Sayfalar

22 Ocak 2022 Cumartesi

TİTO GERÇEKLERİ ANLADI

 Salih GÖKKAYA anlatıyor:

Tito ölüm döşeğindedir ve eski şa'şalı günlerinden eser kalmamıştır.

Onun gözleri yaşlı, titrer vaziyetteki halini gören Salih Gökkaya teselli etmek için:

-"Efendim! Ölüm sizi korkutmasın. 

Belki maddi olarak aramızdan ayrılacaksınız ama yaptığınız inanılmaz hizmetlerle kalplerde ebedî yaşayacaksınız!" der.

Bugün yedi devlete bölünen Yugoslavya'yı kırk yıla yakın barış ve huzur içinde yaşatmayı başaran, ölümünden sonra ülkesinin hızla parçalandığı Mareşal Josip Broz Tito'nun cevabı tarihe geçecek tondadır:

"Yoldaşlar! 

Ben ölüyorum artık.

Ölümün ne derece korkunç bir şey olduğunu size anlatamam. 

Anlatsam bile sıhhatli ve genç olan sizler bu yaşta bunu anlayamazsınız. 

Düşünün! Ölmek, yok olmak.

Toprağa karışmak ve dönmemek üzere gidiş.

İşte bu çıldırtıyor beni.

Dostlarımızdan, sevdiklerimizden, unvan ve makamlardan ayrılmak.

Dünyanın güzelliklerini bir daha görememek. 

Ne korkunç bir şey anlıyor musunuz?

Yoldaşlarım! 

Sizlere açık bir kalple itirafta bulunmak istiyorum: 

Ben öldükten sonra toprak olacaksam, diriliş, ceza ve mükâfat yoksa benim yaptığım mücadelenin ne değeri var? Söyleyin bana!

Yoldaşlarımın kalplerine gömülecekmişim veya unutulmayacakmışım yahut alkışlanacakmışım.

Neye yarar?

Ben mahvolduktan sonra beni alkışlayanların takdir sesleri, kabirde vücudumu parçalayan yılan ve çıyanları insafa getirir mi? 

Söyleyin bu gidiş nereye? 

Bunun izahını Marks, Engels, Lenin yapamıyor.

İtiraf etmek zorundayım:

Ben Allaha, Peygambere ve ahirete inanıyorum artık. Dinsizlik bir çare değil. 

Düşünün şu kâinatın bir yaratıcısı, şu muhteşem sistemin bir kanun koyucusu olmalıdır.

Bence ölüm de son olmamalıdır.

Mazlumca gidenlerle zalimce ölenlerin bir hesaplaşma yeri olmalıdır. 

Haklarını almadan cezalarını görmeden gidiyorlar. 

Böyle keşmekeş olamaz. 

Ben bunu vicdanen hissediyorum. 

Öyle ki, milyonlarca suçsuz insana yaptığımız eza ve zulümler şu anda boğazıma düğümlenmiş bir vaziyette.

Onların ahlarına kulak verecek bir merci olmalı.

Yoksa insan teselliyi nereden bulacak? 

Bunların bir açıklaması olmalı.

Marks bu mevzuda halt işlemiş. Uyuşturmuş beyinlerimizi. 

Nedense ölüm kapıya dayanmadan bunu idrak edemiyoruz. 

Belki de göz kamaştırıcı makamlar buna engel oluyor. 

Ben bu inançtayım yoldaşlarım. 

Sizler ne derseniz deyin!"

Tito, bu sözleri söyledikten sonra komaya girmiş ve bir süre sonra 88 yaşında hayata gözlerini kapamıştır.


Not: Ömrünün elli yılını komünist düşüncenin peşinde geçiren Salih GÖKKAYA, muhtemelen Tito'nun bu sözlerinden de etkilenerek aslına dönmüş ve ömrünün geri kalan kısmını samimi bir Müslüman olarak geçirmiştir.

DEDİKODU DUYUNCA

 Bir adam; 

Hz.Halid bin Velid'e (ra.)

"Falanca adam senin hakkında konuştu"

dedi.

Hz Halid 

"Kendi sayfasıdır istediği ile doldurur" 

dedi.

Bir adam; 

Vehb bin münebbih'e (ra)

"Falanca adam senin hakkında konuştu"

dedi.

Hz Vehb;

"Şeytan senden başka elçi bulamadı mı?"

dedi.

Bir adam 

Ali bin Hüseyin'e

"Falanca adam senin hakkında konuştu"

dedi.

Ali bin Hüseyin

"Eğer benim hakkımda söyledikleri doğru ise Allah beni affetsin. 

Eğer doğru değilse Allah onu affetsin"

dedi.

Bir adam;

İmam şafiiye (ra)

"Falanca adam senin hakkında konuştu"

dedi.

İmam Şafi (ra) 

"Eğer doğru diyorsan sen dedikoducusun. 

Eğer yalan söylüyorsan sen fasıksın"

dedi.

Bir adam;

Bir alime

"Falanca adam senin hakkında konuştu"

dedi.

Alim

"O bana ok attı ama isabet ettiremedi.

Sen ise oku getirip kalbime sapladın"

dedi

Bir adam;

Bir Alime

"Falanca adam senin hakkında konuştu"

dedi.

Alim

"Üç cinayet işledin;

Kardeşim ile aramı bozdun.

Boş kalbimi meşgul ettin.

Kendini de, benim gözümden düşürdün dedi."

"Rabbim bizi Dedikodudan, gıybet ve su-i zandan muhafaza etsin''

Amin

15 Ocak 2022 Cumartesi

 (Korunma Duaları)


MUAVVİZETEYN:

   

Felak ve Nâs  sığınmayı gösteren iki sûre demektir. Bu iki sûrede Allah, görünen ve görünmeyen, bilinen ve bilinmeyen bütün korkunç ve zararlı şeylerden kendisine sığınmamızı emretmiştir.


Bu iki sûrenin fazileti hakkında Câbir ti. Abdullah (r.a)'dan şöyle rivayet edilmiştir: 


Resûlullah (s.a.s) bana:


"- Oku! Ey Cabir!"buyurdu. Ben de:


"- Ya Rasulallah! Babam anam sana feda olsun, ne okuyayım?" dedim. Peygamber Efendimiz (s.a.s):


"- Felak ve Nâs sûrelerini" buyurdu. Her ikisini de okudum. Sonra bana dönüp: "Bu sûreleri oku. Bunların bir benzerini daha okuyacak değilsin" buyurdular.


Bu iki sûre devamlı okunursa cin ve şeytan kişiye zarar veremez, sihir, büyü tesir etmez. Mü'min her türlü zararlı ve şerli şeylerden korunmak için bu iki sûreyi okumalıdır. Allah'ın rasûlu öyle yaparlardı. Nitekim Ukbe (r.a) şöyle rivayet etmiştir: "Rasûlullah (s.a.s) ile beraber Cuhfe ile Ebvâ arasında yolculuk yapıyorduk *. Birden bizi bir rüzgâr ve kesif bir karanlık kapladı.* Bunun üzerine Rasûlullah (s.a.s) "Kul euzü birabbil-felâk" ve "Kul euzü birab'bin-nâs"ı okuyarak korunmaya başladı ve: "Ey Ukbe! Bu iki sûreyi okuyarak korun. Hiç bir korunan bu iki sûrenin benzeri ile korunmamıştır" buyurdu.


Muaz b. Abdullah (r.a) babasından rivâyet ederek şöyle demiştir: Peygamberimiz (s.a.v) buyurdu:


 “Her akşam ve sabah üçer defa Kulhüvallahü ehad sûresiyle Nâs ve Felâk sûrelerini oku, seni her türlü tehlike ve zarardan korumaya yeterli olur.” (Ebu Davud, Edeb, 101; Nesaî, İstiâze 1; Tirmizi, Daavat, 117) 


"بِسْمِ اللّٰهِ الَّذ۪ي لَا يَضُرُّ مَعَ اسْمِهِ شَيْءٌ فِي  الْاَرْضِ وَلَا فِي السَّمَاءِ وَهُوَ السَّم۪يعُ الْعَل۪يمُ


 Bismillâhillezi lâ yedurru

 ma’asmihi şey’ün fil ardi ve lâ fissemâi ve hüves-semi’ul alim.' duasını sabah üç kere okuyana, akşama kadar; akşam okuyana da sabaha kadar hiç bela gelmez." (bk. İbn Mace, Dua; 

11; Ebu Davud, Edeb, 102


اَعُوذُ بِكَلِمَاتِ اللّٰهِ التَّامَّاتِ مِنْ شَرِّ مَا خَلَقَ


 Euzü bikelimâtillahittammâti min şerri mâ haleka' / 'Bütün yaratıkların şerrinden Allah’ın kusursuz kelamlarına (ayetlerine yani Kuran'a) sığınırım.' duasını okuyana, o yerden kalkıncaya kadar, hiçbir şey zarar 

veremez." (Müslim, Zikir, 54-55)


“Rabbi euzü bike min hemezeti’ş-Şeyatin ve euzü bike Rabbi en yahdurun.”


“Rabbim, şeytanın kışkırtmasından sana sığınırım ve onların benim yanımda bulunmalarından da sana sığınırım.” (Müminun, 23/97-98)


"Hasbiyallahü ve ni’mel vekil, sözü her korku için bir emniyettir." (Deylemi, Firdevs, 2/214, hno: 2509)


(Evden çıkarken “Bismillahi, tevekkeltü alallahi, lâ havle ve lâ kuvvete illâ billah” diyen, tehlikelerden korunur ve şeytan ondan uzaklaşır.) [Tirmizi]


(“Lâ havle...” okumak, doksandokuz derde devadır. Bunların en hafifi sıkıntıdan kurtulmaktır)(Ebu Nuaym)


"Hâris el-Eş'ari (r.a)’den nakledilen bir hadisi şerifte Rasülullah (s.a.v)’in şöyle buyurduğu rivayet edilmektedir:


“…Allah size, Allah'ı zikretmenizi emretti. Bunun da misali, peşinden hızla düşmanın geldiği bir adamdır. Bu adam muhkem bir kaleye gelip, düşmandan kendini korur. Kul da böyledir. Şeytana karşı kendisini sadece Allah’ı zikretmekle koruyabilir." [Tirmizi, Emsal, 3, (2867)]"

9 Ocak 2022 Pazar

 *BEŞ TEHLİKELİ GEÇİT, BEŞ VAKİT NAMAZLA GEÇİLİR*


▪️ *Peygamber Efendimiz* (s.a.v.) şöyle buyurdular:

▪️👉 ```"Şüphesiz, insanların önünde beş tehlikeli geçit vardır ki (amelen) zayıf ve çelimsiz olanlar bu geçitleri asla aşamazlar."```

▪️ *Hazret-i Ebubekir* (r.a.): 

▪️👉 ```"Beş tehlikeli geçit nedir, ya Resulullah?"``` diye sordu.

▪️ *Resûlullah Efendimiz* (s.a.v.) şöyle buyurdular:

▪️👉 ```Ölüm ve ölümün ızdırabı```.

▪️👉 ```Kabir ve onun korkutan yalnızlığı ve darlığı.```

▪️👉 ```Münker ve Nekir'in suali ve onların heybetleri.```

▪️👉 ```Mizan ve amellerinin mizanda hafif gelme kokusu.```

▪️👉 ```Sırat ve onun inceliğidir.```

▪️Hazret-i Ebubekir (r.a.) bu sözleri duyunca, şiddetli bir şekilde ağlamaya başladı. 

▪️Bunun üzerine Cebrail (a.s) derhal inerek şöyle buyurdu:

▪️👉 ```"Ya Muhammed (s.a.v)! Ebubekir'e söyle, ağlamasın! Arapların 'Ölüm hariç her derdin devası vardır' sözünü duymadı mı?"``` 

▪️Sonra Cebrail (a.s.) şöyle buyurdu:

▪️👉 ```Kim sabah namazını kılarsa, ölüm ve ölümün ızdırabı ona kolay gelir.```

▪️👉 ```Kim öğle namazını kılarsa, kabir ve kabrin darlığı onun üzerine kolay gelir.```

▪️👉 ```Kim ikindi namazını kılarsa, Münker ve Nekir'in suali ve onların heybeti o kişi üzerine kolay gelir.```

▪️👉 ```Kim akşam namazını kılarsa, mîzan ve amellerinin hafif gelme korkusu onun üzerine kolay gelir.```

▪️👉 ```Kim yatsı namazını kılarsa, sırat ve sıratın inceliği ona kolay gelir."```


[Tefsîr-i Rûhu’l-Beyân] İslam'ın beş şartından biri olan ve Resulü Zişan efendimizin gözümün nuru buyurdugu namaz ibadetini hakkıyla eda etmek suretiyle bu geçitleri sıkıntısız geçebilmek temennisiyle.. 🕌

8 Ocak 2022 Cumartesi

PEYGAMBERİMİN NEZAKETİNİ ÇOK SEVDİM

 Meydanlık bir yerde,önünüzden bir cenaze alayı geçerken, ayağa kalktığında, arkadaşlarının şaşkın:"Ey Allah'ın rasulü, bu bir yahudidir" dediklerinde, "Fakat aynı zamanda bir insandır" deyişini sevdim...

                                🌹🌹🌹

 Bir müslüman, sarhoş bir şekilde, huzuruna getirildiğinde, yanındakilerden biri sarhoşa "Allah sana lanet etsin" deyince, o mübarek kaşların çatıp, "ona lanet okumayın, ben onu tanıdığımdan beri, o Allah ve rasulünü sever" deyişini sevdim...

                                   🌹🌹🌹

 Uhud'da şehit düşen yetmişiki arkadaşını defnederken, Cemuh oğlu Amr ile Amr oğlu Abdullah'ın cenazelerinin başında, hüzünle dalıp gidişini ve "bu ikisini aynı mezara koyun.Çünkü onlar,dünyada da birbirlerini çok severlerdi" deyişini sevdim...

                         🌹🌹🌹

 Mübarek başın, Hz.Ayşe'nin kucağında, ruhunu Allah'a teslim etmek üzereyken, Rabbinin huzuruna tertemiz çıkmak için, misvakla dişlerini temizleyişini sevdim...

                            🌹🌹🌹

 Mescitte, nezaket kurallarından habersiz, yeni müslüman olmuş birinin, burnunu sildiği paçavrayı yere attığını görünce, pisliği yerden kendi elinle alıp,temizleyişini ve o kişiye yumuşak bir sesle, "bir daha böyle yapma" deyişini sevdim...

                              🌹🌹🌹

 "Sizden biriniz, ağaç dikerken kıyamet kopuyor olsa, ağacı dikmeye devam etsin" deyişini sevdim...

                                🌹🌹🌹

 "Akarsu başında bile olsanız, suyu israf etmeyin" deyişini sevdim...

                                 🌹🌹🌹

 Kâbe'yi işaretle, "Bu ev, saygın,mübarek ve kutsaldır. Ama, varlığını elinde tutan kudrete yemin ederim ki, insan onuru ve kişiliği daha kutsaldır!" deyişini sevdim...

                                🌹🌹🌹

 Mirâc'a çıktığında, Allah Teala, "Seni ne ile şereflendireyim?" dediğinde, "Beni Sana kullukla şereflendir" deyişini sevdim...

                          🌹🌹🌹

 Yine mirâçta Rabbim "İste! Ne isteğin varsa vereyim" dediğinde, secdeye kapanıp, gözyaşlarıyla "Senden ümmetimi istiyorum" deyişini sevdim...

                            🌹🌹🌹

 Refik-i Alâ'ya, Yüce Dost'a giderken, "Sizi kevser ırmağı başında bekleyeceğim. Bana kavuşmak isteyen, elini ve dilini kötülüklerden çeksin." deyişini sevdim...

                            🌹🌹🌹

 Ve Rabbimizin, "Andolsun size kendinizden öyle bir peygamber gelmiştir ki, sizin sıkıntıya uğramanız O'na çok ağır gelir. O, size çok düşkün, müminlere karşı çok şefkatlidir,merhametlidir (Tevbe-128) deyişiyle, seni sevdim...

                              🌹🌹🌹

 Ve Rabbimizin, "Şüphesiz ki, Allah ve melekleri, Peygamber'e çokça salât ederler (överler,yüceltirler). Ey müminler! Siz de O'na salevat getirin ve tam bir teslimiyetle selam verin."(Ahzab-56) buyurmasıyla, seni çok daha fazla sevdim...

3 Ocak 2022 Pazartesi

BABAN VAR MI

 BABA....!!!!!!!!

Yaşlı bir baba…

Kuzu etinden imal edilmiş yaprak döneri çok severmiş…

Bir gün canı yaprak döneri çok çekmiş.

Babasının isteğini fark eden oğlu,

almış babasını ve güzel bir lokantaya götürmüş…

Baba, yemeği önce kendisi yemek istemiş…

Ancak yaşlılığın verdiği zayıflık sonucu elleri titrediği için lokmayı ağzına götürmek istediği her seferinde üzerine dökmüş, yağı sakalına damlamış…

Lokantadaki insanların bakışları da pürdikkat onların üzerindeymiş…

Aşağılayıcı bakışlar, alaycı tavırlar, surat ekşitmelerle arada bir yaşlı babaya bakıyorlarmış.

Bir süre sonra oğlu sabır ve itina ile lokmaları babasının ağzına koymaya başlamış…

Nihayet yemek bitmiş ve oğlu babasını alıp lavaboya götürmüş, elini-yüzünü iyice yıkamış, üstünü-başını silip temizlemiş, saçını-sakalını düzeltip taramış, gözlüklerini silip gözüne takmış, ardından da koluna girip dışarı çıkarmış…

Lokantada bulunanların hakaretamiz bakışları hâlâ onların üzerinde…

Hiçbir bakışı umursamayan çocuğun ise yüzünde hep tebessüm varmış, babası çok sevdiği yemekten yiyip lezzet aldığı için…

Yemek parasını ödeyip çıkıyorlardı ki, arkalardan yaşlı bir amca seslenmiş:


– Hey evlat, burada bir şey bıraktığını unutmadın mı?

Az düşündükten sonra çocuk cevap vermiş:

– Hayır, masada bir şey bıraktığımı sanmıyorum!

Yaşlı amca:

– Hayır evlat, yanılıyorsun. Sen burada çok değerli bir şey bırakıp gidiyorsun!


Şaşkınlık içinde:


– Ne bırakmışım ki amca?!

– Sen burada, her evlat için bir ders ve her baba için bir umut bırakıp da gidiyorsun!…

Tam bir sessizlik hâkim olmuştu salona…

Herkes yaptığından, düşündüğünden utanç duyuyordu…

Unutmuşlardı bir an, her sıkıntıda babalarına sığındıklarını:


– Baba! Şunu istiyorum.

– Baba! Bana şunu al.

– Baba! Şu okulda, şu üniversitede okumak istiyorum, şu kadar harç gerekiyor.

– Baba! Okul masrafları için şu kadar para lazım.

– Baba! Falan şehre gezmeye gitmek istiyorum, para ver.

– Baba! Doğum günümde bana ne aldın?

– Baba!…

– Baba!…

Ama bir defa olsun dememişlerdi sanki:

– Yanımdasın ya baba, benim için her şeye değer ve yeter!…

– Babam! Senin yanında olmak benim için bir dünyadır…


Hep sahip olmak istediklerimizden söylenip durduk, yokluklarımızdan sitem edip şikâyetçi olduk…

Ama belki de hiç sormadık ona:


– Baba! Senin benden bir isteğin var mı..?


Çoğumuza sormuşlardır kesin çocukluğumuzda, “Anneni mi çok seviyorsun, babanı mı?” diye.


İlk başta “Her ikisini.” desek de az ısrar sonucu utanarak, sıkılarak kısık sesle, “Annemi.” diyorduk; buna rağmen baba içindeki acıyı bize hissettirmeden tebessüm ediyordu.

Kim bilir, belki de herkesin yanında utanıyordu…

Ama bir gün gelir de kayıp giderse elinden, aile fertlerinin güzel yaşaması için ne tür zahmetlere katlandığını işte o zaman anlarsın.

Cennet ayaklarının altında olmasa da…........


------------------------------------------------------------------

Bu yazıyı okuduktan sonra şu duayı yapmak geldi içimden...


"Allah'ım Ben evlatlarımdan razıyım Allah'ta onlardan razı olsun... RAB'BİM herkese BABAYA, KARDEŞE, AKRABAYA, KOMŞUSUNA KİMSESİZE BAKAN, VATANA, MİLLETE, HERKESE HAYIRLI EVLAT nasip etsin inşallah..