Sayfalar

30 Ağustos 2021 Pazartesi

 ANNE-BABAYA KARŞI EDEB


1) Onların huzurunda telefonunu kapatmak.

2) Konuşmalarını dinlemek.

3) Fikirlerini kabul etmek.

4) Konuşmalarına (suallerine) cevap vermek.

5) Onlara tevazu ile bakmak.

6) Onları daima methetmek.

7) Güzel haberleri onlarla paylaşmak.

8) Olumsuz haberleri onlara anlatmamak.

9) Onların arkadaşlarını ve sevdiklerini övmek.

10) Onların başarılarını sürekli hatırlatmak.

11) Tekrar tekrar olsa bile suallerine cevap vermeyi kendi kendine telkin etmek.

12) Geçmişte yaşanmış acı ve üzüntü verici durumlardan bahsetmemek.

13) Boş konuşmalardan kaçınmak.

14) Onlarla saygılı bir şekilde oturmak.

15) Onların fikirlerini küçümsememek ve eksik görmemek.

16) Sözlerini kesmemek ve onlarla konuşurken sözü uzatmamak.

17) Yaşlarına saygı duymak. 

18) Onları torunları hususunda üzmemek.

19) Onların önünde torunlarını cezalandırmamak.

20) Onlardan gelen bütün nasihatleri ve yönlendirmeleri kabul etmek.

21) Yanında onları önder (ve rehber) kabul etmek.

22) Onlara karşı sesini yükseltmemek.

23) Onlardan önce veya önlerinde yürümemek.

24) Onlardan önce yemeğe başlamamak.

25) Onlara sert bakmamak.

26) Ehil olmasa bile onlarla gurur duymak.

27) Yanlarında ayak uzatmamak veya sırtını onlara dönmemek.

28) Lanetlenmelerine (sövülmelerine) sebep olmamak.

29) Her zaman onlar için dua etmek.

30) Yorgunluğunu ve bıkkınlığını onların önünde izhar etmemek.

31) Onların hatalarına gülmemek.

32) Onlar istemeden önce onlara hizmet etmek.

33) Onları daima ziyaret etmek ve onlara kızmamak.

34) Onlarla konuşurken güzel kelimeler seçmek.

35) Onlara en çok sevilen isimlerle hitap etmek.

36) Onları bütün insanlardan üstün tutmak.

37) Onlara hediyeler vermek.

(Hatalarını bir defa söyle, dinlemezse tekrar söyleme,  hatalarını kabul etmez, hep haklı olurlar.  Sözlerine tamam demeli , onlar yaşlı çocuklar dır.  Said Nursi hazretleri )

-----------

Onlar yer altına gömülmek üzere olan, yeryüzündeki bir hazinelerdir, kıymetini bilin!

25 Ağustos 2021 Çarşamba

PARA HIRSI ve Ceviz kurdu

 Ceviz kurdu, gireceği kadar bir delik açarak cevizin içine girer.

Cevizin içi insan beynine benzer, başlar onu yemeye.


Buraya kadarı normal. Yedikçe şişmanlar.

Karnı büyür.


Yeterince yükünü tutup doyunca gitmek ister ama girdiği delikten çıkamaz.


Daha da kötü olanı; içi yenilen ceviz de kurumuş ve sertleşmiştir, o deliği genişletmek artık imkansızdır.


Kurtçuk oturup bakar, delikten geçip çıkmak için tek çaresi vardır: Zayıflamayı beklemek.


Aç kaldıkça zayıflar, eski cılız haline döner.

Ve bir gün çıkar.


Ama çıktığında mevsim bitmiş, ortada aç ve cılız bir kurtçuk ile bir içsiz ceviz kalmıştır.


Kimi insanlardaki para ve mal - mülk hırsı da ceviz kurduna benzer.


O hırsı yenip, artık yeter, dediğinde baharlar ve yazlar bitmiş olur.


Geriye sadece, ömrünün sonbaharı ve belki de

çeşitli hastalıklar, ilaçlar ve diyetler ile geçirmek zorunda kalacağı, koskoca bir kara kış kalmış olur..

14 Ağustos 2021 Cumartesi

 KİBİR, KENDİNİ AŞIRI BEĞENME

BİR AYET

“(Allah’ın sana bahşettiği zenginlik, kuvvet, güzellik, zekâ gibi nîmetlerle şımarıp da) yeryüzünde kibirli kibirli yürüme; çünkü sen, (aslında o kadar âciz bir varlıksın ki) ne yerleri yırtıp parçalayabilirsin, ne de boyca dağlara erişebilirsin!”

[İsra Suresi 37] 


BİR HADİS

"Kalbinde zerre kadar kibir bulunan kimse cennete giremez." (Sahihi Müslim iman 147) 


BİR KAVRAM

Kibir; insanın fıtratına yabancılaşarak Allah Teâlâ’yı unutması, tanımaması ve amellerinde O’nun rızasını hesaba katmaması; yaratılış amacının aksine hareket etmesidir.

Kibirlenme/istikbar; büyüklük gösterisinde bulunmak demektir. İnsanın büyüklenme arzusudur ki kendisinde olmayan bir şeyi varmış gibi ortaya çıkarmasıdır. Çirkin bir huydur. İblis'in, Allah'ın secde emrine itaat etmemesiyle ortaya çıkan şeytani bir vasıftır. Şeytandan aldıkları ilhamla peygamberlere karşı büyüklenen ve hakkı göremeyen kâfirlerin temel özelliğidir. 


BİR DUA

Allah'ım bizi kibirden gururdan riyadan koru. Bizi senden uzaklaştıracak her türlü hissiyattan sana sığınırız. Amin...

10 Ağustos 2021 Salı

 MÜNAFIK NASILDIR , AYETLERDEN 

Çok akıllı olduğunu zanneder, dünyadaki en aptal insanlardır, vatan hainliği de yaparlar. 

Münafığın sabit bir tavrı yoktur; dünyevi çıkarları ile uyuştuğunda iman iddiasında bulunur, güçlü olduklarını görünce kafirlere meyledip yaklaşır!

"Onlar (münafıklar) küfür ile iman arasında bocalayıp dururlar. Ne bunlara (mü’minlere) ne de şunlara (kâfirlere) bağlanırlar." (Nisâ 4/143)

Münafık, çift kişilikli bir insandır. O, kâfirlerden daha tehlikelidir. Çünkü kâfir gerçek kişiliğini gizlemez. Münafığa gelince, gerçek kişiliğini gizlediğinde sizi aldatmaya çalışır, bu nedenle Allah bizi uyarıyor:

"Düşman onlardır. Onlardan sakın." (Münafikun 63/4)

Münafık, inanmadığı şeyleri söyler, gerçek mümin ise yalnızca inandığı şeyleri söyler.

"Onlar o gün, imandan çok küfre yakın idiler. Ağızlarıyla kalplerinde olmayanı söylüyorlardı. Oysa Allah, içlerinde gizledikleri şeyi çok iyi bilmektedir." (Âli İmrân 3/167)

"Onlar (kendi akıllarınca) güya Allah'ı ve müminleri aldatırlar. Halbuki onlar ancak kendilerini aldatırlar ve bunun farkında değillerdir." (Bakara 2/9)

"Şüphesiz münafıklar Allah'a oyun etmeye kalkışıyorlar; halbuki Allah onların oyunlarını başlarına çevirmektedir. Onlar namaza kalktıkları zaman üşenerek kalkarlar, insanlara gösteriş yaparlar, Allah'ı da pek az hatıra getirirler." (Nisa 4/142)

9 Ağustos 2021 Pazartesi

 ANNELER NEDEN ÇABUK AĞLAR

Küçük bir erkek çocuk, annesine sordu: 

-'Niçin ağlıyorsun?' 

-'Çünkü ben kadınım.' Diye cevapladı annesi.

-'Anlamadım!' dedi çocuk. Annesi, çocuğu kucaklayıp 

-'Hiç bir zaman anlayamayacaksın!' dedi. Babasına 

-'Baba, annem niçin ağlıyor?' diye sordu. Babanın cevabı: 

-'Bütün kadınlar sebepsiz ağlayabilen yapıdadır' oldu.

Küçük çocuk büyüdü, yetişkin adam oldu, halâ kadınların niçin ağladıklarını keşfedemedi. Nihayet öldükten sonra cennete gittiğinde Allah'a sordu. 

-'Allahım!' dedi: 'Kadınlar niçin bu kadar kolay ağlayabiliyorlar?' Allahu Teala:

'Ben kadınları özel yarattım! Tüm yaşamın

ağırlığını taşıyabilecek kuvvette olmasına rağmen başkalarına teselli verecek kadar yumuşak omuzlar, doğumun acısına olduğu kadar doğurdukları evlatlarının nankörlüğüne dayanabilecek iç kuvvetini verdim.

Başkalarının kuvvetinin kalmadığında; devam edecek azmi,

ailesinin hastalığında; yorgunluk duymayacak kudreti verdim.

Her türlü şart altında, hatta kendilerini çok kötü incitseler de,

çocuklarını sevmek duygusallığını verdim. Bu duygusallık her yaştaki çocuklarının yaralarını sarmalarına, sorunlarını dinleyip paylaşmalarına yardım ediyor.

Kocalarını tüm kusurlarıyla sevmek kuvvetini verdim. Onlara iyi bir kocanın eşini asla incitmeyeceğini fakat bazen destek ve kuvvetini deneyecek davranışlarda bulunacağını anlayacak duyarlı bir zeka verdim.

Tek zayıflık olarak kadınlara bir gözyaşı verdim.Tamamen kendilerinin sahip oldukları, ihtiyaçları olduğunda kullanmak üzere. İnsanlık için bir gözyaşı...' diye cevapladı.

Kadını güzel yapan şey ne saçı, ne vücudu, ne de kendini ne şekilde taşıdığıdır. 

Kadını esas güzel yapan sevgisini paylaşabilmesi, fedakarlığı, sorumluluğu, anlayışı, sadece bilgiye değil aynı zamanda kalbe de yönelik aklıdır.

 AHİRET HESABI

BİR AYET

"Biz kıyamet günü için doğru terâziler kurarız; hiçbir kimse hiçbir haksızlığa uğratılmaz. Yapılan amel, bir hardal tânesi ağırlığınca da olsa, onu getirir (tartıya koyarız). Hesap görenler olarak da Biz kâfiyiz." (Enbiya Suresi 47) 


BİR HADİS

"İnsanları yüzüstü Cehennem’e sürükleyen, dillerinin söylediğinden başka nedir ki? Kim Allâh’a ve âhiret gününe inanıyorsa ya faydalı söz söylesin veya sussun, zararlı söz söylemesin!” (Hâkim, IV, 319/7774) 


BİR SÖZ

Halife Ömer Efendimiz Buyuruyor:

“Bütün dostları gezdim, gördüm; dili muhafaza etmekten daha iyi dost göremedim. Bütün elbiseleri gördüm; iffet ve sakınmaktan daha iyi elbise görmedim.

Bütün malları gördüm; kanaatten daha iyi mal görmedim. Bütün iyilikleri gördüm; nasihatten daha iyisini görmedim.

Bütün yemekleri görüp tattım; sabırdan lezzetlisini görmedim.” 


BİR DUA

"Allahım! Şimdiye kadar yaptığım, bundan sonra yapacağım, gizlediğim ve açığa vurduğum, benden daha iyi bildiğin günahlarımı affeyle. Öne geçiren de sen, geride bırakan da Sensin. Senin her şeye gücün yeter.” (Buhârî “De'avât” 60)

8 Ağustos 2021 Pazar

100 yıl hayalim

 📌100 SENE SONRASINI HAYAL EDELİM... !

📌" Mesela 2120 yılında akrabalarımız ve arkadaşlarımızla birlikte hepimiz toprak altında olacağız, 

evlerimizde yabancılar oturacak, mal ve mülkümüze başkaları sahip olacak, bizden hiçbir şey hatırlamayacaklar.

📌Mesela bizden kim dedesinin babasını hatırlıyor ki ?

Biz insanların hafızasında sadece bir satır olarak kalacağız, isimlerimiz eşkalimiz unutulacak....

100 yıl sonra toprak altında, karanlığın ve sessizliğin ortasında dünyanın ne kadar boş olduğunu, 

hayallerimizin ne kadar saçma olduğunu anlamış olacak ve keşke ömürlerimizin tamamını iyiliklerle ve güzel amellerle geçirseydik temennisinde bulunacağız.

📌 Mademki hayattayız o halde ibret alalım ve değişelim.

   Allahım !  Bize doğru yolu göster.

   Allahım !  Akibetimizi hayreyle.

   Allahım !  Bizden razı olararak canımızı al."

   Amin.....

5 Ağustos 2021 Perşembe

 

GERÇEK DOST KİMDİR 

Sıkıntımız olduğunda yanımızda olanlar mı? 

Yoksa rahat günümüzde yanımızda olanlar mı? 

Adam koca bir danayı kurban kesti ve büyük bir ateş yaktı, kızına dedi ki:


'' Kızım, sevdiklerimizi ve komşularımızı çağır ve gelip bizimle oturup et yesinler ..."

Kızı bağırdı: ′′ Evimizde yangın çıktı  yetişin ahali Evimizdeki bu yangını söndürmemize yardım edin!".

Birkaç dakika içinde bunu duyan bir grup insan yangın söndürmek için yardım etmeye koşup evlerine geldiler.

Diğer komşular akrabalar bu feryadı duymamış gibi davrandılar feryada kulak tıkadılar.

Yardıma gelenler Kurban kesen ailenin kurban etinden yiyip içtiler karınlarını doyurdular giderkende ellerine birer parça et verildi.

Baba şaşkın’dı kızına döndü ve dedi ki:

'' Kızım Gelen insanlar, tanımam, daha önce hiç görmedim, Kızım yangın var dedin bağırdın peki sevdiklerimiz, dostlarımız ve meslektaşlarımız nerede?".

Kızı gözleri dolu dolu dedi ki:

'' Evimizdeki yangını söndürmeye yardım etmeye gelmeyenler bizi yangına terkederler Bizim dostumuz arkadaşımız aile akrabamız değillermiş demekki dedi.

Komşu olup dost akraba olmayı dostluk yapmayı Cömertliği ve misafirperverliği hak edenler bunlarmış demek ki baba dedi".


Sonuç: Bir felaket anında kim yanınızda değilse, ona dost, kardeş akraba aile demeyin... 

Çünkü bunlar, sizin yüzünüze gülen nezaketinizi, cömertliğinizi hak etmeyenlerdir.

1 Ağustos 2021 Pazar

 BİRLİK OLMANIN ÖNEMİ 

2 delikanlı bir adamın koluna girip Hazreti Ömer'e getirirler

"Ya Ömer! Bu adam bizim babamızı öldürdü kısas  isteriz" derler.


Mahkeme kurulur adama son isteği sorulur.

Adam: "Eşim ve çocuklarımı 3 günlük yolda bıraktım  benden haber bekliyorlar. Müsaade edin onlar ile helalleşeyim" 


Hazreti Ömer: "İdam kararın verildi. Sen 3 günlük yola gitmek için izin istiyorsun. Nasıl güvenelim sana?"


Adam: "Ya Ömer" der ve İsra süresi 34.ayeti okur. 

"Söz verenler verdikleri sözden mükelleftir. Yarın  huzuru mahşer de hesaba çekilecektir."


Hazreti Ömer;  "Peki. Fakat yerine bir kefil almamız lazım.

Sen gelmezssen onu idam edecez."


Adam ordaki kalabalığa sorar kefil olacak olan var mı? 

Kalabalıktan ses yoktur.

En arkadan biri elini kaldırır ve 

"Ben olurum Ya Ömer" der. 

Bakarlar ki bu kişi Hazreri Ebu Zer'dir.

Herkes şaşkın


"Ya Ebu Zer neye kefil olduğunu biliyorsun değil mi?"

 der Hazreti Ömer 

"Bırakın  gitsin adamı ben kefilim" der yine Ebu Zer.


Adam biniyor atına uzaklaşıyor.

3 gün herkes adamı konuşuyor gelecek mi gelmiyecek mi? Mescitte bile gündem oluyor.


Akşam namazına yakın uzaktan bir atlı geliyor.

Hazreti Ömer: "Be adam neden geldin?"


Adam: "Müslümanlar söz veripte sözlerini tutmuyorlar demesinler diye geldim."


Ölen adamın çocukları söz ister bu defa.

"Ya Ömer biz kısas hakkımızdan vazgeçtik."

Hazreti Ömer:

"Peki neden affediyorsunuz babanızı öldüren bu adamı?"

"Ya Ömer demesinler ki Müslümanların arasında merhamet yok oldu!"


Ebu Zer'e dönüp;

"Sen bu adamın neyine, nasıl inandın da kefil oldun?"

Hazreti Ebu Zer; 

"Ya Ömer demesinler ki Müslümanların arasında güven, itimad kaybolmuş. Onun için kefil oldum" der. 


Birlik olalım. Aramızda güveni, itimadı yok etmeyelim.

Yoksa dağılır, yok oluruz. Şimdiki müslüman dünyasındaki iç savaşların sebebi, birbirlerine düşürülmeleridir.

Yok oluşlarını seyrediyorlar. 

Allah birlik ve beraberliğimizi bozmasın inşallah.  Amin.

 SABIRLI OLMANIN MÜKAFATI 

Sabır deyince Eyyüb (a.s.) gelir akla..

Hz. Eyyüb tam bir sabır , sebat ve teslimiyet örneğidir. 

En zor durumlarda bile Allah'a bağlılığından zerrece şaşmamıştır.

Eyyüb (a.s.), namaza durduğu zaman, 

Dünya ile alakasını tamamen keser, 

Hakk Teâlâ'dan başka bir şey düşünmezdi.

Hakk Teâlâ, O'nun ibadet ve taatteki sabrını övünce, 

Yerde ve gökte bulunan bütün melekler, ziyaretine geldiler.

Şeytan, Eyyüb (a.s.)'ı kıskanarak Hakk Teâlâ'ya niyazda bulundu.


- Ya Rabb, bu kuluna ne izzet verdin de melekler onu ziyarete geliyor?

- Eyyüb benim sabırlı kulumdur. Sabırlı kullarıma böyle ikramlar da azdır.

- Ya Rabb, O'nun sabırlı olup olmadığı benim tecrübeme bağlıdır. İzin ver de, ben onu bir tecrübe edeyim!

- Ey melun haydi tecrübe et!

Hadis-i şerifte buyuruldu ki:

''Şüphe edilen altın, ateşle muayene edildiği gibi, insanlar da dert ile, bela ile imtihan olur..''

Taberani


Şeytan, izin üzerine, Eyyüb (a.s.)'ın yanına gitti. Sabrını taşırıp yoldan çıkarmak için önce malına el uzattı. Dağda otlayan bütün davarlarını öldürüp Eyyüb(a.s.)'ın yanına geldi. Onu secdede bulup dedi ki:


- Ya Eyyüb, sen hâlâ ibadetle meşgulsün. Halbuki Rabb'in sana hışmetti. Bütün davarlarını kırıp geçirdi. Ona hâlâ ibadet mi ediyorsun?

Hz. Eyyüb namazını bitirip selam verdikten sonra buyurdu ki:

- Davarların hepsinin helak olduğunu söylüyorsun. Onlarla benim ne alakam vardır? Ben sadece aciz bir kulum, köleyim. Kölenin nesi olur? Bütün mal-mülk efendinindir. Efendi, kendi davarlarını helak etmişse, bana ne? Ben kulum, kulluğumu bilirim.


Sonra, tekrar ibadete başlayınca, şeytan perişan oldu. Bu sefer de evlatlarına el attı. On çocuğunun hepsini öldürüp tekrar Eyyüb (a.s.)'ın yanına geldi. Dedi ki:

- Ya Eyyub yaptığın ibadetlerin Hakk katında bir sineğin kanadı kadar kıymeti yoktur. Rabb'in sana gazap etti. Bütün çocuklarını öldürdü.

- Çocuklarımın benimle ne ilgisi var? Yaratan, can veren, yaşatan, öldüren Odur. Hüküm yalnız kahhar olan Allah-ü Teâlânındır.

Tekrar namaza durdu. Şeytan, umduğunu bulamayınca çok üzüldü. Hak teâlâya niyaz etti:


- Ya Rabb, Eyyüb kulunu çok sabırlı buldum. Mallarını ve evlatlarını helak ettiğim halde gönlünü Senden alamadım. Müsaade buyur da bir de gidip elimi Eyyüb'ün vücuduna süreyim, onu hastalandırayım!

Bakalım bu sefer sabredebilecek mi ?


Şeytan, Eyyüb (a.s.)'ı secdede iken, burnundan üfledi. Bütün vücudu eridi. Zehirli yılan sokmuş gibi oldu. Her tarafı yara oldu. Buna rağmen bir defa inleyip sızlamadı. 

Şeytan bir doktor şeklinde gelip, 

Bir sıkıntın varsa söyle, hemen tedavi edeyim dedi. Fakat sıkıntısını belli etmedi, halinden şikayet etmedi. Yedi yıl, hasta yattı. Yine de gücünün yettiği nispette Rabb'ine ibadet ederdi..


Eyyüb (a.s.) Allahü Teâlâdan ümidini kesmeyip sabrederek imtihandan başarıyla çıkınca, bütün malı ve evladı tekrar kendisine verildi. Allahü Teâlâ, sabredenlerle beraberdir. Onun kaza ve kaderine sabredenler sonsuz nimetlere kavuşur. 

Kur'an-ı Kerimde mealen buyuruldu ki:

Bismillahirrahmanirrahim 

''Sabredenlere, mükafatlar hesapsız verilecektir.''

(Zümer s. 10)


Hadis-i şerifte de şöyle buyuruldu:

Allahü teâlâ buyurdu ki: "Kimin, bedenine, evladına veya malına bir musibet gelir de o da sabr-ı cemil gösterirse (güzel sabrederse), Kıyamette ona hesap sormaya haya ederim.

Anlaşılıyor ki, Allah’ın izni olmadan şeytan insana bir şey yapamaz. 

DÜNYANIN DÜZENİNİ BOZMAK  

BİR AYET

"Başınıza gelen her musibet kendi yapıp ettikleriniz yüzündendir. Kaldı ki Allah birçoğunu bağışlar."

(Şura Suresi 30) 


BİR HADİS

“Yarın kıyametin kopacağını bilseniz bile, bugün elinizdeki fidanı dikin!” 

(Sahihi Buharî) 


BİR SÖZ

"Dereyi temiz tut ki torunun balık görsün."

(Ömer Abdülaziz) 


BİR DUA

"Allah'ım bu cennet vatanımızı her türlü arzi ve semavi afetlerden muhafaza eyle. Bizi ve neslimizi hıfz eyle."

GÜZEL AHLAK  VE DOĞRU YAPMAK 

BİR AYET

“Yavrucuğum, namazını özenle kıl, iyi olanı emret, kötü olana karşı koy, başına gelene sabret. İşte bunlar, kararlılık gerektiren işlerdendir.” (Lokmân Sûresi, 17) 


BİR HADİS

Ebû Hüreyre'nin rivayet ettiğine göre

Rasulullah asm şöyle buyurdu:

“Kulum beni nasıl düşünüyorsa ben öyleyim. O beni anarken ben onunla beraberim. O beni kendi başına anarsa, ben de onu kendim anarım. O beni bir topluluk içinde anarsa, ben onu daha hayırlı bir topluluk içinde anarım. O bana bir karış yaklaşırsa, ben ona bir arşın yaklaşırım. O bana bir arşın yaklaşırsa, ben ona bir kulaç yaklaşırım. O bana yürüyerek gelirse, ben ona koşarak giderim.”

(Müslim, Zikir, 2) 


BİR SÖZ

"Yara, ilahi nurun sana girdiği yerdir." (Mevlana) 


BİR DUA

"Allah'ım! Şimdiye kadar yaptığım ve bundan sonra yapacağım, gizlediğim ve açığa vurduğum, benden daha iyi bildiğin günahlarımı affeyle!" (Müslim, Zikir, 70)