KUL HAKKI
Yüce dinimiz, cinsiyeti, inancı, etnik kökeni ne olursa olsun tüm insanların haklarını kutsal ve dokunulmaz kabul etmiş, bu hakların ihlaline karşı bazı müeyyideler getirmiştir.
Kur’an-i Kerim’de Bakara Suresi 188. Ayette Allah (c.c) şöyle buyuruyor:
“ Aranızda birbirinizin mallarını haksızlıkla yemeyin.” Ayetiyle başkalarına ait olan bir şeyin meşru bir zemine dayanmaksızın haksız yollarla elde edilmesi yasaklanmıştır.
Peygamberimiz (sav) de kul haklarının ihlal eden kimseyi “müflis” olarak nitelendirmiştir. (Müslim)
Müflis kimdir: Müflis insan bu dünyada insanların haklarını yemiş, onlara sövmüş, arkalarından konuşmuş, gibi birçok kul haklarıdır.
İbadetleri çok olmasına rağmen ölünce hakkını yediği insanlara, yaptığı ibadetleri verilir, kendisine bir şey kalmaz, ahirette çok fakir insan olur. Bu gibi insanlara Peygamberimiz (sav) müflis insan demiştir.
Müflis insan olmamak için kul hakkı yememeye dikkat etmeliyiz.
Sizce kul haklarına dikkat etmeyen insan akıllı mıdır?
Günümüzde “enayinin malını yerler” tabiri moda oldu. Asıl enayi kim acaba?
31 Ekim 2017 Salı
25 Ekim 2017 Çarşamba
HZ. AİŞE ANNEMİZİN DUASI
Hz. Aişe (radıyallahu anhâ)nın anlattığına göre: "Resülullah aleyhissalâtu vesselâm kendisine şu duayı öğretmiştir:
"Allahım ben senden hayrın her çeşidini isterim; yakın olsun, uzak olsun; bildiğim olsun, bilmediğim olsun; bütün şerlerden de sana sığınırım; yakın olsun, uzak olsun; bildiğim şer olsun, bilmediğim şer olsun.
Allahım! Kulun ve peygamberin Muhammed'in senden istediği şeyleri senden ben de istiyorum.
Kulun ve peygamberin hangi şerlerden sana sığınmışsa ben de o şerlerden sana sığınıyorum.
Allahım!
Ben senden-, cenneti ve cennete götüren söz ve amel(de beni muvaffak kılman)ı istiyorum. Ateşten ve ateşe götüren söz ve fiillerden de sana sığınıyorum.
Ve dahi benim hakkımda hükmettiğin her kaza ve kaderi hayırlı kılmanı senden diliyorum."
(Kutubi Sitte 7112)
#Ecrin
"Allahım ben senden hayrın her çeşidini isterim; yakın olsun, uzak olsun; bildiğim olsun, bilmediğim olsun; bütün şerlerden de sana sığınırım; yakın olsun, uzak olsun; bildiğim şer olsun, bilmediğim şer olsun.
Allahım! Kulun ve peygamberin Muhammed'in senden istediği şeyleri senden ben de istiyorum.
Kulun ve peygamberin hangi şerlerden sana sığınmışsa ben de o şerlerden sana sığınıyorum.
Allahım!
Ben senden-, cenneti ve cennete götüren söz ve amel(de beni muvaffak kılman)ı istiyorum. Ateşten ve ateşe götüren söz ve fiillerden de sana sığınıyorum.
Ve dahi benim hakkımda hükmettiğin her kaza ve kaderi hayırlı kılmanı senden diliyorum."
(Kutubi Sitte 7112)
#Ecrin
24 Ekim 2017 Salı
ÖLÜM KOLAYLIĞI ZİKİR
Zikir kalbe yerleşirse, ölüm anında da muhakkak
dile gelen zikir olur. Ölüm saniyenin binde birinde
gelir. Akıl ve ilim binde bir saniyelik meseleye
yetişemez. Ölen kimsenin aklına ne ilim, ne de
mülk gelir. Ne halde yaşamışsa o anda o sıfat tecelli
eder. Bu yüzden kalpte zikre ülfet ve ünsiyet kazanmanın asıl büyük maksadı ölümdeki iman
içindir. Bir insanın ölürken son kelimesi “Allah” veya
Esma- yı Hüsnâ'dan bir zikir olursa, o kimse
muhakkak imanla ruh teslim eder. Ehl -i tasavvufun
milyonlarca zikir çekmesi, kalbin Allah'ın zikrine
ünsiyet ve ülfet peyda ederek dilin, kalbin, aklın bununla meşgul olması, İslâm'ın ve imanın o kulun
kalbinde meleke haline gelmesi içindir. Yani bütün mesele dile ve kalbe Allah'ın zikrini
yerleştirmektir. Beklenmedik bir olayla karşılaşan
insanın ağzından çıkan kelimeye bakalım. Ah,
anam, babam, vay... gibi sözler değil de, ya Allah,
elhamdülillah, estağfirullah , bismillah... gibi
kelimeler çıkıyorsa, o insan iman ile ölür.
Mehmed Ildırar Allah rahmet etsin insallah...
dile gelen zikir olur. Ölüm saniyenin binde birinde
gelir. Akıl ve ilim binde bir saniyelik meseleye
yetişemez. Ölen kimsenin aklına ne ilim, ne de
mülk gelir. Ne halde yaşamışsa o anda o sıfat tecelli
eder. Bu yüzden kalpte zikre ülfet ve ünsiyet kazanmanın asıl büyük maksadı ölümdeki iman
içindir. Bir insanın ölürken son kelimesi “Allah” veya
Esma- yı Hüsnâ'dan bir zikir olursa, o kimse
muhakkak imanla ruh teslim eder. Ehl -i tasavvufun
milyonlarca zikir çekmesi, kalbin Allah'ın zikrine
ünsiyet ve ülfet peyda ederek dilin, kalbin, aklın bununla meşgul olması, İslâm'ın ve imanın o kulun
kalbinde meleke haline gelmesi içindir. Yani bütün mesele dile ve kalbe Allah'ın zikrini
yerleştirmektir. Beklenmedik bir olayla karşılaşan
insanın ağzından çıkan kelimeye bakalım. Ah,
anam, babam, vay... gibi sözler değil de, ya Allah,
elhamdülillah, estağfirullah , bismillah... gibi
kelimeler çıkıyorsa, o insan iman ile ölür.
Mehmed Ildırar Allah rahmet etsin insallah...
23 Ekim 2017 Pazartesi
CİNLER İN BİLGİ ÇALMASI
CİNLERİN BİLGİ ÇALMALARI
CİN SURESİ 8.AYET - “ Doğrusu biz ( melekleri dinlemek için ) göğü yokladık, fakat onu sert bekçilerle ve onu akıp yakan alevlerle dolu bulduk.”
9- Ve biz önceden meleklerden haber dinlemek için onların oturulacak yerine otururduk. Artık kim dinlemek isterse, kendisini gözetleyen bir alev buluyor.”
( Peygamberimiz ( sav ) geldikten sonra cinler, meleklerin bulunduğu bölümlere giremez olmuşlar. Böylece bilgi çalıp kâhinlere getiremez olmuşlardır.)
10- “ Yeryüzünde, bir fenalık mı istendi, yoksa Rableri onlar için bir hayır mı diledi, doğrusu biz, bilemeyiz.”
11- “ Hakikaten biz cinlerden iman etmiş iyi kimseler olduğu gibi, bunun dışında olan kötülerde var; biz çeşit çeşit yollar tutmuşuzdur.”
12- “ Hakikaten biz Kur’an’ı dinleyince anladık ki, yeryüzünde kalsak da Allah’ı asla aciz bırakamayız, göğe kaçmakla da O’nu asla aciz bırakamayız ( elinden kurtulamayız ).”
13- “ Hiç şüphesiz biz, hidayet rehberini ( Kur’an’ı ) dinleyince, ona iman ettik. Kim de Rabbine iman ederse, ne hakkının eksik verilmesinden ne de zulme ve zillete uğramaktan endişe eder.”
14- “ Doğrusu biz cinlerden Müslüman olanlar da var, hak yoldan sapan zalimler de vardır. Müslüman olanlar ise, işte onlar, doğru yolu araştırıp bulanlardır.”
15- “ Hak yoldan sapanlar ise, artık cehenneme odun olmuşlardır.”
CİN SURESİ 8.AYET - “ Doğrusu biz ( melekleri dinlemek için ) göğü yokladık, fakat onu sert bekçilerle ve onu akıp yakan alevlerle dolu bulduk.”
9- Ve biz önceden meleklerden haber dinlemek için onların oturulacak yerine otururduk. Artık kim dinlemek isterse, kendisini gözetleyen bir alev buluyor.”
( Peygamberimiz ( sav ) geldikten sonra cinler, meleklerin bulunduğu bölümlere giremez olmuşlar. Böylece bilgi çalıp kâhinlere getiremez olmuşlardır.)
10- “ Yeryüzünde, bir fenalık mı istendi, yoksa Rableri onlar için bir hayır mı diledi, doğrusu biz, bilemeyiz.”
11- “ Hakikaten biz cinlerden iman etmiş iyi kimseler olduğu gibi, bunun dışında olan kötülerde var; biz çeşit çeşit yollar tutmuşuzdur.”
12- “ Hakikaten biz Kur’an’ı dinleyince anladık ki, yeryüzünde kalsak da Allah’ı asla aciz bırakamayız, göğe kaçmakla da O’nu asla aciz bırakamayız ( elinden kurtulamayız ).”
13- “ Hiç şüphesiz biz, hidayet rehberini ( Kur’an’ı ) dinleyince, ona iman ettik. Kim de Rabbine iman ederse, ne hakkının eksik verilmesinden ne de zulme ve zillete uğramaktan endişe eder.”
14- “ Doğrusu biz cinlerden Müslüman olanlar da var, hak yoldan sapan zalimler de vardır. Müslüman olanlar ise, işte onlar, doğru yolu araştırıp bulanlardır.”
15- “ Hak yoldan sapanlar ise, artık cehenneme odun olmuşlardır.”
20 Ekim 2017 Cuma
ŞEYTAN ÜÇ ÇEŞİTTİR
ŞEYTAN 3 ÇEŞİTTİR
Şeytan üç çeşittir: İblis, nefs ve kötü arkadaş.
1- İblis ve avaneleri:
Bu şeytanlar, cin sınıfından ve İblis’in soyundandır. İblis çok âlim idi. Âdem aleyhisselama karşı secde etmesi emredilince, kibirlenip, secde etmedi. Daha önce meleklerin hocasıyken, sonra ebedi olarak lanetlendi ve şeytanların reisi oldu.
2- İnsanın nefsi:
İçimizde bulunur, hep kötülük isteyen bir kuvvettir. Bu, şeytana göre daha zararlıdır; çünkü içtedir. İçteki yara gibi tedavisi zordur. Şeytan, bir konuda, bir kere vesvese verip gider. Nefs, çok inatçıdır, aldatıncaya kadar uğraşır. İmam-ı Rabbani hazretleri buyuruyor ki:
Şeytandan gelen hastalıklar, küçük bir ilaçla kolayca giderilebilir. Nefsimiz, her zaman yanımızda bulunan, azılı can düşmanıdır. Dışarıdaki düşmanımız, bu iç düşmanın yardımıyla bize saldırır. Onun yardımıyla bizi yaralar. Nefsin her isteği, Allahü teâlânın yasak ettiği şeylerdir. Her işi, sahibi olan ve bütün iyiliklerin sahibi bulunan Allahü teâlâya karşı gelmektir. Hep, kendi can düşmanı olan şeytana uyar.
3- Kötü arkadaş:
Üç düşmanın en tehlikelisi budur. Dünyada rezil eder, ahirette Cehenneme götürür. Kitap, gazete, dergi, radyo, TV, internet siteleri de, birer arkadaştır. Bunlar kötü olursa, felaket olur. Bir hadis-i şerif meali şöyledir:
(Kişinin dini arkadaşının dini gibidir. Kiminle dostluk ettiğine dikkat et.) [Hâkim]
Allahü teâlâ, Davud aleyhisselama da şöyle vahyetti:
(Beni sevmeyenlerle arkadaşlık etme! Bunlar senin düşmanındır. Kalbini karartır ve seni benden uzaklaştırır.)
[İmam Gazali]>
Şeytan üç çeşittir: İblis, nefs ve kötü arkadaş.
1- İblis ve avaneleri:
Bu şeytanlar, cin sınıfından ve İblis’in soyundandır. İblis çok âlim idi. Âdem aleyhisselama karşı secde etmesi emredilince, kibirlenip, secde etmedi. Daha önce meleklerin hocasıyken, sonra ebedi olarak lanetlendi ve şeytanların reisi oldu.
2- İnsanın nefsi:
İçimizde bulunur, hep kötülük isteyen bir kuvvettir. Bu, şeytana göre daha zararlıdır; çünkü içtedir. İçteki yara gibi tedavisi zordur. Şeytan, bir konuda, bir kere vesvese verip gider. Nefs, çok inatçıdır, aldatıncaya kadar uğraşır. İmam-ı Rabbani hazretleri buyuruyor ki:
Şeytandan gelen hastalıklar, küçük bir ilaçla kolayca giderilebilir. Nefsimiz, her zaman yanımızda bulunan, azılı can düşmanıdır. Dışarıdaki düşmanımız, bu iç düşmanın yardımıyla bize saldırır. Onun yardımıyla bizi yaralar. Nefsin her isteği, Allahü teâlânın yasak ettiği şeylerdir. Her işi, sahibi olan ve bütün iyiliklerin sahibi bulunan Allahü teâlâya karşı gelmektir. Hep, kendi can düşmanı olan şeytana uyar.
3- Kötü arkadaş:
Üç düşmanın en tehlikelisi budur. Dünyada rezil eder, ahirette Cehenneme götürür. Kitap, gazete, dergi, radyo, TV, internet siteleri de, birer arkadaştır. Bunlar kötü olursa, felaket olur. Bir hadis-i şerif meali şöyledir:
(Kişinin dini arkadaşının dini gibidir. Kiminle dostluk ettiğine dikkat et.) [Hâkim]
Allahü teâlâ, Davud aleyhisselama da şöyle vahyetti:
(Beni sevmeyenlerle arkadaşlık etme! Bunlar senin düşmanındır. Kalbini karartır ve seni benden uzaklaştırır.)
[İmam Gazali]>
18 Ekim 2017 Çarşamba
TÖVBE İLE AÇILAN KAPILAR
Evliyâ zatlardan Fahreddîn-i Acemî hazretlerine, “rahmetullahi teâlâ aleyh” bir gün birkaç kişi geldi ve herbiri bir sıkıntısını arzedip, çâresini sordular.
Birincisi;- Ey efendim, ben çok sıkılıyorum, ne yapmamı tavsiye edersiniz? diye sordu. Büyük Velî cevâbında;
- Öyleyse çok tövbe istiğfâr et! O zaman hiç sıkılmazsın, buyurdu.
İkincisi arzetti:
- Hastayım efendim, ne yapayım?
- Çok tövbe istiğfâr eyle!
Üçüncüsü sordu:
- Ben de maddî sıkıntı içindeyim. Ne tavsiye edersiniz efendim?
- Tövbe istiğfâr eyle!
- Hanımla geçinemiyoruz efendim.
- Tövbe istiğfâr eyle!
- Çocuğumuz olmuyor efendim.
- Tövbe istiğfâr eyle!
Hayretle birbirlerine bakıp;
- Efendim, hepimize de istiğfâr etmemizi tavsiye ettiniz, hikmetini anlayamadık, dediler. Buyurdu ki:
İstiğfâr öyle bir anahtardır ki açılmıyan kapılar, onunla açılır. Zîra Allahü teâlâ;"Tövbe ederseniz imdâdınıza yetişirim!" buyuruyor Kur’ânı kerîmde.
Birincisi;- Ey efendim, ben çok sıkılıyorum, ne yapmamı tavsiye edersiniz? diye sordu. Büyük Velî cevâbında;
- Öyleyse çok tövbe istiğfâr et! O zaman hiç sıkılmazsın, buyurdu.
İkincisi arzetti:
- Hastayım efendim, ne yapayım?
- Çok tövbe istiğfâr eyle!
Üçüncüsü sordu:
- Ben de maddî sıkıntı içindeyim. Ne tavsiye edersiniz efendim?
- Tövbe istiğfâr eyle!
- Hanımla geçinemiyoruz efendim.
- Tövbe istiğfâr eyle!
- Çocuğumuz olmuyor efendim.
- Tövbe istiğfâr eyle!
Hayretle birbirlerine bakıp;
- Efendim, hepimize de istiğfâr etmemizi tavsiye ettiniz, hikmetini anlayamadık, dediler. Buyurdu ki:
İstiğfâr öyle bir anahtardır ki açılmıyan kapılar, onunla açılır. Zîra Allahü teâlâ;"Tövbe ederseniz imdâdınıza yetişirim!" buyuruyor Kur’ânı kerîmde.
16 Ekim 2017 Pazartesi
KURBANIN KURAN DA ANLATIMI
KUR’AN’DA KURBANIN ANLATILMASI
SAFFAT SURESİ 102 DEN 111’E KADAR
( SAFFAT Suresi 102. Ayet ) “Çocuk kendisiyle birlikte koşup yürüyecek yaşa gelince İbrahim ona, “Yavrum, ben rüyamda seni boğazladığımı gördüm. Düşün bakalım, ne dersin?” dedi. O da, “Babacığım, emrolunduğun şeyi yap. İnşaallah beni sabredenlerden bulacaksın” dedi
(103-104) “Nihayet her ikisi de (Allah’ın emrine) boyun eğip, İbrahim de onu (boğazlamak için) yüz üstü yere yatırınca ona, şöyle seslendik: “Ey İbrahim!”
( 105 ) “Gördüğün rüyanın hükmünü yerine getirdin. Şüphesiz biz iyilik yapanları böyle mükâfatlandırırız.”
( 106 ) “Şüphesiz bu apaçık bir imtihandır.”
( 107 ) “Biz, (İbrahim’e) büyük bir kurbanlık vererek onu (İsmail’i) kurtardık.”
(107-111) “Biz, oğluna bedel ona büyük bir kurban verdik. Geriden gelecekler arasında ona (iyi bir nam) bıraktık: İbrahim'e selam! dedik. Biz iyileri böyle mükâfatlandırırız. Çünkü o, bizim mümin kullarımızdandır.”
İşte Peygamberlerin imtihanı, en ağır imtihan, yıllar sonra bulduğu evladını Allah ( c.c ) için kurban edecek mi?
İbrahim ( as ) Rabbini tercih etti, mükafatını aldı. Bizde Rabbimizin emirlerini en önde tutarsak, kaybetmez kazanırız, evlatlarımızın da, eşlerimizin de, malımızın da iki dünyada gününü görürüz.
Tekbir getirelim: "Allahu ekber Allahu ekber, Lâ ilâhe illallahu vallahu ekber. Allahu ekber ve lillahi'l-hamd"
SAFFAT SURESİ 102 DEN 111’E KADAR
( SAFFAT Suresi 102. Ayet ) “Çocuk kendisiyle birlikte koşup yürüyecek yaşa gelince İbrahim ona, “Yavrum, ben rüyamda seni boğazladığımı gördüm. Düşün bakalım, ne dersin?” dedi. O da, “Babacığım, emrolunduğun şeyi yap. İnşaallah beni sabredenlerden bulacaksın” dedi
(103-104) “Nihayet her ikisi de (Allah’ın emrine) boyun eğip, İbrahim de onu (boğazlamak için) yüz üstü yere yatırınca ona, şöyle seslendik: “Ey İbrahim!”
( 105 ) “Gördüğün rüyanın hükmünü yerine getirdin. Şüphesiz biz iyilik yapanları böyle mükâfatlandırırız.”
( 106 ) “Şüphesiz bu apaçık bir imtihandır.”
( 107 ) “Biz, (İbrahim’e) büyük bir kurbanlık vererek onu (İsmail’i) kurtardık.”
(107-111) “Biz, oğluna bedel ona büyük bir kurban verdik. Geriden gelecekler arasında ona (iyi bir nam) bıraktık: İbrahim'e selam! dedik. Biz iyileri böyle mükâfatlandırırız. Çünkü o, bizim mümin kullarımızdandır.”
İşte Peygamberlerin imtihanı, en ağır imtihan, yıllar sonra bulduğu evladını Allah ( c.c ) için kurban edecek mi?
İbrahim ( as ) Rabbini tercih etti, mükafatını aldı. Bizde Rabbimizin emirlerini en önde tutarsak, kaybetmez kazanırız, evlatlarımızın da, eşlerimizin de, malımızın da iki dünyada gününü görürüz.
Tekbir getirelim: "Allahu ekber Allahu ekber, Lâ ilâhe illallahu vallahu ekber. Allahu ekber ve lillahi'l-hamd"
TEŞRİK TEKBİRİ VE MANASI
TEŞRİK TEKBİRLERİNİN BAŞLANGICI VE MANASI
Teşrîk tekbirlerinin başlangıcı Hz. İbrahim'in oğlu İsmail'i kurban etme olayına kadar uzanır. İbrahim (a.s), gördüğü sahih rüya üzerine oğlunu Allah yolunda kurban etmeye karar verir.
Kurban hazırlıkları sırasında Cebrail (a.s) gökten buna bedel olarak bir koç getirir. Dünya semasına ulaştığında yetişememe endişesi ile Cebrail (a.s); "Allahu ekber Allahu ekber" diyerek tekbir getirir. İbrahim (a.s) bu sesi işitince başını gökyüzüne çevirir ve onun bir koçla geldiğini görünce; "Lâ ilâhe illâllahu vallahu ekber" diye cevap verir.
Bu tekbir ve tevhîd kelimelerini işiten ve kurban edilmeyi bekleyen İsmail (a.s) da; "Allahu ekber velillâhi'l-hamd" der. Böylece kıyamet gününe kadar sürecek büyük bir sünnet başlatılmış olur (es-Saffât, 37/102, 107; )
MANASI
"Allahu ekber Allahu ekber, Lâ ilâhe illallahu vallahu ekber. Allahu ekber ve lillahi'l-hamd" diye tekbir getirilir ki, buna "teşrîk tekbiri" denir.
Anlamı şöyledir: "Allah herşeyden yücedir, Allah herşeyden yücedir. Allah'tan başka ilâh yoktur.
O Allah herşeyden yücedir, Allah herşeyden yücedir. Hamd Allah'a mahsustur". Tekbirlerin bu şekli Hz. Ali ve Abdullah b. Mes'ûd (r. anhümâ)'ya dayanır.
Teşrîk tekbirlerinin başlangıcı Hz. İbrahim'in oğlu İsmail'i kurban etme olayına kadar uzanır. İbrahim (a.s), gördüğü sahih rüya üzerine oğlunu Allah yolunda kurban etmeye karar verir.
Kurban hazırlıkları sırasında Cebrail (a.s) gökten buna bedel olarak bir koç getirir. Dünya semasına ulaştığında yetişememe endişesi ile Cebrail (a.s); "Allahu ekber Allahu ekber" diyerek tekbir getirir. İbrahim (a.s) bu sesi işitince başını gökyüzüne çevirir ve onun bir koçla geldiğini görünce; "Lâ ilâhe illâllahu vallahu ekber" diye cevap verir.
Bu tekbir ve tevhîd kelimelerini işiten ve kurban edilmeyi bekleyen İsmail (a.s) da; "Allahu ekber velillâhi'l-hamd" der. Böylece kıyamet gününe kadar sürecek büyük bir sünnet başlatılmış olur (es-Saffât, 37/102, 107; )
MANASI
"Allahu ekber Allahu ekber, Lâ ilâhe illallahu vallahu ekber. Allahu ekber ve lillahi'l-hamd" diye tekbir getirilir ki, buna "teşrîk tekbiri" denir.
Anlamı şöyledir: "Allah herşeyden yücedir, Allah herşeyden yücedir. Allah'tan başka ilâh yoktur.
O Allah herşeyden yücedir, Allah herşeyden yücedir. Hamd Allah'a mahsustur". Tekbirlerin bu şekli Hz. Ali ve Abdullah b. Mes'ûd (r. anhümâ)'ya dayanır.
14 Ekim 2017 Cumartesi
BORÇLUYA YARDIM
BORÇLUYA YARDIM
BAKARA SURESİ 280. AYET
“ Eğer borçlu sıkıntı içinde bulunuyorsa, o halde ona geniş bir zamana kadar mühlet verin. Alacağınızı sadaka olarak bağışlamanız bir bilseniz sizin için çok daha hayırlıdır.
Sıkıntı içinde olan bir Müslüman’ a yardım, dinimizde çok önemlidir. Rabbimiz kolaylık için borç verenin, iyi niyetli borçlu parasını ödeyemiyor ise biraz daha zaman vermesini, durumumuzda iyi ise bağışlarsak sadaka sevabı alacağımızı, bağışlamanın Allah (c.c ) nin daha hoşuna gideceğini bildirmiştir.
İnsanlar arasında sevgiye önem veren dinimiz, borçluya el uzatma ile arada sevgi bağı oluşacağını, toplumun daha huzurlu olacağını bildirmiştir.
İnsanlara faizli borç veren insanlardan mümkünse borç istememelidir. Bu bir yardım değil, insanları soymaktır. Dinimiz bunu yasaklamıştır.
"Eğer Allah'a içten gelen istekle ödünç verirseniz, Allah onu sizin için kat kat artırır ve sizi bağışlar. " (Tegâbun, 64/17).
Bir hadis-i şerif’te ise Peygamber Efendimiz (s.a.v.) söyle buyurmuştur:
“Sadaka 10 misliyle, borç 18 misliyle mükâfatlandırılır.”
(et-Tergîb ve't-Terhîb, II, 40).
BAKARA SURESİ 280. AYET
“ Eğer borçlu sıkıntı içinde bulunuyorsa, o halde ona geniş bir zamana kadar mühlet verin. Alacağınızı sadaka olarak bağışlamanız bir bilseniz sizin için çok daha hayırlıdır.
Sıkıntı içinde olan bir Müslüman’ a yardım, dinimizde çok önemlidir. Rabbimiz kolaylık için borç verenin, iyi niyetli borçlu parasını ödeyemiyor ise biraz daha zaman vermesini, durumumuzda iyi ise bağışlarsak sadaka sevabı alacağımızı, bağışlamanın Allah (c.c ) nin daha hoşuna gideceğini bildirmiştir.
İnsanlar arasında sevgiye önem veren dinimiz, borçluya el uzatma ile arada sevgi bağı oluşacağını, toplumun daha huzurlu olacağını bildirmiştir.
İnsanlara faizli borç veren insanlardan mümkünse borç istememelidir. Bu bir yardım değil, insanları soymaktır. Dinimiz bunu yasaklamıştır.
"Eğer Allah'a içten gelen istekle ödünç verirseniz, Allah onu sizin için kat kat artırır ve sizi bağışlar. " (Tegâbun, 64/17).
Bir hadis-i şerif’te ise Peygamber Efendimiz (s.a.v.) söyle buyurmuştur:
“Sadaka 10 misliyle, borç 18 misliyle mükâfatlandırılır.”
(et-Tergîb ve't-Terhîb, II, 40).
10 Ekim 2017 Salı
HIZIR AS HAYATTA MI
HIZIR AS HAYATTA MI
BİRİNCİ MEKTUP
Birinci Sual: Hazret-i Hızır Aleyhisselâm hayatta mıdır? Hayatta ise niçin bazı mühim ülema hayatını kabul etmiyorlar?
Elcevab: Hayattadır, fakat meratib-i hayat beştir. O, ikinci mertebededir. Bu sebebden bazı ülema hayatında şübhe etmişler.
Birinci Tabaka-i Hayat: Bizim hayatımızdır ki, çok kayıdlarla mukayyeddir.
İkinci Tabaka-i Hayat: Hazret-i Hızır ve İlyas Aleyhimesselâm'ın hayatlarıdır ki, bir derece serbesttir. Yani bir vakitte pek çok yerlerde bulunabilirler. Bizim gibi beşeriyet levazımatıyla daimî mukayyed değillerdir. Bazan istedikleri vakit bizim gibi yerler, içerler; fakat bizim gibi mecbur değillerdir.
Tevatür derecesinde ehl-i şuhud ve keşif olan evliyanın, Hazret-i Hızır ile maceraları, bu tabaka-i hayatı tenvir ve isbat eder. Hattâ makamat-ı velayette bir makam vardır ki, "Makam-ı Hızır" tabir edilir. O makama gelen bir veli, Hızır'dan ders alır ve Hızır ile görüşür. Fakat bazan o makam sahibi yanlış olarak, ayn-ı Hızır telakki olunur.
MEKTUBAT SAİD NURSİ
BİRİNCİ MEKTUP
Birinci Sual: Hazret-i Hızır Aleyhisselâm hayatta mıdır? Hayatta ise niçin bazı mühim ülema hayatını kabul etmiyorlar?
Elcevab: Hayattadır, fakat meratib-i hayat beştir. O, ikinci mertebededir. Bu sebebden bazı ülema hayatında şübhe etmişler.
Birinci Tabaka-i Hayat: Bizim hayatımızdır ki, çok kayıdlarla mukayyeddir.
İkinci Tabaka-i Hayat: Hazret-i Hızır ve İlyas Aleyhimesselâm'ın hayatlarıdır ki, bir derece serbesttir. Yani bir vakitte pek çok yerlerde bulunabilirler. Bizim gibi beşeriyet levazımatıyla daimî mukayyed değillerdir. Bazan istedikleri vakit bizim gibi yerler, içerler; fakat bizim gibi mecbur değillerdir.
Tevatür derecesinde ehl-i şuhud ve keşif olan evliyanın, Hazret-i Hızır ile maceraları, bu tabaka-i hayatı tenvir ve isbat eder. Hattâ makamat-ı velayette bir makam vardır ki, "Makam-ı Hızır" tabir edilir. O makama gelen bir veli, Hızır'dan ders alır ve Hızır ile görüşür. Fakat bazan o makam sahibi yanlış olarak, ayn-ı Hızır telakki olunur.
MEKTUBAT SAİD NURSİ
İHLAS SURESİ SIRLARI
Resûlullâh Efendimiz (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) Buyurdular:
“Yedi kat gökler ve yedi kat yer Kul hüvallâhü ehad’ üzerine kurulmuştur (Allâhü Teâlâ’nın birliğine delâlet için yaratılmışlardır).” (Câmiulkebîr).
“Kul hüvallâhü ehad sûresini okuyan Kur’ân-ı Kerîm’in üçte birini okumuş gibi olur.” (Ahmed ve Nesâî)
“Yatağına Fâtiha ve Kul hüvallâhü ehad sûresini okuyup yattığın zaman ölüm hâriç her şeyden emîn olursun.” (Bezzâr)
“Kim yatağına geldiğinde üç defa Kul hüvallâhü ehad sûresini ve Muavvizeteyn (Felak ve Nas) sûrelerini okursa; eğer -o gece- vefat ederse şehîd olarak ölür. Yaşarsa günahları bağışlanmış olarak yaşar.”
“Sabah ve akşam Kul hüvallâhü ehad, Felak ve Nâs sûrelerini üç defa oku, her şeyde sana yeter (Her türlü kötülüğü defeder.)” (Ebû Dâvûd, Tirmizî)
“Kim bir kabristandan geçer de Kul hüvallâhü ehad sûresini on bir defa okur, sonra sevabını ölülere hediye ederse, kabristandaki ölüler adedince okuyana ecir verilir.” (Selefî)
“Kim her gün elli defa Kul hüvallâhü ehad suresini okursa kıyâmet gününde ona “Ey Allâhü Teâlâ’yı medheden kişi, kalk ve cennete gir” denilir.”
“Kim Kul hüvallâhü ehad suresini namaz abdesti gibi kâmil abdest alıp Fâtiha ile başlayarak yüz defa okursa Allâhü Teâlâ her harf için on hasene (sevap) yazar, on derece yükseltir ve cennette ona on köşk binâ olunur.” (Beyhakî, Şuabu’l-İman)
“Kim her gün Kul hüvallâhü ehad sûresini iki yüz defa okursa -kul hakkı hâriç- elli senelik günahları bağışlanır.” (Tirmizî)
“Kim arefe akşamı Kul hüvallâhü ehad suresini bin defa okursa Allâhü Teâlâ ona istediği şeyi verir.”
ALLAH RIZASI için PAYLAŞALIM..!!!
“Yedi kat gökler ve yedi kat yer Kul hüvallâhü ehad’ üzerine kurulmuştur (Allâhü Teâlâ’nın birliğine delâlet için yaratılmışlardır).” (Câmiulkebîr).
“Kul hüvallâhü ehad sûresini okuyan Kur’ân-ı Kerîm’in üçte birini okumuş gibi olur.” (Ahmed ve Nesâî)
“Yatağına Fâtiha ve Kul hüvallâhü ehad sûresini okuyup yattığın zaman ölüm hâriç her şeyden emîn olursun.” (Bezzâr)
“Kim yatağına geldiğinde üç defa Kul hüvallâhü ehad sûresini ve Muavvizeteyn (Felak ve Nas) sûrelerini okursa; eğer -o gece- vefat ederse şehîd olarak ölür. Yaşarsa günahları bağışlanmış olarak yaşar.”
“Sabah ve akşam Kul hüvallâhü ehad, Felak ve Nâs sûrelerini üç defa oku, her şeyde sana yeter (Her türlü kötülüğü defeder.)” (Ebû Dâvûd, Tirmizî)
“Kim bir kabristandan geçer de Kul hüvallâhü ehad sûresini on bir defa okur, sonra sevabını ölülere hediye ederse, kabristandaki ölüler adedince okuyana ecir verilir.” (Selefî)
“Kim her gün elli defa Kul hüvallâhü ehad suresini okursa kıyâmet gününde ona “Ey Allâhü Teâlâ’yı medheden kişi, kalk ve cennete gir” denilir.”
“Kim Kul hüvallâhü ehad suresini namaz abdesti gibi kâmil abdest alıp Fâtiha ile başlayarak yüz defa okursa Allâhü Teâlâ her harf için on hasene (sevap) yazar, on derece yükseltir ve cennette ona on köşk binâ olunur.” (Beyhakî, Şuabu’l-İman)
“Kim her gün Kul hüvallâhü ehad sûresini iki yüz defa okursa -kul hakkı hâriç- elli senelik günahları bağışlanır.” (Tirmizî)
“Kim arefe akşamı Kul hüvallâhü ehad suresini bin defa okursa Allâhü Teâlâ ona istediği şeyi verir.”
ALLAH RIZASI için PAYLAŞALIM..!!!
8 Ekim 2017 Pazar
EVLİ BİRİNE AŞIK OLUNUR MU
EVLİLİKLER MUGADDESTİR
Evlenirken duyurulma şartı var. Bunlara kötü gözle bakılmaması, yuvalarına zarar gelmemesi içindir.
Beyinlerimizi yıkadılar, evli birine aşık olunabilirmiş. Kalbe söz geçmemiş, evliliğinde mutsuzmuş. . vs
Aşık olduğuyla mutlu olacağını kim söyledi. Komşunun tavuğu komşuya kaz görünür misali.
Etrafımızda örnekleri var, kaçıp gidiyor. Hayatı zindan oluyor. Geride bıraktıklarının ahı, özlemi, yanındakinin daha kötü çıkması , toplumun ayıplaması. . vs
DİNİMİZ NE DİYOR
PEYGAMBERİMİZ SAV :
Müslümanın müslümana malı, ırzı ve kanı haramdır. Müslüman kardeşini hor görmesi, kişiye şer olarak yeter."
(Ebu Davud, Edeb,4)
HUCURAT 10. AYET
: Mü’minler ancak kardeştirler. Öyleyse kardeşlerinizin arasını düzeltin. Allah’a karşı gelmekten sakının ki size merhamet edilsin.
Gerisi size kalmış.
Hz Ali ra. "Allahtan korkmuyorsan , kuldan utanmıyorsan istediğini yap. "
PEYGAMBERİMİZ SAV : "Kim imkansız aşk hastalığına tutulurda, onu gizlerse cennetlik tir. "
Evlenirken duyurulma şartı var. Bunlara kötü gözle bakılmaması, yuvalarına zarar gelmemesi içindir.
Beyinlerimizi yıkadılar, evli birine aşık olunabilirmiş. Kalbe söz geçmemiş, evliliğinde mutsuzmuş. . vs
Aşık olduğuyla mutlu olacağını kim söyledi. Komşunun tavuğu komşuya kaz görünür misali.
Etrafımızda örnekleri var, kaçıp gidiyor. Hayatı zindan oluyor. Geride bıraktıklarının ahı, özlemi, yanındakinin daha kötü çıkması , toplumun ayıplaması. . vs
DİNİMİZ NE DİYOR
PEYGAMBERİMİZ SAV :
Müslümanın müslümana malı, ırzı ve kanı haramdır. Müslüman kardeşini hor görmesi, kişiye şer olarak yeter."
(Ebu Davud, Edeb,4)
HUCURAT 10. AYET
: Mü’minler ancak kardeştirler. Öyleyse kardeşlerinizin arasını düzeltin. Allah’a karşı gelmekten sakının ki size merhamet edilsin.
Gerisi size kalmış.
Hz Ali ra. "Allahtan korkmuyorsan , kuldan utanmıyorsan istediğini yap. "
PEYGAMBERİMİZ SAV : "Kim imkansız aşk hastalığına tutulurda, onu gizlerse cennetlik tir. "
7 Ekim 2017 Cumartesi
TESETTÜR MODASI
BU FETVAYI KİMDEN ALDIN MÜSLÜMAN ???
Eşarbı VAKKO'dan Alınmış Bone,
İnanması Çok Zor Allah'ım Bu Ne ?
Altında Pantolon Modaymış Yine,
Giyinmenin Manası Örtünmek İnan,
BU FETVAYI KİMDEN ALDIN MÜSLÜMAN ???
Kısa Pardesüler Dizden Yukarı,
Renk Renk Başörtüler Kırmızı Sarı,
Yüz Metre Öteden Parlar Jakarı,
İslam'i Kıyafet Bu Değil İnan,
BU FETVAYI KİMDEN ALDIN MÜSLÜMAN ???
Daracık Pardesü Yırtmaç Yarısı,
Tamamen Ortada Vücut Yarısı,
Başları Döndürür Parfüm Kokusu,
Kadının Ziyneti Haya'dır İnan,
BU FETVAYI KİMDEN ALDIN MÜSLÜMAN ???
Ten Rengi Çoraplar gGrmez Setreni,
Modaya Geçecek Alman Ketreni,
Eli Kolu Kuyumcu Vitrini,
İslam'i Yaşayış Bu Değil İnan,
BU FETVAYI KİMDEN ALDIN MÜSLÜMAN ???
Moda Diye Bizi Soydular,
Örtümüzü Soyup Bir Kenara Koydular,
Bizi Öyle Görüp Sevinç Duydular,
Bizim Dinimizde Bu Yoktur İnan,
BU FETVAYI KİMDEN ALDIN MÜSLÜMAN ???
Modern Müslüman'ın İşi Pratik,
Evinde Eşyası Var Hep Otomatik,
Dokun Parmağını Bütün İşler Bitik,
Bu Rahatlık Bizi Bizden Aldı İnan,
Sadece Mutluluk Bu Değil İnan,
BU FETVAYI KİMDEN ALDIN MÜSLÜMAN ???
Kimisi Avamdan Kimisi Derviş,
Gözleri Sürmeli Topuk Bir Karış,
Modern Müslüman Böyle Giyermiş,
İslam'ın Özünde Bu Yoktur İnan,
BU FETVAYI KİMDEN ALDIN MÜSLÜMAN ???
Üstünde Pantolon Kılarsın Namaz,
Ne Olur Sözümü Dinlesen Biraz,
Rasulullah Seni Böyle Tanımaz,
Sünnet'i Yaşamış Olmazsın İnan,
BU FETVAYI KİMDEN ALDIN MÜSLÜMAN ???
Zamanı Çaldı Dizi Filmler,
Rafları Süsledi Cilt Cilt İlimler,
Bizi Görse Kahrolurdu Alimler,
İslam'i Yaşayış Bu Değil İnan,
BU FETVAYI KİMDEN ALDIN MÜSLÜMAN ???
Süslenir Püslenir Gezer Düğünde,
Yeri Baş Köşedir Paralı Günde,
Allah İçin Nefes Tüket Bir Günde,
İslam'i Yaşayış Bu Değil İnan,
BU FETVAYI KİMDEN ALDIN MÜSLÜMAN ???
Birde Deriz Müslüman'ız Hepimiz,
Kötülük Düşünmem Kalbimiz Temiz,
Namaz Borcumuzdur Elbet Birgün Öderiz,
Gerçek Müslümanlık Bu Değil İnan,
BU FETVAYI NERDEN ALDIN MÜSLÜMAN ???
Sormayın Dertliyim Bunlardan Yana,
Şanlı Tarihine Dönüp Bir Baksana,
Üzülmez Mi Görse Fatıma Ana ?
Allah Seni Konu Yaptı Kuran’a,
Ahzab Suresi'nde Geçiyor İnan,
BU FETVAYI KİMDEN ALDIN MÜSLÜMAN ???
Eşarbı VAKKO'dan Alınmış Bone,
İnanması Çok Zor Allah'ım Bu Ne ?
Altında Pantolon Modaymış Yine,
Giyinmenin Manası Örtünmek İnan,
BU FETVAYI KİMDEN ALDIN MÜSLÜMAN ???
Kısa Pardesüler Dizden Yukarı,
Renk Renk Başörtüler Kırmızı Sarı,
Yüz Metre Öteden Parlar Jakarı,
İslam'i Kıyafet Bu Değil İnan,
BU FETVAYI KİMDEN ALDIN MÜSLÜMAN ???
Daracık Pardesü Yırtmaç Yarısı,
Tamamen Ortada Vücut Yarısı,
Başları Döndürür Parfüm Kokusu,
Kadının Ziyneti Haya'dır İnan,
BU FETVAYI KİMDEN ALDIN MÜSLÜMAN ???
Ten Rengi Çoraplar gGrmez Setreni,
Modaya Geçecek Alman Ketreni,
Eli Kolu Kuyumcu Vitrini,
İslam'i Yaşayış Bu Değil İnan,
BU FETVAYI KİMDEN ALDIN MÜSLÜMAN ???
Moda Diye Bizi Soydular,
Örtümüzü Soyup Bir Kenara Koydular,
Bizi Öyle Görüp Sevinç Duydular,
Bizim Dinimizde Bu Yoktur İnan,
BU FETVAYI KİMDEN ALDIN MÜSLÜMAN ???
Modern Müslüman'ın İşi Pratik,
Evinde Eşyası Var Hep Otomatik,
Dokun Parmağını Bütün İşler Bitik,
Bu Rahatlık Bizi Bizden Aldı İnan,
Sadece Mutluluk Bu Değil İnan,
BU FETVAYI KİMDEN ALDIN MÜSLÜMAN ???
Kimisi Avamdan Kimisi Derviş,
Gözleri Sürmeli Topuk Bir Karış,
Modern Müslüman Böyle Giyermiş,
İslam'ın Özünde Bu Yoktur İnan,
BU FETVAYI KİMDEN ALDIN MÜSLÜMAN ???
Üstünde Pantolon Kılarsın Namaz,
Ne Olur Sözümü Dinlesen Biraz,
Rasulullah Seni Böyle Tanımaz,
Sünnet'i Yaşamış Olmazsın İnan,
BU FETVAYI KİMDEN ALDIN MÜSLÜMAN ???
Zamanı Çaldı Dizi Filmler,
Rafları Süsledi Cilt Cilt İlimler,
Bizi Görse Kahrolurdu Alimler,
İslam'i Yaşayış Bu Değil İnan,
BU FETVAYI KİMDEN ALDIN MÜSLÜMAN ???
Süslenir Püslenir Gezer Düğünde,
Yeri Baş Köşedir Paralı Günde,
Allah İçin Nefes Tüket Bir Günde,
İslam'i Yaşayış Bu Değil İnan,
BU FETVAYI KİMDEN ALDIN MÜSLÜMAN ???
Birde Deriz Müslüman'ız Hepimiz,
Kötülük Düşünmem Kalbimiz Temiz,
Namaz Borcumuzdur Elbet Birgün Öderiz,
Gerçek Müslümanlık Bu Değil İnan,
BU FETVAYI NERDEN ALDIN MÜSLÜMAN ???
Sormayın Dertliyim Bunlardan Yana,
Şanlı Tarihine Dönüp Bir Baksana,
Üzülmez Mi Görse Fatıma Ana ?
Allah Seni Konu Yaptı Kuran’a,
Ahzab Suresi'nde Geçiyor İnan,
BU FETVAYI KİMDEN ALDIN MÜSLÜMAN ???
EVLİLİKTE KADIN VE ERKEK GÖREVLERİ
Mü'min, hanımına karşı iyi huylu olmalı; onunla hoş sohbet etmeli, tatlı dille konuşmalıdır. Nitekim hadîs-i şerîfte: “İnsanların hayırlısı, ailesine hayırlı ve faydalı olan kimsedir.” buyrulmuştur.
Evine gelince hanımına selâm verip hâlini sormalı, şefkatle gönlünü almalıdır. Çünkü o evinde kendisinin dert ortağı, üzüntülü zamanında teselli veren hayat arkadaşıdır.
Çocukların terbiyesinde hanımına yardım etmelidir. Onu asla dövmemeli, dünya işlerindeki kusurlarından dolayı kötü söz söylememeli; yumuşaklıkla idare etmelidir.
Hanımına Kur'ân-ı Kerîm okumayı, dînin farzlarını ve edeblerini öğretmelidir.
Hanımı güzel huylu olup her hizmetini seve seve yaparsa ona duâ etmeli, Allâh'a da şükür ve hamd etmelidir. Çünkü erkek için iyi bir hanım, şükrü edâ edilemeyen bir nimettir.
Hanımının gizli hallerini ve ayıplarını herkesten saklamalı, hanımı kızınca susmalıdır. Bu tavır onun pişman olup özür dilemesine sebep olur.
Evin idaresi ve geçimi hususunda hanımıyla istişare etmeli, hanımını alakadar etmeyen sıkıntılarını ona anlatıp üzmemelidir
Hanımının yüzüne karşı ve arkasından hayır duâ etmelidir. (E. İbrahim Hakkı, Marifetname)
İYİ GEÇİNMENİN BAZI EDEPLERİ
Peygamber Efendimiz (s.a.v.) “Kocası kendisinden râzı olarak ölen kadın cennete girer” buyurdular. (Sünen-i Tirmizî)
Kadın, kocası içeri girdiğinde ayağa kalkmalı, güler yüzle karşılamalı, “Merhaba efendim, hoş geldiniz!” demelidir. Ceketini ve elinde bir şey varsa onu almalıdır.
Kocasının meşru emirlerine itâat etmeli, ondan izinsiz evinden bir yere gitmemeli; izinsiz (nâfile) oruç tutmamalıdır.
Malını ve güzelliğini kocasının başına kakmamalıdır.
Kocasının yemeğini hazırlamalı, elbiselerini temizlemelidir.
Sesini kocasının sesinden fazla yükseltmemeli; kocasına eziyet etmemelidir. Kocasını yüzüne karşı ve arkasından övmeli ve ona duâ etmelidir.
Kadın, kocasının ırzını ve malını korumalıdır. (Marifetname)
Evine gelince hanımına selâm verip hâlini sormalı, şefkatle gönlünü almalıdır. Çünkü o evinde kendisinin dert ortağı, üzüntülü zamanında teselli veren hayat arkadaşıdır.
Çocukların terbiyesinde hanımına yardım etmelidir. Onu asla dövmemeli, dünya işlerindeki kusurlarından dolayı kötü söz söylememeli; yumuşaklıkla idare etmelidir.
Hanımına Kur'ân-ı Kerîm okumayı, dînin farzlarını ve edeblerini öğretmelidir.
Hanımı güzel huylu olup her hizmetini seve seve yaparsa ona duâ etmeli, Allâh'a da şükür ve hamd etmelidir. Çünkü erkek için iyi bir hanım, şükrü edâ edilemeyen bir nimettir.
Hanımının gizli hallerini ve ayıplarını herkesten saklamalı, hanımı kızınca susmalıdır. Bu tavır onun pişman olup özür dilemesine sebep olur.
Evin idaresi ve geçimi hususunda hanımıyla istişare etmeli, hanımını alakadar etmeyen sıkıntılarını ona anlatıp üzmemelidir
Hanımının yüzüne karşı ve arkasından hayır duâ etmelidir. (E. İbrahim Hakkı, Marifetname)
İYİ GEÇİNMENİN BAZI EDEPLERİ
Peygamber Efendimiz (s.a.v.) “Kocası kendisinden râzı olarak ölen kadın cennete girer” buyurdular. (Sünen-i Tirmizî)
Kadın, kocası içeri girdiğinde ayağa kalkmalı, güler yüzle karşılamalı, “Merhaba efendim, hoş geldiniz!” demelidir. Ceketini ve elinde bir şey varsa onu almalıdır.
Kocasının meşru emirlerine itâat etmeli, ondan izinsiz evinden bir yere gitmemeli; izinsiz (nâfile) oruç tutmamalıdır.
Malını ve güzelliğini kocasının başına kakmamalıdır.
Kocasının yemeğini hazırlamalı, elbiselerini temizlemelidir.
Sesini kocasının sesinden fazla yükseltmemeli; kocasına eziyet etmemelidir. Kocasını yüzüne karşı ve arkasından övmeli ve ona duâ etmelidir.
Kadın, kocasının ırzını ve malını korumalıdır. (Marifetname)
6 Ekim 2017 Cuma
İÇİNDE KURAN OKUNAN EVLER
Kur'an-ı Kerim Okunan Evde Ne gibi Olaylar Olur ?
Kur’an’ın okunduğu yerde melekler ve temiz ruhlar da hazır bulunur.
Tilavet olunan her bir harf bir hava zerreciğinin içini doldurup atmosferin uhrevîleşmesine vesile olur.
Kur’an, okunduğu yere huzur, mutluluk ve bereket getirir.
Okuyana da, dinleyene de sevinç ve tarifsiz bir huzur verir.
Gam, tasa ve kederlerini dağıtır, ümitsizliklerini siler, onları manen canlı ve aktif bir hale getirir.
Her türlü vesvesenin o insanlardan uzaklaşmasına vesile olur.
Cinnî ve insî şeytanlara karşı onları korur.
Kur’an’ın bu yönünü Efendimiz’den (sallallahu aleyhi ve sellem), on sene O’na sadakatle hizmet eden, Hz. Enes naklediyor:
“Kur’an okunan evin hayrı artar. Böyle evlere melekler toplanır.”
Ebu Hureyre Hazretleri de naklettiğimiz hadisi biraz daha açıklayan bir başka rivayette bulunuyor:
Kur’an okunan evin hayrı artar; böyle bir ev, içinde oturanları sıkmaz. Bu evlere melekler toplanır; şeytanlar uzaklaşır. İçinde Kur’an okunan, anlam ve yorumuyla meşgul olunan ev, yıldızların yeryüzünü aydınlattığı gibi sema ehli için aydınlatılır.
Kuran okunmayan ev ise, harabeye benzer.
( BAŞKALARIDA OKUSUN diye PAYLAŞALIM )
Benzer paylaşımları okumak için,
Sayfamızı TAKİP ediniz.
BEĞENELİM..👉 ;👍 Salatü Selam-571
Kur’an’ın okunduğu yerde melekler ve temiz ruhlar da hazır bulunur.
Tilavet olunan her bir harf bir hava zerreciğinin içini doldurup atmosferin uhrevîleşmesine vesile olur.
Kur’an, okunduğu yere huzur, mutluluk ve bereket getirir.
Okuyana da, dinleyene de sevinç ve tarifsiz bir huzur verir.
Gam, tasa ve kederlerini dağıtır, ümitsizliklerini siler, onları manen canlı ve aktif bir hale getirir.
Her türlü vesvesenin o insanlardan uzaklaşmasına vesile olur.
Cinnî ve insî şeytanlara karşı onları korur.
Kur’an’ın bu yönünü Efendimiz’den (sallallahu aleyhi ve sellem), on sene O’na sadakatle hizmet eden, Hz. Enes naklediyor:
“Kur’an okunan evin hayrı artar. Böyle evlere melekler toplanır.”
Ebu Hureyre Hazretleri de naklettiğimiz hadisi biraz daha açıklayan bir başka rivayette bulunuyor:
Kur’an okunan evin hayrı artar; böyle bir ev, içinde oturanları sıkmaz. Bu evlere melekler toplanır; şeytanlar uzaklaşır. İçinde Kur’an okunan, anlam ve yorumuyla meşgul olunan ev, yıldızların yeryüzünü aydınlattığı gibi sema ehli için aydınlatılır.
Kuran okunmayan ev ise, harabeye benzer.
( BAŞKALARIDA OKUSUN diye PAYLAŞALIM )
Benzer paylaşımları okumak için,
Sayfamızı TAKİP ediniz.
BEĞENELİM..👉 ;👍 Salatü Selam-571
5 Ekim 2017 Perşembe
ALLAH C.C İSTEDİĞİ İNSAN
BİZ NASILIZ
ALLAH'IN ( C.C ) İSTEDİĞİ İNSAN ŞEKLİ
• " Muhammed Allah'ın elçisidir Onun yanında bulunanlar da kâfirlere karşı çetin, kendi aralarında merhametlidirler Onları rükûa varırken secde ederken görürsün Allah'tan lütuf ve rıza isterler Yüzlerinde secdelerin izinden nişanları vardır Bu, onların Tevrat'taki vasıflarıdır İncil'deki vasıfları da şöyledir: Onlar filizini yarıp çıkarmış, gittikçe onu kuvvetlendirerek kalınlaşmış, gövdesi üzerine dikilmiş bir ekine benzerler ki bu, ziraatçıların da hoşuna gider Allah böylece onları çoğaltıp kuvvetlendirmekle kâfirleri öfkelendirir Allah inanıp iyi işler yapanlara mağfiret ve büyük bir mükâfat vaad etmiştir" (Fetih, 48/29)
Bu ayetlerde sahabelerin ve Peygamberimizin birlik olduğu, birbirlerine merhametli, kafirlere çetin oldukları bildiriliyor. Ne yapmamız gerekeni Rabbimiz bildiriyor. Yoksa hep ezilen Müslümanlar olur.
İyice güçsüz düşülmüş, tedbir alınmıyor,birbirimizle uğraşmaktan asıl düşmanımızı unuttuk. Artık yataklarından, bilgisayarlarının başından, Müslüman dünyasını karıştırıyorlar.Peygamberimizi savunurken bile birbirimizi öldürüyoruz, dolduruşa geliyoruz.
Bu da kafirlerin işine geliyor yeni yeni oyun, flim çıkarıyorlar. Bunlara cevap internet üstünden Peygamberimizi ( sav)mi, dinimizi anlatan frağmanlar yapabilsek; hem canlarımızı yakmadan onları telaşa düşürür, bir çoğunun da Müslüman olmasına vesile olabiliriz.
Artık uyanıp birlik olalım, evlerimizin içine flimleriyle girip yuvalarımızı bile dağıtıyorlar. Aile çöktüğü zaman bir devlet çöker. Şeytan aileyi birbirine düşüren oğlunu alnından öpermiş. Huzursuz ailede büyüyen nesilden kimseye hayır gelmez diye çok sevinirmiş. İşte insandan şeytanlarda böyle düşünüyor. Uyanmazsak başarmak üzereler. Uyanalım birlik olup, oyunlarını bozalım, aslımıza dönelim inşaallah.
ALLAH'IN ( C.C ) İSTEDİĞİ İNSAN ŞEKLİ
• " Muhammed Allah'ın elçisidir Onun yanında bulunanlar da kâfirlere karşı çetin, kendi aralarında merhametlidirler Onları rükûa varırken secde ederken görürsün Allah'tan lütuf ve rıza isterler Yüzlerinde secdelerin izinden nişanları vardır Bu, onların Tevrat'taki vasıflarıdır İncil'deki vasıfları da şöyledir: Onlar filizini yarıp çıkarmış, gittikçe onu kuvvetlendirerek kalınlaşmış, gövdesi üzerine dikilmiş bir ekine benzerler ki bu, ziraatçıların da hoşuna gider Allah böylece onları çoğaltıp kuvvetlendirmekle kâfirleri öfkelendirir Allah inanıp iyi işler yapanlara mağfiret ve büyük bir mükâfat vaad etmiştir" (Fetih, 48/29)
Bu ayetlerde sahabelerin ve Peygamberimizin birlik olduğu, birbirlerine merhametli, kafirlere çetin oldukları bildiriliyor. Ne yapmamız gerekeni Rabbimiz bildiriyor. Yoksa hep ezilen Müslümanlar olur.
İyice güçsüz düşülmüş, tedbir alınmıyor,birbirimizle uğraşmaktan asıl düşmanımızı unuttuk. Artık yataklarından, bilgisayarlarının başından, Müslüman dünyasını karıştırıyorlar.Peygamberimizi savunurken bile birbirimizi öldürüyoruz, dolduruşa geliyoruz.
Bu da kafirlerin işine geliyor yeni yeni oyun, flim çıkarıyorlar. Bunlara cevap internet üstünden Peygamberimizi ( sav)mi, dinimizi anlatan frağmanlar yapabilsek; hem canlarımızı yakmadan onları telaşa düşürür, bir çoğunun da Müslüman olmasına vesile olabiliriz.
Artık uyanıp birlik olalım, evlerimizin içine flimleriyle girip yuvalarımızı bile dağıtıyorlar. Aile çöktüğü zaman bir devlet çöker. Şeytan aileyi birbirine düşüren oğlunu alnından öpermiş. Huzursuz ailede büyüyen nesilden kimseye hayır gelmez diye çok sevinirmiş. İşte insandan şeytanlarda böyle düşünüyor. Uyanmazsak başarmak üzereler. Uyanalım birlik olup, oyunlarını bozalım, aslımıza dönelim inşaallah.
4 Ekim 2017 Çarşamba
BAŞKALARINA LANET OKUMAK
LANET ETMEK DOĞRU MU? ( LANET OLSUN DEMEK )
Allah’ın ( c.c ) rahmetinden kovmak ve uzaklaştırmak manasınadır. Mesela Allah’ın laneti zalimler üzerine veya kâfirler üzerine olsun denilebilir. İntikam ve keyfimiz için lanet edilmez. Kişinin şahsına lanet edilmez, çünkü o insan Müslüman olabilir.
Şimdi moda oldu. Özellikle yabancı filmlerde sürekli her şeye lanet olsun deniyor. Duyduklarımızı hemen alıyoruz. Lanet ettiğimiz eşya kullanılmaz, canlı cansız her şeye edilen lanet bize döner, günümüz zehir olur. Allah (c.c) yardımı kalkar, yani Rabbimizi kızdırırız, “Ben hiç gülmüyorum, hep üzülüyorum” diyoruz.
Dinimizde ister hayvana, ister cansız varlıklara veya insana lanet edilmesi doğru değildir. Peygamberimiz ( sav ) hadislerinde:
“ Mü’min lanet etmez.” ( Hakim, El Müstedrek )
“ “ Allah’ın laneti, onun gazabı ve cehennemle birbirinize lanet okumayınız.” ( Tirmizi, Birr, Ebu Davud ) Allah’ın ( c.c ) kimi nasıl cezalandıracağına karışma hakkımız yoktur.
Ebu Bekir kölesine lanet edince Peygamberimiz ( sav ): “ Ey Ebu Bekir! Hem sıddıklık hem de lanetçilik bir arada olur mu? Hayır! Kâbe’nin Rabbine yemin ederim ki olmaz buyurdu.”
Bunun üzerine Ebu Bekir kölelerini azad etti. “ Bir daha lanet etmeyeceğim” diye söz verdi.” ( Buhari, Ahmed, Müsned, İbn Ebud Dünya )
Çünkü yaşayan mü’mine Allah rahmet etsin denir. Yaşayan kâfire lanet etmek onun küfrünün devamını istemektir. Küfrü istemek de küfürdür. Yani bir kişiye lanet edilmez.
" Hiç kimse kimseyi küfür ya da günahla suçlamasın. Eğer suçladığı kimse dediği gibi değilse, söyledikleri kendine döner" ( Buhari, Edep, Müslim ) Bir kimsenin imanlı ölüp ölmeyeceğini biz bilemeyiz.
Ali imran 128. Ayette Allah ( c.c ): Allah’ın tövbeleri kabul etme veya cezalandırmasına karışamayacağımızı bildirilmiştir.
Genel denilebilir, kâfirlere lanet olsun, teröre lanet etsin… gibi. Ayetlerde Allah ( c.c ) lanet ettiği kişilere edilebilir.
Dilimizi lanete alıştırmamak lazımdır. Zikir çekilir, dua edilir, ibadet edilir bir Müslüman’a yakışan bunlardır.
Cümlemiz dilimizi Allah ( c.c ) emanet edelim. Amin.
Allah’ın ( c.c ) rahmetinden kovmak ve uzaklaştırmak manasınadır. Mesela Allah’ın laneti zalimler üzerine veya kâfirler üzerine olsun denilebilir. İntikam ve keyfimiz için lanet edilmez. Kişinin şahsına lanet edilmez, çünkü o insan Müslüman olabilir.
Şimdi moda oldu. Özellikle yabancı filmlerde sürekli her şeye lanet olsun deniyor. Duyduklarımızı hemen alıyoruz. Lanet ettiğimiz eşya kullanılmaz, canlı cansız her şeye edilen lanet bize döner, günümüz zehir olur. Allah (c.c) yardımı kalkar, yani Rabbimizi kızdırırız, “Ben hiç gülmüyorum, hep üzülüyorum” diyoruz.
Dinimizde ister hayvana, ister cansız varlıklara veya insana lanet edilmesi doğru değildir. Peygamberimiz ( sav ) hadislerinde:
“ Mü’min lanet etmez.” ( Hakim, El Müstedrek )
“ “ Allah’ın laneti, onun gazabı ve cehennemle birbirinize lanet okumayınız.” ( Tirmizi, Birr, Ebu Davud ) Allah’ın ( c.c ) kimi nasıl cezalandıracağına karışma hakkımız yoktur.
Ebu Bekir kölesine lanet edince Peygamberimiz ( sav ): “ Ey Ebu Bekir! Hem sıddıklık hem de lanetçilik bir arada olur mu? Hayır! Kâbe’nin Rabbine yemin ederim ki olmaz buyurdu.”
Bunun üzerine Ebu Bekir kölelerini azad etti. “ Bir daha lanet etmeyeceğim” diye söz verdi.” ( Buhari, Ahmed, Müsned, İbn Ebud Dünya )
Çünkü yaşayan mü’mine Allah rahmet etsin denir. Yaşayan kâfire lanet etmek onun küfrünün devamını istemektir. Küfrü istemek de küfürdür. Yani bir kişiye lanet edilmez.
" Hiç kimse kimseyi küfür ya da günahla suçlamasın. Eğer suçladığı kimse dediği gibi değilse, söyledikleri kendine döner" ( Buhari, Edep, Müslim ) Bir kimsenin imanlı ölüp ölmeyeceğini biz bilemeyiz.
Ali imran 128. Ayette Allah ( c.c ): Allah’ın tövbeleri kabul etme veya cezalandırmasına karışamayacağımızı bildirilmiştir.
Genel denilebilir, kâfirlere lanet olsun, teröre lanet etsin… gibi. Ayetlerde Allah ( c.c ) lanet ettiği kişilere edilebilir.
Dilimizi lanete alıştırmamak lazımdır. Zikir çekilir, dua edilir, ibadet edilir bir Müslüman’a yakışan bunlardır.
Cümlemiz dilimizi Allah ( c.c ) emanet edelim. Amin.
2 Ekim 2017 Pazartesi
KIZ ÇOCUĞU BEREKETTİR
: İlk çocuğun kız olması kadının bereketindendir. Çünkü, Cenâb-ı Hak âyet-i celileye “Dilediğine kız verir ...” diye başlamıştır.
: Kimin kızları olur da onlara iyi bakar ve ev-bark sahibi yaparsa, o kimse için bu, Cehennemle arasına perde olur.
.: Allahü Teâlâ’dan beni zahmetsiz rızıklandırmasını istedim. Beni kızlarla rızıklandırdı.
.: Kızları kerih görmeyiniz. Çünkü ben de kızlar babasıyım.
(Rûhu’u-Beyân, C., S. 342-343)
.: Kişinin kız çocuğu olduğu zaman, Allahü Teâlâ bir grup melek gönderir. Onlar: “Esselâmü Aleyküm yâ ehle beyt” (Ey ev halkı size selam olsun) derler ve kanatlarıyla giydirip, elleriyle başını meshederek “Şu zayıf kadından doğan zayıf kızdır. Bunu bakıp büyütene Allahü Teâlâ kıyâmete kadar yardımcı olsun” derler. (Kenzü’l-Ummal, 45378)
: Kim kız çocuğunu baliğ oluncaya kadar yetiştirirse, kıyâmet günü ben ve o kimse yan yana bulunuruz. (Mübarek parmaklarını biri birine bitiştirmişlerdir) (Riyâzü’s-Sâlihîn C.1, S.311)
.: Sizden birinizin üç kızı veya üç kız kardeşi olur da onlara güzel bakar, giydirir ve evlendirirse, Cehennemle kendi arasında perde olur ve Allahü Teâlâ kendisine Cennet nasip eder.
(Kenzü’l-Ummal, 45368-45369)
.: İçinde kız çocuğu bulunan her eve gökten her gün 12 rahmet iner ve melekler o evi gece gündüz (aralıksız) ziyaret ederler. Ve ana babasına her gün bir senelik ibâdet sevâbı yazarlar. (Riyâzü’n-Nâsihin 328).
.: Kızını sevindireni Allahü Teâlâ Cennetle sevindirir, (O kimse) kurtulur. (Şir’a, 451)
.: Çarşıdan getirilen şeyi çocuklar arsında taksim ederken kızlardan başlamalı. Onlar kalben daha hassas, ruhen daha incedir.
: Kimin kızları olur da onlara iyi bakar ve ev-bark sahibi yaparsa, o kimse için bu, Cehennemle arasına perde olur.
.: Allahü Teâlâ’dan beni zahmetsiz rızıklandırmasını istedim. Beni kızlarla rızıklandırdı.
.: Kızları kerih görmeyiniz. Çünkü ben de kızlar babasıyım.
(Rûhu’u-Beyân, C., S. 342-343)
.: Kişinin kız çocuğu olduğu zaman, Allahü Teâlâ bir grup melek gönderir. Onlar: “Esselâmü Aleyküm yâ ehle beyt” (Ey ev halkı size selam olsun) derler ve kanatlarıyla giydirip, elleriyle başını meshederek “Şu zayıf kadından doğan zayıf kızdır. Bunu bakıp büyütene Allahü Teâlâ kıyâmete kadar yardımcı olsun” derler. (Kenzü’l-Ummal, 45378)
: Kim kız çocuğunu baliğ oluncaya kadar yetiştirirse, kıyâmet günü ben ve o kimse yan yana bulunuruz. (Mübarek parmaklarını biri birine bitiştirmişlerdir) (Riyâzü’s-Sâlihîn C.1, S.311)
.: Sizden birinizin üç kızı veya üç kız kardeşi olur da onlara güzel bakar, giydirir ve evlendirirse, Cehennemle kendi arasında perde olur ve Allahü Teâlâ kendisine Cennet nasip eder.
(Kenzü’l-Ummal, 45368-45369)
.: İçinde kız çocuğu bulunan her eve gökten her gün 12 rahmet iner ve melekler o evi gece gündüz (aralıksız) ziyaret ederler. Ve ana babasına her gün bir senelik ibâdet sevâbı yazarlar. (Riyâzü’n-Nâsihin 328).
.: Kızını sevindireni Allahü Teâlâ Cennetle sevindirir, (O kimse) kurtulur. (Şir’a, 451)
.: Çarşıdan getirilen şeyi çocuklar arsında taksim ederken kızlardan başlamalı. Onlar kalben daha hassas, ruhen daha incedir.
RABBENA DUASI ÖNEMİ
“RABBEN” DUASINI HİÇ BÖYLE DÜŞÜNMÜŞ MÜYDÜNÜZ?
Namazların sonunda okuduğumuz “Rabbenâ âtinâ fi’d-dünyâ haseneten ve fi’l-âhireti haseneten ve gınâ azâbennâr” duası, bir Müslümanın şu dünyada yapacağı en kapsamlı dualardan birisidir.
Bu duanın anlamı şöyledir: “Allah'ım! Bize dünyada da iyilik ve güzellik, ahirette de iyilik ve güzellik ver. Ve bizi ateş azabından koru.”
Bu duanın “Bize dünyada da iyilik ve güzellik ver” kısmı:
* sâliha bir eş,
* hayırlı bir evlat,
* iyi bir arkadaş,
* faydalı bir ilim,
* konforlu bir araç,
* rahat bir ev ve insanın hoşlanacağı her türlü güzel şeyler gibi tüm iyilik ve güzellikleri kapsar.
“Bize ahirette de iyilik ve güzellik ver” kısmı ise:
* kolay hesap,
* korkulardan emin kılınmak,
* kitabın sağ taraftan verilmesi,
* sırattan kolay ve hızlı geçilmesi,
* Rasulullah’ın Havz-ı Kevseri’nden içilmesi ve Cennet’e girilmesi gibi her türlü ahiret saadetini içine alır.
Bundan dolayıdır ki, Rasulullah (s.a.v.)’in en çok yaptığı dualardan birisi bu olmuştur. (Buharî)
Yine Ömer ve Abdurrahman İbn-i Avf (radıyallahu anhumâ) da tavaflarında en çok bu sözleri telaffuz ederlermiş. (ed-Durru’l-Mensûr, 2/450)
Ey Müslüman, sen de bu hayırlara erişmek istiyorsan, bu duayı sık sık okuyarak her türlü hayrı dileyebilirsin.
Namazların sonunda okuduğumuz “Rabbenâ âtinâ fi’d-dünyâ haseneten ve fi’l-âhireti haseneten ve gınâ azâbennâr” duası, bir Müslümanın şu dünyada yapacağı en kapsamlı dualardan birisidir.
Bu duanın anlamı şöyledir: “Allah'ım! Bize dünyada da iyilik ve güzellik, ahirette de iyilik ve güzellik ver. Ve bizi ateş azabından koru.”
Bu duanın “Bize dünyada da iyilik ve güzellik ver” kısmı:
* sâliha bir eş,
* hayırlı bir evlat,
* iyi bir arkadaş,
* faydalı bir ilim,
* konforlu bir araç,
* rahat bir ev ve insanın hoşlanacağı her türlü güzel şeyler gibi tüm iyilik ve güzellikleri kapsar.
“Bize ahirette de iyilik ve güzellik ver” kısmı ise:
* kolay hesap,
* korkulardan emin kılınmak,
* kitabın sağ taraftan verilmesi,
* sırattan kolay ve hızlı geçilmesi,
* Rasulullah’ın Havz-ı Kevseri’nden içilmesi ve Cennet’e girilmesi gibi her türlü ahiret saadetini içine alır.
Bundan dolayıdır ki, Rasulullah (s.a.v.)’in en çok yaptığı dualardan birisi bu olmuştur. (Buharî)
Yine Ömer ve Abdurrahman İbn-i Avf (radıyallahu anhumâ) da tavaflarında en çok bu sözleri telaffuz ederlermiş. (ed-Durru’l-Mensûr, 2/450)
Ey Müslüman, sen de bu hayırlara erişmek istiyorsan, bu duayı sık sık okuyarak her türlü hayrı dileyebilirsin.
Kaydol:
Kayıtlar (Atom)