [Miftah-ul-Cennet]

Ehl-i sünnet âlimleri buyuruyor ki:
En büyük günahı işleyen de kâfir olmaz. Tembellikle namaz kılmayana kâfir denmez. Fakat namaz, çok önemli olduğu için, namaz kılmayanın imanla ölmesi kolay değildir. Namaz kılmayanın kalbi kararır, diğer günahları işlemesi kolaylaşır. Günahlar da insanı küfre sürükler.

KULAK ÇINLAMASI

KULAĞIMIZ ÇINLADIĞINDA ; OKUYUN LÜTFEN ,

Resulullah Efendimiz (s.a.v.) buyurdular:
“Birinizin kulağı çınladığında beni ansın ve bana salavat getirsin
ve ‘zekerallahü men zekerani bi-hayrin’ desin”
Resulullah, “Muhammedün Resulullah sallallahü aleyhi ve selem” ve bunun benzeri salava-ı şerife okumak ile zikredilir, anılır.

Mü’minin kulağı çınladığı esnada Resulullah (s.a.v.) onu
Cenab’ı Hak katında anmış, ona dua etmiştir.
Mü’minin ruhu bunu duyduğu zaman kulağı çınlar.
Bunun için salavat’ı şerife okuması tavsiye buyurulmuştur.

Nitekim ayak uyuşup karıncalandığında da
salavat getirmek tavsiye edilmiştir.
paylaşarak dostlarınızın öğrenmesine de vesile olun.

kaynakbk. İbnu’l-Cevzî, el-Mevzuat, 3/76)

10 Kasım 2017 Cuma

GÜZEL AHLAK VE MÜTEVAZİ OLMAK

MÜTEVAZİ OLMAK
Yüce dinimiz ahlaki güzellikler manzumesidir. Dinimizin emretmiş olduğu güzel ahlak esaslarından biri de tevazudur. Tevazu kibrin zıttı olup alçak gönüllülük, kendini olduğundan daha aşağı görmektir.

Peygamber Efendimiz (sav) “ Bir kimse Müslüman kardeşine alçak gönüllü davranırsa, Allah o kimsenin şerefini yükseltir. Kim de Müslüman kardeşine kibre der, büyüklük taslarsa Allah da onu alçaltır.” Buyurmuştur. ( et-Tergib vet-Terhib )

Alçak gönüllülük bir fazilettir, olgunluğun, güzel ahlakın alametidir.

Yüce Allah (c.c) Lokman Suresi 18. Ayette “ Küçümseyerek surat asıp insanlardan yüz çevirme ve yeryüzünde böbürlenerek yürüme! Çünkü Allah hiçbir kibirleneni, övüneni sevmez.” Buyurarak bizleri bu konuda uyarmıştır.

İnsanların kalbinin içini bilmediğimiz için, onun Allah (c.c)ın yanındaki konumunu da bilemeyiz. Onu küçümserken, Allah (c.c)ı üzdüğümüzün de farkına varamayız. Çünkü kibirleneni Rabbimiz sevmediği gibi, kullarına da sevdirmeyeceğini söylüyor.

Yeryüzünde sevilmeyen bir insan olmamak için, alçak gönüllü olup, insanlara hoşgörülü, nazik olmak, bizi her zaman kazananlardan eder.

9 Kasım 2017 Perşembe

ADESTLİ UYUMAK

 Abdestli Uyumak

Abdestli uyumayı Peygamber Efendimiz (S.a.v.) tavsiye etmiştir. Abdestli bulunmanın fazileti çok olduğu gibi abdestli uyumanında faziletleri çoktur.

Abdesetli uyumak ile ilgili hadislerle faziletlerine bakalım;

“Abdestli yatan, gece ibadet eden ve gündüz oruç tutan kimse gibi sevap kazanır.” (Hakim)

“Abdestli yatanın ruhu Arşa yükselir ve gördüğü rüyalar doğru olur. Abdestsiz yatanın ruhu yükselmez, gördüğü rüyalar, karışık olur, doğru çıkmaz.” (İ. Gazali)

“Müslüman, abdestli olarak Allah’ı zikrederek yatıp da geceleyin uyanıp Allah Azze ve Celle’den dünya ve âhiretin hayırını isterse, Allah Azze ve Celle ona o istediğini mutlaka verir.” (Ebu Davud)

“Can alıcı melek gelince, abdestli olan, şehidlik mertebesine kavuşur.” (Taberani)

Abdestli olmanın faydaları:
– Melekler onun yanından ayrılmaz,
– Devamlı sevab yazarlar,
– Bütün azaları tesbih eder,
– Uyuyunca melekler, insan ve cin şerrinden korur.

Hazret-i Âişe (ra) bildirmiştir:

“Nebiyy-i Ekrem Efendimiz (asm) her gece yatağa girdiği zaman iki elini birleştirerek, ‘Kul hüva’llâhü Ehad’, ‘Kul Eûzü Birabbi’l-Felak’ ve ‘Kul Eûzü Birabbi’n-Nâs’ sûrelerini okur ve ellerine nefes verirdi. Sonra iki eliyle vücudundan yetiştiği yerleri; başını, yüzünü, vücudunun önünü, arkasını sıvazlar ve meshederdi. Bunu üç defa tekrarlardı.” (Buhârî, Kur’ân’ın Fazîletleri, 1772)

Resûlullah Efendimiz (asm) buyurdu ki: “Temiz ve abdestli olarak uyuyan kimse, gündüz nafile olarak oruç tutup, gece ibâdet yapan kimse gibidir.” (Câmiü’s-Sağîr, 2/2607)

Yine Peygamber Efendimiz (asm) yatarken “Âyet’el-Kürsî” okuyan kişi için, Allah’ın sabaha kadar bir muhafız görevlendirdiğini, onu tehlikelerden emin kıldığını ve ona şeytanın yaklaşamayacağını bildirmiştir. (Buhârî, Vekâlet, 10)

8 Kasım 2017 Çarşamba

ANİ ÖLÜM KADER Mİ

ANİ ÖLÜMLERDE ŞOK, GİTMESEYDİ ÖLMEZDİ
Bir kaza sonucunda, ani bir ölüm geldiğinde, bir şok yaşanır. Beklenmeyen bir bela aniden gelmiş, sevdiklerimizden bizi ayırmıştır. Sabır çok zordur, isyana düşebiliriz. Allah ( c.c ) korusun.

Bir senaryo üretilir, acının verdiği feryatla "öyle olmasaydı ölmezdi, gitmeseydi…." gibi, çare yok vakti gelmiş, acısı kalmıştır.

Rabbimiz ne diyor:
Ey iman edenler, inkar edenler ile yeryüzünde gezip dolaşırken veya savaşta bulundukları sırada (ölen) kardeşleri için: "Yanımızda olsalardı, ölmezlerdi, öldürülmezlerdi" diyenler gibi olmayın. Allah, bunu onların kalplerinde onulmaz bir hasret olarak kıldı. Dirilten ve öldüren Allah'tır. Allah, yaptıklarınızı görendir. (Al-i İmran Suresi, 156)

Oysa olayın çok önemli bir sırrı vardır; ölümün sebebi, ne bir kaza, ne bir hastalık, ne de başka bir şeydir. Bütün bu sebepleri yaratan Allah'tır.

 Kaderimizde belirtilen süre dolduğu zaman, yukarıda sayılan sebeplerden herhangi bir tanesi nedeni ile hayatımız sona erer. Ve insan, elindeki tüm maddi imkanını seferber etse dahi, kendisi için belirlenmiş olan ölüm zamanından bir an bile fazla yaşayamaz.

 Kuran'da bu İlahi kanun şöyle haber verilir:
Allah'ın izni olmaksızın hiçbir nefis için ölmek yoktur. O, süresi belirtilmiş bir yazıdır... (Al-i İmran Suresi, 145) Vakit gelmediyse ne yaşasa ölmüyor, şahit oluyoruz .

Her nerede olursanız ölüm sizi bulur, yüksekçe yerlerde tahkim edilmiş şatolarda olsanız bile... (Nisa Suresi, 78) İstanbul'da ki kız kulesinin hikayesini biliyoruz.

O  olay olmasa da kişi o gün mutlaka ölecekti. Olaylar örtülü sebeplerdir. Vaktinin bittiğini kabul etmemiz yaşantımızı kolaylaştırır, ölenle ölünmüyor. Hayat devam ediyor, aç durulmaz, sürekli ağlanmaz, asla unutulmaz.
Yaradanımıza sığınıp, yardım ve sabır istemeden başka çare yoktur.

Evlat acısı çok ağırdır, Allah sabırlar versin. Tüm şehitlerimizin ruhu için, genç ölen evlatlar için, bir kelime-i şehadet ( eşhedü ella ilahe illallah ve eşhedü enne muhammeden abduhu veresuluh) çekelim. Sevabı semayı doldurur.

6 Kasım 2017 Pazartesi

YAŞLI OLMAK

YAŞLILARA SAYGI
Muhakkak ki, bu günün gençleri, yarının yaşlıları olacaktır. Yaşlılık, bu dünya hayatının fani, insanoğlunun aciz, ölümün muhakkak, Yüce Allah’ın baki ve kudretinin sonsuz olduğunun açık bir delilidir.

Yasin Suresi 68. Ayette Allah (c.c) “ Kime uzun ömür verirsek, onu yaratılışı itibariyle tersine çeviririz ( gücünü azaltırız ).” Hala düşünmeyecekler mi? ( Yasin 68 ) Buyurmaktadır.

Yaşlılarımıza baktığımızda gençler gibi kuvvetli değiller, yavaş yürüyor, ağrıları, perhizleri çoğalmıştır. Doktorlarda çaresiz kalıyor, yaşlılıktan diyorlar.

Bizlerde bir gün gelecek yaşlanacağız. Öyleyse bunu göz önüne alarak gençlikte, yaşlılara, özellikle anne- babamıza, dedelerimize, ninelerimize saygılı davranmalı, çocuklarımıza ve gençlerimize örnek olmalıyız.

Onları torun sevgisinden mahrum bırakmayalım, dede, nene sevgisini tam alan çocuk bizi de sever, yani sevgi ekersek sevgi alırız.

Peygamber Efendimiz ( sav) “ Küçüğüne acımayan, büyüğüne saygı göstermeyen bizden değildir.” ( Tirmizi Birr ) Buyuruyor.

3 Kasım 2017 Cuma

YALNIZIM, SIKINTILARDAN BUNALIYORUM DİYENLER

YALNIZIM, SIKINTILARDAN BUNALIYORUM DİYENLER
Hepimiz zaman zaman kendimizi yalnız hisseder, sıkıntılardan, yapmak isteyip de yapamadıklarımızdan hüzünleniriz. Gurbette olanlarda da bir başka olur.

 Allah’tan ( c.c ) yardım istemenin en güzel yolunu çok güzel anlatan Bedüüzzaman  Said Nursi, hislerini şöyle anlatıyor:

Şu iki üç aydır pek yalnız kaldım. Onbeş yirmi günde bir misafir geliyor, diğer günler yalnızım. Bir gece vakti, kendimi çok yalnız hissettim;
1- İhtiyarlık sırrıyla, akran ve ahbablarım beni bırakıp alem-i berzaha gittiler, yalnız kaldım.
2- Geçen bahar gibi, alakadar olduğum mevcudatta beni bırakıp gitti, acı gurbet hissettim.
3- Vatanımdan ve akaribimden ayrı düşüp, yalnız kaldığımdan firkatli bir gurbet hissettim.
4- Dağların ve gecenin garibane vaziyeti bana rikkatli bir gurbet hissettirdi.
5- Şu fani misafirhanede ahirete gitmek için hazır olan ruhumu gurbette gördüm.

Birden “FESUBHANALLAH!”  dedim. Bu gurbetlere ve karanlıklara nasıl dayanılır diye düşündüm., KALBİM  feryad ile dedi ki:
“Allah’ım! Garibim, kimsesizim, zayıfım güçsüzüm, hastayım, acizim, yaşlıyım, ihtiyarım elimde değil, aman diliyorum, af istiyorum, yardım diliyorum, Senin dergahından Allah’ım!”

Birden nur-u iman ( imanın nuru), feyz-i Kur’an, lütf-ü Rahman imdadıma yetiştiler, o beş karanlık gurbetleri nurani olarak aydınlattılar.

LİSANIM: Hasbunallahi ve ni’mel vekil, “ Allah bize yeter. One güzel vekildir. ( Ali İmran suresi 173 ) söyledi.

KALBİM: Tevbe suresi 129. Ayetini okudu: “ ( Ey Resulüm! Sen böyle onların üzerine titrerken ) onlar hala senden ve yolundan yüz çevirecek olursa de ki: Bana ( yardımcı ve destekçi olarak) Allah kafidir. O’ndan başka hiçbir  ilah yoktur.Ben  O’na dayandım, O’na güvendim ve büyük Arş’ın Rabbi ( bütün kainatın mutlak Sultanı, bütün varlıkların yegane sığınağı, besleyip yaşatanı, koruyup gözetenidir.)”

NEFSİME DE: Üstadlarımdan Mevlana Celaleddin Rumi’nin  dediğini dedim.  Evet acz ve tevekkül ile, fakr ve iltica ile nur kapısı açılır zulmetler dağılır. “ iman ve İslam nurundan dolayı hamdolsun Yüce Rabbimize”

Meşhur Hikemi Ataiyye’nin şu fıkrası:
Cenabı Hakkı bulan neyi kaybeder? Ve O’nu kaybeden neyi kazanır? Sadece bela kazanır.
Çok hakikat söylediğini düşündüm.” Gariplere müjdeler olsun.” hadisinin sırrını anladım, şükrettim.
EL BAKİ HÜVEL BAKİ  ( Kendinden başka her şeyin fani olduğu gerçek baki, Allah’tır.
                          SAİD NURSİ  MEKTUBAT      (   6. MEKTUB’TAN ALINMIŞTIR

1 Kasım 2017 Çarşamba

KÜSMEK VE ALINGAN OLMAK

KÜSMEK VE ALINGAN OLMAK
Toplum içinde yaşamanın bir çok zorlukları var, birbirimizi idare etmeyi bilmezsek çok üzülürüz. Etrafımızdakileri üzeriz. Kul hakkına gireriz.

Allah ( c.c ) insanı toplu yaşamaya endeksli yarattığından yalnızlığa çekilenlerin de sonu hiç hayır olmuyor. Kendini ruh hastanelerinde buluyorlar.

Ruhumuzda yalnızlığı sevmiyorsa, o zaman alıngan olmayı ve her şeye küsmeyi bırakmak lazım. Küserek nereye varabiliriz.?

Cevap: Peygamberimiz ( sav )in " üç günden fazla küs durmayınız" emrine uymamış oluruz. Vücudumuzun pompası kalp hastalanır. ya genişler ya uzar, az çalışmaya başlar. Az çalışınca yeterli kan pompalayamaz, vücut beslenemez, mide ve bağırsak görevlerini yapamaz olup büyük sıkıntılar içerir.

Tuvalete çıkamadığımızı düşünün, en fazla bir kaç gün dayanabiliriz, az çok hepimizin başına ara ara geliyor, ne sıkıntı değil mi? İşte bu da kalple alakalı.

Efendimiz ( sav ) zararları için küsmeyiniz demiştir. Küsmek ve alınganlık, sürekli üzülmemiz demektir. Stres hem kalbin, hem vücudun büyük düşmanıdır. Affedici olmak mutlu yaşamamızı sağlar, hem ruh hem organlar rahat eder, geç yaşlanırız.

Affetme sevabıyla da amel defterimizin sevap kısmını doldururuz. Sevap terazisinin ağır gelmesi, bizi iki dünyada da mutlu eder. Allah'a emanet olunuz.

PEYGAMBERİMİZ SAV BİTKİLER İLE ŞİFA

*GÜLLERİN EFENDİSİNDEN HADİS-İ ŞERİFLER

Peygamber efendimiz (Sallallahü Aleyhi ve Sellemden) nakledilen

*BİTKİLERLE İLGİLİ   HADİSLER*

1. Telbineye *(Arpa unuyla yapılan çorba)* önem veriniz. Hastaya onu yediriniz. Hadis-i Şerif.

2. Sizden biriniz *kalbi* üzerinde bir ağırlık hissettiği zaman *ayva yesin.* Hadis-i Şerif.

3. *Bir kimse bakla yerse,* yemeye devam ederse Allahü Teâlâ o kimsenin yediği baklanın misli kadar hastalığını çıkarır. Hadis-i Şerif.

4. Sizlere iki şifayı tavsiye ederim. *Birisi bal, diğeri Kuran okumaktır.* Hadis-i Şerif.

5. *Sizlere sinameki ve Sennut’u yani tereyağı, bal ve kimyon karışımı tavsiye ederim.* Zira bunlar ölümden başka her derde devadır. Hadis-i Şerif.

6. *Ekmeğe* saygı gösteriniz. Çünkü Allahü Teâlâ onu göklerin bereketinden indirmiştir. Hadis-i Şerif.

7. Bir sahabenin; “Ya Resulullah kardeşim *ishale yakalandı.” dediğinde Peygamberimiz (Sallallahü Aleyhi ve Sellem); *Bal şerbeti* içirin. İshale karşı soğuk bal şerbeti çok faydalıdır.” buyurdu. Hadis-i Şerif.

8. Yaylada otlayan *genç devenin sütü,* sindirim bozukluğu olan kimseler için devadır. Hadis-i Şerif.

9. *Hardal ve tere tohumuna* kıymet veriniz. Zira Allahü Teâlâ bunları bir çok derde deva kılmıştır. Hadis-i Şerif.

10. *İçinde hurma* bulunmayan evin halkı açtır. Hadis-i Şerif.

11. Her kim kalbinin düzgün çalışmasını isterse *incir* yemeye devam etsin. Hadis-i Şerif.

12. Ey Aişe, çorba pişirdiğiniz zaman kabağını çok koyunuz. *Zira kabak* üzüntülü kimsenin gönlünü güçlendirir. Hadis-i Şerif.

13. *Hindibayı* silkmeden yeyiniz. Zira cennetten üzerine damla düşmediği bir gün yoktur. Hadis-i Şerif.

14. Hurmanın hararetini *karpuzun* soğukluğu ile, karpuzun soğukluğunu hurmanın harareti ile gideriniz. Hadis-i Şerif.

15. Yemekten evvel *kavun* yenirse kanı yıkar, hastalıkları giderir. Hadis-i Şerif.

16. Bağsur hastalığı olan İbni Abbas’a, *Gebere otunun* çiçek tohumlarını alıp iyice döv, sonra sulandırıp içersin.” Hadis-i Şerif

17. “Ayağımız ağrıyor.” diyenlere; *Ayağınıza kına yakın.* buyururlardı. Hadis-i Şerif.

18. *Mantar* ekip dikmeden yetişen bir bitkidir. Suyu ise göz hastalığına şifadır. Hadis-i Şerif.

19. Yatmadan evvel *maydanoz yemek,* tatlı bir nefesle uyumaya, diş ağrısını gidermeye şifadır. Hadis-i Şerif.

20. *Mercimek* yemeye devam ediniz. Mercimeği yetmiş peygamber övmüştür. Hadis-i Şerif.

21. *Sizin narlarınızdan bir nar* yoktur ki, içinde cennet narından bir tane bulunmasın. Hadis-i Şerif.

22. Gözü ağrıyan Hazreti Ali'ye (Radıyallahü Anh); *Kırmızı pancar* yemelerini tavsiye etmiştir. Kırmızı pancar, hastalıkların etkisini azaltır. Hadis-i Şerif.

23. Yerden biten her bitkide şifa ve zehir vardır. *Pirinç ise öyle değildir. Onda yalnız şifa vardır.* Hadis-i Şerif.

24. *Sarmısak yiyiniz* ve onunla tedavi olunuz. Çünkü sarmısakta yetmiş derde deva vardır. Hadis-i Şerif.

25. Eğer ölüme şifa ve çare olan birşey olsaydı *sinameki* olurdu. Hadis-i Şerif.

26. *Sirke* ne güzel bir katıktır. ALLAH’ım sirkeyi bereketlendir. Çünkü sirke benden önceki peygamberlerinm de katığı idi. Sirke bulunan ev katık sıkıntısı çekmez. Hadis-i Şerif.

27. *İnek sütüyle* tedavi olunuz. Çünkü sütte Allahü Teâlânın şifa yarattığı kanaatindeyim. Zira inek her çeşit ottan otlanmaktadır. Hadis-i Şerif.

28. *Hardal ve tere tohumuna* kıymet veriniz. Çünkü bir çok derde devadır. Hadis-i Şerif.

29. *Udu hindiye* kıymet veriniz. Onda yedi hastalık için şifa olduğu muhakkaktır. Boğaz şişliğinde tozunu zeytinyağına karıştırıp buruna damlatılır. Hadis-i Şerif.

30. *Üzüm yiyiniz.* Yorgunluğu giderir, sinirleri kuvvetlendirir, öfkeyi durdurur. *Bir kişi günde yirmibir adet kuru siyah üzüm yerse* cesedinde hoşlanmayacağı bir şey kalmaz. Hadis-i Şerif.

31. *Zemzem suyu* hangi niyetle içilirse onun içindir. Eğer şifa niyetiyle içilirse şifa bulur, susuzluğu gidermek için içilirse susuzluğu giderir, açlığı gidermek niyetiyle içilirse doyurur. Çünkü o su Cebrail aleyhisselamın ayağını vurarak çıkardığı, ayrıca Allahü Teâlânın İsmail Aleyhisselama içirdiği kutsal ve mübarek bir sudur. Hadis-i Şerif.

32. *Zeytin yağını* yiyiniz ve onunla yağlanınız. Zira o, mubarek, kıymetli ve değerli bir ağaçtan yetişmektedir. Hadis-i Şerif.

33. Sizlere *çörek otunu* tavsiye ederim. Zira bunda ölümden başka bir çok hastalık için şifa vardır. Hadis-i Şerif.

34. Veba hastalığından, aslandan kaçar gibi kaçınız. Hadis-i Şerif.

Unutkanlıktan şikayet eden bir kişiye; “Size inek sütü tavsiye ederim. İnek sütü kalbi ve dimağı kuvvetlendirir, unutkanlığı da giderir.” Hazreti Ali (Radıyallahü Anh)
Günlük yemeye devam edin. O kalbi kuvvetlendirir. Unutkanlığı da giderir. Hazreti Ali (Radıyallahü Anh)

Yiyeceklerin efendisi önce et, sonra pirinçtir. Hazreti Ali (Radıyallahü Anh)

*Halk içinde mûteber bir nesne yok devlet gibi olmaya devlet cihanda bir nefes sıhhat gibi.*
Kanuni Sultan Süleyman.

*9 şey günlük hayatında sana fayda verir:*

1/Mutluluk istiyorsan: Namazı vaktinde kıl

2/ Yüzünde nur istiyosan teheccüde kalk

3/Huzur istiyorsan:
Kur'anı ağır oku

4/Sıhhat istiyorsan:
Oruç tut

5/Mutluluk istiyorsan:
İstiğfar devam et

6/Üzüntüsüz olmak istiyorsan Dua'ya devam et.

7/Şiddetin yok olmasını istiyorsan:
*Lâ havle ve lâ kuvvete* okumaya devam et.

8/Bereket istiyorsan:
Peygamber Efendimiz Sallallahü Aleyhi ve Sellem ve O'nun temiz pak ehline salavat getir.

9/Yorulmadan iyilik yapmak istiyorsan:
Bu mesajı saklama sevdiklerin istifade et
Alıntıdır

31 Ekim 2017 Salı

KUL HAKKI

KUL HAKKI
Yüce dinimiz, cinsiyeti, inancı, etnik kökeni ne olursa olsun tüm insanların haklarını kutsal ve dokunulmaz kabul etmiş, bu hakların ihlaline karşı bazı müeyyideler getirmiştir.

Kur’an-i Kerim’de Bakara Suresi 188. Ayette Allah (c.c) şöyle buyuruyor:
“ Aranızda birbirinizin mallarını haksızlıkla yemeyin.” Ayetiyle başkalarına ait olan bir şeyin meşru bir zemine dayanmaksızın haksız yollarla elde edilmesi yasaklanmıştır.

Peygamberimiz (sav) de kul haklarının ihlal eden kimseyi “müflis” olarak nitelendirmiştir. (Müslim)

Müflis kimdir: Müflis insan bu dünyada insanların haklarını yemiş, onlara sövmüş, arkalarından konuşmuş, gibi birçok kul haklarıdır.

İbadetleri çok olmasına rağmen ölünce hakkını yediği insanlara, yaptığı ibadetleri verilir, kendisine bir şey kalmaz, ahirette çok fakir insan olur. Bu gibi insanlara Peygamberimiz (sav) müflis insan demiştir.

Müflis insan olmamak için kul hakkı yememeye dikkat etmeliyiz.

Sizce kul haklarına dikkat etmeyen insan akıllı mıdır?

Günümüzde “enayinin malını yerler” tabiri moda oldu. Asıl enayi kim acaba?

25 Ekim 2017 Çarşamba

HZ. AİŞE ANNEMİZİN DUASI

Hz. Aişe (radıyallahu anhâ)nın anlattığına göre: "Resülullah aleyhissalâtu vesselâm kendisine şu duayı öğretmiştir:

"Allahım ben senden hayrın her çeşidini isterim; yakın olsun, uzak olsun; bildiğim olsun, bilmediğim olsun; bütün şerlerden de sana sığınırım; yakın olsun, uzak olsun; bildiğim şer olsun, bilmediğim şer olsun.

Allahım! Kulun ve peygamberin Muhammed'in senden istediği şeyleri senden ben de istiyorum.

Kulun ve peygamberin hangi şerlerden sana sığınmışsa ben de o şerlerden sana sığınıyorum.

Allahım!

Ben senden-, cenneti ve cennete götüren söz ve amel(de beni muvaffak kılman)ı istiyorum. Ateşten ve ateşe götüren söz ve fiillerden de sana sığınıyorum.

Ve dahi benim hakkımda hükmettiğin her kaza ve kaderi hayırlı kılmanı senden diliyorum."
(Kutubi Sitte 7112)

#Ecrin

24 Ekim 2017 Salı

ÖLÜM KOLAYLIĞI ZİKİR

Zikir kalbe yerleşirse, ölüm anında da muhakkak
dile gelen zikir olur. Ölüm saniyenin binde birinde
gelir. Akıl ve ilim binde bir saniyelik meseleye
yetişemez. Ölen kimsenin aklına ne ilim, ne de
mülk gelir. Ne halde yaşamışsa o anda o sıfat tecelli
eder. Bu yüzden kalpte zikre ülfet ve ünsiyet kazanmanın asıl büyük maksadı ölümdeki iman
içindir. Bir insanın ölürken son kelimesi “Allah” veya
Esma- yı Hüsnâ'dan bir zikir olursa, o kimse
muhakkak imanla ruh teslim eder. Ehl -i tasavvufun
milyonlarca zikir çekmesi, kalbin Allah'ın zikrine
ünsiyet ve ülfet peyda ederek dilin, kalbin, aklın bununla meşgul olması, İslâm'ın ve imanın o kulun
kalbinde meleke haline gelmesi içindir. Yani bütün mesele dile ve kalbe Allah'ın zikrini
yerleştirmektir. Beklenmedik bir olayla karşılaşan
insanın ağzından çıkan kelimeye bakalım. Ah,
anam, babam, vay... gibi sözler değil de, ya Allah,
elhamdülillah, estağfirullah , bismillah... gibi
kelimeler çıkıyorsa, o insan iman ile ölür.

Mehmed Ildırar Allah rahmet etsin insallah...

23 Ekim 2017 Pazartesi

CİNLER İN BİLGİ ÇALMASI

CİNLERİN BİLGİ ÇALMALARI
CİN SURESİ 8.AYET - “ Doğrusu biz ( melekleri dinlemek için ) göğü yokladık, fakat onu sert bekçilerle ve onu akıp yakan alevlerle dolu bulduk.”

9- Ve biz önceden meleklerden haber dinlemek için onların oturulacak yerine otururduk. Artık kim dinlemek isterse, kendisini gözetleyen bir alev buluyor.”

( Peygamberimiz ( sav ) geldikten sonra cinler, meleklerin bulunduğu bölümlere giremez olmuşlar. Böylece bilgi çalıp kâhinlere getiremez olmuşlardır.)

10- “ Yeryüzünde, bir fenalık mı istendi, yoksa Rableri onlar için bir hayır mı diledi, doğrusu biz, bilemeyiz.”

11- “ Hakikaten biz cinlerden iman etmiş iyi kimseler olduğu gibi, bunun dışında olan kötülerde var; biz çeşit çeşit yollar tutmuşuzdur.”

12- “ Hakikaten biz Kur’an’ı dinleyince anladık ki, yeryüzünde kalsak da Allah’ı asla aciz bırakamayız, göğe kaçmakla da O’nu asla aciz bırakamayız ( elinden kurtulamayız ).”

13- “ Hiç şüphesiz biz, hidayet rehberini ( Kur’an’ı ) dinleyince, ona iman ettik. Kim de Rabbine iman ederse, ne hakkının eksik verilmesinden ne de zulme ve zillete uğramaktan endişe eder.”

14- “ Doğrusu biz cinlerden Müslüman olanlar da var, hak yoldan sapan zalimler de vardır. Müslüman olanlar ise, işte onlar, doğru yolu araştırıp bulanlardır.”

15- “ Hak yoldan sapanlar ise, artık cehenneme odun olmuşlardır.”

20 Ekim 2017 Cuma

ŞEYTAN ÜÇ ÇEŞİTTİR

ŞEYTAN 3 ÇEŞİTTİR

Şeytan üç çeşittir: İblis, nefs ve kötü arkadaş.
1- İblis ve avaneleri:

Bu şeytanlar, cin sınıfından ve İblis’in soyundandır. İblis çok âlim idi. Âdem aleyhisselama karşı secde etmesi emredilince, kibirlenip, secde etmedi. Daha önce meleklerin hocasıyken, sonra ebedi olarak lanetlendi ve şeytanların reisi oldu.

2- İnsanın nefsi:

İçimizde bulunur, hep kötülük isteyen bir kuvvettir. Bu, şeytana göre daha zararlıdır; çünkü içtedir. İçteki yara gibi tedavisi zordur. Şeytan, bir konuda, bir kere vesvese verip gider. Nefs, çok inatçıdır, aldatıncaya kadar uğraşır. İmam-ı Rabbani hazretleri buyuruyor ki:
Şeytandan gelen hastalıklar, küçük bir ilaçla kolayca giderilebilir. Nefsimiz, her zaman yanımızda bulunan, azılı can düşmanıdır. Dışarıdaki düşmanımız, bu iç düşmanın yardımıyla bize saldırır. Onun yardımıyla bizi yaralar. Nefsin her isteği, Allahü teâlânın yasak ettiği şeylerdir. Her işi, sahibi olan ve bütün iyiliklerin sahibi bulunan Allahü teâlâya karşı gelmektir. Hep, kendi can düşmanı olan şeytana uyar.

3- Kötü arkadaş:

Üç düşmanın en tehlikelisi budur. Dünyada rezil eder, ahirette Cehenneme götürür. Kitap, gazete, dergi, radyo, TV, internet siteleri de, birer arkadaştır. Bunlar kötü olursa, felaket olur. Bir hadis-i şerif meali şöyledir:
(Kişinin dini arkadaşının dini gibidir. Kiminle dostluk ettiğine dikkat et.) [Hâkim]

Allahü teâlâ, Davud aleyhisselama da şöyle vahyetti:
(Beni sevmeyenlerle arkadaşlık etme! Bunlar senin düşmanındır. Kalbini karartır ve seni benden uzaklaştırır.)
[İmam Gazali]>

18 Ekim 2017 Çarşamba

TÖVBE İLE AÇILAN KAPILAR

Evliyâ zatlardan Fahreddîn-i Acemî hazretlerine, “rahmetullahi teâlâ aleyh” bir gün birkaç kişi geldi ve herbiri bir sıkıntısını arzedip, çâresini sordular.

Birincisi;- Ey efendim, ben çok sıkılıyorum, ne yapmamı tavsiye edersiniz? diye sordu. Büyük Velî cevâbında;
- Öyleyse çok tövbe istiğfâr et! O zaman hiç sıkılmazsın, buyurdu.

İkincisi arzetti:
- Hastayım efendim, ne yapayım?
- Çok tövbe istiğfâr eyle!

Üçüncüsü sordu:
- Ben de maddî sıkıntı içindeyim. Ne tavsiye edersiniz efendim?
- Tövbe istiğfâr eyle!

- Hanımla geçinemiyoruz efendim.
- Tövbe istiğfâr eyle!

- Çocuğumuz olmuyor efendim.
- Tövbe istiğfâr eyle!

Hayretle birbirlerine bakıp;
- Efendim, hepimize de istiğfâr etmemizi tavsiye ettiniz, hikmetini anlayamadık, dediler. Buyurdu ki:

İstiğfâr öyle bir anahtardır ki açılmıyan kapılar, onunla açılır. Zîra Allahü teâlâ;"Tövbe ederseniz imdâdınıza yetişirim!" buyuruyor Kur’ânı kerîmde.

16 Ekim 2017 Pazartesi

KURBANIN KURAN DA ANLATIMI

KUR’AN’DA KURBANIN  ANLATILMASI
SAFFAT SURESİ 102 DEN 111’E KADAR
( SAFFAT Suresi  102. Ayet  ) “Çocuk kendisiyle birlikte koşup yürüyecek yaşa gelince İbrahim ona, “Yavrum, ben rüyamda seni boğazladığımı gördüm. Düşün bakalım, ne dersin?” dedi. O da, “Babacığım, emrolunduğun şeyi yap. İnşaallah beni sabredenlerden bulacaksın” dedi

(103-104) “Nihayet her ikisi de (Allah’ın emrine) boyun eğip, İbrahim de onu (boğazlamak için) yüz üstü yere yatırınca ona, şöyle seslendik: “Ey İbrahim!”

( 105 )  “Gördüğün rüyanın hükmünü yerine getirdin. Şüphesiz biz iyilik yapanları böyle mükâfatlandırırız.”

( 106 ) “Şüphesiz bu apaçık bir imtihandır.”

( 107 ) “Biz, (İbrahim’e) büyük bir kurbanlık vererek onu (İsmail’i) kurtardık.”

(107-111) “Biz, oğluna bedel ona büyük bir kurban verdik. Geriden gelecekler arasında ona (iyi bir nam) bıraktık: İbrahim'e selam! dedik. Biz iyileri böyle mükâfatlandırırız. Çünkü o, bizim mümin kullarımızdandır.”

İşte Peygamberlerin imtihanı, en ağır imtihan, yıllar sonra bulduğu evladını Allah ( c.c ) için kurban edecek mi?

İbrahim ( as ) Rabbini tercih etti, mükafatını aldı. Bizde Rabbimizin emirlerini en önde tutarsak, kaybetmez kazanırız, evlatlarımızın da, eşlerimizin de, malımızın da iki dünyada  gününü görürüz.

Tekbir getirelim: "Allahu ekber Allahu ekber, Lâ ilâhe illallahu vallahu ekber. Allahu ekber ve lillahi'l-hamd"

TEŞRİK TEKBİRİ VE MANASI

TEŞRİK TEKBİRLERİNİN BAŞLANGICI VE MANASI
Teşrîk tekbirlerinin başlangıcı Hz. İbrahim'in oğlu İsmail'i kurban etme olayına kadar uzanır. İbrahim (a.s), gördüğü sahih rüya üzerine oğlunu Allah yolunda kurban etmeye karar verir.

Kurban hazırlıkları sırasında Cebrail (a.s) gökten buna bedel olarak bir koç getirir. Dünya semasına ulaştığında yetişememe endişesi ile Cebrail (a.s); "Allahu ekber Allahu ekber" diyerek tekbir getirir. İbrahim (a.s) bu sesi işitince başını gökyüzüne çevirir ve onun bir koçla geldiğini görünce; "Lâ ilâhe illâllahu vallahu ekber" diye cevap verir.

Bu tekbir ve tevhîd kelimelerini işiten ve kurban edilmeyi bekleyen İsmail (a.s) da; "Allahu ekber velillâhi'l-hamd" der. Böylece kıyamet gününe kadar sürecek büyük bir sünnet başlatılmış olur (es-Saffât, 37/102, 107; )

MANASI
"Allahu ekber Allahu ekber, Lâ ilâhe illallahu vallahu ekber. Allahu ekber ve lillahi'l-hamd" diye tekbir getirilir ki, buna "teşrîk tekbiri" denir.

Anlamı şöyledir: "Allah herşeyden yücedir, Allah herşeyden yücedir. Allah'tan başka ilâh yoktur.
O Allah herşeyden yücedir, Allah herşeyden yücedir. Hamd Allah'a mahsustur". Tekbirlerin bu şekli Hz. Ali ve Abdullah b. Mes'ûd (r. anhümâ)'ya dayanır.

14 Ekim 2017 Cumartesi

BORÇLUYA YARDIM

BORÇLUYA YARDIM
BAKARA SURESİ 280. AYET
“ Eğer borçlu sıkıntı içinde bulunuyorsa, o halde ona geniş bir zamana kadar mühlet verin. Alacağınızı sadaka olarak bağışlamanız bir bilseniz sizin için çok daha hayırlıdır.

Sıkıntı içinde olan bir Müslüman’ a yardım, dinimizde çok önemlidir. Rabbimiz kolaylık için borç verenin, iyi niyetli borçlu parasını ödeyemiyor ise biraz daha zaman vermesini, durumumuzda iyi ise bağışlarsak sadaka sevabı alacağımızı, bağışlamanın Allah (c.c ) nin daha hoşuna gideceğini bildirmiştir.

İnsanlar arasında sevgiye önem veren dinimiz, borçluya el uzatma ile arada sevgi bağı oluşacağını, toplumun daha huzurlu olacağını bildirmiştir.

İnsanlara faizli borç veren insanlardan mümkünse borç istememelidir. Bu bir yardım değil, insanları soymaktır. Dinimiz bunu yasaklamıştır.

"Eğer Allah'a içten gelen istekle ödünç verirseniz, Allah onu sizin için kat kat artırır ve sizi bağışlar. " (Tegâbun, 64/17).

Bir hadis-i şerif’te ise Peygamber Efendimiz (s.a.v.) söyle buyurmuştur:

“Sadaka 10 misliyle, borç 18 misliyle mükâfatlandırılır.”
(et-Tergîb ve't-Terhîb, II, 40).

10 Ekim 2017 Salı

HIZIR AS HAYATTA MI

HIZIR AS HAYATTA MI
BİRİNCİ MEKTUP
Birinci Sual: Hazret-i Hızır Aleyhisselâm hayatta mıdır? Hayatta ise niçin bazı mühim ülema hayatını kabul etmiyorlar?

Elcevab: Hayattadır, fakat meratib-i hayat beştir. O, ikinci mertebededir. Bu sebebden bazı ülema hayatında şübhe etmişler.

Birinci Tabaka-i Hayat: Bizim hayatımızdır ki, çok kayıdlarla mukayyeddir.

İkinci Tabaka-i Hayat: Hazret-i Hızır ve İlyas Aleyhimesselâm'ın hayatlarıdır ki, bir derece serbesttir. Yani bir vakitte pek çok yerlerde bulunabilirler. Bizim gibi beşeriyet levazımatıyla daimî mukayyed değillerdir. Bazan istedikleri vakit bizim gibi yerler, içerler; fakat bizim gibi mecbur değillerdir.

Tevatür derecesinde ehl-i şuhud ve keşif olan evliyanın, Hazret-i Hızır ile maceraları, bu tabaka-i hayatı tenvir ve isbat eder. Hattâ makamat-ı velayette bir makam vardır ki, "Makam-ı Hızır" tabir edilir. O makama gelen bir veli, Hızır'dan ders alır ve Hızır ile görüşür. Fakat bazan o makam sahibi yanlış olarak, ayn-ı Hızır telakki olunur.
MEKTUBAT SAİD NURSİ

İHLAS SURESİ SIRLARI

Resûlullâh Efendimiz (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) Buyurdular:

“Yedi kat gökler ve yedi kat yer Kul hüvallâhü ehad’ üzerine kurulmuştur (Allâhü Teâlâ’nın birliğine delâlet için yaratılmışlardır).” (Câmiulkebîr).

“Kul hüvallâhü ehad sûresini okuyan Kur’ân-ı Kerîm’in üçte birini okumuş gibi olur.” (Ahmed ve Nesâî)

“Yatağına Fâtiha ve Kul hüvallâhü ehad sûresini okuyup yattığın zaman ölüm hâriç her şeyden emîn olursun.” (Bezzâr)

“Kim yatağına geldiğinde üç defa Kul hüvallâhü ehad sûresini ve Muavvizeteyn (Felak ve Nas) sûrelerini okursa; eğer -o gece- vefat ederse şehîd olarak ölür. Yaşarsa günahları bağışlanmış olarak yaşar.”
“Sabah ve akşam Kul hüvallâhü ehad, Felak ve Nâs sûrelerini üç defa oku, her şeyde sana yeter (Her türlü kötülüğü defeder.)” (Ebû Dâvûd, Tirmizî)

“Kim bir kabristandan geçer de Kul hüvallâhü ehad sûresini on bir defa okur, sonra sevabını ölülere hediye ederse, kabristandaki ölüler adedince okuyana ecir verilir.” (Selefî)

“Kim her gün elli defa Kul hüvallâhü ehad suresini okursa kıyâmet gününde ona “Ey Allâhü Teâlâ’yı medheden kişi, kalk ve cennete gir” denilir.”

“Kim Kul hüvallâhü ehad suresini namaz abdesti gibi kâmil abdest alıp Fâtiha ile başlayarak yüz defa okursa Allâhü Teâlâ her harf için on hasene (sevap) yazar, on derece yükseltir ve cennette ona on köşk binâ olunur.” (Beyhakî, Şuabu’l-İman)

“Kim her gün Kul hüvallâhü ehad sûresini iki yüz defa okursa -kul hakkı hâriç- elli senelik günahları bağışlanır.” (Tirmizî)
“Kim arefe akşamı Kul hüvallâhü ehad suresini bin defa okursa Allâhü Teâlâ ona istediği şeyi verir.”
ALLAH RIZASI için PAYLAŞALIM..!!!

8 Ekim 2017 Pazar

EVLİ BİRİNE AŞIK OLUNUR MU

EVLİLİKLER MUGADDESTİR
Evlenirken duyurulma şartı var.  Bunlara kötü gözle bakılmaması,  yuvalarına zarar gelmemesi içindir.

Beyinlerimizi yıkadılar, evli birine aşık olunabilirmiş.  Kalbe söz geçmemiş, evliliğinde mutsuzmuş. . vs

Aşık olduğuyla mutlu olacağını kim söyledi. Komşunun tavuğu komşuya kaz görünür  misali.
 Etrafımızda örnekleri var,  kaçıp gidiyor.  Hayatı zindan oluyor. Geride bıraktıklarının ahı, özlemi, yanındakinin daha kötü çıkması , toplumun ayıplaması. . vs
DİNİMİZ NE DİYOR
PEYGAMBERİMİZ SAV  :
 Müslümanın müslümana malı, ırzı ve kanı haramdır. Müslüman kardeşini hor görmesi, kişiye şer olarak yeter."
(Ebu Davud, Edeb,4)

HUCURAT 10. AYET
: Mü’minler ancak kardeştirler. Öyleyse kardeşlerinizin arasını düzeltin. Allah’a karşı gelmekten sakının ki size merhamet edilsin.

Gerisi size kalmış.
  Hz Ali ra.  "Allahtan korkmuyorsan , kuldan utanmıyorsan istediğini yap. "

PEYGAMBERİMİZ SAV : "Kim imkansız aşk hastalığına tutulurda, onu gizlerse cennetlik tir. "

7 Ekim 2017 Cumartesi

TESETTÜR MODASI

BU FETVAYI KİMDEN ALDIN MÜSLÜMAN ???


Eşarbı VAKKO'dan Alınmış Bone,

İnanması Çok Zor Allah'ım Bu Ne ?

Altında Pantolon Modaymış Yine,

Giyinmenin Manası Örtünmek İnan,

BU FETVAYI KİMDEN ALDIN MÜSLÜMAN ???


Kısa Pardesüler Dizden Yukarı,

Renk Renk Başörtüler Kırmızı Sarı,

Yüz Metre Öteden Parlar Jakarı,

İslam'i Kıyafet Bu Değil İnan,

BU FETVAYI KİMDEN ALDIN MÜSLÜMAN ???


Daracık Pardesü Yırtmaç Yarısı,

Tamamen Ortada Vücut Yarısı,

Başları Döndürür Parfüm Kokusu,

Kadının Ziyneti Haya'dır İnan,

BU FETVAYI KİMDEN ALDIN MÜSLÜMAN ???


Ten Rengi Çoraplar gGrmez Setreni,

Modaya Geçecek Alman Ketreni,

Eli Kolu Kuyumcu Vitrini,

İslam'i Yaşayış Bu Değil İnan,

BU FETVAYI KİMDEN ALDIN MÜSLÜMAN ???


Moda Diye Bizi Soydular,

Örtümüzü Soyup Bir Kenara Koydular,

Bizi Öyle Görüp Sevinç Duydular,

Bizim Dinimizde Bu Yoktur İnan,

BU FETVAYI KİMDEN ALDIN MÜSLÜMAN ???


Modern Müslüman'ın İşi Pratik,

Evinde Eşyası Var Hep Otomatik,

Dokun Parmağını Bütün İşler Bitik,

Bu Rahatlık Bizi Bizden Aldı İnan,

Sadece Mutluluk Bu Değil İnan,

BU FETVAYI KİMDEN ALDIN MÜSLÜMAN ???


Kimisi Avamdan Kimisi Derviş,

Gözleri Sürmeli Topuk Bir Karış,

Modern Müslüman Böyle Giyermiş,

İslam'ın Özünde Bu Yoktur İnan,

BU FETVAYI KİMDEN ALDIN MÜSLÜMAN ???


Üstünde Pantolon Kılarsın Namaz,

Ne Olur Sözümü Dinlesen Biraz,

Rasulullah Seni Böyle Tanımaz,

Sünnet'i Yaşamış Olmazsın İnan,

BU FETVAYI KİMDEN ALDIN MÜSLÜMAN ???


Zamanı Çaldı Dizi Filmler,

Rafları Süsledi Cilt Cilt İlimler,

Bizi Görse Kahrolurdu Alimler,

İslam'i Yaşayış Bu Değil İnan,

BU FETVAYI KİMDEN ALDIN MÜSLÜMAN ???


Süslenir Püslenir Gezer Düğünde,

Yeri Baş Köşedir Paralı Günde,

Allah İçin Nefes Tüket Bir Günde,

İslam'i Yaşayış Bu Değil İnan,

BU FETVAYI KİMDEN ALDIN MÜSLÜMAN ???


Birde Deriz Müslüman'ız Hepimiz,

Kötülük Düşünmem Kalbimiz Temiz,

Namaz Borcumuzdur Elbet Birgün Öderiz,

Gerçek Müslümanlık Bu Değil İnan,

BU FETVAYI NERDEN ALDIN MÜSLÜMAN ???


Sormayın Dertliyim Bunlardan Yana,

Şanlı Tarihine Dönüp Bir Baksana,

Üzülmez Mi Görse Fatıma Ana ?

Allah Seni Konu Yaptı Kuran’a,

Ahzab Suresi'nde Geçiyor İnan,

BU FETVAYI KİMDEN ALDIN MÜSLÜMAN ???

EVLİLİKTE KADIN VE ERKEK GÖREVLERİ

Mü'min, hanımına karşı iyi huylu olmalı; onunla hoş sohbet etmeli, tatlı dille konuşmalıdır. Nitekim hadîs-i şerîfte: “İnsanların hayırlısı, ailesine hayırlı ve faydalı olan kimsedir.” buyrulmuştur.

Evine gelince hanımına selâm verip hâlini sormalı, şefkatle gönlünü almalıdır. Çünkü o evinde kendisinin dert ortağı, üzüntülü zamanında teselli veren hayat arkadaşıdır.

Çocukların terbiyesinde hanımına yardım etmelidir. Onu asla dövmemeli, dünya işlerindeki kusurlarından dolayı kötü söz söylememeli; yumuşaklıkla idare etmelidir.

Hanımına Kur'ân-ı Kerîm okumayı, dînin farzlarını ve edeblerini öğretmelidir.

Hanımı güzel huylu olup her hizmetini seve seve yaparsa ona duâ etmeli, Allâh'a da şükür ve hamd etmelidir. Çünkü erkek için iyi bir hanım, şükrü edâ edilemeyen bir nimettir.

Hanımının gizli hallerini ve ayıplarını herkesten saklamalı, hanımı kızınca susmalıdır. Bu tavır onun pişman olup özür dilemesine sebep olur.

Evin idaresi ve geçimi hususunda hanımıyla istişare etmeli, hanımını alakadar etmeyen sıkıntılarını ona anlatıp üzmemelidir

Hanımının yüzüne karşı ve arkasından hayır duâ etmelidir. (E. İbrahim Hakkı, Marifetname)

İYİ GEÇİNMENİN BAZI EDEPLERİ

Peygamber Efendimiz (s.a.v.) “Kocası kendisinden râzı olarak ölen kadın cennete girer” buyurdular. (Sünen-i Tirmizî)

Kadın, kocası içeri girdiğinde ayağa kalkmalı, güler yüzle karşılamalı, “Merhaba efendim, hoş geldiniz!” demelidir. Ceketini ve elinde bir şey varsa onu almalıdır.

Kocasının meşru emirlerine itâat etmeli, ondan izinsiz evinden bir yere gitmemeli; izinsiz (nâfile) oruç tutmamalıdır.

Malını ve güzelliğini kocasının başına kakmamalıdır.

Kocasının yemeğini hazırlamalı, elbiselerini temizlemelidir.

Sesini kocasının sesinden fazla yükseltmemeli; kocasına eziyet etmemelidir. Kocasını yüzüne karşı ve arkasından övmeli ve ona duâ etmelidir.

Kadın, kocasının ırzını ve malını korumalıdır. (Marifetname)

6 Ekim 2017 Cuma

İÇİNDE KURAN OKUNAN EVLER

Kur'an-ı Kerim Okunan Evde Ne gibi Olaylar Olur ?

Kur’an’ın okunduğu yerde melekler ve temiz ruhlar da hazır bulunur.

Tilavet olunan her bir harf bir hava zerreciğinin içini doldurup atmosferin uhrevîleşmesine vesile olur.

Kur’an, okunduğu yere huzur, mutluluk ve bereket getirir.
Okuyana da, dinleyene de sevinç ve tarifsiz bir huzur verir.

Gam, tasa ve kederlerini dağıtır, ümitsizliklerini siler, onları manen canlı ve aktif bir hale getirir.

Her türlü vesvesenin o insanlardan uzaklaşmasına vesile olur.
Cinnî ve insî şeytanlara karşı onları korur.

Kur’an’ın bu yönünü Efendimiz’den (sallallahu aleyhi ve sellem), on sene O’na sadakatle hizmet eden, Hz. Enes naklediyor:

“Kur’an okunan evin hayrı artar. Böyle evlere melekler toplanır.”

Ebu Hureyre Hazretleri de naklettiğimiz hadisi biraz daha açıklayan bir başka rivayette bulunuyor:

Kur’an okunan evin hayrı artar; böyle bir ev, içinde oturanları sıkmaz. Bu evlere melekler toplanır; şeytanlar uzaklaşır. İçinde Kur’an okunan, anlam ve yorumuyla meşgul olunan ev, yıldızların yeryüzünü aydınlattığı gibi sema ehli için aydınlatılır.

Kuran okunmayan ev ise, harabeye benzer.
( BAŞKALARIDA OKUSUN diye PAYLAŞALIM )

Benzer paylaşımları okumak için,
Sayfamızı TAKİP ediniz.

BEĞENELİM..👉 ;👍 Salatü Selam-571

5 Ekim 2017 Perşembe

ALLAH C.C İSTEDİĞİ İNSAN

BİZ NASILIZ
ALLAH'IN ( C.C ) İSTEDİĞİ İNSAN ŞEKLİ
• " Muhammed Allah'ın elçisidir  Onun yanında bulunanlar da kâfirlere karşı çetin, kendi aralarında merhametlidirler  Onları rükûa varırken secde ederken görürsün  Allah'tan lütuf ve rıza isterler Yüzlerinde secdelerin izinden nişanları vardır  Bu, onların Tevrat'taki vasıflarıdır  İncil'deki vasıfları da şöyledir: Onlar filizini yarıp çıkarmış, gittikçe onu kuvvetlendirerek kalınlaşmış, gövdesi üzerine dikilmiş bir ekine benzerler ki bu, ziraatçıların da hoşuna gider  Allah böylece onları çoğaltıp kuvvetlendirmekle kâfirleri öfkelendirir  Allah inanıp iyi işler yapanlara mağfiret ve büyük bir mükâfat vaad etmiştir" (Fetih, 48/29)

Bu ayetlerde sahabelerin ve Peygamberimizin birlik olduğu, birbirlerine merhametli, kafirlere çetin oldukları bildiriliyor. Ne yapmamız gerekeni Rabbimiz bildiriyor. Yoksa hep ezilen Müslümanlar olur.

 İyice güçsüz düşülmüş, tedbir alınmıyor,birbirimizle uğraşmaktan asıl düşmanımızı unuttuk. Artık yataklarından, bilgisayarlarının başından, Müslüman dünyasını karıştırıyorlar.Peygamberimizi savunurken bile birbirimizi öldürüyoruz, dolduruşa geliyoruz.
Bu da kafirlerin işine geliyor yeni yeni oyun, flim çıkarıyorlar. Bunlara cevap internet üstünden Peygamberimizi ( sav)mi, dinimizi anlatan frağmanlar yapabilsek; hem canlarımızı yakmadan onları telaşa düşürür, bir çoğunun da Müslüman olmasına vesile olabiliriz.

Artık uyanıp birlik olalım, evlerimizin içine flimleriyle girip yuvalarımızı bile dağıtıyorlar. Aile çöktüğü zaman bir devlet çöker. Şeytan aileyi birbirine düşüren oğlunu alnından öpermiş. Huzursuz ailede büyüyen nesilden kimseye hayır gelmez diye çok sevinirmiş. İşte insandan şeytanlarda böyle düşünüyor. Uyanmazsak başarmak üzereler. Uyanalım birlik olup, oyunlarını bozalım, aslımıza dönelim inşaallah.

4 Ekim 2017 Çarşamba

BAŞKALARINA LANET OKUMAK

LANET ETMEK DOĞRU MU? ( LANET OLSUN DEMEK )
Allah’ın ( c.c ) rahmetinden kovmak ve uzaklaştırmak manasınadır. Mesela Allah’ın laneti zalimler üzerine veya kâfirler üzerine olsun denilebilir. İntikam ve keyfimiz için lanet edilmez. Kişinin şahsına lanet edilmez, çünkü o insan Müslüman olabilir.

Şimdi moda oldu. Özellikle yabancı filmlerde sürekli her şeye lanet olsun deniyor. Duyduklarımızı hemen alıyoruz. Lanet ettiğimiz eşya kullanılmaz, canlı cansız her şeye edilen lanet bize döner, günümüz zehir olur. Allah (c.c) yardımı kalkar, yani Rabbimizi kızdırırız, “Ben hiç gülmüyorum, hep üzülüyorum” diyoruz.

Dinimizde ister hayvana, ister cansız varlıklara veya insana lanet edilmesi doğru değildir. Peygamberimiz ( sav ) hadislerinde:
“ Mü’min lanet etmez.” ( Hakim, El Müstedrek )

“ “ Allah’ın laneti, onun gazabı ve cehennemle birbirinize lanet okumayınız.” ( Tirmizi, Birr, Ebu Davud ) Allah’ın ( c.c ) kimi nasıl cezalandıracağına karışma hakkımız yoktur.
Ebu Bekir kölesine lanet edince Peygamberimiz ( sav ): “ Ey Ebu Bekir! Hem sıddıklık hem de lanetçilik bir arada olur mu? Hayır! Kâbe’nin Rabbine yemin ederim ki olmaz buyurdu.”
Bunun üzerine Ebu Bekir kölelerini azad etti. “ Bir daha lanet etmeyeceğim” diye söz verdi.” ( Buhari, Ahmed, Müsned, İbn Ebud Dünya )

Çünkü yaşayan mü’mine Allah rahmet etsin denir. Yaşayan kâfire lanet etmek onun küfrünün devamını istemektir. Küfrü istemek de küfürdür. Yani bir kişiye lanet edilmez.

" Hiç kimse kimseyi küfür ya da günahla suçlamasın. Eğer suçladığı kimse dediği gibi değilse, söyledikleri kendine döner" ( Buhari, Edep, Müslim ) Bir kimsenin imanlı ölüp ölmeyeceğini biz bilemeyiz.

Ali imran 128. Ayette Allah ( c.c ): Allah’ın tövbeleri kabul etme veya cezalandırmasına karışamayacağımızı bildirilmiştir.

Genel denilebilir, kâfirlere lanet olsun, teröre lanet etsin… gibi. Ayetlerde Allah ( c.c ) lanet ettiği kişilere edilebilir.

Dilimizi lanete alıştırmamak lazımdır. Zikir çekilir, dua edilir, ibadet edilir bir Müslüman’a yakışan bunlardır.
Cümlemiz dilimizi Allah ( c.c ) emanet edelim. Amin.

2 Ekim 2017 Pazartesi

KIZ ÇOCUĞU BEREKETTİR

: İlk çocuğun kız olması kadının bereketindendir. Çünkü, Cenâb-ı Hak âyet-i celileye “Dilediğine kız verir ...” diye başlamıştır.
: Kimin kızları olur da onlara iyi bakar ve ev-bark sahibi yaparsa, o kimse için bu, Cehennemle arasına perde olur.
.: Allahü Teâlâ’dan beni zahmetsiz rızıklandırmasını istedim. Beni kızlarla rızıklandırdı.
.: Kızları kerih görmeyiniz. Çünkü ben de kızlar babasıyım.
 (Rûhu’u-Beyân, C., S. 342-343)
.: Kişinin kız çocuğu olduğu zaman, Allahü Teâlâ bir grup melek gönderir. Onlar: “Esselâmü Aleyküm yâ ehle beyt” (Ey ev halkı size selam olsun) derler ve kanatlarıyla giydirip, elleriyle başını meshederek “Şu zayıf kadından doğan zayıf kızdır. Bunu bakıp büyütene Allahü Teâlâ kıyâmete kadar yardımcı olsun” derler. (Kenzü’l-Ummal, 45378)
: Kim kız çocuğunu baliğ oluncaya kadar yetiştirirse, kıyâmet günü ben ve o kimse yan yana bulunuruz. (Mübarek parmaklarını biri birine bitiştirmişlerdir) (Riyâzü’s-Sâlihîn C.1, S.311)
.: Sizden birinizin üç kızı veya üç kız kardeşi olur da onlara güzel bakar, giydirir ve evlendirirse, Cehennemle kendi arasında perde olur ve Allahü Teâlâ kendisine Cennet nasip eder.
(Kenzü’l-Ummal, 45368-45369)
.: İçinde kız çocuğu bulunan her eve gökten her gün 12 rahmet iner ve melekler o evi gece gündüz (aralıksız) ziyaret ederler. Ve ana babasına her gün bir senelik ibâdet sevâbı yazarlar. (Riyâzü’n-Nâsihin 328).
.: Kızını sevindireni Allahü Teâlâ Cennetle sevindirir, (O kimse) kurtulur. (Şir’a, 451)
.: Çarşıdan getirilen şeyi çocuklar arsında taksim ederken kızlardan başlamalı. Onlar kalben daha hassas, ruhen daha incedir.

RABBENA DUASI ÖNEMİ

“RABBEN” DUASINI HİÇ BÖYLE DÜŞÜNMÜŞ MÜYDÜNÜZ?
Namazların sonunda okuduğumuz “Rabbenâ âtinâ fi’d-dünyâ haseneten ve fi’l-âhireti haseneten ve gınâ azâbennâr” duası, bir Müslümanın şu dünyada yapacağı en kapsamlı dualardan birisidir.
Bu duanın anlamı şöyledir: “Allah'ım! Bize dünyada da iyilik ve güzellik, ahirette de iyilik ve güzellik ver. Ve bizi ateş azabından koru.”
Bu duanın “Bize dünyada da iyilik ve güzellik ver” kısmı:
* sâliha bir eş,
* hayırlı bir evlat,
* iyi bir arkadaş,
* faydalı bir ilim,
* konforlu bir araç,
* rahat bir ev ve insanın hoşlanacağı her türlü güzel şeyler gibi tüm iyilik ve güzellikleri kapsar.
“Bize ahirette de iyilik ve güzellik ver” kısmı ise:
* kolay hesap,
* korkulardan emin kılınmak,
* kitabın sağ taraftan verilmesi,
* sırattan kolay ve hızlı geçilmesi,
* Rasulullah’ın Havz-ı Kevseri’nden içilmesi ve Cennet’e girilmesi gibi her türlü ahiret saadetini içine alır.
Bundan dolayıdır ki, Rasulullah (s.a.v.)’in en çok yaptığı dualardan birisi bu olmuştur. (Buharî)
Yine Ömer ve Abdurrahman İbn-i Avf (radıyallahu anhumâ) da tavaflarında en çok bu sözleri telaffuz ederlermiş. (ed-Durru’l-Mensûr, 2/450)
Ey Müslüman, sen de bu hayırlara erişmek istiyorsan, bu duayı sık sık okuyarak her türlü hayrı dileyebilirsin.

28 Eylül 2017 Perşembe

İYİLİK YAPMAK VE UNUTMAK

İYİLİK YAPMAK VE UNUTMAK
Birçok defa farkında olarak ya da olmayarak birilerinden bir şeyler umarız. Özellikle bir zamanlar o kişiye bir iyiliğimiz dokunduysa. Bunu sanki bir alacağımız varmış gibi cesur bir şekilde talep ederiz.

Kültürümüzde ziyaretlerin, ya da karşılıklı hediyeleşmelerin bir gönülden kopuştan ziyade bir borçmuş gibi algılanması farkında olmadığımız negatif bir gelenek haline gelmiştir. “Ben onun oğlunun düğününde altın taktım, o ne yaptı Allah aşkına…”, “Geçen sefer biz gitmiştik, şimdi onların gelmesi lazım…”, “ Ben o hastayken yemeğini yaptım evini temizledim, ama o …”.

Alınan hediyeler içten gelen bir armağan duygusuyla yapılmadığı takdirde ne anlama gelir ki? Ya da bir hastaya bakmanız bir gün size bir iyiliği dokunmasını istediğiniz için mi?

Denize atılan iyiliklerin balık tarafından bilinmesini bekleyenler yaşadıkları hayal kırıklarını neredeyse denize dalarak iyiliği geri almaya çalışarak gidermeye çalışıyorlar. Ya da karşılığında değer bekleyen, iltifat bekleyenler, iyiliği sahildekilere göstere göstere denize atanlar…

HEP BİRLİKTE BU DÜŞÜNCELERDEN KURTULUP, İYİLİĞİMİZE KARŞILIK BEKLEMEYELİM İNŞAALLAH

DİNİMİZİN EMRETTİĞİ GİBİ YAŞASAK DÜNYA KENDİLİĞİNDEN DÜZELİR

27 Eylül 2017 Çarşamba

AŞURE GÜNÜ VE ÖNEMİ

Muharrem ayının 9. ve 10. geceleri birer tesbih namazı kılmalıdır. Yine 9. ve 10. geceleri teheccüd vaktinde Allah rızâsı için 4 rek'at namaz kılınır. Her rek'atte Fâtiha-i şerîfeden sonra 50'şer İhlâs-ı şerîf okunur.

Bu günlerde Hatm-i Enbiyâ'ya devâm etmelidir. Bilhassa 9. günü akşamı, (yani 10. gecesi) Hatm-i Enbiyâ yapılması çok fazîletlidir. Muharrem ayı içerisinde mümkün olduğu kadar çok istiğfâr etmelidir. (Duâ ve İbâdetler, Fazilet Neşriyat)

Muharrem ayının onuncu (Âşûrâ) günü, önceki bir gün yâhut sonraki bir gün ile birlikte oruç tutmak sünnettir. Yalnız Âşûrâ günü oruç tutmak tenzîhen mekruhtur. Hadîs-i şerîfte, “Âşûrâ orucunu tutunuz ve ona dokuzuncu yâhut on birinci günü ilâve ederek Yahûdilere muhâlefet ediniz, onlara benzemeyiniz.” buyurulmuştur. (Nîmet-i İslâm)

ÂŞÛRÂ GÜNÜ OLMUŞ VE OLACAK BÂZI MÜHİM HÂDİSELER

Muharrem ayının onuncu günü Âşûrâ günüdür. Âşûrâ gününde çok büyük ve mühim hâdiseler meydana gelmiştir.

Fakîh Ebu'l-Leys Semerkandî Hazretlerinin beyânına göre Âşûrâ günü meydana gelen hâdiselerden bazıları şunlardır:

1.    Yerlerin ve göklerin yaratılması,

2.    Hz. Âdem Aleyhisselâm'ın tevbesinin kabul edilmesi,

3.    Hz. Musâ Aleyhisselâm'ın Firavn'ın şerrinden kurtulması ve Firavn'ın helâk olması,

4.    Hz. İbrahim Aleyhisselâm'ın dünyaya gelmesi ve ateşten kurtulması,

5.    Hz. Eyyûb Aleyhisselâm'ın hastalıktan şifâ bulması,

6.    Hz. Yûnus Aleyhisselâm'ın balığın karnından kurtulması,

7.    Hz. Süleyman Aleyhisselâm'a saltanat verilmesi,

8.    Hz. Nûh Aleyhisselâm'ın gemisinin Cûdî dağı üzerinde durması,

9.    Hz. Hüseyin Efendimizin (r.a.) şehîd edilmesi de âşûrâ günü olmuştur.

10.    Kıyâmetin âşûrâ günü kopacağı da hadîs-i şerîfle bildirilmiştir.

Hz.ALİ NİN ÇOCUKLARI NA VASİYETİ

Hz. Ali (kerremallâhü vecheh) irtihalinden hemen önce oğulları Hz. Hasan ve Hz. Hüseyin'e şöyle nasihat etti:

Oğullarım, Allâhü Teâlâ'dan korkmanızı, namazı vaktinde kılmanızı, nisaba ulaştığında zekâtı vermenizi, abdestinizi güzel almanızı tavsiye ediyorum. Zira abdestsiz namaz kabul olunmaz.

Hataları bağışlayın, öfkenizi yutun, sıla-i rahim (yakın akrabaya iyilik yapın), câhile karşı sabırlı ve yumuşak huylu olun, din ilmini öğrenin, işlerinizde azimli olun, Kur'ân-ı Kerîm'in (emir ve yasaklarına) riâyet edin, güzel komşuluk yapın, iyiliği emredip kötülükten nehyedin, fuhşiyattan sakının.

Sonra oğlu Muhammed bin Hanefiyye'ye baktı ve ‘Kardeşlerine söylediklerimi ezberledin mi?' dedi. ‘Evet’ deyince aynı şeyleri sana da vasiyet ediyorum. Sana ayrıca kardeşlerine hürmet etmeni, emirlerini hoş karşılamanı istiyorum. Zira onların sende çok hakları vardır. Ayrıca onlardan habersiz bir iş yapma. Sonra Hasan ve Hüseyin'e dönüp: Sizlere de kardeşinize sahip çıkmanızı vasiyet ediyorum. Zira o sizin kardeşiniz, babanızın oğludur. Babanızın onu sevdiğini biliyorsunuz...

Ben Peygamber Efendimiz'den (s.a.v.) şöyle işitmiştim: “İki kişinin arasını düzeltmek (nafile) namazlardan ve oruçlardan daha büyüktür.”

Akrabalarınızı gözetin, sıla-i rahimde bulunun ki Allâhü Teâlâ da size hesabı kolaylaştırsın.

Allah'tan korkun, yetimlerin hakkına riâyet edin. Onlar sizin yanınızda haksızlığa uğramasınlar.

Allah'tan korkun namazı zayi etmeyin. Zira o dininizin direğidir.

Allah'tan korkun ve zekâta riâyet edin. Zira zekât vermek Allâhü Teâlâ'nın gadabını söndürür. Fakir ve miskinler hakkında Allâhü Teâlâ'dan sakının, kazancınıza onları da ortak edin (yani onların hakkını unutmayın).

Kur'ân-ı Kerîm hakkında da Allâhü Teâlâ'dan sakının. Sakın başka birisi Kur'ân-ı Kerîm ile amel etmekte sizi geçmesin.. (Taberânî, el-Mu’cemü’l-Kebîr)

Not.. Bende evlatlarıma bu vasiyeti yapıyorum.
Vasyetimdir.

26 Eylül 2017 Salı

EZAN VE NAMAZDAKİ SIRLAR

*1. Biliyor musunuz:     Ezan bittiğinde ettiğiniz dualar kabul olur...*
*Öyleyse kendinizi ezan okunurken duadan mahrum etmeyin, hem ezanı tekrarlayın hem de ezan duasını okuyun*

*2.Namaza durduğunuzda günahlarınızın nereye konulduğunu biliyor musunuz?*
*PeygamberEfendimz sallallahu aleyhi ve alih buyurdular ki;*
*Allahın kulu bütün günahları ile namaz için kalktığında günahları başının üstüne ve boynuna koyulur. Kul her rüku ve secde yaptığında günahları dökülür.*
*Öyleyse ey namazı acele ile kılan, rüku ve secdesini kısa tutan bu  fırsatı kaçırma rüku ve secdelerini uzun tut ki günahlarından kurtulasın...*

*3. Biliyor musunuz      İyilikle tanınan bir kadın öldükten sonra mezarından gül kokuları yükseldi.  Kocası eşinin her Akşam yatmadan önce "Mülk Suresi "mutlaka okuduğunu söylemişti.* *Öyleyse bu mübarek süreyi okumayı terketmeyiniz. Kabir azabından emanda olmak için bu amele devam ediniz.*
     
*4.Biliyor musunuz?      Her namazdan sonra okuyacağınız Ayetelkursi sayesinde cennet ile aranızda sadece ölüm engeli vardır*                                                                                                                                  *Yani öldüğünüz zaman cennete gidiyorsunuz.*

*5. Biliyor musunuz  ,    Namaz bittikten sonra hemen yerinizden kalkmayın. Oturun ve bekleyin  zira melekler Allah’ın huzurunda namaz kılan için dua ederler.*

*DİKKÂTTT*

*Her kim ezan vaktinde müzik  dinlerse  ölüm anında şehadet getiremez!*

*Hadisi Şerif*
*Nasıl yaşarsanız öyle ölürsünüz , nasıl ölürseniz öyle diriltilirsiniz nasıl diriltilirseniz  öyle haşrolursunuz.
İmkanı olan göndersin başkası da yararlansın..

24 Eylül 2017 Pazar

BİLDİĞİ İLE AMEL ETMEK

BİLDİĞİYLE AMEL ETMEK
Diyelim ilmi elde ettik. Yani akaidimizi düzelttik, lüzumu kadar fıkıh bilgisi öğrendik. Tasavvufi bilgi de edindik. Yeterli mi?

Elbette değil! Çünkü sırada amel var. Yani öğrendiklerimizi hayata geçirmek, uygulamak işin en zor kısmıdır. İşte ilmin lazım olacağı yer burasıdır. Çünkü ahrette tek geçerli akçe iyi işlerdir ( Salih amel ).

Kul öbür dünyada Salih amel ile bütünlük bulur. Nitekim Hz. Ömer ( r.a ) demiştir ki: “ Dünyanın izzeti mal ile ahretin izzeti de Salih ameller iledir.”

Ayrıca Kur’ani Kerim “ Rabb’ine kavuşmayı uman kimsenin Salih amel işlemesini ve ibadetlerinde hiç kimseyi Rabb’ine ortak koşmamasını öğütlemektedir. ( Kehf 110 );”

“ O’ na, mü’min olarak Salih ameller işlemiş olduğu halde ulaşanlara en yüksek dereceler ile içinde temelli kalacakları, Adn cennetlerini müjdelemektedir. ( Taha 75, 76 )”

Şu halde asıl olan sadece bilmek değil, bildiğini uygulamaktır. Bu, işin en mühim kısmıdır. Öğrenilen bilgiyi taviz vermeksizin yapmaya, yapılanı da devam ettirmeye çalışmak önemli bir iştir. Kişi bildiğiyle amel ettiği sürece Allah Teala ona bilmediklerini öğretir.

Sürekli etrafımıza eleştiriyle bakmadan “ben ne yapabiliyorum” diye sormalı ve düşünmelidir.
Yoksa hatalarını gördüğümüz insanlar bizi geçerler. Karşının hataları bizim için ayna olmalı, kendimizi düzeltmeliyiz.

Şimdiki zamanda bilgi çok uygulama az, onun için nasihatleri dinlemek istemiyorlar, hep bildiklerimizi anlatıyor, deniyor. Doğru bizim bilgiye değil uygulamaya ihtiyacımız var.

Allah Resulu, ibadetlerinizi yapmak için Allah’tan yardım isteyiniz, diyor, Allah ( c.c ) bizlere yardım etsin, Rızasını kazananlardan eylesin. Amin.

ADALET VE GÜNAH

ADALET VE GÜNAH
Nahl Suresi 90. Ayette ALLAH (c.c):
“ Şüphesiz Allah, adaleti, iyilik yapmayı, yakınlarına yardım etmeyi emreder; hayâsızlığı, fenalık ve azgınlığı da yasaklar. O, düşünüp tutasınız diye size öğüt veriyor.” Buyuruyor.

PEYGAMBERİMİZ (SAV) “ (İnsanı) helak eden şu yedi şeyden kaçının.
Onlar nelerdir Ya Resulullah? Dediler, bunun üzerine:
Allah’a şirk koşmak,
Sihir yapmak, yaptırmak,
Allah’ın haram kıldığı cana kıymak
Faiz yemek,
Yetim malı yemek,
Savaştan kaçmak,
Suçsuz ve namuslu mü’min kadınlara iftirada bulunmaktır.” Buyurmuştur.

Dinimiz büyük günahların samimi bir tövbe ile af kapısı açık olduğunu, küçük günahların ise abdest almakla ve namaz kılmakla döküleceğini müjdelemiştir.

Abdest almayan, namaz kılmayan insanların küçük günahlarının birikerek büyük dağ olacağını bildirmiştir.

22 Eylül 2017 Cuma

KADERE İNANMANIN RAHATLIĞI

KADERE İNANMAK
Dünyanın sıkıntılarına ferahlık için kadere iman önemlidir. Gücümüzün yetmediği tedbir aldığımız halde başımıza gelen olaylara kaderimiz der rahatlarız. Yoksa insanı bunalıma ve intihara sürükler.

Kader iki kısımdır, biri kesin yaşamamız gereken dönemeçlerdir. İkincisi ise askıda olandır. İbadetleri dikkatli yapmak, sadaka, dua, hayır hasenat ile Allah'a (c.c) tam sığınmak, teslim olmak ile kaldırılacak olanlardır. Görevleri tam yapmak, kaderin yarısını kaldırır, büyük kolaylık olur.

Dikkat edelim; dilimizi tutan var mı, kolumuzu hareketinde tutan var mı, oldukça serbest hareket ediyorlar, tercihimiz serbest, günah veya sevap tercihinde serbestiz. Kaderi suçlayamayız.

Haramı seçersek haram yaratılır, helali seçersek helal yaratılır. Her şey sebeplerle yaratılır, ölen insanda bir sebeple ölür. Ölen birini duyunca "neyden öldü"deriz. Aslında onun kader saati gelmiştir. Sebepsiz de ölecek olduğunu biliriz.

 "Kim bağışta bulunur, günahtan kaçınır ve dinin en güzelini tasdik ederse, biz de ona hayır ve kolaylık yolunu kolaylaştırırız" (Leyl 5-7).
ENAM 59: Yaş kuru ne varsa apaçık bir kitapta yazılmıştır.
YASİN 12: " Biz her şeyi Levh-i Mahfuzda tek tek yazdık"
HİCR 21: “Hiçbir şey yoktur ki hazineleri bizim yanımızda olmasın. Her şeyi biz belirli bir miktar ile indiririz.”

Günahkâr ve kâfirler için;    PEYGAMBERİMİZ (SAV): “"Allah onları yarattığı zaman ne yapacaklarını iyi biliyordu!" buyurdular.   Buhari, Kader 3, Cenâiz 93; Müslim, Kader 28

"O iradenin bir eline duayı ver ki elini cennete ulaştırsın. Diğer eline istiğfarı ver ki günaha eli kısalsın. Zakkumu cehenneme yetişmesin.
DUA VE TEVEKKÜL HAYRA GÖTÜRÜR, TÖVBEDE ŞERRİ KESER" ( SAİD NURSİ)

19 Eylül 2017 Salı

ELİMİZDEKİLERLE MUTLU OLMAK

ELİNDEKİLERLE MUTLU OLMAK
Her insanın farklı bir hayatı var, kimse birbirine benzemez, dertler de, isteklerde benzemez.

Önemli olan sana verilenlerle mutlu olabilmektir. Her şeyin hayırlısını Allah c.c) bilir. Çok istiyorsanız olmuyorsa, Allah'ın da sizin üzerinizde bir hesabı vardır. "Rabbim daha iyisini bilir " diyebilen insan mutluluğu yakalar.

Hallerimize bir bakalım, şükür bitmiş, daha yükseğe bakılıyor, Allah (c.c) vermediğini ısrarla istiyor, hem kendimize hem etrafımızdakilere hayatı zehir ediyoruz. Yaptığımız amellerde tehlikeye giriyor.

Allah (c.c) nin huzuruna vardığımızda " Ben vermedim kulum, sen nasıl yapacaksın, yaptıracaksın" derse halimiz ne olur.

Verilenlerle mutlu olmayı, şükretmeyi öğrenemediğimiz sürece, istediğimize kavuşsak bile, sürekli yukarıya baktığımızdan asla mutlu olamayız, olamıyoruz da, kime baksan bin bir şikayet.
Allah yardımcımız olsun. Amin.

BAKARA 172 : “Ey iman edenler! Size kısmet ettiğimiz rızıkların hoş ve temiz olanlarından yiyin ve Allah'a şükredin, eğer yalnız O'na kulluk ediyorsanız.”

YASİN 73:  “Onlarda daha birçok menfaatleri ve türlü içecekleri de var. Hâlâ şükretmeyecekler mi?”

ARAF 7: “Doğrusu Biz sizi yeryüzünde, yerleştirdik, orada size geçimlikler verdik; ne kadar da az şükrediyorsunuz!”

KURAN OKURKEN DİKKAT EDİLECEKLER

Her Müslümanın namazı câiz olacak kadar Kur'ân-ı Kerîm'den ezberlemesi farz-ı ayındır. Fâtiha sûresiyle diğer bir sûreyi ezberlemek de vâciptir ve bununla farz da yerine getirilmiş olur. Kur'ân-ı Mübîn'in diğer kısımlarını ezberlemek de Müslümanlar için bir farz-ı kifâyedir.

Kur'ân-ı Kerîm'i namaz dışında yüzünden bakarak okumak, ezber okumaktan efdaldir. Çünkü bu takdirde okumak ibâdetiyle Mushaf-ı Şerife bakmak ibâdeti birlikte yapılmış olur.

Kur'ân-ı Azîm'i namaz haricinde de kıbleye yönelerek ve güzel elbiseler giyip temiz ve abdestli olarak okumak müstehaptır Evvelinde “eûzü” ile “besmele” yi okumak da müstehaptır.

Kur'ân-ı Mübîn'i ayda bir defa hatim etmek evlâdır. Senede bir, kırk günde bir, haftada bir hatmedilmesini tercih edenler de vardır. Üç günden az bir müddette hatmedilmesi müstehap değildir. Çünkü böyle az bir müddette okurken Kur'ân-ı Azîm'in yüksek mânalarını düşünmek pek mümkün olmaz, tecvidine de belki riâyet edilemez.

Okunan Kur'ân-ı Kerîm'i dinlemek bir farz-ı kifâyedir. Ancak meşgul kimselerin yanlarında Kur'ân âyetlerinin sesli okunması doğru değildir. Bu halde Kur'ân-ı Kerîm'i dinlemeyenler değil, okuyanlar günaha girmiş olurlar.

Kur'ân-ı Hakîm'i okumak nâfile ibâdetten, işitilecek bir sesle okumak gizlice okumaktan ve dinlemek okumaktan daha faziletlidir.

Kur'ân-ı Kerîm'i güzel sesi ile tecvide riâyet ederek okumak müstehaptır. Fakat tecvide riâyet etmeden telhin, tercî’ ve nağmeler ile okumak câiz değildir. Kelimeleri değiştiren bir lahn haramdır.

Kur'ân-ı Kerîm'i okuyup öğrenmiş olan kimse, bilâhare yüzünden okuyamayacak derecede unutması günahtır.

Kur’ân-ı Kerîm’i okumak gibi başkasına okutmak (öğretmek) de pek büyük bir ibâdettir. Nitekim Peygamber Efendimiz (s.a.v.):

“Sizin en faziletliniz, Kur’ân’ı öğrenip başkalarına öğreteninizdir.” ve “Güzel Kur’ân okuyan müslümanlar, cennet ehlinin en arifleridir.” buyurmuşlardır.

YEMEK DUASI İLE İLGİLİ HADİSLER

YEMEK DUASI İLE İLGİLİ HADİSLER
Peygamber Efendimiz Hz. Muhammed (sas) yemekten sonra, Allah’ın verdiği nimetlere şükür olarak, çeşitli dualarda bulunmuş. Dua edilmesini de tavsiye etmiş.

 Hadis âlimleri, İmam Buhari, İmam Müslim, İbn Mace de hadis kaynaklarında Efendimiz’in (sas) “Besmele çek. Sağ elinle ye. Hep önünden ye.” rivayetinde bulunduğunu haber veriyor.

Ebu Said Hudri (ra), Efendimiz’in (sas) yemek yediği zaman, “Hamd bizi yediren, içiren ve Müslüman kılan Allah’a mahsustur.” niyazında bulunduğunu rivayet ediyor.

 Enes bin Malik (ra) şunu söylüyor: “Rasulüllah (sas) şöyle buyurdu: Yemeğini yedikten sonra şu şekilde duâ eden kimsenin geçmiş günahları bağışlanır: Sarf edilen güç ve kuvvet bana ait olmadığı halde bu nimeti bana yediren, bana rızık olarak takdir buyuran Allah’a hamd olsun. ( Tirmizi)

Allah’ım! Bize bu yediğimiz yemek sebebiyle bereket ver, hakkımızda bu yemeği mübarek kıl. Bize bu yemekten daha hayırlı olanını yedir.(Tirmizî, Daavat)

(İhlas Sûresi 1, 2, 3, 4)
De ki: O, Allah’tır, gerçek İlah’tır ve Bir’dir. Allah Samed’dir. (Samed: “Tam, eksiği olmayan, her şey Kendisine muhtaç olduğu halde, Kendisi hiçbir şeye muhtaç olmayan” demektir.) Ne doğurdu, ne de doğuruldu. Ne de herhangi bir şey O’na denk oldu.

Ben dua bilmiyorum diyorsanız, İhlas suresi okunup, Elhamdülillah denilebilir

YEMEK DUASI PEYGAMBERİMİZ (SAV): Sofra hazır olunca ellerini yıkar, Besmele çekerek başlardı. Tabağında yemek artanı bırakmazdı. Yemek duası yemek bittikten sonra yapılırdı. Hristiyan ve diğer din mensupları yemekten önce dua eder, ondan sonra yemek yerler. Facede hep bu dualar var. İslam dininin duaları siz araştırınca çıkıyor. Onlar zaten her filmlerinde dinlerinin reklamlarını yapıyor, dinleri ikinci planda değil. Dinleriyle dalga geçecek yön aramıyorlar. Bizim çocuğumuz seyrettiği filmlerde onların yemek duasını, dinini öğreniyorlar. Bunlara dikkat edelim, Dinimizi anlatalım, bilmiyorsak dini öğreten yerlere verelim. Çocuğa ne öğretiliyor, sorgulayalım. Hatasız insan yoktur, araştırıcı olmak zorundayız. ALLAH (C.C) YARDIMCIMIZ OLSUN. AMİN

16 Eylül 2017 Cumartesi

EVLENECEK ÇİFTİN SORUSU

EVLENECEK ÇİFTİN SORUSU Evlenmek üzere olan bir çift, "benim ağzımdan çıkmadan bilmeli" der ve huzursuzluk çıkmaya başlar. Evlenirken hep mükemmeli hayal ediyoruz, pürüz çıkınca kavgalar başlıyor. Bir insanla evleniyoruz, çift oluyoruz, farklı aileden, farklı çevreden geliyoruz. Kendimize köle almıyoruz.
Belli örf ve adetlerimiz var, bir günde değişmek olmaz, bu değişim için en az beş yıl, akıllı olanlar için, birbirini çok sevenler için geçerlidir.
"Beni anlasın, ben konuşmadan yapsın" işi yokuşa sürmektir. Farklı bir yaradılış var; anlaşılmak değil, kabullenmek gerekir, eşler hep bundan kaybediyor.
Anlaşamadık, ayrılıyor,ikinci yine olmadı, çoğu üçüncüde duruyor. Aslında "ilk bahtım, altın tahtım" derler. Sonrakiler birincinin yarısı kadar etmez, memnuniyet başlar. Bakılır ki, affedici olmayınca olmuyor,
Arada ezilen çocukların suçu nedir. Birincide affedici olmayı, isteklerimizi söylemeyi deneseydik ya. Hep karşılıklı suçlama, yaradılış unutulur, "ben Yaradanıma itaat ediyor muyum ki, eş bana itaat etsin" düşüncesi unutulmazsa çok mutlu olunur.
Rabbim hatalarımızda bizi hemen cezalandırıyor mu, bağırıp küsüyor mu. Yaşantımıza dikkat, iki taraflı dini emirleri bilip uygulama yoksa o evde asla mutluluk olmaz, gösterişten ileriye de gidemez.
ALLAH YARDIMCIMIZ OLSUN, EVLİLİĞİNİ YÜRÜTEBİLEN BÜYÜK BİR İŞ BAŞARMIŞ, RABBİNİ DE MEMNUN ETMİŞ OLUR.

KAŞ VE GÖZ İLE ALAY ETMEK

Sessiz gıybet; insanı aşağılamak, kusurlarını belirtmek, hoşlanmayacağı şeyleri açığa çıkarmak için yapılan her türlü alay, ima, taklit, işaret, yazı, resim, karikatür ve komedi gösterileri gibi beden diliyle yapılan gıybetlerdir.
Mesela bir insanın kısa veya uzun boylu oluşunu, topallığını eleştirmek için eliyle ya da bedeniyle işaret etmek gıybettir.
Taklit, komedi, mizah: Günümüzde sanat olarak icra edilen bu dallarda belirli şahıs ve zümreleri hedef alarak onlarla eğlenmek gıybetin belki de en ağır şeklidir. Çünkü taklit, sözden daha açık bir tasvirdir. Yüz ifadelerini, konuşmalarını, yürümelerini ve sair hallerini tasvir etmektedir.
Allah ( c.c ) Hümeze Suresinde sessiz gıybeti ve cezasını şöyle anlatmıştır.
“ ( 1–2 ) İnsanları arkadan çekiştirip küçük düşüren, el, kaş ve göz işaretiyle alaycı davranışta bulunan her kişinin vay haline! O ki, malı toplayıp durmadan sayar.”
3- “( O ), Malının kendisini dünyada ebedi bırakacağını, şöhretin servetle olacağını zanneder.”
( Ahrette hesabı unutur, serveti için her türlü yolu meşru görür.)
4- “Hayır! Andolsun ki, o, hutameye atılacaktır.”
5- “ Bilir misin hutame nedir?”
6–7- “ O, acısı ta yüreklere işleyecek, Allah’ın tutuşturulmuş, asla sönmez ateşidir.”
8-9- “ onlar uzatılmış sütunlar içinde bağlı oldukları halde, o ateşin kapısı onların üzerlerine kapatılmış olacaktır.”
Yapılan işi ve cezasını Allah ( c.c ) bu ayetle anlatmıştır. Günümüzde çok yapılmaktadır, biraz eğlenelim denilmektedir. İnsan haklarına tecavüzdür. Allah yardımcımız olsun. Amin.
Peygamberimizin duasıyla bitirelim.
“ Allah’ım! Günahlarımın küçüğünü, büyüğünü, öncesini, sonunu, açığını ve gizlisini, hepsini bağışla.” ( Müslim )
“ Allah’ım! Bütün işlerimizin sonucunu güzel eyle, dünyada rezil olmaktan ve ahret azabından bizi koru.” ( Ahmet b. Hanbel )
“ Bizi doyurup içiren ve bizi Müslümanlardan eyleyen Allah’a hamdolsun.” ( Ebu Davud )

15 Eylül 2017 Cuma

ASKER VE POLİSE DUA

HAYIRLI CUMALAR
ALLAH'IM VATANIMIZ, DEVLETİMİZ, MİLLETİMİZ SANA EMANET.
Yavrularımızı, asker ve polislerimizi kurda kuşa yem etme, vatanımızı koru, hükumetimizi kurdur.

Terör illetinden kurtar, onlara yardım eden iç ve dış güçleri perişan eyle, Senin gazabın çetindir. Amin

Şehitlerimizin makamını yükselt, ailelerine sabırlar ver. Müslüman kardeşlerimizin sıkıntılarına hayırlı çareler ver, verdiğin hayırlıya da gönüllerimizi razı eyle. Amin

RABBİM; SEN RAHMAN VE RAHİMSİN

13 Eylül 2017 Çarşamba

KUL HAKKI 1

KUL HAKKI
Yüce dinimiz, cinsiyeti, inancı, etnik kökeni ne olursa olsun tüm insanların haklarını kutsal ve dokunulmaz kabul etmiş, bu hakların ihlaline karşı bazı müeyyideler getirmiştir. Kur’an-i Kerim’de Bakara Suresi 188. Ayette Allah (c.c) şöyle buyuruyor: “ Aranızda birbirinizin mallarını haksızlıkla yemeyin.” Ayetiyle başkalarına ait olan bir şeyin meşru bir zemine dayanmaksızın haksız yollarla elde edilmesi yasaklanmıştır. Peygamberimiz (sav) de kul haklarının ihlal eden kimseyi “müflis” olarak nitelendirmiştir. (Müslim) Müflis kimdir: Müflis insan bu dünyada insanların haklarını yemiş, onlara sövmüş, arkalarından konuşmuş, gibi birçok kul haklarıdır. İbadetleri çok olmasına rağmen ölünce hakkını yediği insanlara, yaptığı ibadetleri verilir, kendisine bir şey kalmaz, ahirette çok fakir insan olur. Bu gibi insanlara Peygamberimiz (sav) müflis insan demiştir. Müflis insan olmamak için kul hakkı yememeye dikkat etmeliyiz. Sizce kul haklarına dikkat etmeyen insan akıllı mıdır? Günümüzde “enayinin malını yerler” tabiri moda oldu. Asıl enayi kim acaba?

ORUCUN HİKMETLERİ

RAMAZANI ŞERİFİN HİKMETLERİ
1- Cenabı Hakkın Rububiyetine olan hikmeti: Rabbimiz dünyayı nimet sofrası eylemiştir. “  Hiç ummadığı yerden rızıklandırır…” ( Talak 3 ) Buyuruyor.
İnsanlar gaflet perdesi ile bu hakikati göremiyor. Ramazanı Şerifte ehli iman muntazam bir ordu gibi aynı saatlerde yerler. Allah’ın ( c.c ) buyurun emriyle hareket ederler.

2- Cenabı Hakkın nimetlerinin şükrüne baktığı yön şudur: Allah nimetlerine fiyat olarak şükür, Allah’ı anma, ibadetleri yapmamızı istiyor.
İşte oruç, bir şükrün anahtarıdır. Aç insana iftarda bir kuru ekmek bile itibar görür. En zenginden tutunda en fakire kadar nimetlerin kıymetini anlar, manevi şükrünü yapar. Allah’ın ( c.c ), oruç tut emrine uyar.

3- Hayat-ı İçtimaiye-i insaniye ye baktığı yönü şudur: Zenginlerin fakirlerin durumunu anlamalarını, açlığı öğrenmelerini sağlar. Hemcinsine şefkat gösterir, yardım eder, Allah’a şükreder. Açlığı kendi nefsinde yaşamayan bilemez, kimseye yardım etmez,

4- Nefsin terbiyesine baktığı yönü şudur: Nefis kendini hür ve serbest hisseder. Nimetleri hayvan gibi yutar. İşte oruç ile herkes anlar ki nefis serbest değildir. Kul olduğunu anlar, oruç saati bitene kadar elini suya uzatamaz. Gururu kırılır, kulluğunu hatırlar.

5- Nefsin kötü ahlakına ve serkeşlik muamelelerinden vazgeçmesi yönü şudur: İnsan nefsi gaflete düşünce, zayıf, fakir ve çaresiz olduğunu unutur, kusurunu göremez. Çok güçlü vücudu var gibi dünyaya saldırır, hırs muhabbet ile yaratanını bile unutur.
Oruç herkese zayıflığını, çaresizliğini hatırlatır, açlıkla midesini düşündürür, merhamete, şefkate muhtaç olduğunu hatırlatır. Nefsini bırakıp Allah’a ( c.c ) iltica eder, şükür ile rahmet kapısını çalar, eğer kalbi bozulmamış olursa.

6- Kur’an-i Hâkimin nüzulüne baktığı yön şudur: Kur’ani Kerim Ramazan-ı Şerifte indirilmiş, olmasıyla bu ay bayram ilan edilmiştir. İslam Âleminde hafızlar Ramazanı Şerif boyunca, Kur’an okurlar, işittirirler. Kur’an ayı olduğunu ispat ederler. Muhalefet edenler kaybederler.

7- insanların dünya ve ahret kazancına bakan yönü şudur: Ramazanı Şerifte, sevaplar bire bin verilir. Peygamberimiz ( sav ),  Kur’an-i Kerim okuyana, her harfine on sevap verileceğini bildirmiştir. Ramazanı Şerifte okumakla bire bin sevap verilir.

Leyle-i Kadir de ise yapılan iyilik ve ibadete otuz bin sevap verilir. Bir Ramazan ayı, 80 sene ömür hâsılatı kazandırır. “ Kadir gecesi, bin aydan hayırlıdır.” ( Kadir suresi 3. ayet ) dili yalandan korumalı, Kur’an, tesbihat, zikir, selavat, istiğfar gibi şeylerle meşgul olmalıdır.

8- insanın hayatı şahsiyetine baktığı yönü şudur: Maddi ve manevi bir perhizdir. Çok yemekle oluşan hastalıklardan korunur, mide ve diğer organlar dinlenerek kendini yeniler. Açlık sabırsızlığın ve tahammülsüzlüğün ilacıdır.

9- Nefsi kırmak ve kulluğunu hatırlatması yönü şudur: Nefis sadece açlıkla terbiye olur, her acıya dayanır, açlığa dayanamaz. Peygamberimiz ( sav ) “ Cenabı Hak, nefse “ sen kimsin Ben kimim” demiş. Nefis “ Sen Sensin, ben benim” demiş. Cehenneme atmış, azap etmiş, yine dediğini demiş. Aç bırakınca “ Sen, benim Rabbimsin, ben Senin aciz kulunum” demiş.” Buyurmuştur.
SAİD NURSİ:  ( MEKTUBAT, RAMAZAN RİSALESİ )


Bakara 185- “ (O sayılı günler), insanlar için bir hidayet rehberi, doğru yolun ve hak ile batılı birbirinden ayırmanın apaçık delilleri olarak Kur’an’ın kendisinde indirildiği Ramazan ayıdır. Öyle ise içinizden kim bu aya ulaşırsa, onu oruçla geçirsin. Kim de hasta veya yolcu olursa, tutamadığı günler sayısınca başka günlerde tutsun. Allah, size kolaylık diler, zorluk dilemez. Bu da sayıyı tamamlamanız ve hidayete ulaştırmasına karşılık Allah’ı yüceltmeniz ve şükretmeniz içindir.”