Zikir kalbe yerleşirse, ölüm anında da muhakkak
dile gelen zikir olur. Ölüm saniyenin binde birinde
gelir. Akıl ve ilim binde bir saniyelik meseleye
yetişemez. Ölen kimsenin aklına ne ilim, ne de
mülk gelir. Ne halde yaşamışsa o anda o sıfat tecelli
eder. Bu yüzden kalpte zikre ülfet ve ünsiyet kazanmanın asıl büyük maksadı ölümdeki iman
içindir. Bir insanın ölürken son kelimesi “Allah” veya
Esma- yı Hüsnâ'dan bir zikir olursa, o kimse
muhakkak imanla ruh teslim eder. Ehl -i tasavvufun
milyonlarca zikir çekmesi, kalbin Allah'ın zikrine
ünsiyet ve ülfet peyda ederek dilin, kalbin, aklın bununla meşgul olması, İslâm'ın ve imanın o kulun
kalbinde meleke haline gelmesi içindir. Yani bütün mesele dile ve kalbe Allah'ın zikrini
yerleştirmektir. Beklenmedik bir olayla karşılaşan
insanın ağzından çıkan kelimeye bakalım. Ah,
anam, babam, vay... gibi sözler değil de, ya Allah,
elhamdülillah, estağfirullah , bismillah... gibi
kelimeler çıkıyorsa, o insan iman ile ölür.
Mehmed Ildırar Allah rahmet etsin insallah...
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder