Sayfalar

31 Mayıs 2018 Perşembe

KURANI MUKABELE İLE OKUMAK

MUKABELE SÜNNETİ

Ramazan-ı şerif ayında Kur’ân-ı Kerîm’i mukâbele tarzında tilâvet etmek ve yapılan tilâveti takip etmek Hz. Resûlullah’ın (s.a.v.) ve Hz. Cebrâil’in (a.s) amelinden; Allah Resûlünün (s.a.v.) sünnetindendir.
Bilindiği gibi Hazret-i Cebrâil (as) her Ramazan-ı şerif ayında Resûl-i Ekrem Efendimiz’e (s.a.v.) gelir ve Kur’ân-ı Kerîm’in o âna kadar nâzil olan âyetlerini baştan sona, karşılıklı, mukabele tarzında okurlardı.
Peygamber Efendimiz’in (s.a.v.) vefât edeceği yılın Ramazan-ı şerif ayında Hazret-i Cebrâil (as) iki defa geldi ve Kur’ân-ı Kerîm’i baştan sona iki defa mukabele tarzında karşılıklı tilâvet buyurdular.

Peygamber Efendimiz (s.a.v.) Kur’ân-ı Kerim'i başkasından dinlemeyi de severdi. Başkasından dinlerken mübarek gözyaşlarını tutamazdı.

İbn-i Mes’ud (ra) anlatıyor: Resûlullah (s.a.v.) bana hitaben:

“Bana Kur’ân-ı Kerim oku!” buyurdu.
Ben:

“Ya Resûlallah! Kur’ân-ı Kerim sana indirildiği halde, sana Kur’ân-ı Kerim'i ben mi okuyacağım?” dedim.

Allah Resûlü (s.a.v.):

“Ben Kur’ân-ı Kerim'i kendimden başka birisinden dinlemeyi hakikaten severim” buyurdu. Bunun üzerine, Resûl-i Ekrem’e (s.a.v.) Nisâ Sûresinden okumaya başladım. Nihâyet; “Her ümmetten birer şâhit getirdiğimiz ve ey Muhammed, onların üzerlerine de seni şâhit olarak getirdiğimiz zaman onların hâli nice olur?” âyetine geldiğimde, Resûl-i Ekrem Efendimiz (s.a.v.):

“Şimdilik yeter!” buyurdu. Dönüp baktığımda, bir de ne göreyim,
Resûl-i Ekrem Efendimiz’in (asm) iki gözünden yaşlar akıyordu.
Kur’ân-ı kerim'i dinlemek aynı zamanda Kur’ân-ı Kerimin de emridir.
Cenâb-ı Hak: “Kur’ân okunduğu zaman onu dinleyin ve susun ki, merhamet olunasınız” buyurur. (ÂRAF-204)

Şu halde, okunan Kur’ân-ı Kerim'i dinlemek farzdır.

Hazret-i Cebrâil (as) ile Hazret-i Peygamber Efendimiz’in (s.a.v.) Ramazan-ı şerif aylarında yaptıkları Kur’ân-ı kerim'i karşılıklı okuma ibâdetini model alan Müslümanlar, asırlardan beri güzel sesli hafızların refakatinde her Ramazan-ı şerif ayında bu geleneği sürdürmüşler; Kur’ân-ı Kerim'i mukabele tarzında tilâvet ederek hatimler indirmişlerdir. Yani tek amel içinde farzı da, sünneti de ihyâ etmişlerdir.


Mukabeleye baştan sona iştirak etmekte İnşaallah hatim sevabı vardır. Mukabeleyi takip ederken mümkünse okunan harfleri içimizden tekrar etmeli, yani biz de okumalıyız. Mümkünse okunan Kur’ân-ı kerim üzerinde tefekkür etmeli, anlamlarını bildiğimiz âyetlerin emirleri üzerinde düşünmeliyiz.

Ebû Ümâme (ra) der ki: Resûlullah’ın (s.a.v.) şöyle buyurduğunu işittim: “Kur’ân-ı Kerim okuyunuz! Çünkü Kur’ân-ı Kerim, kıyâmet günü, kendi yârânına (kendisini okuyan ve amel edenlere) şefaatçi olarak gelecektir.”

(Buhari-İbn-i Mace)

Ebû Hüreyre (ra) bildirmiştir ki, Peygamber Efendimiz (asm) şöyle buyurmuştur:
“Bir cemaat, Allah’ın (cc) evlerinden birinde toplanır; Allah’ın (cc) Kitâbını okurlar ve aralarında (birinin okuduğunu diğerleri—açık veya gizli—tekrarlamak sûretiyle) ders yaparlarsa, üzerlerine huzur iner, onları rahmet kaplar, çevrelerini melekler kuşatır. Allah(cc)  o kimseleri, kendi katında bulunanların arasında anar.”

(Ahmet Bin Hanbel - Et'tâc)

25 Mayıs 2018 Cuma

KURAN'DA TAVSİYELER

Kur´an-ı Kerimden gençlere mesajlar
GENÇLERE TAVSİYELER
1. Yalandan uzak dur. (Saff 2.)
2. İnanma duygunu diri tut. (Necm 3.)
3. Kendini fazla abartma. (Müddesir1-5.)
4. Anne ve babana "öff" bile deme. (İsra 23.)
5. Çıkarcı olma Adil davran. (Rahman 7-9.)
6. Kibirli olma alçakgönüllü davran. (İsra 37.)
7. Bencil olma, tebrik etmeyi bil. (Munafikun 4.)
8. Vazgeçilmez olmadığını kabul et. (yunus 12.)
9. Heveslerini kendine ilah edinme. (Furkan 43.)
10. İyiliği karşılık beklemeden yap. (Muhammed 7.)
11. Merhametli olmaktan asla vazgeçme. (İbrahim 42.)
12. Ön yargılarla hayatı kendine zehir etme.( En-am 50.)
13. Yaptığın iyilikleri unut. Anlatarak onları kıymetsizleştirme.(Bakara 263.)
14. Seni huzursuz edecek işlerden uzak dur. İhtirasını törpüle.(İnşirah 1-3.)
15. Her şeye hakim olmak için uğraşıp hayatı yaşanmaz hale çevirme.(Beled 5-6.)
16. Ölümden korkmak yerine, ölüm gerçeğiyle yüzleş.(Vakıa 83- 87.)
17. İyi bir dostun paha biçilmez olduğunu aklından çıkarma.(Ankebut 41.)
18. Modern hayatın çarpıklaştırdığı kadın- erkek ilişkilerinin, hayatını esir almalarına izin verme. (Yusuf 32-33.)
19. Büyüklük kompleksine kapılıp, insanları ezerek arkadaşlarını kendinden uzaklaştırma. (Hucurat.10.)
20. Çaresizlik tuzağına düşme. Her zaman bir umut ışığı olduğunu aklından çıkarma. (Bakara 156.)
21. Senden iyi durumda olanlara bakıp üzüleceğine, senden zor durumda olanları görüp rahatla. (Fatır 19-22)
22.Hayatının vazgeçilmezleri olsun. Onları küçük çıkarlar için asla feda etme. (Hakka.33-35.)
23.Muhatabına güvenmek istiyorsan, önce sen güvenilir ol. (Haşr 10.)

24 Mayıs 2018 Perşembe

ORUÇ TUTMAK VE FİDYE VERMEK


BİR AYET
"Ey iman edenler! Allah'a karşı gelmekten sakınmanız için oruç, sizden öncekilere farz kılındığı gibi, size de farz kılındı." (Bakara Sûresi, 183)

BİR HADİS
Rasûlullah ﷺ şöyle buyurdu:
“Eğer kalbinin yumuşamasını istiyorsan, fakiri yedir, yetimin başını okşa!”
(İbn-i Hanbel, II 263)

BİR SÖZ
Bir kul Ramazanda tutamadığı bir gün oruca bedel bir yıl kazasıni yapsa yine de faziletine ulaşamaz!

BİR DUA
Ey Rabbimiz! Ramazan ayını hakkımızda hayırlara vesile eyle! Tutacağımız oruçları, kılacağımız namazları, vereceğimiz sadaka ve zekatları dergahında kabul eyle!

BİR AYET
"Oruç, sayılı günlerdedir. Sizden kim hasta, ya da yolculukta olursa, tutamadığı günler sayısınca başka günlerde tutar. Oruca gücü yetmeyenler ise bir yoksul doyumu fidye verir. Bununla birlikte, gönülden kim bir iyilik yaparsa (mesela fidyeyi fazla verirse) o kendisi için daha hayırlıdır. Eğer bilirseniz oruç tutmanız sizin için daha hayırlıdır." (Bakara Sûresi 184)

BİR HADİS
"Ramazan ayı girdiği zaman cennetin kapıları açılır, cehennem kapıları kapanır ve şeytanlar da zincire vurulur."
(Hz. Muhammed sav)

BİR SÖZ
"Duadan bıkkınlık göstermeyiniz. Çünkü dua ile beraber olan hiç kimse helak olmamıştır."
(Hz. Ali k.v.)

BİR AYET
“Eğer gerçekleri anlıyorsanız, her güçlüğe rağmen oruç tutmanız sizin için daha hayırlıdır.” (Bakara Suresi 4)

BİR HADİS
Rasûlullah ﷺ şöyle duâ ederdi:
“Ey kitab’ı (Kur’an’ı) indiren, bulutları gökyüzünde gezdiren ve düşman saflarını darmadağın eden Allahım, şu düşmanı perişan et ve bizi onlara karşı muzaffer kıl!” (Buhârî, Cihâd 112)

BİR SÖZ
Büyük işler yapmak için gayret ve ciddiyet sâhibi ol. Zîrâ gayreti az olanın rütbesi de düşük olur. (İmam Azam)

AF VE İLİM, İSTEME

BİR AYET
"Râbbimiz, unuttuklarımızdan veya yanıldıklarımızdan dolayı bizi sorumlu tutma. Râb’bimiz bize, bizden öncekilere yüklediğin gibi ağır yük yükleme. Râb’bimiz, kendisine güç yetiremeyeceğimiz şeyi bize taşıtma. Bizi affet. Bizi bağışla. Bizi esirge, sen bizim Mevlâ’mızsın. Kâfirler topluluğuna karşı bize yardım et." (Bakara Sûresi 286)

BİR HADİS
“Allahım! Bana öğrettiğin ilim ile beni faydalandır. Dualardan, bana fayda verecek ilmi bana öğret ve benim ilmimi artır. Her hâl üzere Allah’a hamd olsun. Cehennem ehlinin hâlinden Allah’a sığınırım.” (Tirmizi, "De’avat", 130)

BİR SÖZ
Çocuklarda beş haslet vardır ki;
onlar büyüklerde olsa evliya olurlar:
1 Rızık için endişe etmezler
2 Hastalıklarında şikayette bulunmazlar
3 Tek başına yemeyi sevmezler
4 Hata yaptıklarında korkar ve ağlarlar
5 Kavga ettiklerinde kin tutmaz hemen barışırlar.
| Suyuti

YAĞMURDA BAŞI ISLATMAK

Bismillahirrahmânirrahîm
--------------------------------------------
Resûlullah (s.a.v.) Efendimiz yağmur yağarken mübârek vücûdlarını yağmura tutarlar ve yağmurun isâbet etmesi için, mûbârek başlarını açarlar ve sebebi kendilerinden sorulduğunda: "Rabb'ine olan zamanı yenidir" buyururlar idi.

Sen bu nebîlerin Sonuncusu (s.a.v.)’in şu Allah’a ma'rifetine bak ki, o ma'rifet ne kadar üstün ve ne yüce ve ne kadar âşikârdır!

Yağmur, Rabb'ine zaman olarak yakın bir zamanda ulaşmış olduğu için, beşerin en fazîletlisi olan (S.a.v.)’i teshîr eyledi.

Bundan dolayı yağmur cenâb-ı Peygamber'e vahiy ile gelen resûl, ya'nî Cibrîl (a.s.) gibi idi.

Meleğin vahiy lisânı ile da’veti gibi, yağmur da cenâb-ı Peygamber'i hâl lisânı ile bizâtihî da'vet etti.

Çünkü kâmiller, zâhir duyular ile idrâk ettikleri şeyin hepsinde, kendilerine ilâhî hazretten, algılanabilir sûretlere inmiş olan ma'nâları bulurlar.

Özellikle "yağmur" ilâhî hazretten inmiş olan "ilm"in sûretidir.

Ve yağmura "kendini çıkarması" kâmil rûhun kendi üzerine verilen feyzin alınması ve "başın açılması" da hakîkatlerin ve ilimlerin açığa çıkmasında mânilerin kaldırılmasına ve küllî ve cüz'î ma’nâların açığa çıkış yerinin beyin olduğuna işârettir.

Nasıl ki vicdânî şeylerin oluşma mahalli "kalb"dir.

Şimdi Rabb'inden cenâb-ı Peygamber'e getirdiği ilâhî hayâtın ve ilmin ve feyzin kendilerine isâbet etmesi için mübârek vücûdlarını yağmura çıkartırlar idi.

Bundan dolayı yağmurdan (S.a.v.) Efendimiz'e isâbet eden ilâhi feyz sebebiyle, o yağmurdan kendileri için ilâhî fayda oluşmasaydı, mübârek vücûdlarını yağmura çıkarmaz idi.

Yağmurun bu risâleti suyun risâletidir ki, Allah Teâlâ hazretleri Kur'ân-ı Kerîm'de:

“ve cealnâ minel mâi külle şey’in hayy” ya’nî “Ve her canlı şeyi sudan hálk ettik” (Enbiyâ, 21/30)

âyet-i kerîmesinde beyân buyurduğu üzere hayât sâhibi olan her şeyi sudan halk etti.

Bu hikmeti iyi anla!

Muhyiddîn İbnü'l Arabî (k.s)
Fusûsu'l-Hikem Tercüme ve Şerhi / Ahmed Avni Konuk

23 Mayıs 2018 Çarşamba

HAYALEN MEZARDAYIM EYVAH

Ya şimdi kabirde olsaydım.
Toprak üstümü az önce örtmüş olsaydı mesela…
İlk günüm, ilk gecem nasıl geçerdi?

Hiç bitmeyecek sandığım, bensiz yürümeyecek sandığım işleri kim yapar, kim yoluna koyardı?

Evim, eşyalarım, yatağım, sandığım, ayakkabılarım benden sonra kime kalır, kim sahiplenirdi?

Ya pişmanlıklarım…
“Ölen her insan pişman olacaktır” buyuruyordu Rasulümüz. (Aleyhisselâm)

“Müminlerde mi ya Rasulallah ?”
diye soran ashabına;
“Evet, onlar da dudaklarının
Allah adıyla ıslanmadığı her an için pişman olacaktır” diye cevap veriyordu...

Müslümalığım geldi sonra aklıma.
Ahhh!!!
Bu ne acı bir pişmanlıkmış meğerse...

İşlerimin arasına sıkıştırdığım, şöyle uzun uzadıya kılamadığım namazlarım.
İşler yetişmez korkusuyla hızlanan secdelerim, rükûlarım….

İşler çabuk bitiyormuş demek, bir nefeslikmiş hepsi…
Yok yok, ebedi arkadaşımın kıymetini hiç bilememişim ben.
Ona ne çok vefasızlık etmişim.
Onunla neden daha çok zaman geçirmedim?
Çok samimi olamadım.
Halbuki ne çok faydası olurdu şimdi bana. Yan yan bakıp geçmezdi ızdırabıma….

Geri dönesim geliyor!
İçime sindire sindire namaz kılasım, içermiş gibi kuran okuyasım geliyor...

Rafta hep gözümün önünde duran kur'an-ım…
Her an beni mahsunca süzen kur'an-ım…
Ne zaman okuyacak olsam, hep bir engel çıkardı, yapacak bir şeyler gelirmi aklıma...

Ara sıra okuduğum iki sayfayla tüm sorumluluğu üzerimden attım sanırdım…

Yüzümde bir sivilceden kalan lekeyi dert ederiz...
Oysa buraya girer girmez, bedende hızlı bir çürüme başlıyor...
Toprak ezelden beri beni bekliyormuş sanki...
Sıkıyor, sıkıyor…
Kemiklerimin kırıldığını, iç içe geçtiğini çıtırtıları duyar gibi oluyorum...
Allahım! çok yalnızım korkuyorum…..

Koca bir ömrü nasıl heba ettim...
Oysa yapabileceğim ne çok şey vardı…

“Onlar orada: Rabbimiz! Bizi çıkar, (önce) yaptığımızın yerine iyi işler yapalım! diye feryad ederler.
Size düşünecek kimsenin düşünebileceği kadar bir ömür vermedik mi?
Size uyarıcı da gelmedi mi?
(Niçin inanmadınız?) Şimdi tadın (azabı)! Zalimlerin yardımcısı yoktur.”(Fatır suresi 37)
Bu ayet dünyadayken beni ne çok etkilerdi.

Ama neden gereğini yapmadım?
Neden şimdi elimdekiler bu kadar az?

Küskünlüklerim...
kızgınlıklarım...
kıskançlıklarım...
sahip olamadıklarıma...
hayıflanmalarım...
Ne kadar boş, ne kadar gereksizmiş…
Aldırmam sanırdım ama,“Ne derler” sözünü beynime mıhlamıştım sanki...
Kınanmaktan çok korkarmışım meğer…

Biliyorum ardımdan iyi konuşan da olacak.
”Güleryüzlü, tatlı dilliydi” diyecekler.

Bir zaman sıkça, daha sonra arada düşeceğim akıllarına.

Ama sonra…
En yakınım bile unutacak.
Bir arefe, birde bayram günlerinde hatırlanacağım.
Yüzüm, sesim unutulacak.
Ellerim gözlerim unutulacak….

Tek “O” unutmayacak, ufak tefek yaptığım herşey amel defterimde. Kabir bana mesken, kabir bana kucak, belkide korkunç bir mahzen olacak….

Evim, yurdum, günüm gecem burası artık.

Dünyaya açılan bütün kapılar kapandı.
Yalnızlık, yapayalnızlık sardı dört bir yanımı.
Pişmanlık bana hakim olan tek duygu şimdi…

Saniyelerdir verirsem geri alamam diye tuttuğum nefesi, büyük bir telaşla verdim.

Yaşadığıma inanmak için aynaya koştum...
Gözlerim kıpkırmızı, yerinden fırlamış sanki...
Çok şükür yaşıyorum.
Hâlâ zamanım var….
Bir nefeslik bile zamanım varsa en azından bir SUBHANALLAH diyebilirim.

Eğer önümde yaşanacak daha uzun yıllar varsa, neler neler yapılmaz ki şu hayatta…

Namaz, önce namaz....
Önce namaza başla..
Sarıl Kur'an'a ...
Dikkat et..
Helal lokma...
Kul hakkına....
Öğren dinin inceliklerini..

Biat et SAHIBI ZAMANA...
Dahası...
Varmı kırdıkların....?
Gönül al,
hiç durma...
Kırdılarmı seni....?
Boşver aldırma...
Sen gayret et iyilik yapmaya...
Her işinde söyle...
Bismillah....
Düşürme dilinden..
Lâ ilâhe illallah...
Muhammedun Rasulullah....

"Aklı olana bir işaret yetişir."demiş büyüklerimiz.
Allahü Teâlâ'ya emanet olun

21 Mayıs 2018 Pazartesi

BAŞKALARININ KUSURLARINI ARAŞTIRMA

BİR AYET
''Kim Allah'ı razı edecek iş işlerse kendi lehine olur; kim de kötülük işlerse kendi aleyhine olur: Rabbinin kullarına zulmetme ihtimali asla bulunmamaktadır.'' (Fussilet 46)

BİR HADİS
"Her kim bir müslüman kardeşinin ayıp ve kusurlarını, kimsenin görmediği ve görmesini istemediği şeylerini örterse, Allah'u Teâlâ da kıyamet gününde onun ayıplarını örter. Her kim müslüman kardeşinin meydana çıkmasını istemediği birşeyini ortaya çıkarır ve dile verirse; Allah da onun ayıplarını, kimsenin bilmesini istemediği hallerini meydana çıkarır. Bu suretle kendi evi içinde de olsa onu rezil eder. Müslüman kardeşinin ayıplarını örten, bir ölüyü diriltmiş gibidir."

İnfitar suresi 10 ve 11. ayet
: (10-11) Hâlbuki üzerinizde muhakkak bekçiler, değerli yazıcılar vardır.

Kaf suresi 17. ayet : Üstelik, biri insanın sağ tarafında, biri sol tarafında oturmuş iki alıcı melek de (onun yaptıklarını) alıp kaydetmektedir.

BİR DUA
"Allah’ım! Peygamber Efendimiz Hz. Muhammed (s.a.s.)’in Senden istediği hayırlı şeyleri biz de istiyoruz. Yine Peygamber Efendimiz Hz. Muhammed (s.a.s.)’in Sana sığındığı şeylerden biz de Sana sığınıyoruz…" Amîn!

16 Mayıs 2018 Çarşamba

İYİLİK VE KÖTÜLÜK

BİR AYET
"Yoksa kötülük işleyenler ölümlerinde ve sağlıklarında kendilerini, inanıp iyi ameller işleyen kimseler ile bir mi tutacağımızı sandılar? Ne kötü hüküm veriyorlar!" (Casiye Suresi; 21)

BİR HADİS
"Sahur yemeğinde bereket . Bir yudum su bile içecek olsanız sahura kalkmayı ihmal etmeyiniz. Çünkü sahura kalkana Allah rahmet eder, melekler de bağışlanmaları için dua ederler." (Müsned )

BİR SÖZ
"Oruçlu iken ağza bir şey girmemesine dikkat edildiği gibi, ağızdan çıkan her kelimeye de dikkat edilmelidir."
(Ehl-i İrfan)

BİR DUA
"Allah'ım senin rızan için oruç tuttum, sana inandım, sana güvendim. Senin rızkınla orucumu açtım. Ey, bağışlaması bol Rabb'im, beni, ailemi, milletimi, devletimi ve inananları koru. Rahmetini, yardımını esirgeme ülkemizden. Bizlere yaşama sevinci ver. Her türlü güçlüğe karşı dayanma gücü ver. Senin her şeye gücün yeter. Amin."

14 Mayıs 2018 Pazartesi

SÜNNETLER DEN

Efendimiz  (S.A.V.)' in unutulan sünnetlerinden bir kısmı aşağıda sıralanmıştır.
 -Hacamat yaptırmak (Kan aldırmak)
- Kuşluk, Evvabin, Teheccüd, Tehiyyet-ül-mescid, işrak namazı kılmak,
-İstişare ve istihare yapmak,
- Aksırınca Elhamdülillah demek.
-Ödünç verirken iki şahit bulundurmak veya senet yazmak. Buna vacib diyen âlimler de olmuştur,
-Sünnete uygun selam vermek,
- Cuma günü gusletmek,
-Duada elleri sünnete uygun açmak,
-Faydalı işe başlarken Besmele çekmek,
- Yatağa abdestli girmek,
-Ölüm veya kötü bir haber duyunca, (İnna lillah ve innâ ileyhi râci’ûn) demek.
-Müsafaha etmek (iki müminin karşılaştıkları zaman toka yaparak salavat okumaları)
-Hutbenin arapça okunması,
-Sakalın dudaktan itibaren bir tutam olması,
-Kıymetsiz yerlere girerken sol ayakla girilip, sağ ayakla çıkılması,
-Mübah olan yerlere sağ ayakla girilip sağ ayakla çıkılması (oda, taksi, dükkan v.s. )
-Namazları başı açık kılmamak (Erkekler için takke, sarık vs takılmalı)
-Abdestte ayakları üç defa yıkamak,
-Yolculukta arkadaşlarından birini reis seçmek,
-İstişare etmek,
-Sakal ve bıyık bırakmak,
-Yatmadan önce saçlara zeytinyağı sürmek,
-Çevreyi temizlemek ,
-Abdest aldıktan sonra kıbleye dönüp su içmek ,
-Suyu üç yudumda ve oturarak içmek ,
-Zemzem suyunu kıbleye dönük ayakta içmek,
-Kabeye dönerek başında besmele sonunda hamd ederek başı kapalı olarak içmek,
-Bıyıkları kaşlar kadar uzatmak,
-Kabristandan geçerken selam vermek ve onbir İhlas okumak,
-Ölüye definden sonra telkin vermek,
-Tırnak kesmeye şehadet parmağından başlamak,
-Tırnağını Cuma günü kesmek,
-Yatarken sağ tarafına yatmak,
-Yemeğe tuz ile başlamak,
-Sofrada sirke bulundurmak, Evde de sürekli sirke bulundurmak. Çünkü bir hadis-i şerifte sirke giren eve fakirlik girmez diyor.
-Ayakkabıyı giymeden önce ters çevirmek, (içine böcek vs girmişse çıkarılması için)
-öşür vermek (Farz),
-Ezanın yüksekte okunması (mikrofon olmadığında),
-Sabah ve ikindi namazından sonra istiğfar okumak,
-Yemeğe konan sineği kovalamayıp üzerine bastırmak (bir kanadında zehir diğer kanadında panzehir olduğu için ),
-Her gün ölümü düşünmek,
-Gözlere yatarken sürme çekmek,(ismid taşından olan sürme olacak.),
-Salavat okumak (Ömründe bir defa okumak farz, İsmi duyunca vacip, her seferinde ismi duyulunca müstahap),
-Her gün tövbe etmek,
-Kabirleri ziyaret etmek,
-Güneş doğduktan sonra bir miktar uyumak,
-Yolda başı öne eğik yürümek,
-Biri seslendiğinde seslenene doğru bütün vücudu ile dönmek,
-Abdest aldığında ve mescide girdiğinde namaz kılmak,
-Güzel koku sürünmek
-Mahrem yerleri traş etmek (En fazla 15-40 günü geçmemek),
-Oturarak küçük abdest bozmak (Ayakta bozmak tahrimen mekruhtur)ve erkeklerdeki prostat kanserinin başlıca nedeni sünnete uygun abdest bozmamaktan kaynaklanıyor.
-Abdest bozarken kıbleye dönmemek Yemek yerken düşen lokmayı alıp yemek,
-Yemeği tek bir kaptan yemek ,
- Elle yenen bir yiyeceği iki parmakla değil de üç parmakla tutarak yemek,
-Yemekten sonra parmağını yalamak ,
-Yemekte sağ ayağı dikip sol ayak üzerinde oturmak (Askerde avcı oturuşu) ,
-Yemekte güzel şeylerden bahsetmek (Yemekte konuşulmaz lafının aslı yoktur)
-Buğday ekmeğine arpa unu karıştırmak, (şimdi sağlıkçılarda bunu tavsiye ediyor.)
-Günde iki öğün yemek,
-Cevizi peynirle yemek (Şifadır) , Üzümle ekmek yemek,
-Başka bir şehire gittiğinde ilk önce soğan yemek,(efendimiz (sav) tavsiye buyurmuşsa muhakkak bi faydası, gerekli yanı vardır.)
-Ölüm halinde su içirmek,
-Cenaze namazı için tesbih çekmeyi Terketmemek,
-Cenaze namazından sonra ayakta dua yapmamak
-Bir kimse tuvaletteyken kıbleye önünü ve arkasını dönmezse ona bir sevap yazılır. Ve bir günahı silinir" (TABERANİ)
-"Bıyıklarını kısaltmayan bizden değildir" (MUCEMUS SAĞIR)
-"Beyaz telleri koparmayın. Çünkü o kıyamet günü bir nurdur." (İBN HİBBAN)
-"Başın bir kısmını traş edip bir kısmını perçem olarak bırakmayın." (BUHARİ)
-"Kadının saçlarını traş etmesini (zaruret olmaksızın kökünden kesmesini) yasakladı." (NESAİ)
-"Misvak erkeğin güzel konuşma yeteneğini arttırır." (RAMUZ EL E- HADİS)
-"Allah Rasulü (S.A.V) yürürken sağa sola bakmazdı." (Ramuz EL E-HADİS)
-"Katığımızın efendisi tuzdur." (İBNİ MACE)
-"Kendisine gülme geldiğinde elini ağzına tutardı." (R.E.H)
-Biriniz ayakkabı giyince sağdan başlasın, çıkarırken de soldan başlasın. (MÜSLİM)
-"Borçlu olan bir kimse Allah Teala Yolunda öldürülürse sonra diriltilip tekrar öldürülse daha sonra diriltilip tekrar ölüdürülse borcunu ödemeden yine de Cennet'e giremez." (NESAİ)
-"Rasulullah (S.A.V) odama girmemişti yerde atılmış bir ekmek parçası gördü. Hemen alıp onu sildi. Ve yedi bana da 'Ey Aişe Kerim olana ikram et zira şu ekmek bir kavimden nefret edip kaçmışsa bir daha dönmemiştir buyurdu" (İBNİ MACE)
-"Alıcı olmadığınız halde fiyatları kızıştırmak için müşteri ile satıcının aralarına girmeyin" (BUHARİ)
-Kabir üzerine su dökmek , Kabri balık sırtı yapmak,
-Cenaze evine yemek göndermek,
-Kabristana selam vermek (Essalamü aleyküm ya ehlel kubur),
-Aksıranın Elhamdülillah deyince duyanın Yerhamükellah demesi,
-Namazda kıyamda iken rükuya eğilirken sol ayağı sağ ayağın yanına getirmek,
-Namazda sol ayak üzerine oturmak sağ ayağı dikmek,
-Gömleğin düğmelerini aşağıdan yukarı doğru iliklemek,Çözerken yukarıdan aşağı doğru çözmek,
-Camide namaz bittikten sonra çıkarken el sıkışıp 3 kez sallayarak tokalaşmak (İmam-ı Gazali -Hüccetül İslam -Sabah Namazının Kılınış Babı)
-Namazda Ruküya giderken erkeğin sırtının düm düz olması, kadınınki düze yakın ama tam düz olmaması (İmam-ı Gazali -Hüccetül İslam -Namazın Sünnetleri)
-Camiye Girerken birileri varsa selam vermek yoksa Esselamu Aleyna ve Ala iba dilla hissalihiyn demek.
-Ezan okunurken durmak. Gidebiliyorsa camiye koşmak.
-Allah Rasulu (s.a.v) tuvalete yada banyoya girdiginde sol ayakla girip sağ ayağıyla çıkar cok uzun muddet orada durmaz ve girerken de "Allahumme euzu bike minel hubsi ver habais"duasini okurmus ve banyo esnasindada edep yerleri kapali olarak duş alirmis.
-Duş aldıktan sonra çıkarken ayaklarını soğuk suyla yıkamak.
-İmanını sık sık tazelemek. -Bunun nasıl olduğunu sahabe-i kiram Efendimiz (s.a.v) 'e sorduklarında -La İlahe İllallah diyerek buyurmuşlardır. (İmam Gazali -Mukafeşetük Kulb)
-Allah Rasulü efendimiz her gece yatmadan evvel iki elini açarak birleştirir,İhlas,felak va nas surelerini okuyarak ellerinin içine üfler sonra başından ve yüzünden başlayarak üç defa elinin eriştiği kadarıyla bütün vücudunu sıvazlar ondan sonra yatardı.Hz Aişe validemiz efendimizin bunu her gece üç defa yaptığını rivayet etmektedir.
-İki kişi de olsa, farz namazı cemaatle kılmak.
-Namazları sarık veya takkeyle kılmak,
-Abdestte, eli ve ayakları üç defa yıkamak,
-Abdest alırken başı kaplama mesh yapmak [Maliki ve Hanbeli’de farzdır],
-Misvak kullanmak...

 Efendimiz (s.a.v) in ahlakıyla ahlaklanabilmek duasıyla..
Selam ve dua ile..

8 Mayıs 2018 Salı

ÖLÜM İÇİN HEDİYE HAZIRLAMAK

İBRETLİK GERÇEKTEN..
Paylaşıp Hayra vesile olursunuz inşallah...
"Bunlara Hazırsan Ölümü Temenni Edebilirsin.."
Bir kimse, Peygamber efendimize gelerek dedi ki:
İzin ver yâ Resulallah, ölümümü temenni edeyim.
Peygamber efendimiz sallallahu aleyhi vessellem buyurdu ki:
Ölüm öyle bir şeydir ki onun için hazırlıklı ol! Yol uzun, azık ister. Ölümü temenni edenin on hediye hazırlaması lazım.
O kimse sordu:
Hediyeler kime yâ Rasulallah ?
Peygamber efendimiz sallallahu aleyhi vessellem buyurdu:
"1 Azrail’in hediyesi
2- Kabrin hediyesi
3- Münker ve Nekir’in hediyesi
4- Mizanın hediyesi
5- Sırat köprüsünün hediyesi
6- Malik’in hediyesi
7- Rıdvan’ın hediyesi
8- Ruhun hediyesi
9- Peygamberinin hediyesi
10- Rabbinin hediyesi.
Sahabe:
- Bu hediyeler nelerdir, ya Rasulallah?

Azrâil’in hediyeleri dörttür:
1- İyi huylu olmak
2- Geçirdiğin ibadetleri kaza etmek
3- Ölüme hazırlanmak, sefere çıkacak yolcu gibi
4- Kalbinde Allah aşkını taşımak.

Kabrin hediyeleri de dörttür:
1- Söz taşımayı terk
2- Elbiseye idrar sıçratmamak
3- Kur’an-ı kerimi okumak
4- Salevât-ı Şerifeyi çok okumak.

Münker ve Nekir’in hediyeleri:
1- Doğru konuşmak
2- Gıybeti terk etmek
3- Hakkı kabul etmek
4- Tevazu sahibi olmak.

Mizanın hediyesi:
1- Amelini ihlâs ile yapmak
2- Başkasına eza yapmaktan sakınmak
3- Güzel ahlak sahibi olmak
4- Allahı çok zikretmek.

Sırat Köprüsü’nün hediyesi:
1- Gadabını yutmak, kızmamak
2- Takva sahibi olmak
3- Cemaate devam etmek
4- İbadetlere ara vermeden devam etmek.

Malik’in hediyeleri:
1- Allah korkusundan ağlamak
2- Gizli sadaka vermek
3- İsyanı terk etmek
4- Anne ve babaya iyilik etmek.

Cennet mele i Rıdvan’ın hediyesi:
1- Kötülüklerden kaçınmak
2- Nimetlere şükretmek
3- Malını Allah yolunda infak etmek
4- Emaneti muhafaza etmek.

Ruhun hediyesi:
1- Az yemek
2- Az konuşmak
3- Az uyumak
4- İstiğfara devam etmek.

Peygamberin hediyesi:
1- Ehl-i beyti sevmek
2- Sünnete uymak
3- Peygamberin sevdiklerini sevmek
4- Sahabe-i kiramı sevmek.

Allahü zülcelalin hediyeleri:
1- Allah’ın emirlerini yapmak
2- Nehyettiği, yasak ettiği şeylerden kaçınmak
3- İnsanlara nasihat etmek
4- Bütün mahlukata karşı merhametli olmak.
Bunlara hazırsan ölümü temenni edebilirsin."

ÖLÜM HER AN GELEBİLİR 1 DAKİKA SONRASINI BİLE GÖREMEYEBİLİRİZ. PEKİ ÖLÜME HAZIR MIYIZ ? yüzde 1 dahi hazır değilim...

7 Mayıs 2018 Pazartesi

CENNET VE SABIR

CENNET VE SABIR
BİR AYET
"Allah mümin erkeklere ve mümin kadınlara, altlarından ırmaklar akan cennetler vaad buyurdu. Orada ebedi kalacaklardır. Hem de Adn cennetlerinde hoş meskenler vaad etmiştir. Allah'ın rızası ise hepsinden büyüktür. İşte asıl büyük kurtuluş da budur." (Tevbe 72)

BİR HADİS
Nıfs-ı Şaban'da (Beraat Gecesi) Allah, dünya semasına rahmetiyle tecelli eder ve "Yok mu tevbe eden, tövbesini kabul edeyim!Yok mu rızık isteyen rızık vereyim! Yok mu şifa isteyen şifa vereyim!Yok mu başka isteği olan ona da istediğini vereyim" der. (İbni Mace -Sünen -191)

BİR SÖZ
Ümitsizliğe kapılma. Yapan Allah'tır.
Bir darlık gelir, az sonra geçip gider.
Sen sabırlı olmaya bak. Sabrı bırakan, cümle manevî hâllerden mahrum yaşar!
(Abdülkâdir Geylani)

6 Mayıs 2018 Pazar

CUMHURBAŞKANIMIZ VE SAİD NURSİ DESTEĞİ

HÜSNÜ BAYRAMOĞLU Ağabey'den Cumhurbaşkanlığı Seçim Açıklaması
                                       بِاسْمِهِ سُبْحَانَهُ

Evvela: Kıymettar şuhur-u selasenizi ve içindeki leyale-i mübarekelerinizi ve gelecek Ramazan-ı şeriflerinizi ruh-u canımla tebrik eder,bu mübarek şehirde ettiğiniz duaların Cenab-ı Hak yanında makbul olmasını erhamürrahiminden niyaz ederim.

Böylece bayrama kadar :
اَللّٰهُمَّ اجْعَلْ لَيْلَةَ قَدْرِنَا ف۪ى هٰذَا الرَّمَضَانَ خَيْرًا مِنْ اَلْفِ شَهْرٍ لَنَا وَ لِطَلَبَةِ الرَّسَٓائِلِ النُّورِ الصَّادِق۪ينَ 
duasını etmeye niyet ettik.

Saniyen: Yeni ve mühim bir seçimden geçmek üzere olan memleketimizin içinde bulunduğu fevkalade nazik durum sebebiyle, büyük İslam alimi Bediüzzaman Said Nursi Hazretlerinin talebeleri namına,aşağıdaki açıklamayı yapmak zaruretini hissetmiş bulunuyorum.

Bütün gayesi vatan ve milletin selametinden ibaret olan ve hayatının her anında bu gayeyi takip etmiş bulunan Üstadımız Said Nursi Hazretleri siyasetten şiddetle kaçındığı halde, “İslam kahramanı” olarak vasıflandırdığı Adnan Menderes ile o zamanki Demokrat Parti’yi her zaman desteklemiş ve vatan, millet, İslamiyet ve Kur’an hesabına bu partiyi desteklemeye mecbur olduğunu defalarca ve açıkça beyan etmiştir.

Herkesin malumu olduğu üzere, Üstadımızın bu desteğine sebep, o zamanki Demokratların şeair-i İslamiyenin en mühimlerinden olan ezanı serbest bırakmaları, milletin hak ve hürriyetlerini tanımaları, dışarıda da İslam alemine karşı dostane münasebetler tesis etmeleridir.

Bu sebeptendir ki, Üstadımız merhum Adnan Menderes’i “İslam kahramanı” olarak vasıflandırmış ve mektuplarında onu bu isimle yad etmiş, hatta bazı mektuplarında, siyasetle alakasını kesmiş bulunduğu halde, Adnan Menderes gibi bir İslam kahramanı ile sohbet etmek arzusunda olduğunu beyan etmiştir.

Üstadımızın alem-i bekaya irtihalinden sonraki yıllarda yaşanan hadiseler ve dini hak ve hürriyetlerin maruz kaldığı kısıtlamalar, o zamanki Demokratların iktidardan düşmesi halinde ortaya çıkacak tehlikelere dair ikazlarının ne kadar yerinde olduğunu göstermiştir.

Milletimizin serbest iradesiyle iktidara gelen ve halen iş başında bulunan kanaatımca siyaset ve vatan hizmetinde manen vazifeli Reis-i Cumhurumuz Recep Tayyip Erdoğan iktidarda bulundukları müddet içinde, İslam kahramanı Adnan Menderes ve arkadaşlarının yaptığı hizmetlerden çok daha fazlasının tahakkukuna, Allah’ın izin ve inayetiyle muvaffak olmuşlardır.

Ezcümle:

– Başörtüsü gibi İslam’ın en önemli bir şiarı üzerindeki yasaklar tamamıyla kalkmıştır.

– İmam Hatip Okulları ve Kur’an kursları da yeniden eski serbestisine kavuşmuş, gençliği zaaf-ı imandan ve itikattan kurtarmak için çok elzem olan değerler eğitimi namıyla nurların derslerine başlanmış,Risale-i Nurlar Diyanet Başkanlığı tarafından resmen neşrine Reis-i cumhurumuzun talimatıyla Kültür Bakanlığı tarafından muhafaza altına alınmak suretiyle aynen neşri 4 senedir devam etmekte ve yurt içinde ve dışında dağıtımı yapılmaktadır ,hatta eskisinden daha da haşmetli bir şekilde yurdun dört bir yanında bu milletin evlatlarına hizmet vermeye başlamıştır.

– Tek parti devrinin eseri olan ve gençliği her türlü dini hissiyattan uzak bir şekilde yetiştirmeyi hedef alan eğitim politikalarının ıslahına girişilmiş, bu cümleden olarak Kur’an, Siyer ve Osmanlıca dersleri devletin okullarında okutulmaya başlamış ve gençlerimiz arasında da büyük bir rağbet görmüştür.

Hele masum yavrularımızın okul sıralarında o günahsız dilleriyle Kur’an-ı Kerim’i okumaya başlamaları, “Allah Teala bir kavme azap edeceği zaman, Kur’an okuyan çocukların sesini işitince azaptan vazgeçer” mealindeki hadis-i şerifi bize gözyaşları içinde hatırlatıyor.

– Yine Üstadımız Said Nursi Hazretlerinin fevkalade ehemmiyet verdiği ve “alem-i İslam’ın kalesi ve şanlı ordusu” olarak yad ettiği kahraman ordumuz bazı mihrakların elinde bir darbe aleti olmaktan kurtarılmış ve milletimizin ve alem-i İslam’ın nezdindeki o müstesna mevkiine kavuşturulmuştur.

– Kur’an’ımız başta olmak üzere dini ve manevi değerlerimiz, devletimizin bütün kademelerinde eski itibarına kavuşmuş, Cumhurbaşkanlığı Külliyesinde ve devlet erkanının iştirak ettiği mühim toplantılarda Kur’an okunması gibi, yakın zamana kadar kimsenin hayal bile edemediği işler büyük bir vakar ve sükunet içinde gerçekleşmiştir.

– Yıllardır ihmal edilen ve hatta küçümsenerek bakılan İslam alemine devletimiz tekrar gülen yüzünü çevirmiş, nerede bir mazlum gördüyse oraya yardım elini uzatmış, bütün İslam ülkelerinin ve hatta bütün mazlum milletlerin samimi muhabbetlerine mazhar olmuş, böylece, dünyanın en büyük gücü olmaya layık olan İslam ümmetinin Üstadımız tarafından sık sık müjdelenen ittihad-ı İslam hedefine doğru derlenip toparlanacağına dair alametler açıkça görülmeye başlamıştır.

– Reis-i Cumhurumuz Tayyip Erdoğanın İstanbulda İslam Birliği toplantısına başkanlık etmesi ve bütün islam devletlerini uyandırması ve birlik ve beraberlik telkin etmesi alem-islam için hayırlara vesile olacak neticeleri çoğunlukla elde etmiştir.

– Her hususta maddi terakkiyatın ilerlemesine ordumuza lazım ekser ihtiyacı son model ve dışa bağımlı olmadan yerli üretim olarak yapılmasına vesile olması; bununla beraber manevi hizmetleri de desteklemesi hayırlı hizmetleridir.

Bütün bu mesut ve müjdeli gelişmeleri bir arada mütalaa ettiğimiz zaman, Reis-i cumhurumuzu ve beraberindekileri iktidarda muhafaza etmenin vatan, millet, İslam alemi ve hatta insanlığın sulh ve selameti açısından ne kadar hayati bir önem taşıdığı, açıkça ortadadır.

İşte bunun içindir ki, yurt içinde ve yurt dışında bütün menfi mihraklar, milletimizin bu mesut istikbale doğru yol alışını durdurmak için ittifak etmişlerdir. Bu sebepten, önümüzdeki seçimlere sıradan bir seçim olarak bakmak mümkün değildir.

Bugün bir seçim mücadelesi görüntüsü altında cereyan eden şey, şu veya bu partinin iktidar olması meselesi değildir.
Bu, siyaset sahasındaki muhtelif cereyanlardan birinin nöbeti diğerine devretmesi meselesi değildir.

Bugünkü mücadele, bu vatan ve millet için çalışanlar ile vatanı parçalamak ve milletimizi ecnebilere köle yapmak için çalışanlar ve onların şuurlu yahut şuursuz müttefikleri arasında cereyan eden bir mücadeledir.

Bu, asırlardır İslam’ın bayraktarlığını yapan ve İslam aleminin istikbali için bütün ümmetin ümit bağladığı bir milletin ayaklarındaki prangaları çözmeye çalışanlar ile, bu kahraman milleti birbirine düşürüp vatanını parça parça ederek bütünüyle ecnebi kuvvetlerin hakimiyeti altına sokmak isteyenler arasındaki bir mücadeledir.

İşte, bir kısmına kısaca temas etmeye çalıştığım bu sebepler muvacehesinde, Bediüzzaman Said Nursi Hazretlerinin talebeleri olarak bizler, tıpkı Üstadımız gibi, vatan, millet, Kur’an, İslamiyet ve insaniyet namına, Recep Tayyip Erdoğanı ve beraberindekileri muhafazayı ve arkasında olduğumuzu bildirmeyi ve onları bu hizmetlerinde desteklemeyi bir vazife biliyoruz.

Bizim mesleğimiz asla siyaset değildir. Bu tarz beyanatımız bazı kardeşlerimizce siyasete ziyade temas gibi anlaşılmaması gerekir. Zira Üstadımızın hal-i hayatındaki tatbikatını ve lahikalarda ifade ettiği tavrını ifadeden ibarettir.Bir vazife i vataniye ve diniye ve milliyedir ki bize hüsn-ü zan eden kardeşlerimize bir hatırlatma ve mevcud müsbet hükümete de mütecaviz dinsizler ve vatan hainleriyle mücadelesinde  bir yardımdır.

Üstadımızın ifadesi ile:
“Risale-i Nur, dünyada her cereyanın fevkinde bulunması ve umumun malı olması cihetiyle, bir tarafa tabi’ ve dahil olmaz. Belki mütecaviz dinsizlere karşı haklı tarafa yardımcı olur ve dost olur ve ihtiyat kuvveti hükmünde onlara bir nokta-i istinad olur. ” (Emirdağ – 1, s. 160).

Allah doğruların yardımcısıdır.
Bediüzzaman Hazretlerinin talebe ve hizmetkarları
Hüsnü Bayramoğlu