Sayfalar

29 Haziran 2022 Çarşamba

ZİLHİCCE KURBAN AYI



ZİLHİCCE AYINDA KILINACAK NAMAZ 

Hz. Âişe (r.anha), Rasûlullah (s.a.v) efendimizin şöyle buyurduğunu anlatmıştır:


“Bir kimse zilhiccenin on gecelerinden bir geceyi ihya eder ise, sene boyu umre edenin ve hacca gidenin sevabını alır.


Bir kimse o gecelerin günlerinden birinde oruç tutar ise, senenin diğer günlerini de âbid ve oruçlu geçirmiş gibi olur.”


Hz. Ali (r.a), Resûlullah (s.a.v) efendimizin şöyle buyurduğunu anlatmıştır:


“Zilhicce ayının ilk on günü geldiği zaman taata daha ciddi sarılın. Zira bu günler, Allah’ın faziletli kıldığı günlerdir. O günlerin gecelerine gösterilen hürmet, günlerine gösterilen hürmet gibidir. Bir kimse o gecelerden birinde namaz kılmak isterse şöyle etsin:


Gecenin son üçte biri geçtikten sonra kalksın, dört reket namaz kılsın.


Kılınacak bu namazın her rekatında bir kere Fatiha suresi okumalıdır.


Üçer kere Muavvezeteyn (Felak ve Nas Suresi) ve İhlas sûrelerini okumalıdır.


Yine her rekatta üç kere Âyet’el-Kürsî’yi okumalıdır.

[ ] 

Namaz bittikten sonra ellerini açmalı ve şöyle dua etmelidir:


İzzet ve Ceberut sahibi Allah, noksan sıfatlardan münezzehtir.


Kudret ve melekût sahibi Allah, noksan sıfatlardan münezzehtir.


Ölümü olmayan diri Allah, noksan sıfatlardan münezzehtir.


Kendisinden başka ilah yoktur; öldürür ve diriltir.


Kulların ve ülkelerin Rabbi, noksan sıfatlardan münezzehtir.


Çokça temiz, mübarek bir şekilde, her hal-ü kârda Allah’a hamdolsun.


Allah büyükler büyüğüdür.


Rabbimizin şânı yücedir, ilmi ve kudreti her yerde geçerlidir.


Bundan sonra ne dileği var ise onu dilemelidir. Böyle eden kimseye:


Allah’ın Beytini (Kâbe-i Muazzama’yı) hac eden, peygamberinin kabrini ziyaret eden, Allah yolunda cihad eden kimsenin sevabı verilir.


Bu arada Allahu Teâlâ’dan ne gibi bir dilekte bulunur ise, Allahu Teâlâ onu kendisine ihsan eyler.


Bir kimse o on gecelerin her birinde bu namazı tek tek kılar ise, Allahu Teâlâ onu en yüksek Firdevs cennetine koyar.


O kimsenin her kötülüğü silinir ve kendisine şöyle denir:


– Yeniden iyi işler yapmaya başla..


Arefe günü geldiği zaman, bir kimse onun gününü oruçlu geçirir de, gecesinde de anlatılan namazı kılar ise, bu anlatılan duayı da okur ise, bu arada Yüce Allah’ın huzurunda ağlar yalvarır ise, Allahu Teâlâ meleklerine şöyle buyurur:


“Ey meleklerim şahid olun, bu kulumu bağışladım. Beyt’i (Kâbe’yi) hac edenlerin sevabına da ortak ettim.”


Rasûlullah (s.a.v) efendimiz, daha sonra şöyle buyurdu:


“Kıldığı namazdan ve ettiği duadan dolayı, Allahu Teâlâ’nın bu kuluna ettiği ihsanı melekler duyunca sevinirler ve birbirlerini müjdelerler.”


Kaynak: Günyet’üt-Tâlibin / Abdülkadir Geylani (k.s)

24 Haziran 2022 Cuma

TELEFON KILIFI VE ÖRTÜNME

 Kıssadan hisse.!!!


Bir kız cep telefonu almıştı. Babası ona sordu:

—Cep telefonunu alınca yaptığın ilk iş ne oldu?

Kız:

—Cep telefonunun ekranına, çizilmeye karşı ekran koruyucu yapıştırdım. Telefonun kendisi için de bir kılıf aldım, dedi.

Babası yine sordu:

—Bunu yapmaya seni biri mi zorladı?

Kız:

—Hayır, diye cevap verdi.

Babası yine sordu:

—Sence bu yaptığın iş, cep telefonunu üreten firmaya saygısızlık olmadı mı?

Kız cevap verdi:

—Yok babacığım; bilakis firmanın cep telefonunun yanında verdiği kullanma kılavuzunda yazdığı üzere, cep telefonunun kılıf ve ekran koruyucu ile muhafaza edilmesi tavsiye edilmektedir.

Babası yine sordu:

—Cep telefonun kötü ve değersiz miydi ki koruma altına aldın?

Kız cevap verdi:

—Hayır, aksine, onun zarar görmesini ve değersizleşmesini istemediğim için bunu yaptım.

Babası sordu:

—Cep telefonunu kılıf ve ekran koruyucu ile örttükten sonra çirkin olmadı mı?

Kız:

—Bence çirkin olmadı. Ancak çirkin olsaydı da korumaya değer, dedi.

Baba, muhabbetle kızının yüzüne baktı ve:

—Yavrum! İşte örtünme de aynı böyledir; yani değerli olanı korumaktır, dedi.

20 Haziran 2022 Pazartesi

 *MÜNAFİKUN SÜRESİNİN*

              *FAZİLETLERİ

▪ _Akla gelen her türlü kötü alışkanlıklar için:

 *_İçki_*

 *_Kumar_*

  *Zina*

 *_-Uyuşturucu_*

 *_Yalan_*

 *_Akla gelen her türlü                günah ve  haramlar

▪ _Her kim için olursa olsun_

👉🏻  _Eş,  Evlat , Anne, Baba veya Kardeş

*⚔  Münafikun süresi tam bi keskin kılıçtır!*


☝🏼 _Münafikun Sûresini *niyetlediğiniz kişiye  okunduğu anda, kötü alışkanlıklarını terk eder*_ 


🕌  _*ve* çok kısa bir sürede *Namaza başlar.*_


 *Eşler arasında sevgi, muhabbet artar.* 


  _Evlatların, Ana Babaya Sevgi, Saygısı artar._


 *_Düşmanlık yerine sevgi, dostluk başlıyor._*


 _Bu süre , göz ağrısı ve her türlü  sancılı hastalıklara şifadır_

          🌒 *HER GECE*               

           *1 KERE* _okuyun_📖          

          👉🏻 *3. gecede*

           _tesirini göreceksiniz.

▪ _Kim Münâfikûn sûresini okursa_

*( 28 .cüz sf 555 )*


  *_Nifâktan kurtulur.

_Hadisi şerif ( Beydavi)

 _Kaynak ; Hadîs-i_ _şerîf-(Tefsîr-i_

15 Haziran 2022 Çarşamba

KURBAN İÇİN AYET VE HADİSLER

 AYETLER 


– Biz, (İbrahim’e) büyük bir kurbanlık vererek onu (İsmail’i) kurtardık. (Saffat 107)


– Haccı da, umreyi de Allah için tamamlayın. Eğer (düşman, hastalık ve benzer sebeplerle) engellenmiş olursanız artık size kolay gelen kurbanı gönderin. Bu kurban, yerine varıncaya kadar başlarınızı tıraş etmeyin. İçinizden her kim hastalanır veya başından rahatsız olur (da tıraş olmak zorunda kalır)sa fidye olarak ya oruç tutması, ya sadaka vermesi, ya da kurban kesmesi gerekir. Güvende olduğunuz zaman hacca kadar umreyle faydalanmak isteyen kimse, kolayına gelen kurbanı keser. Kurban bulamayan kimse üçü hacda, yedisi de döndüğünüz zaman (olmak üzere) tam on gün oruç tutar. Bu (durum), ailesi Mescid-i Haram civarında olmayanlar içindir. Allah’a karşı gelmekten sakının ve Allah’ın cezasının çetin olduğunu bilin. (Bakara 196)


– (Ey Muhammed!) Onlara, Âdem’in iki oğlunun haberini gerçek olarak oku. Hani ikisi de birer kurban sunmuşlardı da, birinden kabul edilmiş, ötekinden kabul edilmemişti. Kurbanı kabul edilmeyen, “And olsun seni mutlaka öldüreceğim” demişti. Öteki, “Allah, ancak kendisine karşı gelmekten sakınanlardan kabul eder” demişti. (Maide 27)


– Ey iman edenler! İhramlı iken (karada) av hayvanı öldürmeyin. Kim (ihramlı iken) onu kasten öldürürse (kendisine) bir ceza vardır. (Bu ceza), Kabe’ye ulaştırılmak üzere, öldürdüğünün dengi olup, içinizden iki adil kimsenin takdir edeceği bir kurbanlık hayvan; veya yoksulları yedirmek suretiyle keffaret; yahut onun dengi oruç tutmaktır. (Bu) yaptığı işin kötü sonucunu tatması içindir. Allah, geçmiştekileri affetmiştir. Fakat kim bir daha böyle yaparsa, Allah ondan intikam alır. Allah, mutlak güç sahibidir, intikam sahibidir. (Maide 95)


– Allah; Kabe’yi, o saygıdeğer evi, haram ayı , hac kurbanını ve (bu kurbanlara takılı) gerdanlıkları insanlar(ın din ve dünyaları) için ayakta kalma (ve canlanma) sebebi kıldı. Bunlar, göklerde ve yerde ne varsa hepsini Allah’ın bildiğini ve Allah’ın (zaten) her şeyi hakkıyla bilmekte olduğunu bilmeniz içindir. (Maide 97)


– “… Kendilerine rızık olarak verdiği kurbanlık hayvanlar üzerine belirli günlerde Allah’ın adını ansınlar. Artık onlardan siz de yiyin, yoksula fakire de yedirin” (Hac 28)


– Sizin için onlarda belli bir zamana kadar birtakım yararlar vardır. Sonra da kurbanlık olarak varacakları yer Beyt-i Atik (Kabe)’dir. (Hac 33)


– ‘’Her ümmet için, Allah’ın kendilerine rızık olarak verdiği hayvanlar üzerine ismini ansınlar diye kurban kesmeyi meşru kıldık…” (Hac 34)


– “Kurbanlık büyükbaş hayvanları da sizin için Allah’ın dininin nişanelerinden kıldık. Sizin için onlarda hayır vardır. Onlar saf saf sıralanmış dururken kurban edeceğinizde üzerlerine Allah’ın adını anın. Yanları üzerlerine düşüp canları çıkınca onlardan siz de yiyin, istemeyen fakire de istemek zorunda kalan fakire de yedirin. Şükredesiniz diye onları böylece sizin hizmetinize verdik.” “Onların etleri ve kanları asla Allah’a ulaşmaz. Allah’a ulaşacak olan ancak, sizin O’nun için yaptığınız, gösterişten uzak amel ve ibadettir.” (Hac 36,37)


– Onlar, inkar edenler ve sizi Mescid-i Haram’ı ziyaretten ve (ibadet amacıyla) bekletilen kurbanlıkları yerlerine ulaşmaktan alıkoyanlardır. Eğer, oradaki henüz tanımadığınız inanmış erkeklerle, inanmış kadınları bilmeyerek ezmeniz ve böylece size bir eziyet gelecek olmasaydı, (Allah, Mekke’ye girmenize izin verirdi). Allah, dilediğini rahmetine koymak için böyle yapmıştır. Eğer, inananlarla inkarcılar birbirinden ayrılmış olsalardı, onlardan inkâr edenleri elem dolu bir azaba uğratırdık. (Fetih 25)


HADİSLER 


– Cundub b. Sufyan radiallahu anh şöyle rivayet etmiştir: Kurban Bayramı günü Hz. Peygamber aleyhisselam ile beraber hazır bulundum. Namazı kıldı, namazı bitirip de selam verince, namaz bitmeden önce kesilmiş olan bazı kurban etleri ile karşılaştı. Bunun üzerine: “Kim namazdan önce kurbanını kestiyse onun yerine bir kurban daha kessin. Kim kesmemiş ise besmele ile kessin” buyurdu. (Müslim)


– Berâe radiallahu anh şöyle rivayet etmiştir: Dayım Ebu Bürde kurbanını namazdan evvel kesti. Bunun üzerine Hz. Peygamber (a.s.): “Senin bu koyunun yalnız et içindir” buyurdu. Ebu Burde: “Ey Allah’ın Resulü! Bende bir keçi oğlağı var” dedi. Hz. Peygamber: “Onu kurban et. Fakat senden başkasına yaramaz” buyurdu. Sonra da şunları ilâve etti: “Her kim namazdan evvel keserse ancak kendi nefsi için kesmiş olur. Her kim namazdan sonra keserse kurbanı tamam olmuş ve müslümanların sünnetine uymuş olur.” (Müslim)


– Enes radiallahu anh şöyle rivayet etmiştir: Hz. Peygamber aleyhisselam kurbanın birinci günü: “Her kim namazdan evvel kurbanını kesmiş ise iade etsin” buyurdu. Bunun üzerine birisi kalkıp: “Ey Allah’ın Resulü! Bu, et yeme arzu edilen bir gündür” dedi de komşularının ihtiyacından bahsetti. Bunun üzerine Hz. Peygamber kendisini tasdik eder gibi oldu. O kişi: “Bende bir oğlak vardır ki bence et için kesilen iki koyundan daha iyidir. Onu (kurban olarak) keseyim mi?” diye sordu. Hz. Peygamber da ona müsaade etti. Ben onun aldığı bu müsaadenin başkasına ulaşıp ulaşmadığını bilmiyorum. Hz. Peygamber iki koç kesti. Ardından insanlar küçük bir koyun sürüsüne doğru gidip sürüyü aralarında taksim ettiler yahut parçalara ayırdılar. (Müslim)


– Ukbe b. Âmir’in radiallahu anh haber verdiğine göre: Hz. Peygamber (a.s.), ona sahabelere vekaleten taksim etmek üzere bir koyun sürüsü vermişti. (Ukbe de bunları taksim ettikten sonra) geriye bir oğlak kalmıştı. Ukbe bunu Hz. Peygamber’e söylediğinde: “Onu da sen (Ravi Kuteybe arkadaşlarına dağıtmak üzere) kurban et” buyurmuştur. (Müslim)


– Enes (r.a.) şöyle rivayet etmiştir: Hz. Peygamber aleyhisselam aklı karalı alaca ve boynuzlu iki koç kurban etti ve bunları kendi eliyle kesti. Keserken de ayağını onların yanlarına basıp besmele çekti ve tekbir getirdi. (Müslim)


– Rafi’ b. Hadîc radiallahu anh şöyle rivayet etmiştir: Ben: Ey Allah’ın Resulü! Yarın düşmanla karşılaşacağız. Halbuki yanımızda bıçak yok! diye sordum. “Hayvanın kendi kendine ölmemesi için acele davran. Kesim bol kan akıtan bir şeyle yapılır ve üzerine Allah’ın adı anılırsa onu ye. Yalnız dişle tırnak müstesna. Bunun sebebini anlatayım: Diş bir kemiktir (kesmez), tırnak ise Habeş halkının bıçağıdır” buyurdu. Rafi’ dedi ki: Biz bol deve ve koyun ganimetine nail olduk. Bu sırada develerden birisi kaçmıştı. Derken mücahitlerden bir kimse onu ok atıp vurdu da bu suretle hayvanı durdurdu. Bunun üzerine Hz. Peygamber (a.s.): “Bu hayvanlar vahşi hayvanlar gibi kaçıyorlar. Bunlardan herhangi biri kaçarsa işte böyle muamele ediniz” buyurdu. (Müslim)


– Hz. Aişe’nin radiallahu anha rivayetinde Abdullah b. Vakıd şöyle anlatır: Hz. Peygamber (a.s.) kurbanların etlerini üç günden sonraya (bırakıp) yemeyi yasaklamıştır. Abdullah b. Ebu Bekr de: Bu hususu Amre’ye andım o da bana Abdullah b. Vakıd doğru söylemiştir. Ben Hz. Aişe’yi şöyle derken duydum: Resulüllah zamanında bedeviden birçok kişi Kurban Bayramına yakın Medine’ye doğru yavaş yavaş yürüyüp geldiler. Bunu gören Resulüllah “kurban etlerini üç gün tutabilirsiniz sonra kalanı dağıtınız” buyurdu. Bu yılı takip eden yılda sahabeler “ey Allah’ın Resulü birtakım insanlar kurbanlarından kaplar dolusu erzak ediniyorlar, kurban etlerinden yağ eritip biriktiriyorlar” dediler. Resulüllah: “İyi de bunu bana niçin söylüyorsunuz?” buyurdu. Sahabeler geçen sene kurban etlerinin üç günden sonra yenilmesini yasaklamıştın da ondan soruyoruz dediler. Resulüllah: “Ben o zaman ancak kitleler halinde yavaş yavaş akın edip gelen fakir bedevilerden dolayı yasaklamıştım, şimdi kurban etlerinizi yiyiniz, biriktiriniz ve tasadduk ediniz” buyurdu. (Müslim)


– Seleme b. Ekva’nın (r.a.) naklettiğine göre: Hz. Peygamber (a.s.) şöyle buyurmuştur: “Kim kurban keserse bayramın üçüncü gecesinden sonra evinde kurban etinden bir şey bulunduğu halde sabahlamasın” buyurdu. Ertesi seneye girdiğimiz zaman sahabeler: “Ey Allah’ın Resulü! Kurban etlerini geçen sene yaptığımız gibi mi yapacağız (yani dağıtacak mıyız)?” diye sordular. Hz. Peygamber: “Hayır (bu yıl yiyin, yedirin, azık da edinin) çünkü geçen sene halk arasında geçim zorluğu vardı. Bu sebeple kurban etlerinin halk arasında dağıtılmasını arzu ettim” buyurdu.(Müslim)


– Ebu Hureyre (r.a.) şöyle anlatmaktadır: Hz. Peygamber (a.s.): “İslâm’da fera ve atira yoktur” buyurdu.

Ravi İbn Rafi’ kendi rivayetinde: Fera, hayvanın ilk doğurduğu yavrularıdır. (Cahiliyede müşrikler bu ilk yavruları putlarına) kurban ederlerdi, izahını ilâve etmiştir. (Müslim)


– Ümmü Seleme radıyallahu anhâ’dan rivayet edildiğine göre Resûlullah sallallahu aleyhi ve sellem şöyle buyurdu: “Kimin kesecek kurbanı varsa, zilhicce ayı (nın hilâli) girince kurbanını kesinceye kadar saçından ve tırnaklarından hiçbir şey kesmesin.” (Müslim, Edâhî 42. Ayrıca bk. Ebû Dâvûd, Dahâyâ 3.)


– İbni Abbâs radıyallahu anhümâ‘dan rivayet edildiğine göre Resûlullah sallallahu aleyhi ve sellem şöyle buyurdu: “Başka günlerin hiçbirinde, –zilhiccenin ilk on gününü kastederek– şu günlerde işlenecek amel–i sâlihten, Allah katında, daha sevimli hiçbir amel yoktur.”

– Allah uğrunda yapılacak cihad da mı üstün değildir, Yâ Resûlallah? dediler.

– “(Evet) Allah yolunda yapılacak cihad da. Ancak malını ve canını tehlikeye atarak cihada çıkan, şehit olup dönmeyen kimsenin cihâdı başka. (O, bundan üstündür), “ buyurdu. (Buhârî, Îdeyn 11. Ayrıca bk. Ebû Dâvûd, Savm 61; Tirmizî, Savm 52; İbni Mâce, Sıyâm 39.)


– Ebû Katâde radıyallahu anh‘den rivayet edildiğine göre Resûlullah sallallahu aleyhi ve sellem‘e arefe günü tutulan orucun fazileti soruldu; o da: “Geçmiş bir yılın ve gelecek bir yılın günahlarına kefâret olur” buyurdu. (Müslim, Sıyâm 196, 197. Ayrıca bk. Ebû Dâvûd, Savm 54; Tirmizî, Savm 48; İbni Mâce, Sıyâm 40.)


– İbni Abbâs radıyallahu anhümâ‘dan rivayet edildiğine göre Resûlullah sallallahu aleyhi ve sellem aşûre gününde oruç tuttu ve oruç tutmayı tavsiye etti.” (Buhârî, Savm 69; Müslim, Sıyâm 127, 128.)


– İbni Abbâs radıyallahu anhümâ‘dan rivayet edildiğine göre Resûlullah sallallahu aleyhi ve sellem şöyle buyurdu: “Gelecek seneye kadar yaşayacak olursam, muharrem ayının dokuzuncu günü oruç tutarım.” (Müslim, Sıyâm 134. Ayrıca bk. İbni Mâce, Sıyâm 41.)


– Âişe radiallahu anha’dan rivâyete göre, Rasûlullah (s.a.v.) şöyle buyurmuştur: “Ademoğlu kurban kesme gününde Allah katında kan akıtmaktan daha sevimli bir amel işlememiştir. O kurban kıyamet günü boynuzları kılları ve tırnaklarıyla gelecektir. Kurbanın kanı yere düşmeden önce Allah katında hemen kabul olunur. Bu sebeple kestiğiniz kurbanlardan dolayı sıkıntı değil gönlünüz hoş olsun.” (İbn Mâce, Edaha: 3)


– Enes b. Mâlik (r.a.)’den rivâyete göre, şöyle demiştir: “Rasûlullah (s.a.v.) boynuzlu alaca renkli iki koçu kendi eliyle keserek kurban etti. Besmele çekti, tekbir aldı ve keserken ayağını koçların sağ yanı üzerine koydu.” (Buhârî, Edâhî: 7; Müslim, Edâhî: 3)


– Berâ b. Âzib (r.a.)’den merfu olarak rivâyet ettiği hadisinde şöyle diyor: “Topal hayvan, tek gözlü hayvan, hastalığı belli olan hayvan zayıf, ve cılız hayvanlar kurban edilmez.” (Ebû Dâvûd, Dahaya: 5; İbn Mâce, Edahî: 8)


– Ali b. ebî Tâlib radiallahu anh’den rivâyete göre, şöyle demiştir: “Rasûlullah sallallahu aleyhi ve sellem, bize kurbanlık hayvan alırken göz ve kulağına dikkat etmemizi, kulağı, burnu kesik, boynuzu kırılmış hayvanlardan kurban kesmemeyi bize emretti.” (Ebû Dâvûd, Dahaya: 5; İbn Mâce, Dahaya: 8)


– Ukbe b. Âmir radiallahu anh’den rivâyete göre, şöyle demiştir: “Rasûlullah sallallahu aleyhi ve sellem kendi keseceği kurbanlık hayvanları ashabı arasında dağıttı geriye bir oğlak kalmıştı ki Ukbe bunu Rasûlullah (s.a.v.)’e hatırlatmıştı. Rasûlullah (s.a.v.) de onu da sen kendin için kurban et buyurdular.” (Ebû Dâvûd, Dahaya: 5; İbn Mâce, Dahaya: 7)


– Câbir (r.a.)’den rivâyete göre, şöyle demiştir: Hudeybiye’de, Rasûlullah (s.a.v.) ile beraber deveyi de sığırı da yedi kişi için boğazlayıp kurban etmiştik. (Ebû Dâvûd, Dahaya: 6; İbn Mâce: Dahaya: 5)


– Adiyy (r.a.)’den rivâyete göre, şöyle demiştir: Sığır; yedi kişi için kurban olur.” Dedim ki: “Şayet karnından yavrusu çıkarsa?” “Onunla beraber yavrusunu da kes” dedi. “Ya topal hayvan ne olacak?” dedim. Dedi ki: “Kurban edileceği yere gidebiliyorsa kurban olur.” Dedim ki: “Ya boynuzu kırık hayvan ne olacak?” “Zararı yok dedi ve biz emrolunduk veya Rasûlullah (s.a.v.), bize emretti ki: Kurban edilecek hayvanların göz ve kulaklarını dikkatle inceleyip alın.” (Ebû Dâvûd, Dehaya: 5; İbn Mâce, Dehaya: 8)


– Umâra b. Abdullah (r.a.)’den rivâyete göre, şöyle demiştir: A’ta b. Yesâr’dan işittim şöyle diyordu: Ebû Eyyûb el Ensârî’ye sordum; Rasûlullah (s.a.v.)’in zamanında kurbanlar nasıldı diye şöyle cevap verdi: “Kişi kendisi ve çoluk çocuğu için tek bir kurban keserdi de onun etinden kendileri de yer başkalarına da yedirirlerdi. Neticede Müslümanlar birbirleriyle övüneceğiz diye gördüğün gibi birkaç kurban kesmek durumuna geldiler.” (İbn Mâce, Dahaya: 10; Muvatta, Dahaya: 5)


– Cebele b. Suhaym (r.a.)’den rivâyete göre, adamın biri İbn Ömer (r.a.)’e kurban kesmek vâcib midir? diye sordu. O da; Rasûlullah (s.a.v.) ve Müslümanlar kurban kestiler dedi. Adam aynı soruyu tekrar edince aklını kullanıp ne dediğimi, anlamıyor musun? Rasûlullah (s.a.v.), ondan sonrada Müslümanlar kurban kestiler. (İbn Mâce, Dahaya: 2)


– Süleyman b. Büreyde (r.a.)’in babasından rivâyete göre, şöyle demiştir: Rasûlullah (s.a.v.) şöyle buyurdu: “Üç günden fazla kurban etinden yemeyiniz diye size yasaklama getirmiştim kurban kesenlerle kesmeyenler et yemekte denk olsunlar diye… Ama bu andan itibaren kurban kesen sayısı arttığı için dilediğiniz kadar yiyin yedirin ve saklayın.” (Buhârî, Edâhî: 16; Müslim, Edâhî: 5)


– Âbis b. Rebia’ (r.a.)’den rivâyete göre, şöyle demiştir: Müminlerin anası Âişe (r.anha)’ya: “Rasûlullah (s.a.v.), kurban etlerinin üç günden fazla yemeyi yasaklarmıydı? Diye sordum. Buyurdular ki:“Hayır, fakat insanlardan kurban kesen kimse az olduğu için kesmeyen kimselere yedirmek istediğinden dolayı böyle bir kısıtlama getirmişti. Bugün için biz, hayvanların paçalarını saklayıp on gün sonra yiyoruz.” (Buhârî, Edahî: 16; Müslim, Edahî: 5)


– Ebû Bekre (r.a.)’in babasından rivâyete göre: “Rasûlullah (s.a.v.), hutbe okudu minberden indi iki koç getirtti ve onları kesti.” |Nesâî, Dahaya: 14; İbn Mâce, Dahaya: 1 Sahabe-i kiramdan Hazreti Zeyd b. Erkam (radiyallahü anh)’ın anlattığına göre; “Resulullah (aleyhissalâtu vesselâm)’ın ashabı: Ey Allah’ın Rasulü dediler, bayram günü kesilen kurban ne manaya gelmektedir?” Efendimiz (sallallahü aleyhi vesellem): “Bu, babanız İbrahim aleyhisselâm’ın sünnetidir.” buyurdular. Ashab: “Pekiyi, kurban kesmede bize ne gibi bir sevap var ey Allah’ın Resûlü!” dediler. “Kurbanın her bir kılı için bir sevap.” buyurdular. Ashab tekrar: “(Kesilen kurban koyun, kuzu gibi) yünlü ise ey Allah’ın Resûlü (sevabı nasıl olur)?” diye sordular. Aleyhissalâtu vesselam: “Yünün her bir kılı için de bir sevap var!” buyurdular.” (İbn-i Mâce, Sünen; Ahmed b. Hanbel, Müsned; Hâkim, Müstedrek)

10 Haziran 2022 Cuma

 PEYGAMBERİMİZİ ANLAMIYORUZ

― BİR PEYGAMBER DÜŞÜNÜN Kİ;


 ― Sakal bırakırken sünnetine uyuluyor,

     Suyu üç yudumda içerken sünnetine uyuluyor,

     Sağ elle yemek yerken sünnetine uyuluyor.         

     Elbette çok güzel.

 

 ― Ama aynı Peygamberin sünneti;

 ― Siyasette yok,

     Ekonomide yok,

     Hukukta yok,

     Aile hayatında yok,

     Nafakada yok,

     Mirasta yok,

     Eğitimde yok,

     Ahlakta yok ise;

     O toplum,

     Peygamberini anlayamamış demektir ...

 

 ― Eğer bir toplum,

 ― Peygamberinin  (s.a.v.) sadece;

     Boyunu,

     Kilosunu,

     Şemailini,

     Saçını nasıl taradığını merak ediyor,


 ― Lakin;

 ― Faizi nasıl ayakları altına aldığını,

     Sömürüyü nasıl durdurduğunu,

     Irkçılığı, açıklık saçıklığı nasıl yasakladığını,

     Putculuğu nasıl yıktığı,

     İsrafı ve Yolsuzluğu nasıl önlediğini,

     hiç merak etmiyorsa,

     O toplum;

     Peygamberini (s.a.v.) anlayamamış demektir ...

 

 ― Eğer bir toplum;

 ― Peygamberini (s.a.v.), mübarek gecelerde, nikah     dualarında hatırlayıp, hac da hatırlayıp


 ― Lakin;

 ― Yalan söylerken,

     İftira ederken,

     Gıybet ederken,

     Harama bakarken,

     Kalp kırarken,

     Merhametsizlik yaparken, Çırılçıplak gezerken, Zinâ yaparken, kul hakkının dibini sıyırırken Peygamberin,

     Tüm bu Ahlaksızlıklara ne diyeceğini hiç hatırlamıyorlarsa,

     O toplum;

     Peygamberini (s.a.v.) anlayamamış demektir ...

 

 ― Eğer bir toplum;

 ― Peygamberlerini (s.a.v.) başkalarına anlatırken;

     Gece namazıyla,

     Açlıktan karnına bağladığı taşla,

     Üzerinde uyuduğu hasırın yüzüne çıkardığı izle,

     Yaşadığı hurma dallarından,

     Kerpiçten yapılmış evle anlatıyor,


 ― Ama kendi hayatlarındaki;

 ― Serpme kahvaltılarda,

     Kadife kumaştan cübbelerde,

     Lüks villalarda,

     Devre mülklerde,

     Beş yıldızlı otellerde,

     İhale salonlarında,

     Son model araçlarda,

     Hayatlarını sürdürüyorsa,

     Hep başkalarına anlattıkları bu Peygamberi hiç akıllarına getirmiyorlarsa

     O toplum;

     Peygamberini (s.a.v.) anlayamamış demektir ...

 

 ― Eğer bir toplum,

 ― Peygamberlerini (s.a.v.);

     Kız isteme törenlerinde, Düğünlerde ve nikâhlarda hatırlayıp,

     İsmini anıp, Salâvat getiriyor, düğün salonlarında tesettüre riayet etmiyorsa, kadın erkek dans ediyorsa,

     Düğünden sonra o yeni kurulan yuvanın;

     Yönetiminde,

     Eşlerin birbirlerine karşı davranışlarında,

     Akraba ilişkilerinde,

     İzlenilen dizilerde,

     Mutfaktaki gıdaların ve eve giren kazancın helalliğinde;

     Kimse o düğünde hatırladığı Peygamberin (s.a.v.) bu konularda  ne dediğine bakmıyorsa,

     O toplum,

     Peygamberini (s.a.v.) anlayamamış demektir ...


 ― Peygamberini anlamayan toplum sapıtmış toplumdur.

     Ömrümüzün kalanında, Rabbim, Peygamber Efendimizi anlamayı ve tebliğ ettiğini hayatımıza uygun hale getirmeyi nasip etsin.🤲🌹

6 Haziran 2022 Pazartesi

 TEKÂSÛR SÛRESİ OKUMANIN FAZİLETİ

Tekâsür Suresi’nin Fazileti


Resûlullah (Sâllallahu Aleyhi ve Sellem) buyurdu ki:


“Tekasür suresini okumaya devam eden kişi manevi alemde ‘şükrü eda eden’ diye isimlendirilir.“


Resûlullah (Sâllallahu Aleyhi ve Sellem) bir kere Ashabına buyurdu ki: “sizin herbiriniz her gün 1.000 ayet okuyamaz mı?” buyurdu. Onlar (Radıyallâhu Anhüm): “Buna kimin gücü yeter ya Resûlullah ?” dediklerinde, Resûlullah (Sâllallahu Aleyhi ve Sellem): “Sizin biriniz Tekâsür suresini okumaya kadir değil midir?” buyurdu.


Rivayet Edildi ki:


Her gün okuyan kabir azabından emin olur.

Tam ve yarım baş ağrıları için Tekâsür suresinin ikindi namazından sonra okunması çok faydalıdır.

Her gün okuyan, İlahi hoşnutluğa mazhar olur; işleri açılır, kazancı artar.

Dünyevi ve uhrevi musibetlerden kurtulmak için günde üç defa okunur.

Her kim bu sureyi okumaya devam ederse, kendisine dünyada verilen nimetlerden dolayı hesaba çekilmez.

Bir kişi, yağmur yağarken oturup ara vermeksizin 7 kere bu sureyi okursa, Allah’u Teâlâ o kimseye hesapsız sevap verir.


Pazartesi ve Çarşamba günü

*40 kere Tekasûr Sûresi okuyanın ummadığı bir yerden maddi sıkıntısı giderilir*


Her gün bir defa Tekasûr Sûresi okumak Bin Ayete denktir* .


Her kim Tekasûr Sûresi ni 3 defa okursa maddi ve manevi musibetlerden selâmette olur*