Sayfalar

29 Haziran 2019 Cumartesi

KURAN'DA ANLATILAN HELAK SEBEPLERİ

Ashâbu’l-Cenneh (Bahçe Sahipleri): Kalem Suresi 68/17–32 ayetler arasında uzun uzadıya bahsedilen konu; kardeşlere babalarından miras kalan cennet timsali bir bahçenin kadir ve kıymetini bilmemeleri ve bu nimeti kendilerine ihsan eden Allah’a karşı nankörce bir tavır sergilemeleri sebebiyle, onun ellerinden alınarak nimetten mahrum bırakılmalarıyla ilgilidir. Asırlar önce bahçe sahiplerinin başına gelenlerin, Araplar tarafından da bilindiği söylenmektedir.

Ashâbu’s-Sebt: Ashâbu’s-Sebt’in cezalandırılma konusu, ağırlıklı olarak A’râf suresinde olmak üzere ayrıca Bakara ve Nisâ surelerinde de yer almıştır. Cumartesi gününün sahipleri (Ashâbu’s-Sebt) denilince ilk akla gelen kimseler Yahudilerdir. Ancak Kur’an’da "Ashâbu’s-Sebt" tabiri geçtiğinde akla tüm Yahudiler değil de cumartesi gününün kutsiyetini ihlal ettikleri için Allah’a isyan etmiş olan ve bu nedenle de maymuna ve domuza dönüştürülen Yahudiler gelmektedir.

Ashâbu’l-Uhdûd: Ashâbu’l-Uhdûd ifadesi, Kur’an’da sadece Buruc 4. ayette geçmektedir. "Ashâbu’l-Uhdûd", hendek (çukur) sahipleri anlamına gelmektedir. Bu kıssa, müminleri yakmak için kâfir bir zümrenin tutuşturduğu ateşi, müminlerin bu ateş çukurlarında canlı canlı yakılarak geçirdikleri imtihanı ve bunu yapan kâfirlerin helak oluşlarını konu edinmektedir. Mekkeli müşrikler arasında meşhur olan bu hadise vesilesiyle hem Mekkeli müşrikler Ashâbu’lUhdûd’un karşılaştıkları korkunç ceza ile tehdit edilmekte hem de müşriklerin eziyetlerine maruz kalan müminlere moral desteği verilmektedir. Bu kıssa, nazil olduğu dönem sonrası Kur’an muhataplarına ise inananlar açısından moral kaynağı, kâfirler açısından da tehdit unsuru bir fonksiyon icra etmeye devam edecektir.

Tübba’ Kavmi: Kur’an’da Duhân ve Kâf Surelerinde olmak üzere iki yerde geçmektedir.

Tübba’nın, bir kişi mi yoksa krallar soyu mu olduğu konusu tartışmalıdır. Ebû Hureyre (ra), Rasulullah (sav)’ın, “Tübba’nın peygamber olup olmadığını bilmiyorum.”, buyurduğunu rivayet etmiştir. Hz. Aişe (ra) ise onun hakkında şöyle demiştir: “Tübba’a sövmeyin, çünkü o salih bir kimse idi. Allah Teala, kavmini tenkit ettiği halde, onu tenkit etmemiştir.”

İbn Abbas ise, onun peygamber olduğunu söylemiştir. Bir görüşe göre de Tübba’, önceleri ateşe tapan bir kimse iken müslüman olmuş ve halkını da müslüman olmaya davet etmişti. Halkı ise peygamberlerini yalanlayıp, Allah’a karşı büyük suçlar işlediklerinden dolayı helak edilmiştir. Tübba’ kavminin belki de en önemli özelliği, helak olan toplumlar içerisinde Mekke müşriklerine en yakın toplum olmalarıdır. (Rivayetler ve bilgi için bk. Zemahşerî, Keşşâf, IV, 279-280)

Ashâbu’l-Fîl: İslam’ın ortaya çıkışına az bir süre kala, Arap Yarımadasında müthiş bir olay meydana geldi. Ebrehe, San’a şehrinde “Kulleys” adında büyük bir kilise yaptırdı. Böylece, bütün Arapları, hacca gittikleri mabetlerini terk ettirip buraya çevirecekti. Bu maksatla Kabe’yi yıkmak isteyen Ebrehe ve ordusu helak olmuştu. Bu konu hakkında nazil olan Fîl Suresi, söz konusu korkunç manzarayı şöyle haber vermektedir:

“Rabbinin, fil sahiplerine ne yaptığını görmedin mi? Onların tuzaklarını boşa çıkarmadı mı? Üzerlerine sürü sürü kuşlar gönderdi. Onlara çamurdan sertleşmiş taşlar atan (kuşlar), nihayet onları, kurt yeniği ekin yaprağı gibi yaptı."(Fil, 105/1-5)

Kurûn-u Uhrâ (Son Nesiller): Âhir zaman diye ifade edilen, Hz. Muhammed sallallâhü aleyhi ve sellem ile İslam’ın ortaya çıkmasından, kıyametin kopacağı ana kadarki zaman dilimidir.

Bedir’de öldürülenler: Ashâbu’l-Kalîb(Mekkeli müşrikler)   

Medine Civarındaki Yahudiler

- Benî Kaynuka, 
- Benî Nadîr,       
- Benî Kurayza.   

Kur’ân-I Kerimd'e Allah Teâlâ’nın Gazabına Uğramış Bireyler

Hz. Rasûlullâh sallallâhü sleyhi ve sellemden önce:

Nuh’un Oğlu,     
Nuh’un Eşi,           
Lût’un Eşi,             
Nemrut, 
Firavun ve İsrailoğulları, 
Kârun,     
Hâmân,   
Sâmirî,     
Bel’âm,   
Câlût,       
Sadece Bahçesi (Malı) Helak Edilen İki Adamdan Biri. 

Hz. Rasûlullâh sallallâhü sleyhi ve sellem döneminde:

Ebû Leheb,         
Ebû Cehil,           
Velîd B. Muğîre,
Nadr B. El-Hâris,
Ka’b B. Eşref,     
Hristiyan Rahip Ebû Âmir.         

KUR'AN'DA İNSANLIK TARİHİ



Kur’ân-ı Kerim’e Göre İnsanlık Tarihinin Dönemleri:

Kurûn-u Ûlâ (İlk Nesiller): Hz. Âdem aleyhisselâmdan Hz. Musa aleyhisselâm döneminde Firavun’un helak edilmesi ve Tevrat’ın indirilmesine kadarki zaman dilimi.

- Nuh Kavmi, Nuh Aleyhisselem
- Ashâbu’r-Res, Kur’an’da, Nûh, Âd ve Semûd kavimleriyle birlikte peygamberlerini yalanladıkları ve bu yüzden helâk edildikleri belirtilmekte, bunun dışında bir bilgi verilmemektedir.
- Âd Kavmi, Hud Aleyhisselam
- Semûd Kavmi, Salih Aleyhisselam
- Lût Kavmi, Lut Aleyhisselam
- Şuayb Kavmi (Medyen Halkı ve Eykeliler), Şuayb Aleyhisselam   

Kur’ân-ı Kerim’e Göre İnsanlık Tarihinin Dönemleri:

Kurûn-u Ûlâ (İlk Nesiller): Hz. Âdem aleyhisselâmdan Hz. Musa aleyhisselâm döneminde Firavun’un helak edilmesi ve Tevrat’ın indirilmesine kadarki zaman dilimi.

- Nuh Kavmi, Nuh Aleyhisselem
- Ashâbu’r-Res, Kur’an’da, Nûh, Âd ve Semûd kavimleriyle birlikte peygamberlerini yalanladıkları ve bu yüzden helâk edildikleri belirtilmekte, bunun dışında bir bilgi verilmemektedir.
- Âd Kavmi, Hud Aleyhisselam
- Semûd Kavmi, Salih Aleyhisselam
- Lût Kavmi, Lut Aleyhisselam
- Şuayb Kavmi (Medyen Halkı ve Eykeliler), Şuayb Aleyhisselam   


Kurûn-u Vustâ (Orta Nesiller): Firavun’un helak edilmesi veya Tevrat’ın indirilmesinden Hz. Rasûlullâh sallallâhü aleyhi ve selleminin gönderilmesine kadarki zaman dilimi.

Ashâbu’l-Karye: Karye Ashâbı, köy ya da şehir halkı anlamına gelen Kurânî bir tabirdir.

Yâsin suresinde geçen "Ashâbu’l-Karye" tabiriyle Antakya’da yaşamış bir topluluk anlatılmak istenmiştir. Allah, bu şehir halkına önce iki, sonra üç elçi göndermiştir. Onlar kendilerinin Allah tarafından gönderilen elçiler olduğunu söylediklerinde oranın halkı:

"Hayır siz de bizim gibi insandan başka bir şey değilsiniz. "(Yâsîn, 36/15)

deyip, onları yalanladılar. Hatta onların, beldelerine uğursuzluk getirdiğini, çekip gitmezlerse taşa tutacaklarını söyleyerek tehdit ettiler. Karşılıklı süren bu konuşmalar sırasında bir kişi şehrin öbür ucundan koşarak yanlarına geldi ve karye halkına bu elçilere inanmalarını söyledi. Gerçekleri çok mantıklı sözlerle dile getiren bu zatı o azgın kâfirler hemen öldürdüler. Kendilerine iman etmemekte direndikleri bu üç elçi, oradan uzaklaşır uzaklaşmaz onları kuvvetli bir ses, bir haykırma yakaladı. Bu sesle yok olup gittiler.

Sebe’ Kavmi (Seylü’l-Arim): Kur’ân-ı Kerîm’de iki sûrede Sebe’den söz edilir.

Neml sûresinde (27/20-44) danışma meclisi bulunan bir kadın hükümdarın yönettiği Sebe’nin zengin ve güçlü bir ülke olduğu, halkının güneşe taptığı, Hz. Süleyman’ın bu melikeye elçi göndererek onu ve halkını müslüman olmaya çağırdığı, meseleyi barış yoluyla halletmeye çalışan melikenin Kudüs’e gidip Süleyman’la bizzat görüştüğü ve bu görüşme sırasında onun cismanî ve ruhanî gücü karşısında gerçek bir peygamber olduğunu anlayıp kendisine iman ettiği ve hâkimiyetini tanıdığı anlatılır. Tarih ve tefsir kaynaklarında Hz. Süleyman’ın onunla evlendiği veya Hemdân melikiyle evlendirip görevinde bıraktığına dair rivayetler yer alır (bk. BELKIS).

Adını bu toplumdan alan Sebe’ sûresinde ise (34/15-21) maddî refaha sahip güçlü Sebe toplumunun bunca nimete rağmen şeytana uyup Allah’a kulluktan yüz çevirdiği ve bu sebeple büyük bir sel felâketiyle (Arim seli) cezalandırıldığı, verimli arazilerinin çorak topraklara, türlü nimetlerin mahrumiyetlere dönüştüğü belirtilmektedir. Tarihçiler, seddin yıkıldığı zaman hususunda milâttan önce IV. yüzyıl ile milâdî VI. yüzyıl arasında değişen tarihler vermektedir. Bu farklılık felâketin muhtelif zamanlarda tekrarlanmış olmasıyla da açıklanabilir

Kurûn-u Uhrâ (Son Nesiller): Âhir zaman diye ifade edilen, Hz. Muhammed sallallâhü aleyhi ve sellem ile İslam’ın ortaya çıkmasından, kıyametin kopacağı ana kadarki zaman dilimidir.

KAVİMLERİ HELAK EDİLEN PEYGAMBERLERİN ÖZELLİKLERİ

KURAN'DA ANLATILIR
Buna göre Hz. Nuh, puta tapanlarla uğraşan ilk peygamberdir.

Hz. İshak ve Hz. Yakup, bütün İsrailoğullarına gelen peygamberlerin aslıdır.

Hz. Davut ve Hz. Süleyman mülk ve saltanat ile seçkin, Hz. Eyyüb ve Hz. Yusuf imtihan ve güzel sabır ile diğer peygamberlerden ayrılmaktadır.

Hz. Musa ve Hz. Harun aciz bırakma kuvveti, heybet ve ezici güç, kitap ve özel işaret ile seçkin; Hz. Zekeriya, Hz. Yakup, Hz. İsa ve Hz. İlyas ise zühd, ruhaniyet ve fedakârlıkta örnek olmuş peygamberlerdir.

Bunun gibi, helak edilen her bir birey ve kavim de diğerlerinden farklı özellikler taşıyan ve işledikleri fiiller bakımından insan nesli içerisinde o çirkinlikleri yapan ilkler olmaları vasfına sahiptirler.

Burada insanlık tarihini üç döneme ayırmak mümkündür. Ayrıca kavim ve bireylerin helak oluşunu, Hz. Rasûlullâh sallallâhü aleyhi ve sellem öncesinde ve sonrasında olmak üzere iki kısımda incelenebilir.

HELAK OLAN KAVİMLERİN YAŞADIĞI YERLER

1.  HELÂK OLAN KAVİMLER
Kur’an’da isimleri yer alan peygamberlerinbeş tanesi Araptır. Bunlar; Hz. İsmail aleyhisselâm, Hz. Şuayb aleyhisselâm, Hz. Salih aleyhisselâm, Hz. Hûd aleyhisselâm ve Hz. Muhammed sallallâhü aleyhi ve sellemdir.

Onların hepsi, Arapların yaşadığı bölgelerde peygamber olarak görev yapmışlardır. Kavimlerinin hemen hemen tamamı helak olan Hz. Şuayb, Medyen bölgesinde; Hz. Salih, Hicr bölgesinde; Hz. Hûd ise Ahkâf bölgesinde yaşamıştır.

Âd, Semûd ve Şuayb kavimlerinin helaki, Sebe’ kavmini perişan eden Arim Seli, Ashâbu’l-Uhdûd hadisesi ve Fil olayı, Arap toprakları olarak bilinen Bilâdü’l-Arap’ta meydana gelen helak hadiseleridir.

Musa aleyhisselâm’ın düşmanları olan Firavun ve adamlarının helaki ile Karun ve Haman’ın yok edildiği yer, Mısır topraklarıdır.

Lût kavmini yok eden o dehşetli felaket ile helak yerine daha hafif bir cezaya çarptırılan İlyas aleyhisselâm kavmi’nin başına gelenler, Bilâdü’ş-Şâm topraklarında meydana gelmiştir.

Nuh kavminin helaki, İbrahim aleyhisselâm’in muarızı Nemrut ve adamlarının yok edilmesi ve Allah Teâlâ’nın gazabına uğramaktan son anda kurtulan Yunus kavminin başından geçenler ise Irak topraklarında meydana gelmiştir.

İNSANIN KUYRUK SOKUMU KEMİĞİ

KUYRUK SOKUMU KEMİĞİ
ACBUZ ZENEP
İstanbul Müftüsü Ömer Nasıhu Bilmen
1940 larda ABD de bir kadın çocuğu ile gelir.  Ölen zengin adamın çocuğu der.

DNA tahlili yok, ne yapacaklarını şaşırır, dünyayı araştırır, çare bulamazlar.
Bir heyet te İstanbul Müftüsü Ömer hocaya gelir.  Gönülsüz bu ne bilir ifadesiyle sorarlar.

Ömer hoca ölenin kemiği duruyorsa kolay der.  Doktora kuyruk sokumu kemiğine çocuğun kanını damlat, ondan sa kanı emer,  değilse kan akar gider.

Doktor kemiği çıkarır.  Önce kendi kanını damlatır, akar gider.  Sonra çocuğun kanını damlatır,  kemik emer.

Böylece çocuk zengin adamın olduğuna karar verilir.  Nerden biliyordu,  Ömer hoca,

Peygamberimiz ( sav ) in hadisleri
“Kuyruk sokumu (acbü’z-zeneb) dışında insanın bütün bedeni çürüyüp yok olur. Yeniden yaratılma işi kuyruk sokumundan başlar. Sonra Allah Teâlâ gökten bir su indirir, herkes bitkiler gibi yeniden canlanır.” [Buhârî, Tefsîru sûre (39), 3, (78), 1; Müslim, Fiten 28]

DUYDUKLARIMIZI YAYMAK

SIKINTIDA DUA. ...DUYDUK YAYDIK
HELÂK EDİLİP YERİNE GETİRİLENLER DEN İSTENENLER
Yunus Suresi 13. Ayet :
 Sizden önceki nice nesilleri, haksızlık ve kötülük yoluna saptıklarında yok ettik; halbuki peygamberleri onlara apaçık deliller getirmişlerdi, ama onların iman edecekleri yoktu. Günah yolunu seçen toplulukları işte böyle cezalandırırız.

Yunus Suresi 14. Ayet :
 Nasıl davranacağınızı görelim diye yeryüzünde sizi, onlardan sonra yerlerine getirdik.

Mülk Suresi 2. Ayet : Hanginizin daha iyi iş yapacağını sınamak için ...

Yunus Suresi 26. Ayet :
Güzel iş yapanlara (karşılık olarak) daha güzeli ve bir de fazlası vardır. Onların yüzlerine ne bir kara bulaşır, ne de bir zillet. İşte onlar cennetliklerdir ve orada ebedî kalacaklardır.


SIKINTI VE İYİLİKTE DUA ET

YUNUS SURESİ 12. AYET :
 İnsanın başına zararlı bir şey geldiğinde yan üstü yatarken veya otururken ya da ayakta iken hemen bize dua etmeye koyulur; onu zararlı durumundan kurtardığımızda ise -sanki başına gelen zararı gidermeye bizi çağırıp yalvarmamış gibi- inkârcılığa dönüp yoluna devam eder; haddi aşanlara işte bu şekilde yaptıkları güzel görünmektedir.


DUYDUK VE YAYDIK
Nur Suresi 15. ayet : Hani o iftirayı dilden dile dolaştırıyor; hakkında hiçbir bilginiz olmayan şeyleri ağzınıza alıp söylüyor ve bunu önemsiz bir iş sanıyordunuz. Hâlbuki bu, Allah katında büyük bir günahtır.

Nur Suresi 16. ayet : Bu iftirayı işittiğiniz vakit, “Böyle sözleri ağzımıza almamız bize yaraşmaz. Seni eksikliklerden uzak tutarız Allah’ım! Bu, çok büyük bir iftiradır” deseydiniz ya!

Nur Suresi 19. Ayet : İnananlar arasında hayâsızlığın yayılmasını arzu eden kimseler var ya; onlar için dünya ve ahirette elem dolu bir azap vardır. Allah bilir, siz bilmezsiniz.

25 Haziran 2019 Salı

DEVLETLERİN DE ÖMRÜ VAR

İBN-İ HALDUN VE MUKADDİME
Ronald Reagan 1981 yılında yaptığı bir konuşmada; ABD Ekonomi politikalarının ilham kaynağının İbn-i Haldun olduğunu işaret etmiş ve şu sözüne vurgu yapmıştır.
'Devletlerin kuruluşunda vergiler düşük, gelirler yüksek olur. Yıkılışlarında ise vergiler fazla gelirler az olur.'

Sosyolojinin kurucusu ve adını Bilim Tarihi'ne yazdıran Tunuslu bilgin, İbn-i Haldun’un en önemli  eserlerinden biri Mukaddime'dir.
Bu eserde devletlerin kuruluş, yükseliş ve yıkılışları Asabiyye kavramı çerçevesinde izah edilirken; devletlerin hayatı şöyle tasnif edilir:

*Birinci dönem: Zafer ve kuruluş,
*İkinci dönem: Otorite ve yükseliş,
*Üçüncü dönem: Refah ve ümran,
*Dördüncü dönem: Duraklama,
*Beşinci dönem: İsraf, bozulma ve yıkılma dönemidir.
Bu son dönem sefahat, şehvet ve hırsların egemen olduğu ve devletlerin yıkılmaya ve çökmeye başladığı zaman dilimidir.

 İbn-i Haldun’a göre; bir toplumun çöküşünün  belirtilerini özetle şöyle belirtmek mümkündür:
 _Toplumda dayanışmanın yok olması.
 _Üretimin zayıflaması.
 _Fiat ve vergilerin artması.
 _Liyakatın (ehliyetin) yok olması.
 _Adaletsizliğin ve kayırmacılığın artması.
 _Umutların kırılması, güvensizlik ve karamsarlığın hakim olması,
_Göçün hızlanması şeklinde belirtilmektedir.

19 Haziran 2019 Çarşamba

RUH NASIL MUTLU OLUR

RUH NASIL MUTLU OLUR

RUHUN ÇIRPINIŞI
Rad Suresi 28. Ayet :
" ... Bilesiniz ki gönüller ancak Allah’ı zikrederek huzura kavuşur."

Yaşantı çeşidine göre, ruhun mutlu olması değişir. " İçim daralıyor, bir yere sığmıyorum" diyorsan, yaşantının gözden geçirilmesi gerekir.

Günah işlendikçe, ruh daralır, suçlu aranır. Etraftan kısıtlandığını düşünerek, kendini haklı görmek yanlıştır.

Birde ruhunu dinle, Allah’a aşık olmuş ruhun istediğini ver.  Bak ne kadar mutlu olacak, İnşaallah.

Ruh için, mutlu olmanın yolu; Allah c.c için, karşılık beklemeden insanlara iyilik yapmak, Allah'ın emirlerini doğru yapmak.

Rad suresi 29. Ayet:
 İman edip dünya ve âhiret için yararlı işler yapanlara ne mutlu! Varılacak güzel yurt onlar içindir.

Allah c.c yar ve yardımcımız olsun. Amin

DOĞRU YOLU İSTEMEK

DOĞRU YOLU İSTEMEK
Rad Suresi 27. Ayet
 İnkârcılar, "Ona rabbinden bir mûcize indirilseydi ya!" diyorlar. De ki: "Allah dilediğini saptırır; kendisine yöneleni de gerçeğe ulaştırır."

Tefsiri; Allah, her insana hidayet için fırsatlar verir. İsterse yolu açılır.  İstemezse sapıklığında bırakılır.  Artık sapıklıkları huy olur. Bu âyetler zorlama olmadığını, yaşantıda serbestliği gösterir.

Cennete gitmek isteyenler,
Rad Suresi 28. Ayet :
 Bunlar, iman edenler ve Allah’ı zikrederek gönülleri huzura kavuşanlardır. Bilesiniz ki gönüller ancak Allah’ı zikrederek huzura kavuşur.

Rad suresi 29. Ayette :
 İman edip dünya ve âhiret için yararlı işler yapanlara ne mutlu! Varılacak güzel yurt onlar içindir.

Cehenneme gitmek isteyenler,
Rad suresi 25. ayet:
" Allah’a verdikleri sözü pekiştirdikten sonra bozanlar, Allah’ın korunmasını emrettiği bağı koparanlar ve yeryüzünde fesat çıkaranlar var ya işte rahmetten mahrum olmak da onlar içindir; dünyanın kötü sonu da onlar içindir."

Dünyanın zengiliğiyle günah işleyenlere der :
Rad suresi 26. Ayet :
 Allah dilediği kimselerin rızkını bollaştırır ve daraltır. Onlar dünya hayatıyla sevinip mutlu oluyorlar, oysa âhiretin yanında dünya hayatı, geçici bir faydadan başka bir şey değildir.

CENNETİN SEKİZ KAPISINDAN GİRECEKLER

CENNETİN SEKİZ KAPISINDAN GİRECEKLER

RAD SURESİ 19. . 22. ÂYETLERİNİN TEFSİRİNDEN ALINMIŞTIR

1- Allah ahdine vefa gösterenler, anlaşmayı bozmayanlar.  (Ruhların ezelde Allahı görüp Rab kabul etmeleri)
2 - Allah'ın emirlerini yerine getirenler. (haklara önem verenler, insan, hayvan, bitki vs )
3 - Ve Rablerinden ürperenler. (Allah'tan korkarak günah işlemeyenler. )
4 - Ve kötü hesaptan korkarlar. (Ahirette amellerinden hesaba çekileceğini bilir, kendilerini hesaba çekerler. )
5 - ve onlar ki, Rablerinin hoşnutluğuna ermek için sabretmekteler . (Gösteriş ve övünme için değil, Allah rızası için zahmetlere katlanır. doğru yoldan ayrılmaz. )
6 - Namazı dürüstçe kılmaktadırlar.
7 - Kendilerine nasip ettiğimiz rızıklardan gizli ve açık harcama yapmaktadırlar.
8 - Kötülüğü iyilikle savarlar.

İşte bunlar, dünya yurdunun ukbası onlara  (güzel sonu onların)

DÜNYANIN UKBASI
GÜZEL SONU
Rad suresi 23. ve 24. Ayette :
 O güzel son, babalarından, eşlerinden ve çocuklarından lâyık olanlarla birlikte girecekleri adn cennetleridir; melekler de "Sabretmenize karşılık elde ettiğiniz esenlik daim olsun! Dünya yurdunun ardından ulaştığınız sonuç ne güzel oldu!" diyerek her kapıdan onların yanına girerler.

Rad suresi 29. Ayette : 
 İman edip dünya ve âhiret için yararlı işler yapanlara ne mutlu! Varılacak güzel yurt onlar içindir.

12 Haziran 2019 Çarşamba

BAŞ AĞRISI İÇİN OKUNACAK DUA

Başınız mı Ağrıyor O HALDE buyurun. Baş Ağrısını Geçiren Dua
Bismillahirrahmânirrahîm
Resûlullah, Hazret-i Alî’ye buyurdu ki: “Başın ağrıyınca, elini başına koy ve Haşr sûresinin sonunu – Lev enzelnâ’dan itibaren – oku.”
Resûlullah’ın Haşr sûresinin bu kısmını okuduğu zaman, mübârek elini, mübârek başına koyduğu ve: “Ölüm hâriç, bu her hastalığa şifâdır” buyurduğu bildirilmiştir. (Bu ayetler, ayatı hırz dualarının içinde vardır.)
Haşr Suresi 21-24.Ayet
Okunuşu:
Bismillahirrahmanirrahim.
21. Lev enzelnâ hâzel kur'âne alâ cebelil-leraeytehû khâşian(m)-mütesaddian(m)-min haşyetillâh. Ve tilkel emsâlü nadribuhâ linnâsi leallehum yetefekkerûn. 22. Hüvallâhüllezî lâ ilâhe illâ hû. âlimül ğaybi veş-şehâdeti hüver-Rahmân-ür-Rahîm. 23. Hüvallâhüllezî lâ ilâhe illâ hû. El Melik'ül Guddûs-üs-Selâmü'l Mü'minül Müheyminül Azîzül Cebbârül Mütekebbir.Sübhânallâhi ammâ yüşrikûn. 24. Hüvallâhül khâligul bâriül musavviru lehul esmâül hüsnâ. Yüsebbihû lehû mâ fis-semâvâti vel'ard. Ve hüvel Azîzul Hakîm.
Anlamı:
Rahman ve Rahim Olan Allah'ın Adı ile
21. Biz bu Kur'ân'ı bir dağa indirseydik, Allah'ın korkusundan onu baş eğmiş, parça, parça olmuş görürdün. Bu misalleri düşünsünler diye insanlara veriyoruz. 22. O, öyle Allah'tır ki, O'ndan başka ilâh yoktur. Görülmeyeni ve görüleni bilendir. O, esirgeyendir, bağışlayandır. 23. O, öyle Allah'tır ki, kendisinden başka hiçbir ilah yoktur. O, mülkün sahibidir, eksiklikten münezzehtir, selamet verendir, emniyete kavuşturandır, gözetip koruyandır, üstündür, istediğini zorla yaptıran, büyüklükte eşi olmayandır. Allah, müşriklerin ortak koştukları şeylerden münezzehtir. 24. O, yaratan, var eden, şekil veren Allah'tır. En güzel isimler O'nundur. Göklerde ve yerde olanlar O'nun şanını yüceltmektedirler. O, galiptir, hikmet sahibidir.