Takvanın önemi
Takvâ, haramlardan başka şüphelileri dahi terk ederek tamamen Rabb'inin ibadetiyle meşgul olmaktır. Takvâ sâhibi, (kısa zamanda) ayrılacağını bildiği için dünyaya iltifât etmez. Allâhü Teâlâ'nın rızâsı olmayan şeye vakit ayırmaz. Böylece nihâyet sıddîklardan olur.
İmâm Gazâlî (rah.) der ki:
Ey oğul, sana Allâhü Teâlâ'nın peygamberlerine ve evliyasına, sâlihlere ve bütün kullarına tavsiye ettiği şeyi tavsiye ediyorum:
Allâhü Teâlâ -meâlen- “Ey Müslümanlar, Celâlim hakkı için, sizden evvel kitap verilenlere ve hem size, Allah(ın azâbından) korkun diye tavsiye ettik” (Nisâ sûresi, âyet 131) buyurmuştur.
Allâhü Teâlâ katında takvâdan daha aziz, daha kıymetli şey yoktur. Sen de takvânın hakikatine ermek için bütün gayretinle çalışmalısın.
Resûl-i Ekrem (sallallâhü aleyhi ve sellem) Efendimiz Muâz bin Cebel'e (r.a.) buyurdu ki:
“Size şunları tavsiye ediyorum:
Takvâ sâhibi olun.
Doğru sözlü, ahde (verdiğiniz söze) vefâlı olun, emânetlere riâyet edin.
İnsanlara zulmetmeyin.
Komşu hakkına riâyet edin.
Yetime merhamet edin.
Sözünüz yumuşak olsun.
Selâmı yayın.
Ameliniz güzel, dünya emelleriniz kısa olsun.
Îmânınızı koruyun ve Kur'ân-ı Kerîm'i okuyup onunla amel edin.”
Hazret-i Ebûbekr-i Sıddîk'ın: “Muhakkak ben bir harama düşerim korkusuyla elbette helâlden yetmiş kapıyı terk ederim” sözü takvânın en güzelini bildirmektedir.
Resûl-i Ekrem (sallallâhü aleyhi ve sellem) buyurdu: “Ya Ali, kim helâlinden yerse dîninde ihlaslı olur, kalbi incelir, Allah korkusundan gözlerinden yaşlar akar. Duâsı(nın önünde) perde olmaz; yani duâsı kabul olunur.
Kim şüpheli şeyleri yerse dininde şüpheye, düşer, kalbi katılaşır, imanı zayıflar, duâsı kabul olunmaz. İbâdeti az olur."
(Hâdimî, Eyyühe’l-Veled Şerhi)
31 Aralık 2017 Pazar
30 Aralık 2017 Cumartesi
MEZARLIKTA KURAN OKUMAK
► Kabristanda Kur’an-ı Kerîm Okunur mu?
➤ Ahmed bin Hânbel Hazretleri, “Kabristana Girince, Fâtiha, Kul-euzüler ve İhlâs Sûrelerini Okuyun! Sevâbını Ölülere Gönderin! Sevâbı Hepsine Vâsıl Olur!” Buyurdu. Hadîs-i Şerifte de, “Bir Kimse, Kabristandan Geçerken, 11 Kere İhlâs Sûresi Okuyup Sevâbını Ölülere Hediye Ederse, Kendisine Ölüler Adedince Sevâp Verilir!” Buyruldu.
[Etfal-ül Müslimin – Îmâm-ı Birgivî]
➤ Kabristanda Kur’an-ı Kerîm Okumak Sünnettir.
[Seyyid Ahmed Tahtâvî]
➤ Kabristanda Oturup Kur’an-ı Kerîm Okumak Câizdir.
[Hâlebi-yi Kebir – S. 496]
➤ Mezarlıkta Kur’an-ı Kerîm Okuyup, Sevâbını Ölülere Hediye Etmeli.
[Fetavâ-yı Hindiye – C.5, S.350]
Hâsıl-ı Kelâm Evet, Kabristanda Kur’an-ı Kerîm Okunur; Câizdir, Sünnettir ve İyidir. Bunun Aksini İddia Edenler Câhildirler veyâ Ehl-i Sünnet İtikadına Sahip Değildirler.
Sevâd-ı A'zam
➤ Ahmed bin Hânbel Hazretleri, “Kabristana Girince, Fâtiha, Kul-euzüler ve İhlâs Sûrelerini Okuyun! Sevâbını Ölülere Gönderin! Sevâbı Hepsine Vâsıl Olur!” Buyurdu. Hadîs-i Şerifte de, “Bir Kimse, Kabristandan Geçerken, 11 Kere İhlâs Sûresi Okuyup Sevâbını Ölülere Hediye Ederse, Kendisine Ölüler Adedince Sevâp Verilir!” Buyruldu.
[Etfal-ül Müslimin – Îmâm-ı Birgivî]
➤ Kabristanda Kur’an-ı Kerîm Okumak Sünnettir.
[Seyyid Ahmed Tahtâvî]
➤ Kabristanda Oturup Kur’an-ı Kerîm Okumak Câizdir.
[Hâlebi-yi Kebir – S. 496]
➤ Mezarlıkta Kur’an-ı Kerîm Okuyup, Sevâbını Ölülere Hediye Etmeli.
[Fetavâ-yı Hindiye – C.5, S.350]
Hâsıl-ı Kelâm Evet, Kabristanda Kur’an-ı Kerîm Okunur; Câizdir, Sünnettir ve İyidir. Bunun Aksini İddia Edenler Câhildirler veyâ Ehl-i Sünnet İtikadına Sahip Değildirler.
Sevâd-ı A'zam
16 Aralık 2017 Cumartesi
İMAM AZAM EBU HANİFE VE BABASI
BİR ELMA ISIRDI DİYE
Bir elma ve imam-ı a’zamın babası
Şemseddin-i Sivasi'nin; Menakıh-i İmam-ı a’zam isimli eserinde şöyle yazılıdır:
İmam-ı a’zamın babası, Sabit (rahmetullahi aleyh) küçük yaştan beri ahlakı temiz, takva ve vera sahibi idi. Yüzü gayet nurlu olup zühdü, salahı ve ilmi pek çok idi.
Bir gün bir dere kenarında abdest alıyordu. Suda bir elma gördü. Abdestten sonra suda çürüyüp gidecek olan bu elmayı alıp yedi. Fakat tükrüğünde kan gördü. Şimdiye kadar böyle bir hâl görmediği için tükrükteki kanın bu elmadan ileri geldiğini tahmin etti. Yediğine pişman oldu. Elmanın sahibini bulup helalleşmek için dere boyunca gitti. Nihayet yediği elmaya benzeyen bir meyve bahçesi gördü. Sahibini sordu. Bu zatın gayet cömert ve ihsan sahibi olduğunu, hatta ağaçta bulunan bütün elmaları toplayıp götürülse yine bir şey demeyeceğini, bir elmanın ne ehemmiyeti olacağını söylediler. Buna rağmen elmanın sahibini buldu, meseleyi anlattı, ya parasını almasını veya helal etmesini istedi.
Bahçe sahibi gencin bu halini görünce takva ve verasının doğru olup olmadığını öğrenmek için şöyle dedi:
- Yediğin elmam için ne vereceksin?
- Altın gümüş neyim olsa veririm.
- Ben altın gümüş istemem ama, eğer kıyamette senden davacı olmamı istemezsen bir teklifim var, onu kabul etmen gerekir.
- Teklifin nedir?
- Yapacaksan söyliyeyim...
- İslamiyete uygunsa yapabilirim.
- Kör, sağır, dilsiz ve kötürüm bir kızım var, bununla evlenmeye razı olursan o zaman elmayı sana helal edebilirim.
Sabit hazretleri ahirete kul hakkıyla gitmemek için bu teklifi kabul etti. Düğün hazırlığı yapıldı. Sabit hazretlerinin ilk gece odaya girmesiyle çıkması bir oldu. Hemen kayınpederine koşup, (Efendim, bir yanlışlık var galiba, içeride sizin bahsettiğiniz vasıflarda bir kız yok, tam tersi!) Kayınpederi tebessüm ederek, (Evladım o benim kızımdır, senin de helalindir. Ben sana kör dediysem, o hiç haram görmemiştir. Sağır dediysem, o hiç haram duymamıştır. Dilsiz dediysem, o hiç haram konuşmamıştır. Kötürüm dediysem, o hiç harama gitmemiştir. Var git helalinin yanına, Allahü teâlâ mübarek ve mesut etsin.)
İşte bu evlilikten, yani böyle ana babadan imam-ı a’zam Ebu Hanife hazretleri dünyaya geldi.
Bir elma ve imam-ı a’zamın babası
Şemseddin-i Sivasi'nin; Menakıh-i İmam-ı a’zam isimli eserinde şöyle yazılıdır:
İmam-ı a’zamın babası, Sabit (rahmetullahi aleyh) küçük yaştan beri ahlakı temiz, takva ve vera sahibi idi. Yüzü gayet nurlu olup zühdü, salahı ve ilmi pek çok idi.
Bir gün bir dere kenarında abdest alıyordu. Suda bir elma gördü. Abdestten sonra suda çürüyüp gidecek olan bu elmayı alıp yedi. Fakat tükrüğünde kan gördü. Şimdiye kadar böyle bir hâl görmediği için tükrükteki kanın bu elmadan ileri geldiğini tahmin etti. Yediğine pişman oldu. Elmanın sahibini bulup helalleşmek için dere boyunca gitti. Nihayet yediği elmaya benzeyen bir meyve bahçesi gördü. Sahibini sordu. Bu zatın gayet cömert ve ihsan sahibi olduğunu, hatta ağaçta bulunan bütün elmaları toplayıp götürülse yine bir şey demeyeceğini, bir elmanın ne ehemmiyeti olacağını söylediler. Buna rağmen elmanın sahibini buldu, meseleyi anlattı, ya parasını almasını veya helal etmesini istedi.
Bahçe sahibi gencin bu halini görünce takva ve verasının doğru olup olmadığını öğrenmek için şöyle dedi:
- Yediğin elmam için ne vereceksin?
- Altın gümüş neyim olsa veririm.
- Ben altın gümüş istemem ama, eğer kıyamette senden davacı olmamı istemezsen bir teklifim var, onu kabul etmen gerekir.
- Teklifin nedir?
- Yapacaksan söyliyeyim...
- İslamiyete uygunsa yapabilirim.
- Kör, sağır, dilsiz ve kötürüm bir kızım var, bununla evlenmeye razı olursan o zaman elmayı sana helal edebilirim.
Sabit hazretleri ahirete kul hakkıyla gitmemek için bu teklifi kabul etti. Düğün hazırlığı yapıldı. Sabit hazretlerinin ilk gece odaya girmesiyle çıkması bir oldu. Hemen kayınpederine koşup, (Efendim, bir yanlışlık var galiba, içeride sizin bahsettiğiniz vasıflarda bir kız yok, tam tersi!) Kayınpederi tebessüm ederek, (Evladım o benim kızımdır, senin de helalindir. Ben sana kör dediysem, o hiç haram görmemiştir. Sağır dediysem, o hiç haram duymamıştır. Dilsiz dediysem, o hiç haram konuşmamıştır. Kötürüm dediysem, o hiç harama gitmemiştir. Var git helalinin yanına, Allahü teâlâ mübarek ve mesut etsin.)
İşte bu evlilikten, yani böyle ana babadan imam-ı a’zam Ebu Hanife hazretleri dünyaya geldi.
12 Aralık 2017 Salı
SADAKANIN PARASIZ YAPILANLARI
SADAKANIN PARASIZ YAPILANLARI
Biz sadaka deyince hep para ile yapılanını biliyoruz. Daha büyük sevaplar getirecek sadakalar:
1- Tebessüm: bir tebessüm, hatırını sorma, sohbet etmek
2- Sıkıntıda olanı teselli etmek, parası var teselliye ihtiyacı olanlar daha çok
3- Evine aldığın erzak, en büyük sadaka sevabı yazılıyor.
4- Çocuklarının veya ana babasının rızkını temin için, kimseye muhtaç olmamak için çalışmak cihat sevabı getiriyor.
5- Evlenmek isteyene yardım, para ile veya aracı olma, büyüklerle arayı yapmak vs.
6- Mescidi temizlemek, Peygamberimiz sav mescidini temizleyen bir hanım vefat ettiğini duyduğunda tekrar mezarına gidiyor, ona cenaze namazı kılıyor. Bizi de Kevser'de bekler İNŞAALLAH.
7- Dargın olanları barıştırmak, cami yaptırmak gibidir.
8- Bunları yapamıyorsan kimseye zarar verme, bu da bir sadakadır.
9- Yanlış yaptıysan, hemen sadaka olacak bir iş yap, bir hasta ziyaret et, tebessüm et.
10- Peygamberimiz (sav) " istiyorsan ver" diyor. ( Müslim ) İşin mi bozuk
ödeme yapamıyor musun, engeller mi var sadaka ver, yada sadaka olacak bir iş yap.
11- Ahirete göçenlerin sevabına sadaka olacak şeyler yap, bir ekmek al, anamın, babamın hayrına de ver, Kesin gider diyor Peygamberimiz (sav)
12- Sanat öğret, eleman yetiştir, insanların yararına işler yap
13- İlmihal al, Kur'an al mescitlere koy, evlenene hediye, çocuklara hediye et, reklam etmeden, altına ismini yazmadan, ismini melekler yazsın
14- Bir sünneti ihya et. Mesela bir misafirliğe gittiğinde eve sağ ayağınla gir, sana bakan çocuklara sağ ile girilir sol ile çıkılır de, o çocuklar unutmaz.
15- Hocaya yol arkadaşı ol, onun sevabından sana da verilir.
16- Hiç birini yapamıyorum diyorsan Peygamberimiz (sav)" iyiliğe vesile olan yapmış gibidir" diyor. Filan yerde hasta var de, fakir var de birilerinin yardımına vesile ol
17- UNUTMA ŞEYTAN YAPTIĞIN İYİLİKLERİ YAZAR, 30 YIL BİLE OLSA UYGUN ORTAM OLUNCA SANA HATIRLATIR. "SANA ŞU İYİLİĞİ YAPMIŞTIM" DEYİP ONUN BAŞINA KALKMAN İÇİN YARDIM EDER, SEVAPLARINI SİLDİRİR, SENDEN İNTİKAMINI ALIR.
Biz sadaka deyince hep para ile yapılanını biliyoruz. Daha büyük sevaplar getirecek sadakalar:
1- Tebessüm: bir tebessüm, hatırını sorma, sohbet etmek
2- Sıkıntıda olanı teselli etmek, parası var teselliye ihtiyacı olanlar daha çok
3- Evine aldığın erzak, en büyük sadaka sevabı yazılıyor.
4- Çocuklarının veya ana babasının rızkını temin için, kimseye muhtaç olmamak için çalışmak cihat sevabı getiriyor.
5- Evlenmek isteyene yardım, para ile veya aracı olma, büyüklerle arayı yapmak vs.
6- Mescidi temizlemek, Peygamberimiz sav mescidini temizleyen bir hanım vefat ettiğini duyduğunda tekrar mezarına gidiyor, ona cenaze namazı kılıyor. Bizi de Kevser'de bekler İNŞAALLAH.
7- Dargın olanları barıştırmak, cami yaptırmak gibidir.
8- Bunları yapamıyorsan kimseye zarar verme, bu da bir sadakadır.
9- Yanlış yaptıysan, hemen sadaka olacak bir iş yap, bir hasta ziyaret et, tebessüm et.
10- Peygamberimiz (sav) " istiyorsan ver" diyor. ( Müslim ) İşin mi bozuk
ödeme yapamıyor musun, engeller mi var sadaka ver, yada sadaka olacak bir iş yap.
11- Ahirete göçenlerin sevabına sadaka olacak şeyler yap, bir ekmek al, anamın, babamın hayrına de ver, Kesin gider diyor Peygamberimiz (sav)
12- Sanat öğret, eleman yetiştir, insanların yararına işler yap
13- İlmihal al, Kur'an al mescitlere koy, evlenene hediye, çocuklara hediye et, reklam etmeden, altına ismini yazmadan, ismini melekler yazsın
14- Bir sünneti ihya et. Mesela bir misafirliğe gittiğinde eve sağ ayağınla gir, sana bakan çocuklara sağ ile girilir sol ile çıkılır de, o çocuklar unutmaz.
15- Hocaya yol arkadaşı ol, onun sevabından sana da verilir.
16- Hiç birini yapamıyorum diyorsan Peygamberimiz (sav)" iyiliğe vesile olan yapmış gibidir" diyor. Filan yerde hasta var de, fakir var de birilerinin yardımına vesile ol
17- UNUTMA ŞEYTAN YAPTIĞIN İYİLİKLERİ YAZAR, 30 YIL BİLE OLSA UYGUN ORTAM OLUNCA SANA HATIRLATIR. "SANA ŞU İYİLİĞİ YAPMIŞTIM" DEYİP ONUN BAŞINA KALKMAN İÇİN YARDIM EDER, SEVAPLARINI SİLDİRİR, SENDEN İNTİKAMINI ALIR.
10 Aralık 2017 Pazar
MÜSLÜMANLAR NEDEN DAĞILIYOR
Beyhaki´nin Sevbân´dan rivayet ettiği hadis-i şerif de şöyledir:
"İleride öyle durumlar olacaktır ki, diğer ümmetler sizlerin üzeri ne, aç kalmış insanların ortaya konulan yiyeceğe üşüştükleri gibi üşüşeceklerdir."
Peygamberimizin böyle buyurması üzerine, ashabdan biri: "O gün bizler sayı bakımından çok az olacağız da ondan mı?" diye sordu.
Efendimiz de: "Hayır, o gün sizler sayı bakımından çok olacaksınız. Fakat iyice güçten düşüp, selin vadiye getirdiği çör-çöp gibi değersiz olacaksınız. Çünkü Allah, düşmanlarınızın sizler hakkında duydukları korkuyu, onların kalblerinden gidermiş, sizlerin kalblerini de vehen ile doldurmuş bulunacaktır.."
Denildi ki: "Ey Allah´ın Resulü, vehn nedir?"
Resülüllah da buna şu karşılığı verdi: "Vehn, dünya sevgisi ve ölümü göze alamamaktır. (Bu yüzden kalblere musallat olan mânevi bir zaaf ve hastalıktır.)"
Hadis Ebu Davudun Süneninde yer alır. (Melahim -5) hadisi olarak geçer.
Melahim: Büyük meydan muharebesi demektir.
"İleride öyle durumlar olacaktır ki, diğer ümmetler sizlerin üzeri ne, aç kalmış insanların ortaya konulan yiyeceğe üşüştükleri gibi üşüşeceklerdir."
Peygamberimizin böyle buyurması üzerine, ashabdan biri: "O gün bizler sayı bakımından çok az olacağız da ondan mı?" diye sordu.
Efendimiz de: "Hayır, o gün sizler sayı bakımından çok olacaksınız. Fakat iyice güçten düşüp, selin vadiye getirdiği çör-çöp gibi değersiz olacaksınız. Çünkü Allah, düşmanlarınızın sizler hakkında duydukları korkuyu, onların kalblerinden gidermiş, sizlerin kalblerini de vehen ile doldurmuş bulunacaktır.."
Denildi ki: "Ey Allah´ın Resulü, vehn nedir?"
Resülüllah da buna şu karşılığı verdi: "Vehn, dünya sevgisi ve ölümü göze alamamaktır. (Bu yüzden kalblere musallat olan mânevi bir zaaf ve hastalıktır.)"
Hadis Ebu Davudun Süneninde yer alır. (Melahim -5) hadisi olarak geçer.
Melahim: Büyük meydan muharebesi demektir.
8 Aralık 2017 Cuma
ACELECİ OLDUK DA NE OLDU
ACELECİ OLDUK DA NE OLDU
Yataktan kalkarken Allah (c.c) anarak, Besmele çekerek kalkmak günümüzün düzenli geçmesi demektir.
Mükemmel yaşama duygusu hayatımızı zehir ediyor. Müslümanın cenneti dünya değil, kafirin cenneti dünyadır. MÜSLÜMANIN SEVMEDİĞİ, NEFRET ETTİĞİ SÜREKLİ YANINDA OLUR.
Ailemde ölüm ve ağır hastalık geçiren kardeşlerim olmuştu. Tabi olarak üzüntüden hastalandım sürekli başım dönüyor, dengemi sağlayamıyordum.
Nöroloji önerdiler. Doktora girince ''şikayetimi söyledim, sıkıntımız dan sonra böyle oldu'' dedim.
Bana bir şey söyledi orada iyileştim '' Siz Müslümanız diyorsunuz, sıkıntı istemiyorsunuz, Müslüman üç gün ağlar, bir gün güler. Dünyaya böyle baksanız hiç hasta olmazsınız.'' dedi.
Koening depresyon testlerinde; ''Allah iyisini bilir, bunda da var bir hikmeti, sıkıntılarla bana ders veriyor'' diyenlerin çok uzun yaşadığını, HASTALIKLARIN ÇOĞUNLUĞUNUN DEPRESYONLA GELDİĞİNİ GÖZLEMLEMİŞTİR. İslamiyetten başka yerde mutluluk yoktur demiştir.
ACELE İŞE ŞEYTAN KARIŞIR, İMTİHAN DA ACELE EDİLİNCE YARISI YANLIŞ OLUR.
Yataktan kalkarken Allah (c.c) anarak, Besmele çekerek kalkmak günümüzün düzenli geçmesi demektir.
Mükemmel yaşama duygusu hayatımızı zehir ediyor. Müslümanın cenneti dünya değil, kafirin cenneti dünyadır. MÜSLÜMANIN SEVMEDİĞİ, NEFRET ETTİĞİ SÜREKLİ YANINDA OLUR.
Ailemde ölüm ve ağır hastalık geçiren kardeşlerim olmuştu. Tabi olarak üzüntüden hastalandım sürekli başım dönüyor, dengemi sağlayamıyordum.
Nöroloji önerdiler. Doktora girince ''şikayetimi söyledim, sıkıntımız dan sonra böyle oldu'' dedim.
Bana bir şey söyledi orada iyileştim '' Siz Müslümanız diyorsunuz, sıkıntı istemiyorsunuz, Müslüman üç gün ağlar, bir gün güler. Dünyaya böyle baksanız hiç hasta olmazsınız.'' dedi.
Koening depresyon testlerinde; ''Allah iyisini bilir, bunda da var bir hikmeti, sıkıntılarla bana ders veriyor'' diyenlerin çok uzun yaşadığını, HASTALIKLARIN ÇOĞUNLUĞUNUN DEPRESYONLA GELDİĞİNİ GÖZLEMLEMİŞTİR. İslamiyetten başka yerde mutluluk yoktur demiştir.
ACELE İŞE ŞEYTAN KARIŞIR, İMTİHAN DA ACELE EDİLİNCE YARISI YANLIŞ OLUR.
Kaydol:
Kayıtlar (Atom)