HAYAT ARKADAŞLIĞI
Hayat arkadaşlığını basite almayalım, insanın dünyada ki tek yoldaşıdır. Evlatlarımız ne kadar çok olsa da hepsi yuvasını, işini bulup gitmekteler. Baş başa kalan eşler de mutluluk olursa, yaşlılıkta da, gençlikte de günlerimiz güzel olur, sıkıntılar birlikte aşılır.
Allah( c.c ) şöyle buyuruyor: RUM SURESİ 21. AYET
"Ve O'nun âyetlerinden olarak sizin için nefislerinizden zevceler yaratmıştır ki, onunla sukûn bulasınız. Ve sizin aranızda sevgi ve rahmet (merhamet) kıldı (oluşturdu). Muhakkak ki bunda, tefekkür eden (düşünen) bir kavim için mutlaka âyetler (deliller) vardır."
Rabbimizin verdiği sevgi ve muhabbeti kazanabilmek için mücadele etmeli, eşler ters yöne çekerse huzur olmaz. Hatasız kul olmaz, hatalar affedilirse huzur olur. Sevgi, merhamet, saygı şartı var. Bunları yapabilene ne mutlu.
Allah (c.c) yardımcımız olsun. Amin
28 Kasım 2017 Salı
26 Kasım 2017 Pazar
ÖLENE DUA EDENLER ÖVÜLÜYOR
ÖLENE DUA EDENLER ÖVÜLÜYOR
59/HAŞR-10: Onlardan sonra gelenler ise şöyle derler: “Ey Rabbimiz! Bizi ve bizden önce iman etmiş olan kardeşlerimizi bağışla. Kalplerimizde, iman edenlere karşı hiçbir kin tutturma! Ey Rabbimiz! Şüphesiz sen çok esirgeyicisin, çok merhametlisin.
Peygamberimiz ( sav ) de üç şeyde ölenin ameli devam eder, sadaka i cariye, faydalanılan ilim (kitap, talebe Okutan , dua eden hayırlı evlat ( Müslim)
Annesinin hac adağı olan kızına, sen yapabilirsin, demiştir. (Buhari )
En güzel dua ayetlerle yapılan dır. Kuran'da dua ayetlerinin olması bize yol göstermek için dir.
Millet okuması zoruna gidince, ölüye birşey gitmez diyerek, karıştırıyorlar.
Peygamberimiz ( sav ) kıyamete yakın bazı âlimim diyenler sadece dini karıştırmaya çalışacaktır. buyurmuştur.
59/HAŞR-10: Onlardan sonra gelenler ise şöyle derler: “Ey Rabbimiz! Bizi ve bizden önce iman etmiş olan kardeşlerimizi bağışla. Kalplerimizde, iman edenlere karşı hiçbir kin tutturma! Ey Rabbimiz! Şüphesiz sen çok esirgeyicisin, çok merhametlisin.
Peygamberimiz ( sav ) de üç şeyde ölenin ameli devam eder, sadaka i cariye, faydalanılan ilim (kitap, talebe Okutan , dua eden hayırlı evlat ( Müslim)
Annesinin hac adağı olan kızına, sen yapabilirsin, demiştir. (Buhari )
En güzel dua ayetlerle yapılan dır. Kuran'da dua ayetlerinin olması bize yol göstermek için dir.
Millet okuması zoruna gidince, ölüye birşey gitmez diyerek, karıştırıyorlar.
Peygamberimiz ( sav ) kıyamete yakın bazı âlimim diyenler sadece dini karıştırmaya çalışacaktır. buyurmuştur.
22 Kasım 2017 Çarşamba
İYİ MÜSLÜMAN NASIL OLMALI
İyi bir mü’min olma kriterleri! Evet, müminlerin Kur’an da geçen 50 özelliği:
1. Allah’ın adı anıldığında kalpleri ürperirler. / Enfal-2
2. Allah’a asla şirk koşmazlar. / Furkan-68
3. Namuslarını (ırzlarını) korurlar. / Furkan-68
4. (Hiçbir türlü) zinaya asla yaklaşmazlar. / Mü’minun -5
5. Namazlarını huşu içinde ve doğru olarak kılarlar. / Mü’minun 2,9
6. Anne ve babalarına “öf” bile demezler. / İsra-23
7. Boş şeylerden tümüyle yüz çevirirler. / Mü’minun -3
8. Mallarıyla ve canlarıyla cihad ederler. / Tevbe-5
9. Asla zanda bulunmazlar. / Casiye -24
10. Cahillerle asla tartışmazlar. / Furkan-63
11. Kınayıcının kınamasından korkmazlar. / Maide-54
12. Asla yalan söylemezler. / Mü’minun-8
13. Emanetlerine ihanet etmezler. / Bakara-177
14. Söz verdiklerinde sözünde dururlar. / Bakara-177
15. Zekâtlarını hakkıyla verirler. / Bakara-177
16. Yetimin hakkını asla yemezler. / Nisa-2
17. Yolda kalmışlara yardım ederler. Bakara-177
18. Kafirlere karşı sert, birbirlerine karşı merhametlidir. / Fetih-29
19. İnsanların kusurlarını affederler. / Al-i İmran-135
20. Yalnızca Allah’a dayanıp güvenirler. / Tevbe-20
21. Kâfirler ile Allah yolunda savaşırlar. A.imran-28
22. Darlıkta da bollukta da infak ederler. A.İmran-133
23. Kızdıkları zaman öfkelerini yenerler. A.İmran-133
24. Başkalarının ilahlarına sövmezler. En’am-108
25. Haksız yere bir cana kıymazlar. / En’am-151
26. Allah’ın ayetlerini az bir pahaya satmazlar. / Al-i İmran-199
27. Hakkı bile bile gizlemezler. / Bakara-44
28. İnananlara ‘sen mü’min değilsin’ demezler. / Nisa-94
29. Rasullerden hiçbirini birinden ayırt etmezler. / Bakara-136
30. Yeryüzünde alçak gönüllü olarak yürürler. / Furkan-63
31. Ölçüyü ve tartıyı doğru olarak yaparlar. / En’am-52
32. Helal ve temiz olan şeylerden yerler. / Bakara-168
33. Asla yalan şahitlik yapmazlar. / Furkan-72
34. Dillerini eğip bükerek (geveliyerek) konuşmazlar. / Nisa-135
35. İnsanlar arasında adaletle hükmederler. / En’am-151
36. Yoksulluk yüzünden evlatlarını öldürmezler. / En’am-151
37. Yeminlerini hiçbir zaman bozmazlar. / Nahl-91
38. Adaklarını yerine getirirler. / İnsan-7
39. Allah’ın ahdini yerine getirirler, anlaşmayı bozmazlar. / Ra’d-20
40. Yakınlarına (akrabalarına) yardım ederler. / Bakara-177
41. Yolda kalmışlara ve hastalara yardım ederler. / Bakara-177
42. Yoksullara ve esir düşenlere yardım ederler. / Bakara-177
43. Zorda, darda ve savaş anlarında sabrederler. / Bakara-177
44. Verilen rızıktan yerli yerince harcarlar. / Enfal-3
45. Geceleri az uyurlar. / Zariyat-17
46. O gün yüzlerindeki secde izi ile tanınırlar. / Fetih-29
47. İnsanlara iyiyi emreder, kötülükten de alıkorlar. / Enfal-71
48. Açıklanınca hoşlarına gitmeyecek şeyleri sormazlar. / Maide-101
49. Yapacakları işlerde kendi aralarında danışırlar. / Şûra-38
50. Gerçekten felaha kavuşanlardır. / Mü’minun-1
Rabbim bizleri bu özellikler ile mücehhez kılsın. Ahirette felaha erenlerden eylesin... Âmin...
1. Allah’ın adı anıldığında kalpleri ürperirler. / Enfal-2
2. Allah’a asla şirk koşmazlar. / Furkan-68
3. Namuslarını (ırzlarını) korurlar. / Furkan-68
4. (Hiçbir türlü) zinaya asla yaklaşmazlar. / Mü’minun -5
5. Namazlarını huşu içinde ve doğru olarak kılarlar. / Mü’minun 2,9
6. Anne ve babalarına “öf” bile demezler. / İsra-23
7. Boş şeylerden tümüyle yüz çevirirler. / Mü’minun -3
8. Mallarıyla ve canlarıyla cihad ederler. / Tevbe-5
9. Asla zanda bulunmazlar. / Casiye -24
10. Cahillerle asla tartışmazlar. / Furkan-63
11. Kınayıcının kınamasından korkmazlar. / Maide-54
12. Asla yalan söylemezler. / Mü’minun-8
13. Emanetlerine ihanet etmezler. / Bakara-177
14. Söz verdiklerinde sözünde dururlar. / Bakara-177
15. Zekâtlarını hakkıyla verirler. / Bakara-177
16. Yetimin hakkını asla yemezler. / Nisa-2
17. Yolda kalmışlara yardım ederler. Bakara-177
18. Kafirlere karşı sert, birbirlerine karşı merhametlidir. / Fetih-29
19. İnsanların kusurlarını affederler. / Al-i İmran-135
20. Yalnızca Allah’a dayanıp güvenirler. / Tevbe-20
21. Kâfirler ile Allah yolunda savaşırlar. A.imran-28
22. Darlıkta da bollukta da infak ederler. A.İmran-133
23. Kızdıkları zaman öfkelerini yenerler. A.İmran-133
24. Başkalarının ilahlarına sövmezler. En’am-108
25. Haksız yere bir cana kıymazlar. / En’am-151
26. Allah’ın ayetlerini az bir pahaya satmazlar. / Al-i İmran-199
27. Hakkı bile bile gizlemezler. / Bakara-44
28. İnananlara ‘sen mü’min değilsin’ demezler. / Nisa-94
29. Rasullerden hiçbirini birinden ayırt etmezler. / Bakara-136
30. Yeryüzünde alçak gönüllü olarak yürürler. / Furkan-63
31. Ölçüyü ve tartıyı doğru olarak yaparlar. / En’am-52
32. Helal ve temiz olan şeylerden yerler. / Bakara-168
33. Asla yalan şahitlik yapmazlar. / Furkan-72
34. Dillerini eğip bükerek (geveliyerek) konuşmazlar. / Nisa-135
35. İnsanlar arasında adaletle hükmederler. / En’am-151
36. Yoksulluk yüzünden evlatlarını öldürmezler. / En’am-151
37. Yeminlerini hiçbir zaman bozmazlar. / Nahl-91
38. Adaklarını yerine getirirler. / İnsan-7
39. Allah’ın ahdini yerine getirirler, anlaşmayı bozmazlar. / Ra’d-20
40. Yakınlarına (akrabalarına) yardım ederler. / Bakara-177
41. Yolda kalmışlara ve hastalara yardım ederler. / Bakara-177
42. Yoksullara ve esir düşenlere yardım ederler. / Bakara-177
43. Zorda, darda ve savaş anlarında sabrederler. / Bakara-177
44. Verilen rızıktan yerli yerince harcarlar. / Enfal-3
45. Geceleri az uyurlar. / Zariyat-17
46. O gün yüzlerindeki secde izi ile tanınırlar. / Fetih-29
47. İnsanlara iyiyi emreder, kötülükten de alıkorlar. / Enfal-71
48. Açıklanınca hoşlarına gitmeyecek şeyleri sormazlar. / Maide-101
49. Yapacakları işlerde kendi aralarında danışırlar. / Şûra-38
50. Gerçekten felaha kavuşanlardır. / Mü’minun-1
Rabbim bizleri bu özellikler ile mücehhez kılsın. Ahirette felaha erenlerden eylesin... Âmin...
21 Kasım 2017 Salı
RUHLAR AĞLIYOR
RUHLAR AĞLIYOR
Dünyanın haline ruhlar ağlıyor; ibadetsiz ruhlar çırpınıyor, vücudumuzda hapisler, göz penceresinden dünyaya bakıyorlar.
Rabbini kabul etmiş, Müslümanım diyen ruhlar ağlıyor, ibadetsiz vücudumuzla onları, Rabbinden ayırıyor, Rabbinin Cemalini seyredeceği yerde cehenneme gönderiyoruz. Bu ruh bizi sever mi? bizimle nasıl mutlu olur.
İçim içime sığmıyor, bunalıyorum, her yer üstüme geliyor diyenler, ruhunuzun tedavisi, ilacı olan ibadetleri verin ki, rahatlasın, kabına sığsın, siz de mutlu olun. Başka çare yok
Bazıları günah içinde mutlu diyorsunuz değil mi? Onların ruhunun Rabbini görme gibi kaygısı yok, o cehenneme razı olmuş.
Siz özelsiniz, doğru yola çıkın ki rahat yaşayasınız. Yanlışın neresinden dönerseniz kar dır. Tövbe etmenizi bekleyen, Rabbiniz ve Peygamberiniz var, güzel ruhunuz var.
Haydi Peygamberimiz Muhammed ( sav ) bize kucağını açmış bekliyor;
Allah' emanet olun
Dünyanın haline ruhlar ağlıyor; ibadetsiz ruhlar çırpınıyor, vücudumuzda hapisler, göz penceresinden dünyaya bakıyorlar.
Rabbini kabul etmiş, Müslümanım diyen ruhlar ağlıyor, ibadetsiz vücudumuzla onları, Rabbinden ayırıyor, Rabbinin Cemalini seyredeceği yerde cehenneme gönderiyoruz. Bu ruh bizi sever mi? bizimle nasıl mutlu olur.
İçim içime sığmıyor, bunalıyorum, her yer üstüme geliyor diyenler, ruhunuzun tedavisi, ilacı olan ibadetleri verin ki, rahatlasın, kabına sığsın, siz de mutlu olun. Başka çare yok
Bazıları günah içinde mutlu diyorsunuz değil mi? Onların ruhunun Rabbini görme gibi kaygısı yok, o cehenneme razı olmuş.
Siz özelsiniz, doğru yola çıkın ki rahat yaşayasınız. Yanlışın neresinden dönerseniz kar dır. Tövbe etmenizi bekleyen, Rabbiniz ve Peygamberiniz var, güzel ruhunuz var.
Haydi Peygamberimiz Muhammed ( sav ) bize kucağını açmış bekliyor;
Allah' emanet olun
19 Kasım 2017 Pazar
DEDİKODUYSA GÜNAHIM KADAR YANAR ÇIKARIM DİYENLER
HALİMİZE DİYECEK YOK
MÜSLÜMANIZ ELHAMDÜLİLLLAH
Müslümanlığımızı elimizde tutmanın şartlarını hepimiz biliyoruz. Uygulamaya gelince şeytan ve nefsimizle birlik oluyoruz. “Herkes yapıyor, günahım kadar yanar çıkarım” sözü çok meşhur oldu.
Niye elimize bir ateş değse doktora koşuyoruz, neden dayanamıyoruz, yanmak lafta kolay ama uygulamada hiç öyle olmuyor.
Sanki Ahiret âlemi yok gibi davranıyoruz. Çoğumuzun ailesinden övüneceği hocası vardır. Nasihatini dinlemeye değil, övünmemiz için yaratılmışlar gibi davranıyoruz.
Gıybet günah, dedikodu günah diyoruz, birisi laf getirince öyle inanıyoruz ki; gerçek mi yalan mı diye araştırmıyoruz. Hemen inanıyor, en samimi arkadaşımız bile olsa yerden yere vuruyoruz. Dünyadaki huzurumuzu bozduğu gibi günahını ne yapacağız.
Hâlbuki dedikoduyu getirene günahını hatırlatsak, huy edinmediyse oda doğru yolu bulur. Basit dediğimiz günahlar birikiyor koca dağ oluyor. Hesap vereceğimiz günü ALLAH (C.C) unutturmasın.
BAKARA SURESİ 80- 82. AYETLERDE ALLAH ( c.c)
Dediler ki: "Sayılı günlerin dışında, ateş asla bize değmeyecektir." De ki: "Allah katından bir ahid mi aldınız? —ki Allah asla ahdinden dönmez- Yoksa Allah'a karşı bilmediğiniz bir şeyi mi söylüyorsunuz?" Hayır; kim bir kötülük işler de günahı kendisini kuşatırsa, (artık) onlar, ateşin halkıdırlar, orada süresiz kalacaklardır. İman edip Salih amellerde bulunanlar ise cennet halkıdırlar, orada süresiz kalacaklardır. (Bakara Suresi, 80-82)
MÜSLÜMANIZ ELHAMDÜLİLLLAH
Müslümanlığımızı elimizde tutmanın şartlarını hepimiz biliyoruz. Uygulamaya gelince şeytan ve nefsimizle birlik oluyoruz. “Herkes yapıyor, günahım kadar yanar çıkarım” sözü çok meşhur oldu.
Niye elimize bir ateş değse doktora koşuyoruz, neden dayanamıyoruz, yanmak lafta kolay ama uygulamada hiç öyle olmuyor.
Sanki Ahiret âlemi yok gibi davranıyoruz. Çoğumuzun ailesinden övüneceği hocası vardır. Nasihatini dinlemeye değil, övünmemiz için yaratılmışlar gibi davranıyoruz.
Gıybet günah, dedikodu günah diyoruz, birisi laf getirince öyle inanıyoruz ki; gerçek mi yalan mı diye araştırmıyoruz. Hemen inanıyor, en samimi arkadaşımız bile olsa yerden yere vuruyoruz. Dünyadaki huzurumuzu bozduğu gibi günahını ne yapacağız.
Hâlbuki dedikoduyu getirene günahını hatırlatsak, huy edinmediyse oda doğru yolu bulur. Basit dediğimiz günahlar birikiyor koca dağ oluyor. Hesap vereceğimiz günü ALLAH (C.C) unutturmasın.
BAKARA SURESİ 80- 82. AYETLERDE ALLAH ( c.c)
Dediler ki: "Sayılı günlerin dışında, ateş asla bize değmeyecektir." De ki: "Allah katından bir ahid mi aldınız? —ki Allah asla ahdinden dönmez- Yoksa Allah'a karşı bilmediğiniz bir şeyi mi söylüyorsunuz?" Hayır; kim bir kötülük işler de günahı kendisini kuşatırsa, (artık) onlar, ateşin halkıdırlar, orada süresiz kalacaklardır. İman edip Salih amellerde bulunanlar ise cennet halkıdırlar, orada süresiz kalacaklardır. (Bakara Suresi, 80-82)
18 Kasım 2017 Cumartesi
İÇKİ NEDEN YASAK
İÇKİ NEDEN YASAK
Ortaokul çağına kadar inmiş, gençler arkadaş toplantılarında özenti ile alkol alıyorlar. Ailede de dini eğitim almayan çocuk, normal görüyor, herkes içiyor diyor. Alışkanlık yaptığı için tesirinden kurtulamıyor, alkolik insan olup, tahsil hayatları da bitiyor. Kısaca hayatları mahvoluyor. Çocuklarımıza alkolün zararları ve günahı anlatılmazsa, ellerimizle yavrularımızı uçuruma atarız.
Maide Suresi 91. Ayette ALLAH (c.c) “Şeytan, içki ve kumarla, ancak aranıza düşmanlık ve kin sokmak; sizi Allah’ı anmaktan ve namazdan alıkoymak ister. Artık vazgeçiyor musunuz? ( Maide 91)
İçkinin insanlar arasında kin ve düşmanlığı yeşerttiğine, etrafta duyulan ve görülen olaylardan şahit olmak mümkündür. Pek çok aile yuvası içkiliyken yaşanan şiddet, kötü söz ve davranışlar dolayısıyla yıkılmış, trafik kazalarının bir kısmı,
İçkiliyken araba kullanılmaktan dolayı gerçekleşmiştir. Bazen arkadaşlar arasında yapılan tatlı sohbetler, alkol alımı dolayısıyla kavga ve şiddetle neticelenmiştir.
Bunların yanında içkinin insana yaptığı en büyük kötülükler arasında, kulu, Allah’ı anmaktan ve namazdan alıkoyması yer almaktadır. Oysa
“Kalpler ancak ALLAH’I anmakla huzur bulur” (Rad 28)
AYRICA PARAMIZIN HARAMA HARCANMASINDAN DOLAYI RIZK EKSİKLİĞİ VE AĞIR HESABI VAR. ALLAH (C.C) YARDIMCIMIZ OLSUN
Ortaokul çağına kadar inmiş, gençler arkadaş toplantılarında özenti ile alkol alıyorlar. Ailede de dini eğitim almayan çocuk, normal görüyor, herkes içiyor diyor. Alışkanlık yaptığı için tesirinden kurtulamıyor, alkolik insan olup, tahsil hayatları da bitiyor. Kısaca hayatları mahvoluyor. Çocuklarımıza alkolün zararları ve günahı anlatılmazsa, ellerimizle yavrularımızı uçuruma atarız.
Maide Suresi 91. Ayette ALLAH (c.c) “Şeytan, içki ve kumarla, ancak aranıza düşmanlık ve kin sokmak; sizi Allah’ı anmaktan ve namazdan alıkoymak ister. Artık vazgeçiyor musunuz? ( Maide 91)
İçkinin insanlar arasında kin ve düşmanlığı yeşerttiğine, etrafta duyulan ve görülen olaylardan şahit olmak mümkündür. Pek çok aile yuvası içkiliyken yaşanan şiddet, kötü söz ve davranışlar dolayısıyla yıkılmış, trafik kazalarının bir kısmı,
İçkiliyken araba kullanılmaktan dolayı gerçekleşmiştir. Bazen arkadaşlar arasında yapılan tatlı sohbetler, alkol alımı dolayısıyla kavga ve şiddetle neticelenmiştir.
Bunların yanında içkinin insana yaptığı en büyük kötülükler arasında, kulu, Allah’ı anmaktan ve namazdan alıkoyması yer almaktadır. Oysa
“Kalpler ancak ALLAH’I anmakla huzur bulur” (Rad 28)
AYRICA PARAMIZIN HARAMA HARCANMASINDAN DOLAYI RIZK EKSİKLİĞİ VE AĞIR HESABI VAR. ALLAH (C.C) YARDIMCIMIZ OLSUN
17 Kasım 2017 Cuma
İLİM MECLİSİNDE BULUNMAK
SOHBET MECLİSLERİNDE BULUNMAK
SOHBET: İnsanın derece bakımından kendinin üstünde veya altında yahut akranı ile bir araya gelip, Allah'ü Teâlânın ve Peygamber efendimizin beğendiği, hoşnut olduğu şeyleri konuşması demektir.
PEYGAMBERİMİZ (SAV)
(Fıkıh sohbetinde bulunmak, bir senelik ibadetten üstündür.)[Deylemi]
(Alimlerin sohbetine katılın, onlara yakın oturun! Çünkü Allahü Teâlâ, yağmurla ölü toprağı dirilttiği gibi, ölü kalpleri de, hikmet nuru ile diriltir.) [Taberani]
(Alimlere hürmet eden, bana hürmet etmiş olur. Onları ziyaret eden beni ziyaret etmiş olur. Alim meclisinde bulunan, benim meclisimde bulunmuş olur.) [İ.Rafii]
(Alimin sohbetinde bulunmak, bin rekat nafile namazdan üstündür.) [İ.Gazali]
İmam-ı Rabbani hazretleri buyuruyor ki:
Sohbetin fazileti, bütün faziletlerin üstündedir. Büyüklerin sohbetini ganimet bilmelidir.
Günah lekeleri ile kalbi paslanan kimse, Salihlerin sohbetinde bulunursa, kalbinin pası silinir, günah işlemesi zorlaşır, iyilik etme isteği artar. Hadis-i şeriflerde buyruldu ki:
(Kırk gün içinde bir ilim sohbetinde bulunmayan kimsenin kalbi kararır. Büyük günah işlemeye başlar; çünkü ilim kalbe hayat verir. İlimsiz ibadet olmaz.) [Mektubat-ı Rabbani]
Behaeddin Buhari hazretleri, (Bizim yolumuzun temeli sohbettir) buyurdu.
Evliyanın sohbetinin bir saati, kırk günlük mücahedelerden daha üstündür.
Sohbet meclislerinde ki sıkıntılara katlanmak ve küsüp gitmemek için sabretmek, bu sevaplar için değer. Allah (c.c) ilim sohbetlerinden ayırmasın. Amin.
SOHBET: İnsanın derece bakımından kendinin üstünde veya altında yahut akranı ile bir araya gelip, Allah'ü Teâlânın ve Peygamber efendimizin beğendiği, hoşnut olduğu şeyleri konuşması demektir.
PEYGAMBERİMİZ (SAV)
(Fıkıh sohbetinde bulunmak, bir senelik ibadetten üstündür.)[Deylemi]
(Alimlerin sohbetine katılın, onlara yakın oturun! Çünkü Allahü Teâlâ, yağmurla ölü toprağı dirilttiği gibi, ölü kalpleri de, hikmet nuru ile diriltir.) [Taberani]
(Alimlere hürmet eden, bana hürmet etmiş olur. Onları ziyaret eden beni ziyaret etmiş olur. Alim meclisinde bulunan, benim meclisimde bulunmuş olur.) [İ.Rafii]
(Alimin sohbetinde bulunmak, bin rekat nafile namazdan üstündür.) [İ.Gazali]
İmam-ı Rabbani hazretleri buyuruyor ki:
Sohbetin fazileti, bütün faziletlerin üstündedir. Büyüklerin sohbetini ganimet bilmelidir.
Günah lekeleri ile kalbi paslanan kimse, Salihlerin sohbetinde bulunursa, kalbinin pası silinir, günah işlemesi zorlaşır, iyilik etme isteği artar. Hadis-i şeriflerde buyruldu ki:
(Kırk gün içinde bir ilim sohbetinde bulunmayan kimsenin kalbi kararır. Büyük günah işlemeye başlar; çünkü ilim kalbe hayat verir. İlimsiz ibadet olmaz.) [Mektubat-ı Rabbani]
Behaeddin Buhari hazretleri, (Bizim yolumuzun temeli sohbettir) buyurdu.
Evliyanın sohbetinin bir saati, kırk günlük mücahedelerden daha üstündür.
Sohbet meclislerinde ki sıkıntılara katlanmak ve küsüp gitmemek için sabretmek, bu sevaplar için değer. Allah (c.c) ilim sohbetlerinden ayırmasın. Amin.
16 Kasım 2017 Perşembe
NİÇİN BAŞÖRTÜSÜ ÖRTÜYORUZ?
Başörtüsü Allah’ın emridir. Allah’ın herhangi bir emri, O’nun rızasına uygun ve sadece O’nun için yapılmalıdır.
Bizim için en güzel örnek olan Rasulullah (s.a.v), bir mümine hanımın tesettürünün nasıl olması gerektiğini hadislerinde belirtmiş, sahabe hanımları da (Allah onlardan razı olsun) bu emri en güzel şekilde yaşamışlardır.
Ayetler ve hadislerden anlaşılan genel şartlar şunlardır:
1. Dışarıda giyilecek giysi bol olmalı, içini göstermemeli, dikkat çekecek renkler olmamalı ve ayak bileklerine kadar uzun olmalıdır.
“Ey Peygamber, eşlerine, kızlarına ve mü'minlerin kadınlarına dış elbiselerinden (cilbablarından) üstlerine giymelerini söyle; onların (özgür ve iffetli) tanınması ve eziyet görmemeleri için en uygun olan budur. Allah çok bağışlayandır, çok esirgeyendir.” (Ahzab Suresi 59. Ayet)
2. Başörtüsü omuzların üzerinden göğüsleri kapatacak şekilde salınmalıdır.
“Mü'min kadınlara söyle: 'Gözlerini (harama çevirmekten) kaçındırsınlar ve ırzlarını korusunlar; süslerini açığa vurmasınlar, ancak kendiliğinden görüneni hariç. Baş örtülerini, yakalarının üstünü (kapatacak şekilde) koysunlar…
…Gizledikleri süsleri bilinsin diye ayaklarını yere vurmasınlar. Hep birlikte Allah'a tevbe edin ey mü'minler, umulur ki felah bulursunuz.”(Nur Suresi 31. ayet)
3. Başörtüsü ince ve renkli olmamalı, dikkat çekmemeli ve koyu renkler tercih edilmelidir. Peygamberimiz (s.a.v)’ın hanımı Hz. Aişe (r.a), sarı renk başörtüsü örtünen bir kadına, Nur suresine iman edip etmediğini sormuştur.
4. Topuz yapılmamalıdır. Peygamberimiz (s.a.v) şöyle buyuruyor;
“Cehennemliklerden, dünyada henüz görmediğim iki grup vardır: Biri, sığır kuyrukları gibi cop ve kırbaçlarla insanları döven zalim bir topluluk; diğeri de giyinik oldukları halde, (gerek tavır ve davranışlarıyla, gerek dar ve şeffaf giysileriyle) çıplak sayılan, hem kendileri günaha yönelen, hem de başkalarını isyankârlığa özendiren ve (yukarı doğru topladıkları saçları yüzünden) başları deve hörgücüne benzeyen kadınlardır. İşte bu kadınlar cennete giremedikleri gibi, çok uzak mesafeden hissedilen kokusunu bile duyamayacaklardır.” (Muslim, Cennet 52, 53, h.no: 2857)
5. Yabancı erkeklerin dikkatini çekecek makyaj, takı, koku ve topuklu ayakkabıdan sakınılmalıdır. Ebu Musa el-Eş’ari radıyallahu anh’ın rivayet ettiğine göre Peygamberimiz (s.a.v) şöyle buyurmuştur: “Her göz yabancı bir kadına bakarak göz zinası işlemiştir. Bir kadın da güzel kokular sürünerek erkeklerin yanından geçerse o da aynen bakan erkekler gibi zina etmiş gibidir.” (Tirmizî, Edeb, 35; Ebû Davud)
-Erkeklerin dikkatini çekecek şekilde yürünmemelidir.
Nur Suresi 31. Ayet: Gizlemekte oldukları ziynetleri anlaşılsın diye, ayaklarını yere vurmasınlar(dikkatleri üzerlerine çekecek şekilde yürümesinler).
6. Yabancı erkeklerle mecburi durum dışında keyfi konuşulmamalıdır. Bu durumlarda ise ciddi ve vakarlı bir şekilde konuşulmalıdır.
“...Eğer(Allah’tan) korkuyorsanız,(yabancı erkeklere karşı) çekici bir edâ ile konuşmayın; sonra kalbinde hastalık bulunan kimse ümide kapılır..”(Ahzâb Suresi, 32)
Yaptığımız amellerin sevabını alabilmek için, Allah için ve O’nun istediği şekilde giyinilmelidir.
Alıntıdır.
14 Kasım 2017 Salı
ÖLÜM NEDİR İMAM GAZALİ HAZRETLERİ ANLATIYOR
ÖLÜM NEDİR HOCAM?⁉
Bir gün öğrencileri İmam’ı Gazâli Hazretlerine:
📌- “Hocam! Ölüm nedir? Bize özel olarak anlatır mısın?” demişler.
Velâyet nûru ile ölümünün çok yakın olduğunu anlayan İmam’ı Gazâli Hazretleri “Men lem yezuk, lem ya’rif” yani:
📌- “Tatmayan bilmez ki! Önce kendim tadayım, sonra size anlatırım” demiş.
Öğrencileri:
📌- “Aman hocam! Öldükten sonra sizinle nasıl bağlantı kurarız” dediklerinde gülümseyerek, yalnızca “İnşâAllah” diye cevap vermiş.
📌Gerçekten aradan çok geçmeden İmam’ı Gazâli Hazretleri ölümü tatmış ve öldüğü gece öğrencilerinin rüyâlarına gelerek:
📌- “Allah dostları sözünü tutar. İşte, bugün ölümü tattım ve sözümü tutmak için rüyânıza geldim” demiş. “Abdestimi tazeleyip, sabah namazını kıldıktan sonra, yalnızca odama çekildim ve ölüm meleğini beklemeğe başladım.
Lâilahe illallah diye zikir ederken, bir anda odamı nur kapladı ve bütün hücrelerim nur oldu. Başımı kaldırıp yukarı baktım. O nur’un etkisi ile evimin tavanı cam gibi şeffaf olmuştu.
Yattığım yerden yedi kat gökleri, melekleri, Cennet’i gördüm ve Cennet’teki bir melek bana, ya imam! İşte köşklerin, işte makamın diye Cennet’teki yerimi gösterdi. Cennet’e bakarken, sevgili Rabbim’in İrci’ıy ilâ Rabbik (Rabbine dön) hitabını duydum. O anda ruhum Allah aşkı ile cezbeye gelip, beden kafesinden fırladı ve ben kendimi başka âlemlerde buldum.
Tekrar dünyaya döndüğümde, evimin çevresinde aşırı bir kalabalık gördüm. Onlara, ne var? Ne oldu? Niçin toplandınız? diye ısrarla sorduğum halde hiçbiri ne yüzüme baktı ne de bana bir cevap verdi. İçeri girdim, hanımım ağlıyordu. Ona da aynı şeyleri sordum ama o da cevap vermeyince, az önce yatmakta olduğum odama girdim ve yerde yatan bedenimi görünce, hem öldüğümü, hem de insanların niçin benimle konuşmadığını anladım”.
Bazı öğrencileri:
📌- “Hocam, yerde yatan bedenimi görünce öldüğümü anladım diyorsun. Peki sen başka, bedenin başka bir şey mi?”
İmam-ı Gazâli Hazretleri gülümseyerek:
📌- “İnsanın aslı, özü, gerçek ve kalıcı kişiliği Ruh’tur. Ruhsuz beden, kesilen kol, bacak gibi cansız bilinçsiz et, kemik yığınıdır”.
Yine bazı öğrencileri:
📌- “Hocam, o daracık, karanlık kabirde Kıyâmete kadar nasıl yatacaksın?”
📌- “Ah yavrum!” demiş. “Eğer kabirler dışarıdan göründüğü gibi dar, karanlık ve sıkıcı olsaydı, Allah dostları birer zindan mahkûmu gibi oraya atılır mıydı? Ana karnına göre dünya ne kadar geniş, güzel ve aydınlık ise, dünyaya göre kabirlerimiz de çok daha geniş, güzel ve aydınlık” demiş ve sonra:
📌- “Yakınlarım beni kabrimde bekliyor” diye ayrılıp gitmiş.
Allahü teâlâ rahmet eylesin, bizleri de şefaatine nail eylesin...
Okuyup ibret alanlar olur
Bir gün öğrencileri İmam’ı Gazâli Hazretlerine:
📌- “Hocam! Ölüm nedir? Bize özel olarak anlatır mısın?” demişler.
Velâyet nûru ile ölümünün çok yakın olduğunu anlayan İmam’ı Gazâli Hazretleri “Men lem yezuk, lem ya’rif” yani:
📌- “Tatmayan bilmez ki! Önce kendim tadayım, sonra size anlatırım” demiş.
Öğrencileri:
📌- “Aman hocam! Öldükten sonra sizinle nasıl bağlantı kurarız” dediklerinde gülümseyerek, yalnızca “İnşâAllah” diye cevap vermiş.
📌Gerçekten aradan çok geçmeden İmam’ı Gazâli Hazretleri ölümü tatmış ve öldüğü gece öğrencilerinin rüyâlarına gelerek:
📌- “Allah dostları sözünü tutar. İşte, bugün ölümü tattım ve sözümü tutmak için rüyânıza geldim” demiş. “Abdestimi tazeleyip, sabah namazını kıldıktan sonra, yalnızca odama çekildim ve ölüm meleğini beklemeğe başladım.
Lâilahe illallah diye zikir ederken, bir anda odamı nur kapladı ve bütün hücrelerim nur oldu. Başımı kaldırıp yukarı baktım. O nur’un etkisi ile evimin tavanı cam gibi şeffaf olmuştu.
Yattığım yerden yedi kat gökleri, melekleri, Cennet’i gördüm ve Cennet’teki bir melek bana, ya imam! İşte köşklerin, işte makamın diye Cennet’teki yerimi gösterdi. Cennet’e bakarken, sevgili Rabbim’in İrci’ıy ilâ Rabbik (Rabbine dön) hitabını duydum. O anda ruhum Allah aşkı ile cezbeye gelip, beden kafesinden fırladı ve ben kendimi başka âlemlerde buldum.
Tekrar dünyaya döndüğümde, evimin çevresinde aşırı bir kalabalık gördüm. Onlara, ne var? Ne oldu? Niçin toplandınız? diye ısrarla sorduğum halde hiçbiri ne yüzüme baktı ne de bana bir cevap verdi. İçeri girdim, hanımım ağlıyordu. Ona da aynı şeyleri sordum ama o da cevap vermeyince, az önce yatmakta olduğum odama girdim ve yerde yatan bedenimi görünce, hem öldüğümü, hem de insanların niçin benimle konuşmadığını anladım”.
Bazı öğrencileri:
📌- “Hocam, yerde yatan bedenimi görünce öldüğümü anladım diyorsun. Peki sen başka, bedenin başka bir şey mi?”
İmam-ı Gazâli Hazretleri gülümseyerek:
📌- “İnsanın aslı, özü, gerçek ve kalıcı kişiliği Ruh’tur. Ruhsuz beden, kesilen kol, bacak gibi cansız bilinçsiz et, kemik yığınıdır”.
Yine bazı öğrencileri:
📌- “Hocam, o daracık, karanlık kabirde Kıyâmete kadar nasıl yatacaksın?”
📌- “Ah yavrum!” demiş. “Eğer kabirler dışarıdan göründüğü gibi dar, karanlık ve sıkıcı olsaydı, Allah dostları birer zindan mahkûmu gibi oraya atılır mıydı? Ana karnına göre dünya ne kadar geniş, güzel ve aydınlık ise, dünyaya göre kabirlerimiz de çok daha geniş, güzel ve aydınlık” demiş ve sonra:
📌- “Yakınlarım beni kabrimde bekliyor” diye ayrılıp gitmiş.
Allahü teâlâ rahmet eylesin, bizleri de şefaatine nail eylesin...
Okuyup ibret alanlar olur
13 Kasım 2017 Pazartesi
NAMAZ KILANLAR VE KILMAYANLAR HAKKINDA
BAKARA SURESİ 277. AYET : " -İman edip iyi işler yapan, namazı dosdoğru kılıp zekatı verenlerin Rabbleri katında elbette mükafatları vardır. Onlara hiçbir korku olmadığı gibi, onlar mahzun da olmazlar."
NİSA SURESİ 103. AYET : "Namazı kıldınız mı, gerek ayakta, gerek otururken ve gerek yan yatarak hep Allah’ı anın. Güvene kavuştunuz mu namazı tam olarak kılın. Çünkü namaz, mü’minlere belirli vakitlere bağlı olarak farz kılınmıştır.
"Hadis-i şeriflerde buyuruldu ki:
(Kasten [mazeretsiz] namaz kılmayanın diğer amellerini Allahü teâlâ kabul etmez. Tevbe edinceye kadar da Allah’ın himayesinden uzak olur.) [İsfehani]
(Beş vakit namazı terk eden, Allahü teâlânın hıfz ve emanından mahrum olur.) [İbni Mace]
(Namaz kılmayanın Müslümanlığı, abdest almayanın namazı yoktur.) [Bezzar]
(İman ile küfür arasındaki fark, namazı kılıp kılmamaktır.) [Tirmizi]
(Namaz kılmayanın dini yoktur.) [İbni Nasr]
(Bizimle kâfirlik arasındaki fark namazdır. Namazı terk eden kâfir olur.) [Nesai]
(Namaz, imanın başı ve Cehennemden kurtarıcıdır.) [Miftah-ul-Cennet]
Ehl-i sünnet âlimleri buyuruyor ki:
En büyük günahı işleyen de kâfir olmaz. Tembellikle namaz kılmayana kâfir denmez. Fakat namaz, çok önemli olduğu için, namaz kılmayanın imanla ölmesi kolay değildir. Namaz kılmayanın kalbi kararır, diğer günahları işlemesi kolaylaşır. Günahlar da insanı küfre sürükler.
NİSA SURESİ 103. AYET : "Namazı kıldınız mı, gerek ayakta, gerek otururken ve gerek yan yatarak hep Allah’ı anın. Güvene kavuştunuz mu namazı tam olarak kılın. Çünkü namaz, mü’minlere belirli vakitlere bağlı olarak farz kılınmıştır.
"Hadis-i şeriflerde buyuruldu ki:
(Kasten [mazeretsiz] namaz kılmayanın diğer amellerini Allahü teâlâ kabul etmez. Tevbe edinceye kadar da Allah’ın himayesinden uzak olur.) [İsfehani]
(Beş vakit namazı terk eden, Allahü teâlânın hıfz ve emanından mahrum olur.) [İbni Mace]
(Namaz kılmayanın Müslümanlığı, abdest almayanın namazı yoktur.) [Bezzar]
(İman ile küfür arasındaki fark, namazı kılıp kılmamaktır.) [Tirmizi]
(Namaz kılmayanın dini yoktur.) [İbni Nasr]
(Bizimle kâfirlik arasındaki fark namazdır. Namazı terk eden kâfir olur.) [Nesai]
(Namaz, imanın başı ve Cehennemden kurtarıcıdır.) [Miftah-ul-Cennet]
Ehl-i sünnet âlimleri buyuruyor ki:
En büyük günahı işleyen de kâfir olmaz. Tembellikle namaz kılmayana kâfir denmez. Fakat namaz, çok önemli olduğu için, namaz kılmayanın imanla ölmesi kolay değildir. Namaz kılmayanın kalbi kararır, diğer günahları işlemesi kolaylaşır. Günahlar da insanı küfre sürükler.
KULAK ÇINLAMASI
KULAĞIMIZ ÇINLADIĞINDA ; OKUYUN LÜTFEN ,
Resulullah Efendimiz (s.a.v.) buyurdular:
“Birinizin kulağı çınladığında beni ansın ve bana salavat getirsin
ve ‘zekerallahü men zekerani bi-hayrin’ desin”
Resulullah, “Muhammedün Resulullah sallallahü aleyhi ve selem” ve bunun benzeri salava-ı şerife okumak ile zikredilir, anılır.
Mü’minin kulağı çınladığı esnada Resulullah (s.a.v.) onu
Cenab’ı Hak katında anmış, ona dua etmiştir.
Mü’minin ruhu bunu duyduğu zaman kulağı çınlar.
Bunun için salavat’ı şerife okuması tavsiye buyurulmuştur.
Nitekim ayak uyuşup karıncalandığında da
salavat getirmek tavsiye edilmiştir.
paylaşarak dostlarınızın öğrenmesine de vesile olun.
kaynakbk. İbnu’l-Cevzî, el-Mevzuat, 3/76)
Resulullah Efendimiz (s.a.v.) buyurdular:
“Birinizin kulağı çınladığında beni ansın ve bana salavat getirsin
ve ‘zekerallahü men zekerani bi-hayrin’ desin”
Resulullah, “Muhammedün Resulullah sallallahü aleyhi ve selem” ve bunun benzeri salava-ı şerife okumak ile zikredilir, anılır.
Mü’minin kulağı çınladığı esnada Resulullah (s.a.v.) onu
Cenab’ı Hak katında anmış, ona dua etmiştir.
Mü’minin ruhu bunu duyduğu zaman kulağı çınlar.
Bunun için salavat’ı şerife okuması tavsiye buyurulmuştur.
Nitekim ayak uyuşup karıncalandığında da
salavat getirmek tavsiye edilmiştir.
paylaşarak dostlarınızın öğrenmesine de vesile olun.
kaynakbk. İbnu’l-Cevzî, el-Mevzuat, 3/76)
10 Kasım 2017 Cuma
GÜZEL AHLAK VE MÜTEVAZİ OLMAK
MÜTEVAZİ OLMAK
Yüce dinimiz ahlaki güzellikler manzumesidir. Dinimizin emretmiş olduğu güzel ahlak esaslarından biri de tevazudur. Tevazu kibrin zıttı olup alçak gönüllülük, kendini olduğundan daha aşağı görmektir.
Peygamber Efendimiz (sav) “ Bir kimse Müslüman kardeşine alçak gönüllü davranırsa, Allah o kimsenin şerefini yükseltir. Kim de Müslüman kardeşine kibre der, büyüklük taslarsa Allah da onu alçaltır.” Buyurmuştur. ( et-Tergib vet-Terhib )
Alçak gönüllülük bir fazilettir, olgunluğun, güzel ahlakın alametidir.
Yüce Allah (c.c) Lokman Suresi 18. Ayette “ Küçümseyerek surat asıp insanlardan yüz çevirme ve yeryüzünde böbürlenerek yürüme! Çünkü Allah hiçbir kibirleneni, övüneni sevmez.” Buyurarak bizleri bu konuda uyarmıştır.
İnsanların kalbinin içini bilmediğimiz için, onun Allah (c.c)ın yanındaki konumunu da bilemeyiz. Onu küçümserken, Allah (c.c)ı üzdüğümüzün de farkına varamayız. Çünkü kibirleneni Rabbimiz sevmediği gibi, kullarına da sevdirmeyeceğini söylüyor.
Yeryüzünde sevilmeyen bir insan olmamak için, alçak gönüllü olup, insanlara hoşgörülü, nazik olmak, bizi her zaman kazananlardan eder.
Yüce dinimiz ahlaki güzellikler manzumesidir. Dinimizin emretmiş olduğu güzel ahlak esaslarından biri de tevazudur. Tevazu kibrin zıttı olup alçak gönüllülük, kendini olduğundan daha aşağı görmektir.
Peygamber Efendimiz (sav) “ Bir kimse Müslüman kardeşine alçak gönüllü davranırsa, Allah o kimsenin şerefini yükseltir. Kim de Müslüman kardeşine kibre der, büyüklük taslarsa Allah da onu alçaltır.” Buyurmuştur. ( et-Tergib vet-Terhib )
Alçak gönüllülük bir fazilettir, olgunluğun, güzel ahlakın alametidir.
Yüce Allah (c.c) Lokman Suresi 18. Ayette “ Küçümseyerek surat asıp insanlardan yüz çevirme ve yeryüzünde böbürlenerek yürüme! Çünkü Allah hiçbir kibirleneni, övüneni sevmez.” Buyurarak bizleri bu konuda uyarmıştır.
İnsanların kalbinin içini bilmediğimiz için, onun Allah (c.c)ın yanındaki konumunu da bilemeyiz. Onu küçümserken, Allah (c.c)ı üzdüğümüzün de farkına varamayız. Çünkü kibirleneni Rabbimiz sevmediği gibi, kullarına da sevdirmeyeceğini söylüyor.
Yeryüzünde sevilmeyen bir insan olmamak için, alçak gönüllü olup, insanlara hoşgörülü, nazik olmak, bizi her zaman kazananlardan eder.
9 Kasım 2017 Perşembe
ADESTLİ UYUMAK
Abdestli Uyumak
Abdestli uyumayı Peygamber Efendimiz (S.a.v.) tavsiye etmiştir. Abdestli bulunmanın fazileti çok olduğu gibi abdestli uyumanında faziletleri çoktur.
Abdesetli uyumak ile ilgili hadislerle faziletlerine bakalım;
“Abdestli yatan, gece ibadet eden ve gündüz oruç tutan kimse gibi sevap kazanır.” (Hakim)
“Abdestli yatanın ruhu Arşa yükselir ve gördüğü rüyalar doğru olur. Abdestsiz yatanın ruhu yükselmez, gördüğü rüyalar, karışık olur, doğru çıkmaz.” (İ. Gazali)
“Müslüman, abdestli olarak Allah’ı zikrederek yatıp da geceleyin uyanıp Allah Azze ve Celle’den dünya ve âhiretin hayırını isterse, Allah Azze ve Celle ona o istediğini mutlaka verir.” (Ebu Davud)
“Can alıcı melek gelince, abdestli olan, şehidlik mertebesine kavuşur.” (Taberani)
Abdestli olmanın faydaları:
– Melekler onun yanından ayrılmaz,
– Devamlı sevab yazarlar,
– Bütün azaları tesbih eder,
– Uyuyunca melekler, insan ve cin şerrinden korur.
Hazret-i Âişe (ra) bildirmiştir:
“Nebiyy-i Ekrem Efendimiz (asm) her gece yatağa girdiği zaman iki elini birleştirerek, ‘Kul hüva’llâhü Ehad’, ‘Kul Eûzü Birabbi’l-Felak’ ve ‘Kul Eûzü Birabbi’n-Nâs’ sûrelerini okur ve ellerine nefes verirdi. Sonra iki eliyle vücudundan yetiştiği yerleri; başını, yüzünü, vücudunun önünü, arkasını sıvazlar ve meshederdi. Bunu üç defa tekrarlardı.” (Buhârî, Kur’ân’ın Fazîletleri, 1772)
Resûlullah Efendimiz (asm) buyurdu ki: “Temiz ve abdestli olarak uyuyan kimse, gündüz nafile olarak oruç tutup, gece ibâdet yapan kimse gibidir.” (Câmiü’s-Sağîr, 2/2607)
Yine Peygamber Efendimiz (asm) yatarken “Âyet’el-Kürsî” okuyan kişi için, Allah’ın sabaha kadar bir muhafız görevlendirdiğini, onu tehlikelerden emin kıldığını ve ona şeytanın yaklaşamayacağını bildirmiştir. (Buhârî, Vekâlet, 10)
Abdestli uyumayı Peygamber Efendimiz (S.a.v.) tavsiye etmiştir. Abdestli bulunmanın fazileti çok olduğu gibi abdestli uyumanında faziletleri çoktur.
Abdesetli uyumak ile ilgili hadislerle faziletlerine bakalım;
“Abdestli yatan, gece ibadet eden ve gündüz oruç tutan kimse gibi sevap kazanır.” (Hakim)
“Abdestli yatanın ruhu Arşa yükselir ve gördüğü rüyalar doğru olur. Abdestsiz yatanın ruhu yükselmez, gördüğü rüyalar, karışık olur, doğru çıkmaz.” (İ. Gazali)
“Müslüman, abdestli olarak Allah’ı zikrederek yatıp da geceleyin uyanıp Allah Azze ve Celle’den dünya ve âhiretin hayırını isterse, Allah Azze ve Celle ona o istediğini mutlaka verir.” (Ebu Davud)
“Can alıcı melek gelince, abdestli olan, şehidlik mertebesine kavuşur.” (Taberani)
Abdestli olmanın faydaları:
– Melekler onun yanından ayrılmaz,
– Devamlı sevab yazarlar,
– Bütün azaları tesbih eder,
– Uyuyunca melekler, insan ve cin şerrinden korur.
Hazret-i Âişe (ra) bildirmiştir:
“Nebiyy-i Ekrem Efendimiz (asm) her gece yatağa girdiği zaman iki elini birleştirerek, ‘Kul hüva’llâhü Ehad’, ‘Kul Eûzü Birabbi’l-Felak’ ve ‘Kul Eûzü Birabbi’n-Nâs’ sûrelerini okur ve ellerine nefes verirdi. Sonra iki eliyle vücudundan yetiştiği yerleri; başını, yüzünü, vücudunun önünü, arkasını sıvazlar ve meshederdi. Bunu üç defa tekrarlardı.” (Buhârî, Kur’ân’ın Fazîletleri, 1772)
Resûlullah Efendimiz (asm) buyurdu ki: “Temiz ve abdestli olarak uyuyan kimse, gündüz nafile olarak oruç tutup, gece ibâdet yapan kimse gibidir.” (Câmiü’s-Sağîr, 2/2607)
Yine Peygamber Efendimiz (asm) yatarken “Âyet’el-Kürsî” okuyan kişi için, Allah’ın sabaha kadar bir muhafız görevlendirdiğini, onu tehlikelerden emin kıldığını ve ona şeytanın yaklaşamayacağını bildirmiştir. (Buhârî, Vekâlet, 10)
8 Kasım 2017 Çarşamba
ANİ ÖLÜM KADER Mİ
ANİ ÖLÜMLERDE ŞOK, GİTMESEYDİ ÖLMEZDİ
Bir kaza sonucunda, ani bir ölüm geldiğinde, bir şok yaşanır. Beklenmeyen bir bela aniden gelmiş, sevdiklerimizden bizi ayırmıştır. Sabır çok zordur, isyana düşebiliriz. Allah ( c.c ) korusun.
Bir senaryo üretilir, acının verdiği feryatla "öyle olmasaydı ölmezdi, gitmeseydi…." gibi, çare yok vakti gelmiş, acısı kalmıştır.
Rabbimiz ne diyor:
Ey iman edenler, inkar edenler ile yeryüzünde gezip dolaşırken veya savaşta bulundukları sırada (ölen) kardeşleri için: "Yanımızda olsalardı, ölmezlerdi, öldürülmezlerdi" diyenler gibi olmayın. Allah, bunu onların kalplerinde onulmaz bir hasret olarak kıldı. Dirilten ve öldüren Allah'tır. Allah, yaptıklarınızı görendir. (Al-i İmran Suresi, 156)
Oysa olayın çok önemli bir sırrı vardır; ölümün sebebi, ne bir kaza, ne bir hastalık, ne de başka bir şeydir. Bütün bu sebepleri yaratan Allah'tır.
Kaderimizde belirtilen süre dolduğu zaman, yukarıda sayılan sebeplerden herhangi bir tanesi nedeni ile hayatımız sona erer. Ve insan, elindeki tüm maddi imkanını seferber etse dahi, kendisi için belirlenmiş olan ölüm zamanından bir an bile fazla yaşayamaz.
Kuran'da bu İlahi kanun şöyle haber verilir:
Allah'ın izni olmaksızın hiçbir nefis için ölmek yoktur. O, süresi belirtilmiş bir yazıdır... (Al-i İmran Suresi, 145) Vakit gelmediyse ne yaşasa ölmüyor, şahit oluyoruz .
Her nerede olursanız ölüm sizi bulur, yüksekçe yerlerde tahkim edilmiş şatolarda olsanız bile... (Nisa Suresi, 78) İstanbul'da ki kız kulesinin hikayesini biliyoruz.
O olay olmasa da kişi o gün mutlaka ölecekti. Olaylar örtülü sebeplerdir. Vaktinin bittiğini kabul etmemiz yaşantımızı kolaylaştırır, ölenle ölünmüyor. Hayat devam ediyor, aç durulmaz, sürekli ağlanmaz, asla unutulmaz.
Yaradanımıza sığınıp, yardım ve sabır istemeden başka çare yoktur.
Evlat acısı çok ağırdır, Allah sabırlar versin. Tüm şehitlerimizin ruhu için, genç ölen evlatlar için, bir kelime-i şehadet ( eşhedü ella ilahe illallah ve eşhedü enne muhammeden abduhu veresuluh) çekelim. Sevabı semayı doldurur.
Bir kaza sonucunda, ani bir ölüm geldiğinde, bir şok yaşanır. Beklenmeyen bir bela aniden gelmiş, sevdiklerimizden bizi ayırmıştır. Sabır çok zordur, isyana düşebiliriz. Allah ( c.c ) korusun.
Bir senaryo üretilir, acının verdiği feryatla "öyle olmasaydı ölmezdi, gitmeseydi…." gibi, çare yok vakti gelmiş, acısı kalmıştır.
Rabbimiz ne diyor:
Ey iman edenler, inkar edenler ile yeryüzünde gezip dolaşırken veya savaşta bulundukları sırada (ölen) kardeşleri için: "Yanımızda olsalardı, ölmezlerdi, öldürülmezlerdi" diyenler gibi olmayın. Allah, bunu onların kalplerinde onulmaz bir hasret olarak kıldı. Dirilten ve öldüren Allah'tır. Allah, yaptıklarınızı görendir. (Al-i İmran Suresi, 156)
Oysa olayın çok önemli bir sırrı vardır; ölümün sebebi, ne bir kaza, ne bir hastalık, ne de başka bir şeydir. Bütün bu sebepleri yaratan Allah'tır.
Kaderimizde belirtilen süre dolduğu zaman, yukarıda sayılan sebeplerden herhangi bir tanesi nedeni ile hayatımız sona erer. Ve insan, elindeki tüm maddi imkanını seferber etse dahi, kendisi için belirlenmiş olan ölüm zamanından bir an bile fazla yaşayamaz.
Kuran'da bu İlahi kanun şöyle haber verilir:
Allah'ın izni olmaksızın hiçbir nefis için ölmek yoktur. O, süresi belirtilmiş bir yazıdır... (Al-i İmran Suresi, 145) Vakit gelmediyse ne yaşasa ölmüyor, şahit oluyoruz .
Her nerede olursanız ölüm sizi bulur, yüksekçe yerlerde tahkim edilmiş şatolarda olsanız bile... (Nisa Suresi, 78) İstanbul'da ki kız kulesinin hikayesini biliyoruz.
O olay olmasa da kişi o gün mutlaka ölecekti. Olaylar örtülü sebeplerdir. Vaktinin bittiğini kabul etmemiz yaşantımızı kolaylaştırır, ölenle ölünmüyor. Hayat devam ediyor, aç durulmaz, sürekli ağlanmaz, asla unutulmaz.
Yaradanımıza sığınıp, yardım ve sabır istemeden başka çare yoktur.
Evlat acısı çok ağırdır, Allah sabırlar versin. Tüm şehitlerimizin ruhu için, genç ölen evlatlar için, bir kelime-i şehadet ( eşhedü ella ilahe illallah ve eşhedü enne muhammeden abduhu veresuluh) çekelim. Sevabı semayı doldurur.
6 Kasım 2017 Pazartesi
YAŞLI OLMAK
YAŞLILARA SAYGI
Muhakkak ki, bu günün gençleri, yarının yaşlıları olacaktır. Yaşlılık, bu dünya hayatının fani, insanoğlunun aciz, ölümün muhakkak, Yüce Allah’ın baki ve kudretinin sonsuz olduğunun açık bir delilidir.
Yasin Suresi 68. Ayette Allah (c.c) “ Kime uzun ömür verirsek, onu yaratılışı itibariyle tersine çeviririz ( gücünü azaltırız ).” Hala düşünmeyecekler mi? ( Yasin 68 ) Buyurmaktadır.
Yaşlılarımıza baktığımızda gençler gibi kuvvetli değiller, yavaş yürüyor, ağrıları, perhizleri çoğalmıştır. Doktorlarda çaresiz kalıyor, yaşlılıktan diyorlar.
Bizlerde bir gün gelecek yaşlanacağız. Öyleyse bunu göz önüne alarak gençlikte, yaşlılara, özellikle anne- babamıza, dedelerimize, ninelerimize saygılı davranmalı, çocuklarımıza ve gençlerimize örnek olmalıyız.
Onları torun sevgisinden mahrum bırakmayalım, dede, nene sevgisini tam alan çocuk bizi de sever, yani sevgi ekersek sevgi alırız.
Peygamber Efendimiz ( sav) “ Küçüğüne acımayan, büyüğüne saygı göstermeyen bizden değildir.” ( Tirmizi Birr ) Buyuruyor.
Muhakkak ki, bu günün gençleri, yarının yaşlıları olacaktır. Yaşlılık, bu dünya hayatının fani, insanoğlunun aciz, ölümün muhakkak, Yüce Allah’ın baki ve kudretinin sonsuz olduğunun açık bir delilidir.
Yasin Suresi 68. Ayette Allah (c.c) “ Kime uzun ömür verirsek, onu yaratılışı itibariyle tersine çeviririz ( gücünü azaltırız ).” Hala düşünmeyecekler mi? ( Yasin 68 ) Buyurmaktadır.
Yaşlılarımıza baktığımızda gençler gibi kuvvetli değiller, yavaş yürüyor, ağrıları, perhizleri çoğalmıştır. Doktorlarda çaresiz kalıyor, yaşlılıktan diyorlar.
Bizlerde bir gün gelecek yaşlanacağız. Öyleyse bunu göz önüne alarak gençlikte, yaşlılara, özellikle anne- babamıza, dedelerimize, ninelerimize saygılı davranmalı, çocuklarımıza ve gençlerimize örnek olmalıyız.
Onları torun sevgisinden mahrum bırakmayalım, dede, nene sevgisini tam alan çocuk bizi de sever, yani sevgi ekersek sevgi alırız.
Peygamber Efendimiz ( sav) “ Küçüğüne acımayan, büyüğüne saygı göstermeyen bizden değildir.” ( Tirmizi Birr ) Buyuruyor.
3 Kasım 2017 Cuma
YALNIZIM, SIKINTILARDAN BUNALIYORUM DİYENLER
YALNIZIM, SIKINTILARDAN BUNALIYORUM DİYENLER
Hepimiz zaman zaman kendimizi yalnız hisseder, sıkıntılardan, yapmak isteyip de yapamadıklarımızdan hüzünleniriz. Gurbette olanlarda da bir başka olur.
Allah’tan ( c.c ) yardım istemenin en güzel yolunu çok güzel anlatan Bedüüzzaman Said Nursi, hislerini şöyle anlatıyor:
Şu iki üç aydır pek yalnız kaldım. Onbeş yirmi günde bir misafir geliyor, diğer günler yalnızım. Bir gece vakti, kendimi çok yalnız hissettim;
1- İhtiyarlık sırrıyla, akran ve ahbablarım beni bırakıp alem-i berzaha gittiler, yalnız kaldım.
2- Geçen bahar gibi, alakadar olduğum mevcudatta beni bırakıp gitti, acı gurbet hissettim.
3- Vatanımdan ve akaribimden ayrı düşüp, yalnız kaldığımdan firkatli bir gurbet hissettim.
4- Dağların ve gecenin garibane vaziyeti bana rikkatli bir gurbet hissettirdi.
5- Şu fani misafirhanede ahirete gitmek için hazır olan ruhumu gurbette gördüm.
Birden “FESUBHANALLAH!” dedim. Bu gurbetlere ve karanlıklara nasıl dayanılır diye düşündüm., KALBİM feryad ile dedi ki:
“Allah’ım! Garibim, kimsesizim, zayıfım güçsüzüm, hastayım, acizim, yaşlıyım, ihtiyarım elimde değil, aman diliyorum, af istiyorum, yardım diliyorum, Senin dergahından Allah’ım!”
Birden nur-u iman ( imanın nuru), feyz-i Kur’an, lütf-ü Rahman imdadıma yetiştiler, o beş karanlık gurbetleri nurani olarak aydınlattılar.
LİSANIM: Hasbunallahi ve ni’mel vekil, “ Allah bize yeter. One güzel vekildir. ( Ali İmran suresi 173 ) söyledi.
KALBİM: Tevbe suresi 129. Ayetini okudu: “ ( Ey Resulüm! Sen böyle onların üzerine titrerken ) onlar hala senden ve yolundan yüz çevirecek olursa de ki: Bana ( yardımcı ve destekçi olarak) Allah kafidir. O’ndan başka hiçbir ilah yoktur.Ben O’na dayandım, O’na güvendim ve büyük Arş’ın Rabbi ( bütün kainatın mutlak Sultanı, bütün varlıkların yegane sığınağı, besleyip yaşatanı, koruyup gözetenidir.)”
NEFSİME DE: Üstadlarımdan Mevlana Celaleddin Rumi’nin dediğini dedim. Evet acz ve tevekkül ile, fakr ve iltica ile nur kapısı açılır zulmetler dağılır. “ iman ve İslam nurundan dolayı hamdolsun Yüce Rabbimize”
Meşhur Hikemi Ataiyye’nin şu fıkrası:
Cenabı Hakkı bulan neyi kaybeder? Ve O’nu kaybeden neyi kazanır? Sadece bela kazanır.
Çok hakikat söylediğini düşündüm.” Gariplere müjdeler olsun.” hadisinin sırrını anladım, şükrettim.
EL BAKİ HÜVEL BAKİ ( Kendinden başka her şeyin fani olduğu gerçek baki, Allah’tır.
SAİD NURSİ MEKTUBAT ( 6. MEKTUB’TAN ALINMIŞTIR
Hepimiz zaman zaman kendimizi yalnız hisseder, sıkıntılardan, yapmak isteyip de yapamadıklarımızdan hüzünleniriz. Gurbette olanlarda da bir başka olur.
Allah’tan ( c.c ) yardım istemenin en güzel yolunu çok güzel anlatan Bedüüzzaman Said Nursi, hislerini şöyle anlatıyor:
Şu iki üç aydır pek yalnız kaldım. Onbeş yirmi günde bir misafir geliyor, diğer günler yalnızım. Bir gece vakti, kendimi çok yalnız hissettim;
1- İhtiyarlık sırrıyla, akran ve ahbablarım beni bırakıp alem-i berzaha gittiler, yalnız kaldım.
2- Geçen bahar gibi, alakadar olduğum mevcudatta beni bırakıp gitti, acı gurbet hissettim.
3- Vatanımdan ve akaribimden ayrı düşüp, yalnız kaldığımdan firkatli bir gurbet hissettim.
4- Dağların ve gecenin garibane vaziyeti bana rikkatli bir gurbet hissettirdi.
5- Şu fani misafirhanede ahirete gitmek için hazır olan ruhumu gurbette gördüm.
Birden “FESUBHANALLAH!” dedim. Bu gurbetlere ve karanlıklara nasıl dayanılır diye düşündüm., KALBİM feryad ile dedi ki:
“Allah’ım! Garibim, kimsesizim, zayıfım güçsüzüm, hastayım, acizim, yaşlıyım, ihtiyarım elimde değil, aman diliyorum, af istiyorum, yardım diliyorum, Senin dergahından Allah’ım!”
Birden nur-u iman ( imanın nuru), feyz-i Kur’an, lütf-ü Rahman imdadıma yetiştiler, o beş karanlık gurbetleri nurani olarak aydınlattılar.
LİSANIM: Hasbunallahi ve ni’mel vekil, “ Allah bize yeter. One güzel vekildir. ( Ali İmran suresi 173 ) söyledi.
KALBİM: Tevbe suresi 129. Ayetini okudu: “ ( Ey Resulüm! Sen böyle onların üzerine titrerken ) onlar hala senden ve yolundan yüz çevirecek olursa de ki: Bana ( yardımcı ve destekçi olarak) Allah kafidir. O’ndan başka hiçbir ilah yoktur.Ben O’na dayandım, O’na güvendim ve büyük Arş’ın Rabbi ( bütün kainatın mutlak Sultanı, bütün varlıkların yegane sığınağı, besleyip yaşatanı, koruyup gözetenidir.)”
NEFSİME DE: Üstadlarımdan Mevlana Celaleddin Rumi’nin dediğini dedim. Evet acz ve tevekkül ile, fakr ve iltica ile nur kapısı açılır zulmetler dağılır. “ iman ve İslam nurundan dolayı hamdolsun Yüce Rabbimize”
Meşhur Hikemi Ataiyye’nin şu fıkrası:
Cenabı Hakkı bulan neyi kaybeder? Ve O’nu kaybeden neyi kazanır? Sadece bela kazanır.
Çok hakikat söylediğini düşündüm.” Gariplere müjdeler olsun.” hadisinin sırrını anladım, şükrettim.
EL BAKİ HÜVEL BAKİ ( Kendinden başka her şeyin fani olduğu gerçek baki, Allah’tır.
SAİD NURSİ MEKTUBAT ( 6. MEKTUB’TAN ALINMIŞTIR
1 Kasım 2017 Çarşamba
KÜSMEK VE ALINGAN OLMAK
KÜSMEK VE ALINGAN OLMAK
Toplum içinde yaşamanın bir çok zorlukları var, birbirimizi idare etmeyi bilmezsek çok üzülürüz. Etrafımızdakileri üzeriz. Kul hakkına gireriz.
Allah ( c.c ) insanı toplu yaşamaya endeksli yarattığından yalnızlığa çekilenlerin de sonu hiç hayır olmuyor. Kendini ruh hastanelerinde buluyorlar.
Ruhumuzda yalnızlığı sevmiyorsa, o zaman alıngan olmayı ve her şeye küsmeyi bırakmak lazım. Küserek nereye varabiliriz.?
Cevap: Peygamberimiz ( sav )in " üç günden fazla küs durmayınız" emrine uymamış oluruz. Vücudumuzun pompası kalp hastalanır. ya genişler ya uzar, az çalışmaya başlar. Az çalışınca yeterli kan pompalayamaz, vücut beslenemez, mide ve bağırsak görevlerini yapamaz olup büyük sıkıntılar içerir.
Tuvalete çıkamadığımızı düşünün, en fazla bir kaç gün dayanabiliriz, az çok hepimizin başına ara ara geliyor, ne sıkıntı değil mi? İşte bu da kalple alakalı.
Efendimiz ( sav ) zararları için küsmeyiniz demiştir. Küsmek ve alınganlık, sürekli üzülmemiz demektir. Stres hem kalbin, hem vücudun büyük düşmanıdır. Affedici olmak mutlu yaşamamızı sağlar, hem ruh hem organlar rahat eder, geç yaşlanırız.
Affetme sevabıyla da amel defterimizin sevap kısmını doldururuz. Sevap terazisinin ağır gelmesi, bizi iki dünyada da mutlu eder. Allah'a emanet olunuz.
Toplum içinde yaşamanın bir çok zorlukları var, birbirimizi idare etmeyi bilmezsek çok üzülürüz. Etrafımızdakileri üzeriz. Kul hakkına gireriz.
Allah ( c.c ) insanı toplu yaşamaya endeksli yarattığından yalnızlığa çekilenlerin de sonu hiç hayır olmuyor. Kendini ruh hastanelerinde buluyorlar.
Ruhumuzda yalnızlığı sevmiyorsa, o zaman alıngan olmayı ve her şeye küsmeyi bırakmak lazım. Küserek nereye varabiliriz.?
Cevap: Peygamberimiz ( sav )in " üç günden fazla küs durmayınız" emrine uymamış oluruz. Vücudumuzun pompası kalp hastalanır. ya genişler ya uzar, az çalışmaya başlar. Az çalışınca yeterli kan pompalayamaz, vücut beslenemez, mide ve bağırsak görevlerini yapamaz olup büyük sıkıntılar içerir.
Tuvalete çıkamadığımızı düşünün, en fazla bir kaç gün dayanabiliriz, az çok hepimizin başına ara ara geliyor, ne sıkıntı değil mi? İşte bu da kalple alakalı.
Efendimiz ( sav ) zararları için küsmeyiniz demiştir. Küsmek ve alınganlık, sürekli üzülmemiz demektir. Stres hem kalbin, hem vücudun büyük düşmanıdır. Affedici olmak mutlu yaşamamızı sağlar, hem ruh hem organlar rahat eder, geç yaşlanırız.
Affetme sevabıyla da amel defterimizin sevap kısmını doldururuz. Sevap terazisinin ağır gelmesi, bizi iki dünyada da mutlu eder. Allah'a emanet olunuz.
PEYGAMBERİMİZ SAV BİTKİLER İLE ŞİFA
*GÜLLERİN EFENDİSİNDEN HADİS-İ ŞERİFLER
Peygamber efendimiz (Sallallahü Aleyhi ve Sellemden) nakledilen
*BİTKİLERLE İLGİLİ HADİSLER*
1. Telbineye *(Arpa unuyla yapılan çorba)* önem veriniz. Hastaya onu yediriniz. Hadis-i Şerif.
2. Sizden biriniz *kalbi* üzerinde bir ağırlık hissettiği zaman *ayva yesin.* Hadis-i Şerif.
3. *Bir kimse bakla yerse,* yemeye devam ederse Allahü Teâlâ o kimsenin yediği baklanın misli kadar hastalığını çıkarır. Hadis-i Şerif.
4. Sizlere iki şifayı tavsiye ederim. *Birisi bal, diğeri Kuran okumaktır.* Hadis-i Şerif.
5. *Sizlere sinameki ve Sennut’u yani tereyağı, bal ve kimyon karışımı tavsiye ederim.* Zira bunlar ölümden başka her derde devadır. Hadis-i Şerif.
6. *Ekmeğe* saygı gösteriniz. Çünkü Allahü Teâlâ onu göklerin bereketinden indirmiştir. Hadis-i Şerif.
7. Bir sahabenin; “Ya Resulullah kardeşim *ishale yakalandı.” dediğinde Peygamberimiz (Sallallahü Aleyhi ve Sellem); *Bal şerbeti* içirin. İshale karşı soğuk bal şerbeti çok faydalıdır.” buyurdu. Hadis-i Şerif.
8. Yaylada otlayan *genç devenin sütü,* sindirim bozukluğu olan kimseler için devadır. Hadis-i Şerif.
9. *Hardal ve tere tohumuna* kıymet veriniz. Zira Allahü Teâlâ bunları bir çok derde deva kılmıştır. Hadis-i Şerif.
10. *İçinde hurma* bulunmayan evin halkı açtır. Hadis-i Şerif.
11. Her kim kalbinin düzgün çalışmasını isterse *incir* yemeye devam etsin. Hadis-i Şerif.
12. Ey Aişe, çorba pişirdiğiniz zaman kabağını çok koyunuz. *Zira kabak* üzüntülü kimsenin gönlünü güçlendirir. Hadis-i Şerif.
13. *Hindibayı* silkmeden yeyiniz. Zira cennetten üzerine damla düşmediği bir gün yoktur. Hadis-i Şerif.
14. Hurmanın hararetini *karpuzun* soğukluğu ile, karpuzun soğukluğunu hurmanın harareti ile gideriniz. Hadis-i Şerif.
15. Yemekten evvel *kavun* yenirse kanı yıkar, hastalıkları giderir. Hadis-i Şerif.
16. Bağsur hastalığı olan İbni Abbas’a, *Gebere otunun* çiçek tohumlarını alıp iyice döv, sonra sulandırıp içersin.” Hadis-i Şerif
17. “Ayağımız ağrıyor.” diyenlere; *Ayağınıza kına yakın.* buyururlardı. Hadis-i Şerif.
18. *Mantar* ekip dikmeden yetişen bir bitkidir. Suyu ise göz hastalığına şifadır. Hadis-i Şerif.
19. Yatmadan evvel *maydanoz yemek,* tatlı bir nefesle uyumaya, diş ağrısını gidermeye şifadır. Hadis-i Şerif.
20. *Mercimek* yemeye devam ediniz. Mercimeği yetmiş peygamber övmüştür. Hadis-i Şerif.
21. *Sizin narlarınızdan bir nar* yoktur ki, içinde cennet narından bir tane bulunmasın. Hadis-i Şerif.
22. Gözü ağrıyan Hazreti Ali'ye (Radıyallahü Anh); *Kırmızı pancar* yemelerini tavsiye etmiştir. Kırmızı pancar, hastalıkların etkisini azaltır. Hadis-i Şerif.
23. Yerden biten her bitkide şifa ve zehir vardır. *Pirinç ise öyle değildir. Onda yalnız şifa vardır.* Hadis-i Şerif.
24. *Sarmısak yiyiniz* ve onunla tedavi olunuz. Çünkü sarmısakta yetmiş derde deva vardır. Hadis-i Şerif.
25. Eğer ölüme şifa ve çare olan birşey olsaydı *sinameki* olurdu. Hadis-i Şerif.
26. *Sirke* ne güzel bir katıktır. ALLAH’ım sirkeyi bereketlendir. Çünkü sirke benden önceki peygamberlerinm de katığı idi. Sirke bulunan ev katık sıkıntısı çekmez. Hadis-i Şerif.
27. *İnek sütüyle* tedavi olunuz. Çünkü sütte Allahü Teâlânın şifa yarattığı kanaatindeyim. Zira inek her çeşit ottan otlanmaktadır. Hadis-i Şerif.
28. *Hardal ve tere tohumuna* kıymet veriniz. Çünkü bir çok derde devadır. Hadis-i Şerif.
29. *Udu hindiye* kıymet veriniz. Onda yedi hastalık için şifa olduğu muhakkaktır. Boğaz şişliğinde tozunu zeytinyağına karıştırıp buruna damlatılır. Hadis-i Şerif.
30. *Üzüm yiyiniz.* Yorgunluğu giderir, sinirleri kuvvetlendirir, öfkeyi durdurur. *Bir kişi günde yirmibir adet kuru siyah üzüm yerse* cesedinde hoşlanmayacağı bir şey kalmaz. Hadis-i Şerif.
31. *Zemzem suyu* hangi niyetle içilirse onun içindir. Eğer şifa niyetiyle içilirse şifa bulur, susuzluğu gidermek için içilirse susuzluğu giderir, açlığı gidermek niyetiyle içilirse doyurur. Çünkü o su Cebrail aleyhisselamın ayağını vurarak çıkardığı, ayrıca Allahü Teâlânın İsmail Aleyhisselama içirdiği kutsal ve mübarek bir sudur. Hadis-i Şerif.
32. *Zeytin yağını* yiyiniz ve onunla yağlanınız. Zira o, mubarek, kıymetli ve değerli bir ağaçtan yetişmektedir. Hadis-i Şerif.
33. Sizlere *çörek otunu* tavsiye ederim. Zira bunda ölümden başka bir çok hastalık için şifa vardır. Hadis-i Şerif.
34. Veba hastalığından, aslandan kaçar gibi kaçınız. Hadis-i Şerif.
Unutkanlıktan şikayet eden bir kişiye; “Size inek sütü tavsiye ederim. İnek sütü kalbi ve dimağı kuvvetlendirir, unutkanlığı da giderir.” Hazreti Ali (Radıyallahü Anh)
Günlük yemeye devam edin. O kalbi kuvvetlendirir. Unutkanlığı da giderir. Hazreti Ali (Radıyallahü Anh)
Yiyeceklerin efendisi önce et, sonra pirinçtir. Hazreti Ali (Radıyallahü Anh)
*Halk içinde mûteber bir nesne yok devlet gibi olmaya devlet cihanda bir nefes sıhhat gibi.*
Kanuni Sultan Süleyman.
*9 şey günlük hayatında sana fayda verir:*
1/Mutluluk istiyorsan: Namazı vaktinde kıl
2/ Yüzünde nur istiyosan teheccüde kalk
3/Huzur istiyorsan:
Kur'anı ağır oku
4/Sıhhat istiyorsan:
Oruç tut
5/Mutluluk istiyorsan:
İstiğfar devam et
6/Üzüntüsüz olmak istiyorsan Dua'ya devam et.
7/Şiddetin yok olmasını istiyorsan:
*Lâ havle ve lâ kuvvete* okumaya devam et.
8/Bereket istiyorsan:
Peygamber Efendimiz Sallallahü Aleyhi ve Sellem ve O'nun temiz pak ehline salavat getir.
9/Yorulmadan iyilik yapmak istiyorsan:
Bu mesajı saklama sevdiklerin istifade et
Alıntıdır
Peygamber efendimiz (Sallallahü Aleyhi ve Sellemden) nakledilen
*BİTKİLERLE İLGİLİ HADİSLER*
1. Telbineye *(Arpa unuyla yapılan çorba)* önem veriniz. Hastaya onu yediriniz. Hadis-i Şerif.
2. Sizden biriniz *kalbi* üzerinde bir ağırlık hissettiği zaman *ayva yesin.* Hadis-i Şerif.
3. *Bir kimse bakla yerse,* yemeye devam ederse Allahü Teâlâ o kimsenin yediği baklanın misli kadar hastalığını çıkarır. Hadis-i Şerif.
4. Sizlere iki şifayı tavsiye ederim. *Birisi bal, diğeri Kuran okumaktır.* Hadis-i Şerif.
5. *Sizlere sinameki ve Sennut’u yani tereyağı, bal ve kimyon karışımı tavsiye ederim.* Zira bunlar ölümden başka her derde devadır. Hadis-i Şerif.
6. *Ekmeğe* saygı gösteriniz. Çünkü Allahü Teâlâ onu göklerin bereketinden indirmiştir. Hadis-i Şerif.
7. Bir sahabenin; “Ya Resulullah kardeşim *ishale yakalandı.” dediğinde Peygamberimiz (Sallallahü Aleyhi ve Sellem); *Bal şerbeti* içirin. İshale karşı soğuk bal şerbeti çok faydalıdır.” buyurdu. Hadis-i Şerif.
8. Yaylada otlayan *genç devenin sütü,* sindirim bozukluğu olan kimseler için devadır. Hadis-i Şerif.
9. *Hardal ve tere tohumuna* kıymet veriniz. Zira Allahü Teâlâ bunları bir çok derde deva kılmıştır. Hadis-i Şerif.
10. *İçinde hurma* bulunmayan evin halkı açtır. Hadis-i Şerif.
11. Her kim kalbinin düzgün çalışmasını isterse *incir* yemeye devam etsin. Hadis-i Şerif.
12. Ey Aişe, çorba pişirdiğiniz zaman kabağını çok koyunuz. *Zira kabak* üzüntülü kimsenin gönlünü güçlendirir. Hadis-i Şerif.
13. *Hindibayı* silkmeden yeyiniz. Zira cennetten üzerine damla düşmediği bir gün yoktur. Hadis-i Şerif.
14. Hurmanın hararetini *karpuzun* soğukluğu ile, karpuzun soğukluğunu hurmanın harareti ile gideriniz. Hadis-i Şerif.
15. Yemekten evvel *kavun* yenirse kanı yıkar, hastalıkları giderir. Hadis-i Şerif.
16. Bağsur hastalığı olan İbni Abbas’a, *Gebere otunun* çiçek tohumlarını alıp iyice döv, sonra sulandırıp içersin.” Hadis-i Şerif
17. “Ayağımız ağrıyor.” diyenlere; *Ayağınıza kına yakın.* buyururlardı. Hadis-i Şerif.
18. *Mantar* ekip dikmeden yetişen bir bitkidir. Suyu ise göz hastalığına şifadır. Hadis-i Şerif.
19. Yatmadan evvel *maydanoz yemek,* tatlı bir nefesle uyumaya, diş ağrısını gidermeye şifadır. Hadis-i Şerif.
20. *Mercimek* yemeye devam ediniz. Mercimeği yetmiş peygamber övmüştür. Hadis-i Şerif.
21. *Sizin narlarınızdan bir nar* yoktur ki, içinde cennet narından bir tane bulunmasın. Hadis-i Şerif.
22. Gözü ağrıyan Hazreti Ali'ye (Radıyallahü Anh); *Kırmızı pancar* yemelerini tavsiye etmiştir. Kırmızı pancar, hastalıkların etkisini azaltır. Hadis-i Şerif.
23. Yerden biten her bitkide şifa ve zehir vardır. *Pirinç ise öyle değildir. Onda yalnız şifa vardır.* Hadis-i Şerif.
24. *Sarmısak yiyiniz* ve onunla tedavi olunuz. Çünkü sarmısakta yetmiş derde deva vardır. Hadis-i Şerif.
25. Eğer ölüme şifa ve çare olan birşey olsaydı *sinameki* olurdu. Hadis-i Şerif.
26. *Sirke* ne güzel bir katıktır. ALLAH’ım sirkeyi bereketlendir. Çünkü sirke benden önceki peygamberlerinm de katığı idi. Sirke bulunan ev katık sıkıntısı çekmez. Hadis-i Şerif.
27. *İnek sütüyle* tedavi olunuz. Çünkü sütte Allahü Teâlânın şifa yarattığı kanaatindeyim. Zira inek her çeşit ottan otlanmaktadır. Hadis-i Şerif.
28. *Hardal ve tere tohumuna* kıymet veriniz. Çünkü bir çok derde devadır. Hadis-i Şerif.
29. *Udu hindiye* kıymet veriniz. Onda yedi hastalık için şifa olduğu muhakkaktır. Boğaz şişliğinde tozunu zeytinyağına karıştırıp buruna damlatılır. Hadis-i Şerif.
30. *Üzüm yiyiniz.* Yorgunluğu giderir, sinirleri kuvvetlendirir, öfkeyi durdurur. *Bir kişi günde yirmibir adet kuru siyah üzüm yerse* cesedinde hoşlanmayacağı bir şey kalmaz. Hadis-i Şerif.
31. *Zemzem suyu* hangi niyetle içilirse onun içindir. Eğer şifa niyetiyle içilirse şifa bulur, susuzluğu gidermek için içilirse susuzluğu giderir, açlığı gidermek niyetiyle içilirse doyurur. Çünkü o su Cebrail aleyhisselamın ayağını vurarak çıkardığı, ayrıca Allahü Teâlânın İsmail Aleyhisselama içirdiği kutsal ve mübarek bir sudur. Hadis-i Şerif.
32. *Zeytin yağını* yiyiniz ve onunla yağlanınız. Zira o, mubarek, kıymetli ve değerli bir ağaçtan yetişmektedir. Hadis-i Şerif.
33. Sizlere *çörek otunu* tavsiye ederim. Zira bunda ölümden başka bir çok hastalık için şifa vardır. Hadis-i Şerif.
34. Veba hastalığından, aslandan kaçar gibi kaçınız. Hadis-i Şerif.
Unutkanlıktan şikayet eden bir kişiye; “Size inek sütü tavsiye ederim. İnek sütü kalbi ve dimağı kuvvetlendirir, unutkanlığı da giderir.” Hazreti Ali (Radıyallahü Anh)
Günlük yemeye devam edin. O kalbi kuvvetlendirir. Unutkanlığı da giderir. Hazreti Ali (Radıyallahü Anh)
Yiyeceklerin efendisi önce et, sonra pirinçtir. Hazreti Ali (Radıyallahü Anh)
*Halk içinde mûteber bir nesne yok devlet gibi olmaya devlet cihanda bir nefes sıhhat gibi.*
Kanuni Sultan Süleyman.
*9 şey günlük hayatında sana fayda verir:*
1/Mutluluk istiyorsan: Namazı vaktinde kıl
2/ Yüzünde nur istiyosan teheccüde kalk
3/Huzur istiyorsan:
Kur'anı ağır oku
4/Sıhhat istiyorsan:
Oruç tut
5/Mutluluk istiyorsan:
İstiğfar devam et
6/Üzüntüsüz olmak istiyorsan Dua'ya devam et.
7/Şiddetin yok olmasını istiyorsan:
*Lâ havle ve lâ kuvvete* okumaya devam et.
8/Bereket istiyorsan:
Peygamber Efendimiz Sallallahü Aleyhi ve Sellem ve O'nun temiz pak ehline salavat getir.
9/Yorulmadan iyilik yapmak istiyorsan:
Bu mesajı saklama sevdiklerin istifade et
Alıntıdır
Kaydol:
Kayıtlar (Atom)